Geri Dön

Tsuchiura Nobuko: Redefining housing and architecture through the female lens

Tsuchiura Nobuko: Kadın merceğı̇nden konut ve mı̇marlığı yenı̇den tanımlamak

  1. Tez No: 925073
  2. Yazar: SENEM KOTİL
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MIYUKI AOKI GIRARDELLI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Sanat Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 111

Özet

20. yüzyıl başları Japonya'sında cinsiyet, kültür ve mimarlığın kesişimi, Japonya'nın ilk kadın mimarı olan Tsuchiura Nobuko'nun (1900-1998) hayatı ve eserleri aracılığıyla çarpıcı bir şekilde gözler önüne serilmektedir. Tsuchiura Nobuko'nun hikayesi, sadece tasarladığı yapılarla ilgili değildir, aynı zamanda sorguladığı ve dönüştürmeye çalıştığı toplumsal yapılarla da ilgilidir. Meiji Restorasyonu'nun modernleşme dalgalarının yankılarının hissedildiği bir dönemde doğan Nobuko, ilerici bir entelektüel olan Yoshino Sakuzo'nun (1878-1933) kızı olarak hayata gözlerini açmıştır. Bulunduğu üst sınıfın imkanlarıyla, yolculuğunda Japonya'nın ilk kadın mimarı ve ev içi verimliliğin savunucusu olarak ilerleyerek, Japon tarihinde ilgi çekici bir figür olmuştur. Hayatı ve çalışmaları ile erkek egemen bir toplumda kadın olmanın zorluklarına meydan okumaya çalışan Nobuko, Batı mimarisinin öğretilerini Japonya'nın geleneksel mimari anlayışıyla harmanlayarak, ev içi alanlarını yeniden tanımlayan, çağına göre özgün bir yaklaşım benimsemiştir. Babası Yoshino Sakuzo, Taisho Demokrasisi'nin önemli figürlerinden biridir. Annesi ise, Japon kadınlarından beklenen cinsiyet rollerini benimsemeyen, bu nedenle eleştirilere maruz kalan bir kadındır. Böyle bir evde büyüyen Nobuko, modernizmin getirdiği yaşam tarzı ve görüşlerle erken yaşta tanışmıştır. Okul yıllarında çeşitli dersler gören Nobuko, en çok tasarım derslerini sevdiğini belirmiştir. Liseden mezun olduktan sonra babasının tavsiyesi ile Athenee Française'de eğitimine devam eden Nobuko, burada fransızca eğitim görmüştür. Fakat Nobuko'nun hayalleri daha farklıdır.“İyi eş, bilge anne”ideolojisinin egemen olduğu bir toplumda Nobuko'nun eğitim ve profesyonel başarılara olan arayışı, geleneksel cinsiyet rollerine meydan okumuştur. Bu ideoloji, Japon kültürüne derinlemesine işlenmiş ve kadının rolünü ev içiyle sınırlandırmıştır. Nobuko'nun başarıları, Taisho Dönemi'nde ortaya çıkan demokrasi ve liberal düşünce hareketlerinin etkisi altında gelişmiştir. Nobuko, kendi gibi mimar olan eşi Tsuchiura Kameki (1897-1996) ile babası aracılığıyla tanışmıştır. Yoshino Sakuzo o dönemlerde Tokyo İmparatorluk Üniversitesi'nde (Tokyo Teikoku Daigaku) dersler vermekteydi ve her cuma evinde ders oturumları vardı. Bu oturumlar öncelikle siyaset ve hukuk öğrencilerini çekse de, çeşitli diğer disiplinlerden öğrenciler de katılmaktaydı. Bu çeşitli katılıma katkıda bulunan bir faktör, Yoshino'nun Young Men's Christian Association (YMCA) yurdunun başkanı olarak oynadığı rol olabilir. O dönemde YMCA yurdunda kalan kişilerden biri Amerikalı ünlü mimar Frank Lloyd Wright'ın (1867-1959) Japonya'daki sağ kolu ve Japon Modernizminde önemli bir figür olan Endo Arata'ydı (1889-1951). Her cuma Yoshino'nun evinde düzenlenen derslere düzenli olarak katılımaktaydı. 