Medyaların Türk toplumu'nda popüler kültüre etkisi
The Impact of the popular culture in the Turkish society
- Tez No: 94323
- Danışmanlar: PROF. DR. ARİF ESİN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Radyo-Televizyon, Sosyoloji, Radio and Television, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2000
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 175
Özet
ÖZET Bu çalışmada, sosyalleşmenin öncül koşullarından biri olan iletişimin, bu oluşumu kitle iletişim araçları yoluyla toplumsal olarak gerçekleştirirken oynadığı rolün toplumsal yaşamdaki yeri ve günlük popüler yaşam üzerindeki etkileri incelenmiştir. Medyaların Türk Toplumu'nda popüler kültüre etkisini konu alan bu çalışmada, konunun daha iyi anlaşılır olması için birinci bölümde iletişim olgusuna kuramsal yönden değinilmiştir. Çünkü kitle iletişim alanını anlamada temel bir takım bakış açılarına, kuramsal bakış açılarına değinmek, konuyu kuramsal yönden anlamak açısından açıklık getirebilir. Bunun için daha önce medya konusunda yapılmış kuramsal araştırmalardan yararlanılmıştır. Konuya çeşitli yönlerdenbakış açıları dile getirilmiştir. Birinci bölümde yapılan bu açıklamaların nedeni, toplum ve iletişim mekanizmalarının birbirinden ayrı şeyler olmadığını birbirlerinin uzantısı olduğu gerçeğini ortaya koymaktır. Kitle iletişim sistemine genelde iki büyük kuram açısından yaklaşılabilir. Gerçekte ise bu kuram safhası karmaşıklığı da kendi içinde taşır. Bu karmaşıklığa yol açan neden; kuramların temelde benzeşmelerinden ileri gelmektedir. Daha iyi anlaşılabilir olması açısından, ikili bir ayırımlama ile incelendiğinde bu kuramlara tutucu ve değişimci kuramlar adı, yapılan çeşitli araştırmalar ve incelmeler sonucu verilmiştir. Birinci bölümde de bunlarda yararlanılmıştır. İletişim kuramına yaklaşım araştırılıp nitelenirken üç değişik noktadan hareket edilebilir. 1 -Bunlardan birincisi, kuramın öne sürdüğü varsayımların ideolojik yapısıdır. Başka bir deyişle insanın durumunu çevreyi ve içinde yaşadığı düzeni ne yönde algıladığı, bunları değiştirmeyi mi yoksa insanın çevreye uydurulması gerektiğini mi algıladığını sorgulamak. 2-İkinci nokta, araştırmanın konusu ve sorduğu sorularla ilgilidir. Araştırmacı düzenin meşruluğu ve evrenselliğini kabul eden düzenin parçalarının etkili bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik sorular ve bunların çözümü ile mi ilgileniyor, yoksa seçtiği konular ve sorduğu sorularla düzenin tarihsel yapısı, çatışmaları ve örneğin iletişimin bu yapıdaki yeri, rolü, ideolojik niteliği üzerinde mi duruyor. 3-Üçüncü nokta, araştırmada kullanılan inceleme yöntemi ile ilgilidir. Sorunlara yanıt aranırken anket düzenleme ve ölçekbelirleme gibi tekniklerin temel olarak mı yoksa salt bilgi edinmenin araçları olarak mı değerlendirdiği; kısacası toplumsal olguları soyutlayarak bütünlükten kopartarak anlamaya çalışan tekniklere mi ağırlık verdiği yoksa bunları niteliksel özellikleri yakalamada, anlamada yardımcı olarak mı gördüğü üzerinde durulmaktadır. Yine de bu hareket edilen noktalarla varılan her iki türlü yaklaşımın da kendi içinde homojenlik taşıdığını anlamak oldukça güçtür. Her iki grup içinde de çeşitli, birbiriyle çatışan yaklaşımlar vardır. Ancak yine de bu yaklaşımlar temelde belli bir toplum yapısı ve değişimi kuramına dayanır. Örneğin tutucu okuldaki sayısız kuram aynı kuramsal varsayımlara dayanır. Ve farkları psikoloji, sosyoloji ekonomi gibi farklı uygulama alanları, kişi örgüt gibi uygulama düzeyleri ve düzeni korumada ve uygulamada ortaya çıkar. Aynı biçimde değişimci okul içindeki yaklaşmalar da