Otopsi olgularında demodex bulunma oranı ve demodex'in vücutta yerleşimi
Prevalence of demodexz and its distrubition in the body in autopsy cases
- Tez No: 927442
- Danışmanlar: PROF. DR. MUSA DİRLİK, PROF. DR. HATİCE ERTABAKLAR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Adli Tıp, Forensic Medicine
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Adli Tıp Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 68
Özet
ÖZET OTOPSİ OLGULARINDA DEMODEX BULUNMA ORANI VE DEMODEX'İN VÜCUTTAKİ YERLEŞİMİ Demodex akarları, Arachnida sınıfına ve Demodicidae familyasına ait zorunlu parazitlerdir. Simon, Demodex folliculorum'u (D. folliculorum) 1842'de raporladığından beri, köpek gibi 11 memeli takımının kıl foliküllerini, yağ bezlerini, seruminöz bezlerini, boşluklarını ve iç organlarını istila eden 140 tür veya alt tür tanımlandı. İnsan derisinde en yaygın olarak bulunan türleri Demodex folliculorum ve Demodex brevistir. Demodex akarları cilt florasının en büyük ve en karmaşık ektoparazitidir. Demodex'in ciltteki yoğunluğu arttığında, fazlalaşan irritanlığı sebebiyle patojenik olduğu düşünülmektedir. Yoğunluğunun santimetrekare (cm^2) başına 5'ten fazla olması halinde patojenitenin arttığı fikri hakimdir. Sayıca çoğalması veya cilde invazyonu durumunda demodikozis olarak isimlendirilen; klinikte papül, püstül, eritem, skuam ve foliküllerin görünürlüğünün artması olarak rastlanılan, kaşıntıya yol açabilen bir dermatoz ortaya çıkmaktadır. Demodex enfestasyonları asemptomatik olabileceği gibi pityriasis folliculorum, blefarit, rozasea, püstüler folikülit, papülo-püstüler saçlı deri döküntüleri, perioral dermatit gibi dermatolojik hastalıklarda rol oynayabileceği belirtilmektedir. Kızarıklığı, kaşıntısı, yanma ve döküntüsü olan hastalarda parazite rastlanması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bildirilmiştir. Demodex akarlarında enfestasyon oranının yaşa bağlı olarak değiştiği ve yaşlı kişilerde %100'e ulaştığı bildirilmektedir. İnsanlarda vücudun çeşitli yerlerinde lokalize olması nedeniyle parazitin patojenitesini saptamak oldukça zor olmaktadır. Parazitin tanısında selofan bant, deri kazıntısı, punch biyopsisi ve standart yüzeyel deri biyopsisi (SYDB) gibi yöntemler kullanılmaktadır. Tanı yöntemlerinden Marks ve Dawber tarafından tanımlanan SYDB'nin, D. türlerinin bulunduğu derinin korneum tabakasının yüzeyel kısmı ile birlikte folikül içeriğinin tamamen alınması ile tanıyı ve etkenin saptanmasını kolaylaştırdığı bildirilmektedir. Çalışmamızda, adli otopsilerde Demodex spp. saptanan olgular incelenerek yaş, cinsiyet, ölüm sebebi ve postmortem interval kayıt altına alınmıştır. Vücudun farklı bölgelerinden (U bölgesi, T bölgesi ve abdominal bölge) SYDB yöntemiyle örnekler toplanmış, bu bölgelerdeki bulunma oranları değerlendirilmiştir. Örnek toplanılan olgularda, yaş, cinsiyet, ölüm sebebi ve postmortem interval ile Demodex akarlarının bulunma oranları arasındaki ilişki irdelenmiştir. Elde edilen veriler SPSS 18 programı ile değerlendirilmiştir. Çalışmamızda, 82 erkek (%68,3), 38 kadın (%31,7) olmak üzere 120 olgu incelenmiştir. Örnek alınan olguların %13,3'ü 0-17 yaş aralığındaki, %30,8'i 18-44 yaş aralığındaki, %23,3'ü 45-65 yaş aralığındaki ve %32,5'i 65 yaş üzerindeki olgulardır. Postmortem aralığa göre 1-10 saat aralığındaki olgular, olguların %45'ini, 11-20 saat aralığındaki olgular, olguların %33,3'ünü, 21-30 saat aralığındaki olgular, olguların %9,2'sini, 31-40 saat aralığındaki olgular, olguların %2,5'ini, 41-50 saat aralığındaki olgular, olguların %10'unu oluşturmaktadır. Çalışmamızda Demodex spp.'nin tespit edilme oranı %24,2 (n=29) olarak belirlenmiştir. Yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde, en yüksek Demodex pozitifliği %27 ile yetişkin grupta gözlenmiş olup bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p=0,495). Cinsiyete göre dağılıma bakıldığında ise erkek olgularda %25,6 (n=21), kadın olgularda %21,1 (n=8) oranında Demodex spp. pozitifliği görülmüş, ancak cinsiyetler arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir (p=0,588). PMI'ye göre yapılan analizde, Demodex spp. pozitifliği en yüksek %28,7 ile 1-20 saat aralığındaki olgularda bulunmuştur. PMI uzadıkça pozitif bulunma oranlarında azalma olmuştur ancak PMI grupları arasında Demodex spp. tespit edilme oranları açısından istatistiksel anlamlılık saptanmamıştır (p=0,060) Türkiye'de adli akaroloji üzerine yapılan araştırmalar sınırlıdır fakat adli akaroloji, cesetlerin ölüm zamanının belirlenmesinde, ölüm nedenlerinin tespitinde ve cesedin yer değiştirilip değiştirilmediğinin anlaşılmasında önemli bilgiler sunabilir. Demodex akarları, bu alanda potansiyel olarak kullanılabilecek önemli bir araçtır. Türkiye'de bu alanda yapılan sınırlı sayıda çalışmanın, adli akarolojinin geliştirilmesi ve daha fazla araştırma yapılması gerekliliğini ortaya koymakta olduğu kanaatindeyiz.