1920'de Endo, Yoshino'nun YMCA'daki çalışma odasını tasarlamıştır ve YMCA'da tanıştığı Tsuchiura Kameki'yi (1897-1996) Yoshino'nun evinde düzenlenen derslere götürmeye başlamıştır. Japon modern mimarisinin önde gelen isimlerinden biri olan Tsuchiura Kameki, İngilizce öğretmeni bir baba ve ev hanımı bir annenin en büyük oğlu olarak Mito'da doğdumuştur. 1919'da Tokyo İmparatorluk Üniversitesi Mimarlık Bölümü'ne kaydolmuştur. Orada bulunduğu sırada YMCA'ya katılmış ve vaftiz olmuştur. Bu dönemde Yoshino Sakuzo, YMCA yurdunun başkanıydı. Kendisinden sekiz yaş büyük olan Endo'dan etkilenen Kameki, 1921 yazında Wright'ın Imperial Hotel'inin inşaat alanında çalışmaya başlamıştır. Burada Wright ile tanışmış, otelin tasarımıyla ilgilenmiş ve alanın baş asistanı olmuştur. Daha sonra Sakuzo, Kameki'den kırsal bir alanda bulunan yazlık evlerini tasarlamasını istemiştir. Kızı Nobuko'nun proje alanını Kameki'ye göstermesini istemiştir.. Kameki ile Nobuko arasındaki ilişki, mimarlığa olan ortak ilgileri sayesinde geliştikçe, 1922'de evlenmişlerdir. 1922'de Wright Japonya'dan ayrılırken Kameki, Wright'a kendisine eşlik edip edemeyeceğini sormuştur. Sekiz ay sonra Kameki, Wright'tan“Hemen gel”yazan bir telgraf almıştur Nobuko, telgrafı bir fırsat olarak görmüş ve Wright'ın yanında mimarlık öğrenmek için Amerika'ya gitmeye karar vermiştir. Babası mimar olmak istediğini öğrendiğinde ona destek vermiştir, ancak Yoshino'nun ilk isteği kızının mimar olması değildi. Buna rağmen Sakuzo, kızının mimar olma isteğine karşı çıkmamış ve onu desteklemiştir Nobuko burada bulunduğu zamanda çizimlerin üzerine kopya kağıdı koyup üzerlerinden geçerek çizim yapmayı öğrenmeye çalışmıştır. Nobuko, O dönem orada bulunan ve Frank Lloyd Wright'a stüdyonun çeşitli alanlarında yardım eden William Smith'in ona resim yapmayı ve perspektif çizmeyi öğrettiğinden bahsetmiştir. Daha sonra, Smith'in tavsiyesi üzerine Nobuko, International Correspondence School'da çizim dersleri almaya başlamış ve çalışmalarını iki yıl içinde tamamlamıştır. Nobuko, Taliesin'de düzenli olarak mimari işlerle uğraşmaya başlamıştır. Çizimlere ek olarak, dergi düzenleri, Avrupa yayınlarının kapak tasarımları ve Wright'ın uzun süreler boyunca topladığı Japon sanat eserlerinin organizasyonu konusunda yardımcı olduğu bilinmektedir. Amerika'ya yaptığı yolculuk, Frank Lloyd Wright ile çalışmaları ve o dönemlerde farklı zamanlarda Taliesin'de bulunmuş Çek mimar Antonin Raymond (1888-1976), Avusturyalı mimar Rudolph Schindler (1887-1953), Avusturyalı-Amerikalı mimar Richard Neutra (1892-1970), İsviçreli mimar Werner Moser (1896-1970), Alman mimar Anton Feller gibi Avrupalı mimarlarla kurduğu dostluklar Batı'nın mimari felsefelerine aşinalık kazanmasını sağlamış, dönüşünde bu ilkeleri kendi kültürel mirasıyla birleştirmiştir. O dönem Japonya'da etkisini gösteren modern mimari örneklerine kadın perspektifini de katarak, yenilikçi bir mimari perspektif geliştirmiştir. Dönüşlerinden kısa bir süre sonra Kameki, Okura Zaibatsu (Okura İnşaat Mühendisliği Şirketi, şimdiki adıyla Taiesei Corporation) için çalışmaya başlamıştır. Ayrıca evde bireysel konut tasarım projeleri yapmıştır ve Nobuko bu planların taslağının çizilmesinde ona yardımcı olmuştur. 