ekonomi, sosyoloji, politik ekonomi, tarih, antropoloji, dilbilim, edebiyat ve kültür gibi geniş alanlara eğilmeleri ve Marks'ın görüşlerini farklı yorumlamaları ve değişimde tutulacak yolun biçimi konusunda ayrılırlar. Gerçi demokratik ülkelerde demokrasi ve özgürlük içinde süren gruplar arası rekabet sonucu her türlü düşünce ve anlatma özgürlüğü egemen bir karakterdir. Fakat rekabet eden grupların iletişim kanallarını kullanma olanakları mükemmel değildir. Kitle iletişiminin kitle toplumlarında olduğunu kabul etmek doğru değildir. Bu tür kabul belirli bir kitle topumu ve kitle insanı görüşünden gelir. ZC YÜKSEKÖĞRETİM KURULO DOKÜMANTASYON MEtKE^Kitle iletişim alanındaki ilk çalışmalar basın, radyo ve sinemaya gösterilen ilginin artması ile Amerika ve Avrupa'da başlamıştır. 1900 ile 1930'un sonlarına kadar olan dönemde, kitle iletişim araçlarının, fikirleri biçimlendirme, davranışları yönlendirme direniş olsa bile, siyasal sistemleri kabul ettirme yönündeki gücünün kesin olduğuna inanılıyordu. 1990'ların başında kitle iletişim araçlarının etkisi hakkında iki farklı görüş vardı: Birinci görüşe göre; halk sürekli büyüyen dünya ile bağını yitirmişti (Katz ve Lazarsfeld'e göre) ve kitle iletişim araçları dünyayı, halkın ulaşacağı yere koyarak bu bağı yeniden kuracaktı. İkinci görüş; kitle iletişim araçlarını, demokratik toplumun tahribine çalışan araçlar olarak kabul etti. Önce basın, sonra radyo, savunmasız okuyucuların ve dinleyicilerin beynine fikirleri sokabilecek, güçlü silahlar olarak görüldü. Kitle iletişim araştırmalarının pazarlama tekniklerinden çıktığı bilinmeyen bir şey değildir. Örneğin reklam araştırmalarından mümkün olan en büyük payı almak için her araç ve acentenin en kesin, doğru ve dolayısıyla eleştirilere olanak vermeyen ölçme teknikleri geliştirmeleri bilinen gerçeklerdir. McQuail'e göre ise kitle iletişim araçlarının etkisi hakkındaki bilgimiz yalnızca toplumsal bilimlere yönelmiş araştırma sonucu değil, aynı zamanda kitle iletişim araçları sanayisinin gereksinimi ve özellikle, reklamın etkinliği ile olan ilgiden çıkar. Dolayısıyla bilimsel incelemeler, bu pratik çıkarları ya da zararlı etkileri engellemek için toplumdaki merak tarafından biçimlendirilmiş bir durum tarafından yapılmaktadır.Kültür ve topluma yönelik sonuçlar, bu kurumlarda uyuşulmayan etkenlere bağlıdır; özellikle gerçeğin sunulan biçiminin nitelik ve olabilirliği gibi. Aynı şekilde genel olarak eldeki kuramlar kitle iletişim araçlarının olağanüstü çekiciliği olduğu temelinde de birleşmektedirler. Çeşitli durumlara göre değişik sorular sorulmaktadır. Kitle iletişim araçları insanların kimi önemli gereksinimlerini mi karşılamaktadır? Böyle ise gereksinmelerin niteliği nedir? Başka bir seçenekte ise, şu sorulabilir; iletişim araçlarına gereksinim yoksa, sadece dayatılmış ve yapay isteklerin mi sonucudur? İnsanların sosyal hayata katkıları gerçek midir, sağlıklımıdır? İletişim araçlarının ortaya çıkarttığı çok çeşitli sonuçların neler olduğu sorusu kuşkusuz güdüleme ve bunların kullanım sorunlarını da ortaya atacaktır. Kitle iletişim araştırmalarının toplumsal gücü üzerinde, etki araştırmalarıyla çok durulmuştur. Sonuç olarak tutucu aydınlar, olan, olması veya olmaması gereken arasındaki açıklamalarında sonuçta zorunlu olarak, olanı desteklemeye ulaşıyorlar. En büyük korkuları da bütün kitle iletişim araçlarının içerik bakımından uyum içinde olması, buna karşı çare de araçların ve eğildikleri konuların çok çeşitli olması. Yani nicelik, uyumlu niteliğin olmamasına garanti olarak sunuluyor. Her kavramın başın kitle terimi eklenen bir toplumda aranan bireyselcilik