Yoğun bakım ünitesinde takip edilen şiddetli ve kritik durumdaki COVID-19 hastalarında eritrosit dağılım genişliğinin (RDW) prognostik değerlendirmesi
Prognostic evaluation of red blood cell distribution width (RDW) in severe and critical COVID-19 patients monitored in the intensive care unit
- Tez No: 940217
- Danışmanlar: PROF. DR. MUSTAFA NECMETTİN ÜNAL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Anestezi ve Reanimasyon, Anesthesiology and Reanimation
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 63
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı, yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) takip edilen şiddetli ve kritik COVID-19 hastalarında Eritrosit Dağılım Genişliği (RDW)'nin prognostik önemini değerlendirmektir. RDW, kırmızı kan hücrelerinin boyutundaki heterojenliği ölçen bir parametre olup, sistemik inflamasyon, oksidatif stres ve eritropoez bozuklukları gibi COVID-19'un patofizyolojik süreçleriyle ilişkilidir. Bu çalışmada, RDW'nin entübasyon ihtiyacı ve mortalite ile ilişkisi incelenerek, COVID-19 hastalarında prognostik bir belirteç olarak kullanılabilirliği araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışma, Nisan 2021- Ağustos 2024 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi İbni Sina Araştırma ve Uygulama Hastanesi COVID-19 yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların verileri kullanılarak gerçekleştirildi. Çalışmaya, COVID-19 PCR testi pozitif olan, 18 yaş üstü, en az 3 gün yoğun bakım takibi yapılan ve hematolojik malignitesi bulunmayan, Dünya Sağlık Örgütü'nün şiddetli ve kritik derecede şiddetli hastalık tanımına uyan (1) COVID-19 hastaları dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri (yaş, cinsiyet, aşı durumu), komorbiditeleri, yoğun bakım yatış süreleri, entübasyon ihtiyacı, laboratuvar parametreleri (RDW, hemoglobin, trombosit sayısı, lökosit sayısı, nötrofil/lenfosit (N/L) oranı, CRP, prokalsitonin, interlökin-6 gibi) ve skorlama sistemleri (APACHE II, SOFA) kaydedildi. RDW değerleri, hastaların yoğun bakıma kabul edildikleri ilk günden itibaren 5 gün boyunca takip edildi. İstatistiksel analizlerde, bağımsız iki grubun karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi, niteliksel değişkenler için Ki-Kare testi ve tekrarlı ölçümler için İki Yönlü Tekrarlı ANOVA analizi kullanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p%14.5 ve ≤%14.5 olarak hastaları 2 gruba ayırıp entübasyon ihtiyacı ve ölüm oranları açısından karşılaştırdığımızda anlamlı farklılık bulamadık (sırasıyla p=0.264, p=0.082). Veri kaybı nedeni ile RDW değerlerinin 5 günlük seyri ancak 107 hastada analiz edilebildi. RDW değerlerinin 5 günlük süreç içindeki artışının, entübasyon ihtiyacı olan/olmayan ve ölen/hayatta kalan hastalar arasında anlamlı derecede farklı olduğu tespit edildi (sırasıyla p=0.014, p=0.003). Çalışmada ayrıca, yoğun bakım hastalarının hastalık şiddetini değerlendiren APACHE II (Akut Fizyoloji ve Kronik Sağlık Değerlendirmesi Skoru- 2) ve SOFA (Sıralı Organ Yetmezliği Değerlendirme Skoru) skorları da analiz edildi. Ortanca APACHE II skoru 14 olarak bulunurken, beklenen ölüm oranı %15, SOFA skoru 3 olarak kaydedildi. Yüksek yatış RDW (>%14.5) değerlerine sahip hastalarda ortanca APACHE II skoru 15 (12-19), beklenen ölüm oranı ise %15 (15-25.6) ve SOFA skoru 3 (2-5) idi. Yatış RDW değeri yüksek olan hastalarda APACHE II ve beklenen ölüm oranının anlamlı olarak yüksek olduğu (sırasıyla, p=0.015, p=0.011), SOFA skorunda (p=0.550) ise anlamlı farklılık olmadığı tespit edildi. Sonuç: Bu çalışma, yoğun bakım ünitesinde takip edilen şiddetli ve kritik derecede şiddetli COVID-19 hastalarında RDW'nin prognostik bir belirteç olarak kullanılabileceğini göstermektedir. Yüksek yatış RDW değerleri ve zaman içinde artış gösteren RDW, artmış entübasyon ihtiyacı ve ölüm oranları ile anlamlı bir şekilde ilişkilidir. Özellikle zaman içindeki dinamik değişimi, hasta yönetiminde ve risk sınıflandırmasında dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, daha kesin prognostik değerlendirmeler elde etmek için, çalışmamızda ve diğer çalışmalarda kullanılandan daha uygun bir kesme değerinin belirlenmesi için daha geniş ölçekli çalışmalara ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Objective: This study aims to evaluate the prognostic significance of Red Cell Distribution Width (RDW) in patients with severe and critical COVID-19 followed in the intensive care unit (ICU). RDW is a parameter that measures the heterogeneity in red blood cell size and is associated with pathophysiological processes of COVID-19, such as systemic inflammation, oxidative stress, and impaired erythropoiesis. The aim of this study is to investigate the prognostic value of RDW on mortality and need for intubation in severe and critically ill patients admitted to the intensive care unit (ICU) due to COVID-19. Materials and Methods: This retrospective study was conducted using data from patients admitted to the COVID-19 