1929'da Nobuko ilk kez kendi adıyla bir yarışmaya katılmıştır. Asahi Shinbun tarafından düzenlenen Shin ji dai no chushou jutaku (Yeni Çağda Küçük ve Orta Ölçekli Evler) adlı yarışmanın sonunda, Nobuko'nun önerisi de dahil olmak üzere en iyi 20 projenin modelleri Asahi Konut Sergisi'nde sergilenmeye değer bulunmuştur. Nobuko, sınırlı sayıdaki konut projesinde, evin ana kullanıcıları olarak gördüğü ev hanımlarına dayalı tasarımlara vurgu yapmıştır. Konut sorunlarını bir kadının bakış açısından ele aldığını iddia eden Nobuko, ev hanımlarının hayatlarını kolaylaştıracağına inandığı düzenlemeler yapmıştır. Evin efendisinin erkek olarak görüldüğü, ancak evin asıl kullanıcısı olan kadının ihtiyaç ve isteklerinin görmezden gelindiği, erkeklerin ev işlerinde sözel olarak bile harekete geçmediği, erkek egemen bir toplumda Nobuko, erkeklerin yaratacağı tasarımlarla yetinmeyerek, erkeklerin egemen olduğu mimarlık alanında kadınların sesi olmayı hedeflemiştir. Nobuko'nun felsefesi, sadece yapıları inşa etmekle sınırlı kalmamıştır; yaşam ortamlarını fonksiyonel, verimli ve kullanıcı merkezli hale getirmeyi amaçlamıştır. O dönemlerde Japonya'da ev, evin efendisi içi bir dinlenme alanı olarak görülüyordu. Kadınlar içinse ev adeta bir iş yeriydi. Fakat evler tasarlanırken, tasarımın odağına evin efendileri oturtulmaktaydı. Göz ardı edilen ev hanımlarının ihtiyaçlarını görmüş ve günlük yüklerini hafifletecek alanlar tasarlamıştır. Nobuko'nun makaleleri ve az sayıda olan projeleri, verimli alan düzenlemelerini, teknolojik entegrasyonu ve uyarlanabilirliği savunarak, modern ailelerin değişen ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunmuştur. Kullanıcı odaklı yaklaşımı, sadece cinsiyet eşitliği sorunlarına çözüm getirmekle kalmamış, aynı zamanda modern mimarinin sürebilirlik ve insan refahı ile ilgili kaygılarını da öngörmüştür. Nobuko'nun mimari felsefesinin merkezinde, kadınların yaşam kalitesini artırmaya yönelik derin bir bağlılık yatmaktadır. Kadınların ev içinde karşılaştıkları fiziksel ve duygusal zorlukları tespit ederek, bu sorunlara çözümler getirmeye çalışmıştır. Örneğin, yazıları ve projeleri, pratik depolama çözümleri, ergonomik mutfak tasarımları ve fonksiyonel giriş dolaplarını vurgulamıştır. Evlerdeki hareket akışını dikkate alarak, alanları verimlilik ve konforu artıracak şekilde optimize etmiştir. Bu yaklaşım, mimarinin sadece estetik amaçlara hizmet etmemesi, aynı zamanda içindeki bireylerin yaşamsal deneyimlerine de hitap etmesi gerektiğine olan inancını ortaya koymuştur. Nobuko'nun belki de en dikkat çeken katkılarından biri, geleneksel Japon estetiğini modernist ilkelerle birleştirmeye çabasıdır. Sıfırdan ev