mi, yoksa kitleler halinde uyum mu? Toplumsal, açık seçik ve tek anlamlı bir süreç değildir. Karmaşıklığın hüküm sürdüğü böylesi bir süreçte kitle iletişim araçlarının toplumun sosyalleşmesinde^ etkisi de oldukçakarmaşıktır. Bu aşamada herhangi bir görüşün bu etkileşimde öncelik sahibi, söz sahibi olduğunu söylemek saçma olacaktır. Medya sözcüğünün günlük yaşayışın bir parçası haline gelişiyle birlikte yaşanan değişimler sosyal yapıyı etkilemektedir. Çünkü kitle iletişim araçları gündelik hayatın bir parçası haline gelmiştir. Kitle iletişim araçları, toplumsalı üretenler aynı zamanda onu yıkmakta ve ürettiği kitleler tarafından emilmekteyse sonuçta anlamsız bir tanıma dönüşmektedir. Her iki araştırmacı grup için de kitle iletişim araçları çok karmaşık rollere sahiptir. Çünkü bu karmaşıklık temelde toplumsal yapıların karmaşıklığından ileri gelmektedir. İki okul arasındaki fark temelde, gerçekte, soyut kuram ve yönetim alanından öte uygun görülen sorunların seçilmesi ve bunu izleyen araştırma tekniklerini kullanarak analiz yapılmasında yatar. Başka bir deyişle, gerçek fark araştırmacının statükoya bağlılığı ile, bunu değiştirme çabasında yatar. Dolayısıyla gerçek fark ekonomik, toplumsal, siyasal amaçlarda yatar. Kısacası çeşitli görüşler arasım iletişimin, anlayışın artması veya entelektüel tartışma ile çözülecek teoremler değildir. Birinci bölümde anlatılmak istenenlerin oldukça kuramsal bir çizgide olduğu görülmektedir. Bundan amaç kitle iletişim gibi kendi içerisinde karmaşıklık, heterojenlik taşıyan bir toplumsal unsurun nasıl sosyalleşmede yer alabileceğine ve toplumda var olan popüler kültür anlayışına eti edebileceğine bakmadan önce kuramsal geçmişine kısa bir göz atmaktı. Toplumsallaşmada, sosyalleşmede yerinin ne olduğu daha doğrusu, olup olmadığı tartışma konusu yapılan yüzyılımızın ilginç tc YOKsncöCurrtıı KülüU» DOKÜHAJ1TASYON MHK0İkitle iletişim araçlarının Türk Toplumunun toplumsal yaşantısındaki etkileri popüler kültüre etkileri, bu araçların gerçekte ne tür bir gidişe doğru bireyi ve içinde yaşadığı toplumu etkilediği, etkilendiği diğer bölümlerde incelenecektir. Araştırmanın ikinci bölümünde kitle iletişim alnının düzenlenişi konusu ele alınmıştır. Burada amaç medyaların çeşitli düzenlemeler ve sistemler içindeki yerinin ne olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bölümde ayrıca medyaların toplumu nasıl sosyalleştirdiği konusuna birey toplum iletişim yönünden değinilmektedir. Sosyalizasyon ve kitle iletişim araçları arasındaki ilişki bu bölümde ele alınmıştır ayrıca kitle iletişim alanının düzenlenişinin içinde yaşanılan toplumun yapısına, gelişmişlik düzeyine bağlı olduğu gerçeği anlatılmak istenmiştir. Bu bölümde Türkiye'deki kitle iletişim alanına ve haberleşmeye de yer verilmiştir. Türkiye'deki televizyon yayıncılığı, yeni Radyo TV Yasası ve RTÜK ile yayın ilkelerine, görev ve yetkilerine de değinilmiştir. Reklam olgusuna Batı'da ve Türkiye'deki gelişimine yer verilmiştir. TRT'nin ve özel kanalların reklam anlayışları ile aralarındaki reklam rekabetine değinilmiştir. Bu günkü toplumlardaki egemen sınıfların en duyarlı oldukları; diğer sınıflarla paylaşmaya bile yanaşmadıkları etkinlik alanlarından birinin kitle iletişim araçları alanı olduğu kitle iletişimi araçları alanı olduğu kitle iletişimi alanındaki birçok sorunun çeşitli Ceza Hukuku ve diğer Kamu Hukuku düzenlemelerine konu olmasından da anlaşılmaktadır.Kitle iletişimi sürecinin işleyişi kitle iletişimi araçlarının kendilerince güdümlenebilen süreçler ile olmaktan çok, kitle iletişimi araçlarının yaptıkları iletişimin toplumsal yaşamın