intensive care unit of Ankara University Ibn-i Sina Research and Practice Hospital between April 2021 and August 2024. Patients included in the study were those who tested positive for COVID-19 by PCR, were over 18 years of age, had been follewed up in the intensive care unit for at least three days, had no hematological malignancy, and met the World Health Organization's criteria for severe and critically ill COVID-19 (1).Patients' demographic characteristics (age, sex, vaccination status), comorbidities, ICU length of stay, need for intubation, laboratory parameters (including RDW, hemoglobin, platelets count, leukocytes count, neutrophil-to-lymphocyte (N/L) ratio, CRP, procalcitonin, interleukin-6 etc), and ICU severity scores (APACHE II and SOFA) were recorded. RDW values were recorded for five consecutive days starting from the first day of ICU admission. In statistical analyses, the Mann-Whitney U test was used to compare two independent groups, the Chi-Square test was used for categorical variables, and Two-Way Repeated ANOVA analysis was applied for repeated measurements. A P value of 14.5% and ≤14.5%) and compared in terms of intubation requirement and mortality rates, no statistically significant differences were found (p=0.264 and p=0.082, respectively). Due to missing data, the 5-day trend of RDW values could only be analyzed in 107 patients. It was found that the course of RDW over time was significantly different between patients who required anddid not require intubation, as well as between survivers and deceased patients; RDW levels were significantly higher in intubated and deceased patients (p=0.014, p=0.003, respectively). Additionally, disease severity was assessed using the APACHE II (Acute Physiology and Chronic Health Evaluation II) and SOFA (Sequential Organ Failure Assessment) scoring systems. The median APACHE II score was 14, with an estimated mortality rate of 15%, and the median SOFA score was 3. Among patients with high admission RDW values (>14.5%), the median APACHE II score was 15 (range: 12–19), the estimated mortality rate was 15% (range: 15–25.6), and the SOFA score was 3 (range: 2–5). Patients with elevated RDW at admission had significantly higher APACHE II scores and estimated mortality rates (p=0.015 and p=0.011, respectively), whereas no statistically significant difference was observed in SOFA scores (p=0.550). Conclusion: This study demonstrates that RDW may serve as a prognostic marker in patients with severe and critical COVID-19 admitted to the intensive care unit. Elevated RDW values at admission and increasing RDW levels over time were significantly associated with higher rates of intubation and mortality. Especially its dynamic change over time should be taken into account in patient management and risk stratification. However, in order to achieve more precise prognostic evaluations, further large-scale studies are warranted to identify a more appropriate cut-off value other then used in our study and other studies.
Benzer Tezler
- Yoğun bakım ünitesinde takip edilen travma hastalarında ardışık adipokin seviyelerinin tespiti
Determination of sequential adipokine levels in trauma patients in intensive care unit
SERAP ŞAHİN ERGÜL
Doktora
Türkçe
2023
İç HastalıklarıErciyes ÜniversitesiKlinik Beslenme Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KÜRŞAT GÜNDOĞAN
- COVID-19 tanısı ile yoğun bakım ünitesinde takip edilen ve akut böbrek hasarı gelişen hastaların prognoz açısından değerlendirilmesi
Evaluation of patients with the diagnosis of COVID-19 followed in the İCU and developing acute renal damage, in terms of prognosis
HANDE YARICI OK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
İç HastalıklarıÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİH KAMIŞ
PROF. DR. YAVUZ BEYAZİT
- Kahramanmaraş depremleri sonrası ezilme sendromu tanısı ile yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastalarda laktat klirensinin prognostik değeri
Prognostic value of lactate clearance in patients followed up in the intensive care unit with a diagnosis of crush syndrome after the Kahramanmaras earthquakes
MERVE ELMAAĞAÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
NefrolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. DENİZ AVCI
- Çocuk yoğun bakım ünitesinde takip edilen çocuk hastalarda d vitamini düzeyi ve prognoz ile ilişkisinin değerlendirilmesi
Evaluation of the relationship between vitamin d levels and prognosis in children intensive care patients
GİZEM KAYNAR BEYAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İSMAİL İŞLEK
UZMAN SEHER ERDOĞAN
- Travmatik beyin hasarı nedeni ile çocuk yoğun bakım ünitesinde izlenen hastaların klinik özellikleri ve uzun vadeli nörolojik sonuçları
Clinical features and long-term neurological outcomes of children with traumatic brain injury monitored in the pediatric intensive care unit
ÖZGE CANARSLAN BATU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BÜLENT KARAPINAR