yapmanın her zaman mümkün olmadığının farkında olan Nobuko, var olan geleneksel unsurların, modern ihtiyaçlara göre nasıl tekrar düzenlenebileceğini anlatmaya çalışmıştır. Projeleri genellikle minimalist tasarımları fonksiyonel unsurlarla harmanlamış hem zarif hem de pratik alanlar yaratmıştır. Örneğin, Tsuchiura Evi, yenilikçi depolama çözümleri ve işgücü tasarrufu sağlayan teknolojileri bir araya getirerek bu felsefeyi yansıtmaktadır. Detaylara olan özeni, yapısal tasarımların ötesine geçerek, evlerin iç düzenlemelerini de kapsamıştır; bu da her bir unsurun kesintisiz bir yaşam deneyimine katkı sağlamasını garanti etmiştir. Nobuko'nun etkisi, fiziksel projelerinin ötesine geçerek, mimari felsefesini ve daha geniş toplumsal reform taleplerini dile getiren yazılarında da görülmektedir. Önde gelen yayın organlarındaki makaleleri, cinsiyet ve mimarinin kesişim noktasına odaklanarak, toplumdaki kadınların rollerini tanıyan ve destekleyen tasarımların önemini vurgulamıştır. Evi hem bir çalışma alanı hem de kişisel tatmin için bir mekan olarak ele alarak geleneksel normlara meydan okumuş ve ev hayatının yeniden düşünülmesine ilham vermiştir. Mirası, eşi Tsuchiura Kameki, ve diğer çağdaşlarıyla birlikte yürüttüğü ortak çalışmalarla daha da zenginleşmiştir. Bu ortaklıklar, Japon ve Batı unsurlarını birleştirerek yenilikçi mimari çözümler yaratmasını sağlamıştır. Kadın bir mimar olarak toplumsal kısıtlamalarla karşılaşmasına rağmen, Nobuko azmi ve yaratıcılığıyla mimarlık alanında kendi yerini bulmaya çalışmıştır. Fakat ne yazık ki bu azim dönemin koşullarıyla baş edecek kadar güçlü olamamıştır. Nobuko 1936 yılında bird aha geri dönmemek üzere mimarlık ortamından çekilmiştir. Nobuko'ya göre bu sadece kişisel bir karar değildir, dönemin getirileriyle de ilgilidir. Bu alanda var olmak için çok erken olduğunu ve ne kadar çaba gösterse de, o dönem kadınlar için tasarlanmış rollere karşı koyacak kadar güçlü olmadığını belirtmiştir. Mimarlık mesleğini geri bıraktıktan sonra resim, fotoğraf gibi çeşitli alanlarda yaratıcı zekasını göstermeye devam etmiş, mimarlık alanında olmasa da, üretim yapmaya devam etmiştir. Nobuko'nun hikayesi, yenilik ve savunuculuğun ilgi çekici bir anlatısıdır. Mimarinin toplumsal değişimin bir katalizörü olma potansiyelini, toplumsal normları yansıtma ve şekillendirme yeteneğini vurgulamaktadır. Çalışmaları, kapsayıcılığın ve insan merkezli tasarımın mimarideki önemine dair sürekli bir hatırlatıcı olarak hizmet etmektedir. Gözardı edilen grupların ihtiyaçlarını ele alarak ve cinsiyet eşitliğini savunarak, Nobuko, mimarinin yaşam kalitesini artırmadaki rolünü yeniden sorgulamıştır. Nobuko'nun hikayesi, yenilik ve öncülük üzerine bir anlatı sunmakta ve mimarlığın sosyal değişimin hem bir yansıması hem de itici gücü olabilme özelliğini gözler önüne sermektedir. Onun mirası, yalnızca şekillendirdiği fiziksel alanlarda değil, aynı zamanda mimarlığın toplumsal normları şekillendirmedeki rolü ve yaşam kalitesini artırmadaki etkisi üzerine devam eden tartışmalarda yaşayacaktır.