bütünlüğü içinde yer alan diğer iletişim süreçleri ile oluşturacağı bütünlük aracılığı ile gerçekleştirilebilmektedir. Bu nedenledir ki yakın yıllara kadar kitle iletişimi sorunları incelenirken, gönderimci taraftaki öğelere daha büyük bir önem verilmekte ve sorunlar kitle iletişimi“süreçleri ve etkileri”açısından incelenmekte iken, son zamanlarda bunun“var olan sistemden yana tutucu bir yanlılık taşıdığı”düşünülmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak, kitle iletişimi sorununun incelenmesinde alımcı taraftaki toplumun kitle iletişim araçlarına hangi toplumsal, kültürel ve siyasal nedenlerle yönelmekte olduğuna önem verilmeye başlanmıştır. Kitle iletişiminin kültürel işlevler, kitle iletişimi araçlarının kendilerinden çok, içinde yaşanan toplumsal sistemin yapısal özelliklerinden kaynaklanır. Kitle iletişimi olgusunu anlayabilmek için, iletişim sürecini toplumsal sistemden soyutlamaksızın ele almak gerekiyor. Günümüz toplumunda kitle iletişiminin yoğunlaşmasına karşın toplumun bütün kesimlerinin iletişim olanaklarından yararlanmalarında eşitsizlik vardır. Özellikle işbölümünün kuramsallaşmış toplumsal farklılıklar yaratmasını kendisi için varoluşsal bir olgu olarak benimsemiş bulunan bütün toplumlarda iletişim olanaklarından yararlanmada eşitsizlik bulunmaktadır. Öte yandan kitle haberleşme araçlarının bütün etkilerini tartışmak şöyle dursun bir tek haberleşme aracının etkilerini ıotartışmak bile oldukça güçtür. Kitle haberleşme araçlarından herhangi birinin varlığı yüzünden ortaya çıkan neticelere veya bireylerin bunları okumaktan, dinlemekten veya bu araçlardan yararlanmasından ötürü olan şeylere kitle haberleşme araçlarının etkisi gözü ile bakabiliriz. Asıl olan ise kitle iletişim araçlarına modern dünyanın lehinde ya da aleyhinde söylenecek her şeyin yüklenebileceğidir. Bütün diğer toplumsal süreçler gibi haberleşme süreci de içinde bulunduğu toplumsal sistemin gelişme düzeyine bağlıdır bu nedenle kitle iletişim araçlarının kullanış biçimi ve oluşturduğu şartlar içinde bulunduğu toplumun özelliklerine göre farklılık gösterir. Toplumsal sistemin gelişme düzeyi haberleşme düzeyini etkilediği gibi haberleşme süreci yoluyla toplumsal ve siyasal sistemin gelişmesini de etkilemek olanaklıdır. Haberleşmenin işleyişini daha iyi anlayabilmek için çeşitli düzeylerdeki sistemlere göz atmak yararlı olacaktır. Üçüncü bölümde ise popüler kültür ve medya ilişkisine değinilmiştir. Medyaları Türk Toplumu'nda popüler kültüre olan etkisi incelenmiştir. Türkiye'de popüler kültürle ilgili inceleme alanı çok zengindir. Özellikle toplumsal değişimin çok hızlı yaşandığı 80'li yıllar ve sonrasında görece ekonomik gelişme ve tüketim bolluğu içerisinde“popüler kültür”süreci yerel ve ulusal düzeyde hızlı bir biçimde kendini gerçekleştirmektedir. Popüler kültür gündelik yaşamın kültürüdür. Dolayısıyla gerçekliğin olumsuz yanlarından kurtulmaya yarayan ve yapay mutluluklar üreten bir kültürdür. 11 tCYÜKSI^fyîSfTtMKÜRDL© DOKÜMANTASYON MERKEZİinsanlar bütünüyle popüler kültüre kayıtsız şartsız teslim değillerdir. Çünkü bu kültürün kendisi karşı gelmeyi bünyesinde barındırır. Herhangi bir popüler metini okumayı belirleyen şey toplumsal olarak konumlanmış okuyucunun bu metni kullanışıdır. Buna örnek olarak televizyonda gösterilen pembe dizilere kadınların, erkeklerin, çocukların vb. verdikleri farklı tepkileri gösterebiliriz. Bir kısmı bu insanların tepki olarak ağlarken diğer kısmı dizinin oynadığı kanalı çevirerek kendi içsel tepkisini gösterebilir. Popüler kültür aşırı olmaya eğilimlidir. Bu aşırılık ona bayağı, yüzeysel, sansasyonel