Özet (Çeviri)
ABSTRACT PREVALENCE OF DEMODEX AND ITS DISTRIBUTION IN THE BODY IN AUTOPSY CASES Demodex mites are obligatory parasites belonging to the class Arachnida and the family Demodicidae. Since Simon reported Demodex folliculorum (D. folliculorum) in 1842, 140 species or subspecies have been identified that infest the hair follicles, sebaceous glands, ceruminous glands, cavities, and internal organs of 11 mammalian orders, such as dogs. The most commonly found species on human skin are Demodex folliculorum and Demodex brevis. Demodex mites are the largest and most complex ectoparasites of the skin flora. It is believed that when the density of Demodex on the skin increases, it becomes pathogenic due to its heightened irritative effects. It is generally accepted that pathogenicity increases when the density exceeds 5 mites per square centimeter (cm²). In cases of proliferation or invasion of the skin, a dermatosis called demodicosis may occur, clinically manifesting as papules, pustules, erythema, scaling, and increased visibility of the follicles, and it may cause itching. Demodex infestations can be asymptomatic but are also suggested to play a role in dermatological diseases such as pityriasis folliculorum, blepharitis, rosacea, pustular folliculitis, papulopustular scalp eruptions, and perioral dermatitis. It has been reported that there is a statistically significant relationship between the presence of the parasite and patients with symptoms such as redness, itching, burning, and rash. It has been reported that the rate of Demodex mite infestation varies with age and reaches up to 100% in elderly individuals. Due to its localization in various parts of the human body, determining the pathogenicity of the parasite can be quite challenging. Diagnostic methods include cellophane tape, skin scraping, punch biopsy, and standardized surface skin biopsy (SSSB). SSSB, defined by Marks and Dawber, is reported to facilitate the diagnosis and detection of the causative agent by completely collecting the follicle contents along with the superficial part of the stratum corneum of the skin where Demodex species are located. In our study, forensic autopsy cases with Demodex spp. were examined, and data such as age, sex, cause of death, and postmortem interval (PMI) were recorded. Samples were collected from different areas of the body (U zone, T zone, and abdominal zone) using the SSSB method, and the prevalence rates in these regions were evaluated. The relationship between the presence of Demodex mites and variables such as age, sex, cause of death, and PMI was analyzed in the sampled cases. The data were evaluated using the SPSS 18 software program. In our study, 120 cases were examined, including 82 males (68.3%) and 38 females (31.7%). Of the sampled cases, 13.3% were in the 0-17 age group, 30.8% were in the 18-44 age group, 23.3% were in the 45-65 age group, and 32.5% were over 65 years of age. According to the postmortem interval, cases in the 1-10 hour interval constituted 45% of the cases, 11-20 hour interval cases constituted 33.3%, 21-30 hour interval cases constituted 9.2%, 31-40 hour interval cases constituted 2.5%, and 41-50 hour interval cases constituted 10%. The detection rate of Demodex spp. in our study was found to be 24.2% (n=29). When evaluated according to age groups, the highest Demodex positivity rate was observed in the adult group at 27%, but this difference was not statistically significant (p=0.495). In terms of gender distribution, Demodex spp. positivity was found in 25.6% (n=21) of male cases and 21.1% (n=8) of female cases, but no significant difference was detected between genders (p=0.588). In the analysis conducted according to PMI, the highest Demodex spp. positivity rate was found to be 28.7% in cases with a PMI of 1-20 hours. As the PMI increased, the rate of positive findings decreased, but no statistical significance was found in the detection rates of Demodex spp. between PMI groups (p=0.060). Research on forensic acarology in Turkey is limited, but forensic acarology can provide important information in determining the time of death, identifying the cause of death, and understanding whether the body has been relocated. Demodex mites are a potentially important tool that can be used in this field. We believe that the limited number of studies in this field in Turkey indicates the need for further research and the development of forensic acarology.
Benzer Tezler
- Otopsi olgularında alınan kalp dokusu örneklerinde iz element ve toksik metal düzeyleri
Trace element and toxic metal levels in heart tissue samples of autopsy cases
AYBİKE DİP
Doktora
Türkçe
2008
Adli TıpAnkara ÜniversitesiDisiplinlerarası Adli Tıp Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TÜLİN SÖYLEMEZOĞLU
- Otopsi olgularında serebral sulkusların morfometri ve varyasyonları
Morphometric measurements and variations of cerebral sulci in autopsy cases
YÜCEL GÖNÜL
- Otopsi olgularında silikon boyama tekniği kullanılarak confluens sinuum ve ilişkili venöz yapıların morfometri ve varyasyonları
The morphometry and variations of confluence sinuum and related structures via the silicone painting technique on otopsy cases
MURAT ÇOŞAR
- Otopsi olgularında glomus caroticum ve sinus caroticus anatomisi, histolojisi ve varyasyonları
Anatomy, histology and variations of carotid body and carotid sinus in autopsy cases
TOLGAHAN ACAR
Doktora
Türkçe
2010
AnatomiAfyon Kocatepe ÜniversitesiAnatomi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET SONGUR
PROF. DR. SÜLEYMAN KAPLAN
- Otopsi olgularında triptofan hidrosilaz ve serotonin transporter gen polimorfizmlerinin ölüm orijini ile ilişkisi
Relation of tryptophan hydroxylase and serotonin trasporter gene polymorphisms with death origin in autopsy cases
TANER AKAR