Özet (Çeviri)

The intersection of gender, culture, and architecture in early 20th-century Japan is vividly illustrated through the life and works of Japan's first female architect, Tsuchiura Nobuko (1900–1998). Nobuko's story is not merely about the buildings she designed but also about the societal structures she questioned and sought to transform. Born during an era when the waves of modernization brought by the Meiji Restoration were still resonating, Nobuko was the daughter of Yoshino Sakuzō (1878–1933), a progressive intellectual. Utilizing the opportunities afforded to her by her upper-class background, Nobuko became a notable figure in Japanese history, advancing as the nation's first female architect and an advocate for domestic efficiency. Through her life and work, Nobuko challenged the difficulties of being a woman in a male-dominated society, blending Western architectural principles with Japan's traditional architectural ethos to redefine domestic spaces with an approach that was considered innovative for her time. Nobuko's father, Yoshino Sakuzō, was a key figure in the Taishō Democracy movement. Her mother, on the other hand, rejected the gender roles expected of Japanese women, which subjected her to criticism. Growing up in such a household, Nobuko was exposed to the lifestyle and perspectives brought about by modernism at an early age. While attending school, Nobuko expressed her fondness for design classes above all others. After graduating from high school, she continued her education at Athénée Français upon her father's recommendation, where she studied French. However, Nobuko's ambitions extended beyond this. In a society dominated by the ideology of“Good Wife, Wise Mother,”Nobuko's pursuit of educational and professional achievements challenged traditional gender roles. This ideology, deeply ingrained in Japanese culture, confined women's roles to the domestic sphere. Nobuko's accomplishments were influenced by the democratic and liberal thought movements that emerged during the Taishō Era. Nobuko met her future husband, Tsuchiura Kameki (1897–1996), who was also an architect, through her father. At the time, Yoshino Sakuzō was teaching at Tokyo Imperial University (Tokyo Teikoku Daigaku) and held study sessions at his home every Friday. Although these sessions primarily attracted students of political science and law, students from various other disciplines also attended. One factor contributing to this diverse participation might have been Yoshino's role as president of the Young Men's Christian Association (YMCA) dormitory. At that time, Kameki was one of the students residing at the YMCA dormitory. Simultaneously, Kameki was interning at the construction site of the Imperial Hotel in Tokyo, designed by the renowned American architect Frank Lloyd Wright (1867–1959). Through his connection with the YMCA, Kameki began attending Yoshino Sakuzō's study sessions, where he met Nobuko. Their shared interest in architecture deepened their relationship, eventually leading to their marriage. Around the same time, Wright was preparing to return to the United States. During a conversation, Kameki asked Wright whether he could accompany him. Eight months later, Wright invited Kameki to America. Seeing this as an opportunity for herself, Nobuko decided to learn architecture from Wright in the United States. During her time there, Nobuko learned drafting techniques, including tracing drawings on vellum paper. Over time, she assisted with detailed and perspective drawings, gaining foundational knowledge in architecture. Her journey to America, her work with Wright, and her friendships with European architects at Taliesin during that time familiarized her with Western architectural philosophies. Upon her return, Nobuko integrated these principles with her cultural heritage. Adding a female perspective to the modern architectural examples emerging in Japan at the time, she developed an innovative architectural approach. Nobuko's philosophy extended beyond merely constructing buildings; she aimed to make living spaces functional, efficient, and user-centered. During that period, homes in Japan were designed primarily with the master of the house in mind, while women were relegated to the role of laborers within the home. Nobuko recognized the needs of overlooked homemakers and designed spaces to alleviate their daily burdens. Her articles and limited projects advocated for efficient spatial arrangements, technological integration, and adaptability, offering innovative solutions to the evolving needs of modern families. Her user-centered approach addressed not only issues of gender equality but also anticipated concerns about sustainability and human well-being in modern architecture. At the heart of Nobuko's architectural philosophy was a profound commitment to improving women's quality of life. By identifying the physical and emotional challenges faced by women in domestic spaces, she sought to provide solutions to these problems. For example, her writings and projects emphasized practical storage solutions, ergonomic kitchen designs, and functional entryway closets. By considering the flow of movement within homes, she optimized spaces to enhance efficiency and comfort. This approach reflected her belief that architecture should serve not only aesthetic purposes but also the lived experiences of its inhabitants. Perhaps one of Nobuko's most remarkable contributions was her effort to merge traditional Japanese aesthetics with modernist principles. Recognizing that building homes from scratch was not always feasible, Nobuko sought to demonstrate how existing traditional elements could be reorganized to meet modern needs. Her projects often combined minimalist designs with functional elements, creating spaces that were both elegant and practical. For instance, the Tsuchiura House exemplified this philosophy by incorporating innovative storage solutions and labor-saving technologies. Her attention to detail extended beyond structural designs to include interior arrangements, ensuring that every element contributed to a seamless living experience. Nobuko's influence extended beyond her physical projects to her writings, which articulated her architectural philosophy and broader demands for social reform. Her articles in leading publications focused on the intersection of gender and architecture, emphasizing the importance of designs that recognized and supported women's roles in society. By reimagining the home as both a workplace and a space for personal fulfillment, she challenged traditional norms and inspired a rethinking of domestic life. Her legacy was further enriched through her collaborative work with her husband, Tsuchiura Kameki, and her contemporaries. These partnerships enabled her to create innovative architectural solutions that combined Japanese and Western elements. Despite facing societal constraints as a female architect, Nobuko sought to carve out her place in the field with determination and creativity. However, her efforts were ultimately not strong enough to withstand the challenges of her time. In 1936, she withdrew from the architectural profession, never to return. Nobuko considered this decision not just a personal one but also a consequence of the era. She acknowledged that it was too early for women to exist in the field and admitted that, despite her efforts, she was not strong enough to defy the roles designed for women at the time. After leaving the profession, she continued to demonstrate her creative intellect in fields such as painting and photography, remaining productive even outside architecture. Nobuko's story is a compelling narrative of innovation and advocacy. It highlights the potential of architecture as a catalyst for social change and its ability to reflect and shape societal norms. Her work serves as a lasting reminder of the importance of inclusivity and human-centered design in architecture. By addressing the needs of overlooked groups and advocating for gender equality, Nobuko redefined the role of architecture in improving quality of life. Nobuko's story presents a narrative of innovation and pioneering, demonstrating architecture's capacity to both reflect and drive social change. Her legacy endures not only in the physical spaces she shaped but also in the ongoing discussions about architecture's role in shaping societal norms and enhancing quality of life.