vb. kavramlarıyla yaklaşılmasına yol açar. Aşırılık ve açıklık popüler metinlerin temel özellikleridir. Bu özellikler popüler kültüre verimli bir kaynak durumundadır. Aşırılık, anlamlandırma edimindeki taşmadır, aşırılık göstergesi egemen ideolojinin yaptığı işi yapar ama ardından onu aşar ve taşmaya başlar, ideolojik denetimden kaçan fazla anlamı dışında bırakır, işte bu fazla anlam da metne direnmek ya da metinden sıyrılmak için istendiği gibi kullanılabilir. Aşırılığın en iyi gözlemlenebildiği bir mevhum da hayranlıktır. Kitle iletişim araçlarıyla sunulan popüler metinlerde izleyiciler kendi yaşamlarıyla metinler arasında ilinti kurarlar ve kendi kültürlerine uydururlar. Toplumsal anlamlar, metinsel anlamlarla çatışma içine girdiğinde toplumsal anlamlar üstünlük kuracaktır, çünkü toplumsal olarak üretilmiş anlamlar gündelik yaşamlarımızda öteki insanlarla etkileşim durumunda iken toplumsal ödüllendirme ve cezalandırma yoluyla sürekli güçlendirilmektedirler. Popüler metinler toplumsal düzeni değiştirmeye yada onun dengesini bozmaya 12çalışan anlamların üretimini teşvik etmeleri nedeniyle ilerici olabilirler ama asla düzene doğrudan doğruya karşı çıkabilecek ya da onu devirebilecek denli köktenci olamazlar. Günümüz popüler kültürü şiddete dayalıdır. Yalnızca belli şiddet filmleri, belli kitaplar ve belli televizyon programları bu konuda popülerdir. Kitle iletişim araçlarında popülerliği sağlamak için baş vurulan şiddet öğesi aşırılığa gittiği zaman kabul görmez. İyiler daima kazanır mantığı geçerlidir. Popüler kültürü ve kitle iletişimi günümüzde birbirinde ayrılmaz iki kavram olarak kullanılmaktadır. Bir yandan endüstrileşmiştir, kendi ekonomik çıkarları ardından giden kar peşindeki bir endüstri tarafından üretilir ve dağıtılır, öte yandan halka aittir. Halk tarafından yapılır. Kültür endüstrisinin yapabildiği halkların kendi popüler kültürleri sürekli üretme sürecinde kullanması veya reddetmesi için kültürel metinler üretmektir. Kitle kültürü en başta, kitle çapında üretilip dağıtılan kültürel ürünler veya mallarla tanınabilir. En bariz olanları, radyo ve televizyon programları, dizi filmler, haberler, dergiler, çizgi romanlar, plaklar, sinema, reklamlar, video kasetlerdir. Popüler kültür tıpkı kitle iletişimi gibi yaşamın her alanını kapsar; yoğun biçimde yaşanılır, tüketilir. Rahatsızlık veren yönleri vardır ama bunlar her zaman herkes tarafından fark edilemez. Genellikle doğal karşılanılır, sorgulanmaz. Kitle iletişiminin popüler kültürü ile yetişenler popüler kültürsüz yaşamı düşünemezler. Popüler kültür sadece belli malları, kullanışları, etkinlikleri popüler yapmaz. Belli dünya görüşleri ve düşünüş biçimlerini de 13popülerleştirmeye çalışır. Kadınlara ve erkeklere yönelik dergiler, çizgi romanlar, yeme içme, eğlenme, müzik, spor, moda, dekorasyon vb. incelendiğinde bunların ticari kültürün bir uzantısı olduğu görülür. Televizyon boş zamanı kendine göre anlamlı kılar. Televizyon, kitaplar, gazeteler, plaklar ve filmlerin popüler olmasının nedeni belli bir ölçüde olsun, bir medya olarak kendi doğalarının insanların bunları hangi yordamlarla kullanmak istiyorlarsa bunu olanaklı kılmasından dolayıdır. Popüler beğeni tüketicinin toplumsal konumuna ve gereksinimlerine en iyi uyan metni ve aracın seçimini de kapsam altına almaktadır. Popüler müzik endüstrisi, kitle iletişim araçlarını da içine alan bir endüstridir. Tüketilme ve yeniden yaratılma şansını, kendisine anlam kazandıran bu iletişim araçlarına borçludur. Bu anlam müzik tüketicilerine satılır. Kendi gündelik yaşantıları içerisinde dinledikleri müzik parçasında yeniden bir şeyler üreterek dinleyiciler, hayran oldukları şarkıyı aşarlar, şarkıyı kendileri anlam yükleyerek yeniden yaratırlar. Popüler kültür, her şeyden önce halkın mevcut toplumsal durumuyla ilintili olmak zorundadır. Türkiye'de özellikle 60'lı yıllardan sonra ivme kazanan popüler kültür gündelik yaşamın bir parçasıdır. Popüler kültür kimi araştırmacılar, yazarlar tarafından aşağılanmış kimi tarafından ise doğal gidişin bir sonucu olarak görülmüştür. Popüler kültürün çelişkileri onu tanımlayanlar açısından da geçerlidir. 141970'lerin sonlarından bu yana Arabesk kültürün yükselişi, 1980'lerden sonra arabeskin gecekondu sınırlarının ötesine taşması mevcut ekonomik.politik ve kültürel yapının yanı sıra medya yoluyla da olmuştur. Arabesk kültürü popüler kültüre egemenliğini toplumsal yaşam üzerindeki görüntüsüyle ilan etmiştir. Arabesk ne kentli ne de köylü müziği olarak algılandı. Aslında arabesk tam anlamıyla bir popüler kültürdü: dinleyicilerinin yaşamlarıyla bu müzik arasında ilinti kurduğu, abarttığı, haz aldığı, müziği tüketirken yeni bir yaşam biçimi ürettiği bir kültürdü. Gündelik yaşamdaki bu tür bir gelişmeye en önemli neden, 1970'lerde başlayan 80'lerde ve 90'larda en üst düzeye çıkan ekonomik, siyasal, kültürel hayatın çıkmazlarıdır. Arabesk artık sınıflar üstü bir önem kazanmıştır. Kentleştikçe yok olacağına inanılan bu kültür, kentli olunamadığı sadece kentleşildiği için çevreden merkeze, gecekondudan şehrin merkezine önce bir müzik tarzı olarak çıkarken daha sonra bir yaşam tarzına dönüştü. Medyanın da yardımıyla; dağıtımı, pazarlaması ve dayatmasıyla, arabesk doğumundan günümüze kadar biraz da farklılaşarak yaşamını sürdürdü. Toplumda hemen her şey bu kültürle adlandırıldı; arabesk ekonomi, arabesk insanlar, arabesk aşklar vb.. Yerelle evrenselleşmenin eklemlenmesi haline geldi. Modernleşmeyi tek düz bir çizgi halinde görmek arabeskle birlikte olumsuzlandı. Arabesk her şeye rağmen şehrin müziği ve kültürü oldu. Popüler beğeni kitle kültürü ve kitle iletişimi, popüler kültürün etkin olduğu spora ve giysi kültürüne de değinilmiştir. 15Bu çalışmada varılan sonuç: gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan medyaların tüm dünyada olduğu gibi, Türk Toplumu'nun da sosyal yaşama katılımında önemli bir rol oynamakta ve gündelik popüler kültüre etki ederek bunun tüm topluma dağıtılması konusunda etki etmektedir. Gündelik yaşamın vazgeç, ilmez araçları olan medyalar, özellikle televizyon, radyo ve basın insanların yaşamları üzerinde olumlu veya olumsuz bir çok etki yapmaktadırlar. Genel olarak bu etkilerin olumlu yanı; gündelik yaşamda insanı daha çok bilgilendirmesi ve sosyal yaşamın içine katmasıdır. Olumsuz yanı ise insanları pasif alıcı durumuna getirebilmesidir. Burada önemli olan, demokratik katılım içinde, en uygun bir biçimde medyalardan kişilerin ve toplumların yararlanmasıdır. İktidarın medya ve toplum arasında eşit dağılımı önemlidir. Çağımızın, böylesine büyük etkinliğe sahip olan kitle iletişim araçlarından yararlanmamak olanaksızdır. Ama olumsuz etkilerini en aza indirmek için de insanların bu araçları bilinçli olarak kullanması gerekmektedir. Bu çalışmada yöntem olarak literatür incelemesinden yararlanılmıştır. tC YÛKStKMRntM HOtfUJ 16 DOKÜMANTASYON MEtKtZİ
Özet (Çeviri)