Benzer Tezler

  1. 2002 Dünya Futbol Şampiyonası'nın Türk-Japon ilişkilerinde yarattığı imaj değişikliği

    Başlık çevirisi yok

    KUMİKO TSUCHİDA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Gazetecilikİstanbul Üniversitesi

    Gazetecilik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜL ÇETİNOR BATUŞ

  2. Türkiye'de ve Japonya'da deprem haberlerinin karşılaştırılması

    Comparison of the news of the earthquake occurred in Japan and Turkey

    KUMİKO TSUCHİDA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Gazetecilikİstanbul Üniversitesi

    Gazetecilik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞEBNEM ÇAĞLAR

  3. Niğde ve yöresinde ilkokul çocuklarında görülen barsak parazitlerinin yaşa, cinsiyete ve sosyo-ekonomik duruma göre dağılımı

    Başlık çevirisi yok

    KEMAL UĞURLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    BiyolojiNiğde Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. AYDIN TOPÇU

  4. Niğde ve yöresinde apandiste görülen helmintlerin dağılımı

    The Distribution of helminthes were found in appendix in niğde province

    DOĞAN DEMİRCİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    BiyolojiNiğde Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MEHMET ÇAKIR

  5. Bölgemizde görülen barsak parazitlerinin epidemiyolojik olarak değerlendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    GÜNAY DURAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1992

    MikrobiyolojiDicle Üniversitesi

    PROF. DR. ÖMER METE