SUMMARY In this study, the social role of communication carried out by means of media, which is one of the primary requirements for socialization, and effects of communication on the daily popular life have been analyzed. In the first chapter of this study where the effects of the media on Turkish social culture are analyzed, the concept of communication is explained in terms of theoretical way in order to provide a better understanding because it may be necessary to explain some fundamental theoretical approaches as to comprehend the subject better theoretically. For this purpose, recently made theoretical researches have been used, and various approaches to the subject are given in the study. The reason for these explanations in the first chapter is to show the fact that social and communicative mechanisms are not different from each other, but in contrast, the continuation of each other's. Mass communication system can be usually approached in two major theoretical ways whereas in fact this stage of theory has a 17complexity in itself. The cause of this complexity is the similarity of the theories in their principles. In order to have a better understanding, the names“conservative”and“reformist”are given after various researches and studies, which have been used in the first chapter. There we see three starting points during the research for the approach to the communication theory. 1. This is the ideological structure of the hypotheses put forward by the theory. In other words, this is to evaluate how man apprehends his environment and his situation and the social order he lives in judge whether man should and to judge whether man should adapt himself to all these or simply change these. 2. The second point is about the subject of the research and the questions asked. Is the researcher interested in the questions about the effective running of the parts of the social order which accepts the legality and the universality of this social order and, of course, the solutions to these questions, or is he interested in the historical structure, conflicts and, for instance the place, role, ideological quality of communication in this social order? 3. The last point is about the method conducted in the research. Are the techniques such as poll arranging and scale determining used as basic techniques or as a means of information collecting? In short, were those techniques which are used to understand the social concepts abstracting them from the whole preferred, or were they used as auxiliary elements to catch and understand the qualitative features. 18However, it is still difficult to comprehend that both approaches to be reached from the above-mentioned starting points are homogenous in themselves. Both groups include various, conflicting approaches, but all of these approaches depend on a specific social structure and theory of change. For instance innumerable theories in a conservative school depend on the same theoretical hypotheses. And different practice fields such as psychology, sociology and economics come to surface while protecting and practicing different practice levels and order. In the same way, those approaches in a reformist school will differ in the way they exist in economics, sociology, political economics, history, anthropology, linguistics, literature and culture, and in their comments on Marks' ideas and in the way to be conducted in the reform in-question. Free-speech and free-though are a dominant characteristic of democratic and free societies due to the ongoing competition between the groups. However, the way these competing groups benefit from the communication channels is not perfect. It is not right to accept that mass communication exist in mass societies. Such an acceptance comes from a specific mass society and mass individual. First studies in mass communication started in America and Europe due to the increase in press, radio and cinema. From 1900 till late 1930's, it was believed that mass communication tools could form people's ideas and attitudes -even rebellions-, bring new political systems. When we come to the early 1990's, there we see two different ideas about the effects of mass communication tools: According to the 19first idea, society has lost its link to the continuously enlarging world (as Katz and Lazarsfeld say) and mass communication tools would repair this link. The second idea regarded mass communication tools as some tools which would work to destroy the democratic society. First press, then radio were regarded to be powerful weapons which could penetrate into unprotected readers and listeners with harmful ideas. That the mass communication researches have come from marketing techniques is not something unknown. For instance, It is a well-known fact that every tool and agency try to develop so accurate evaluation techniques that it will be impossible to face a criticism in order to get the maximum-size share from the commercial researches. However, according to McQuail, our information about the effects of mass communication tools is not a result of a research carried out for social sciences, but also comes from the requirement for mass communication tools industry, especially the effectiveness of commercial. Therefore, scientific researches are being conducted by the curiosity in the society in order to prevent practical benefits or harmful effects. Results having to do with culture and society depend on the factors which cause conflicts in the institutions; especially such as the quality and reality of the fact which is submitted. In the same way, current theories agree with each other at the point that mass communication tools have a great allure. Various questions are being asked depending on the conditions. Do these mass communication tools meet people's important needs? If this is so, what is the quality of these needs? As another option, this can be asked: need for mass communication tools is 20 ?-C-YfoCSm
Benzer Tezler
- Sosyal medya reklamcılığında haksız rekabet
Unfair competition in social media advertising
HAYRİYE DİLARA ABBASOĞLU
- Medyaların Türk toplumunun sosyalleşmesindeki yeri
Başlık çevirisi yok
NAJDA ÇILBIYIKOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
1993
SosyolojiMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiGenel Sosyoloji ve Metodoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ AKAY
- Kamusal alanlarda sürdürülebilirlik kavramı: Trabzon kent meydanı örneği
Sustainability concept in public spaces: The case of Trabzon urban square
M. SEDDIQ SADEQ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Şehircilik ve Bölge PlanlamaKaradeniz Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. YELDA AYDIN TÜRK
- Anaakım medyaya karşı alternatif medya: Alternatif gazeteler olarak Ahali ve Mülksüzler
Alternative media aganist mainstream media: ?Ahali' and 'Mülksüzler' as alaternative newspapers
ÇAĞDAŞ CEYHAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
GazetecilikAnadolu ÜniversitesiBasın ve Yayın Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İNCİLAY CANGÖZ
- Siyasal elitizm ve ötekileştirme bağlamında ana akım medyada politik figür imgesinin dönüşümü: Recep Tayyip Erdoğan örneği
Within the context of political elitisim and marginalization, the transformation of political figure image in main stream media: The sample of Recep Tayyi̇p Erdoğan
MAHMUT AKGÜL
Doktora
Türkçe
2016
Halkla İlişkilerErciyes ÜniversitesiHalkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA AKDAĞ