Geri Dön

Nüks lomber disk hernileri ve spinopelvik parametreler arasındaki ilişki

Relationship between recurrent lumbar disc herniations and spinopelvic parameters

  1. Tez No: 945625
  2. Yazar: MAHMUT DEMİRKOL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. NUMAN KARAARSLAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Nöroşirürji, Neurosurgery
  6. Anahtar Kelimeler: Lomber disk hernisi, nüks, omurga biyomekaniği, spinopelvik parametreler, Lumbar disc herniation, recurrence, spine biomechanics, spinopelvic parameters
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 73

Özet

NÜKS DİSK HERNİLERİ VE SPİNOPELVİK PARAMETRELER ARASINDAKİ İLİŞKİ Bel ağrısı, dünya genelinde en sık karşılaşılan kas-iskelet sistemi şikayetlerinden birisi olup, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Toplumlarda iş gücü kaybına ve sağlık harcamalarında artışa neden olan bu patolojiler ülke ekonomileri üzerine ciddi yükler getirmektedir. Lomber disk hernisi (LDH), bel ağrısının başlıca nedenlerinden biri olup, ilerleyen yaş ile birlikte insidansı artmaktadır. LDH hastalarının büyük kısmında semptomlar konservatif tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilse de, bu yöntemlerin yetersiz kaldığı, ilerleyici nörolojik defisit, sfinkter fonksiyon kaybı gibi durumlarda cerrahi tedavi yöntemleri gerekebilmektedir. LDH olgularında ilk cerrahi sonrası en az altı aylık asemptomatik bir dönemi takiben, aynı seviye aynı taraf ve aynı seviye karşı tarafta tekrar herniasyon gelişmesi, nüks lomber disk hernisi (nLDH) olarak tanımlanır ve literatürde %0,5–21 arasında değişen oranlarda bildirilmektedir. nLDH'nin gelişiminde çeşitli risk faktörleri (sigara, obezite, diyabet, modic değişiklikler, disk yüksekliği, anatomik varyasyonlar) tanımlanmış olmakla birlikte, son yıllarda spinopelvik parametrelerin bu süreçteki rolüne dikkat çekilmektedir. Spinopelvik denge, omurganın fizyolojik eğrilikleri (lordoz, kifoz), pelvik tilt (PT), sakral slop (SS), pelvik insidans (PI) ve lomber lordoz (LL) gibi ölçümlerle değerlendirilmektedir. Bu parametrelerin fizyolojik sınırların dışına çıkması ve anılan değerlerin kendi aralarında uyumsuzluğunun saptanması, omurga biyomekaniğini değiştirerek dejeneratif süreçleri hızlandırdığı ve nLDH gelişimini etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada, nüks lomber disk hernisi gelişimi ile spinopelvik parametreler arasındaki ilişki radyolojik ve klinik verilerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca intervertebral disk anatomisi, mikromimarisi, omurga biyomekaniği, spinopelvik denge, nLDH fizyopatolojisi, predispozan faktörler, bu faktörlerin nLDH gelişimi üzerine etkileri hücresel, klinik ve radyolojik düzeyde detaylı bir şekilde ele alınmaya çalışılmıştır. Dahası nLDH hastalarında, spinopelvik parametrelerin değerlendirilmesi ile cerrahi planlama, postoperatif sonuçların öngörülmesi ve tedavi başarısının artırılabileceği çıkarımında bulunulmuştur. Ayrıca, bu parametrelerin nüks riskinin öngörülmesinde potansiyel bir biyobelirteç olarak kullanılabilirliği tartışılmıştır. Sonuç olarak yapılan bu çalışma bize göstermektedirki, daha fazla olgu içeren ve daha uzun süreli takip sürelerine sahip seriler ile yapılacak randomize kontrollü çalışmaların nLDH gelişimini etkileyen faktörlerin tespiti, fizyopatolojik süreç ve tedavi algoritması hakkında istatistiksel açıdan kanıt değeri yüksek sonuçlar vereceği çıkarımında bulunulabilmektedir.

Özet (Çeviri)

THE RELATIONSHIP BETWEEN RECURRENT DISC HERNIATIONS AND SPINOPELVIC PARAMETERS Low back pain is one of the most common musculoskeletal complaints worldwide and significantly affects the quality of life. These pathologies cause loss of labor force and increase in health expenditures in societies and impose serious burdens on national economies. Lumbar disc herniation (LDH) is one of the main causes of low back pain and its incidence increases with advancing age. Although symptoms can be controlled with conservative treatment methods in the majority of LDH patients, surgical treatment methods may be required in cases where these methods are inadequate, such as progressive neurologic deficits and loss of sphincter function. Following an asymptomatic period of at least six months after the initial surgery, recurrent herniation at the same level on the same side or on the opposite side at the same level is defined as recurrent lumbar disc herniation (rLDH) and is reported in the literature with a rate ranging between 0.5-21%. Although various risk factors (smoking, obesity, diabetes, modic changes, disc height, anatomical variations) have been identified in the development of rLDH, the role of spinopelvic parameters in this process has been emphasized in recent years. Spinopelvic balance is assessed by measurements such as physiologic curvatures of the spine (lordosis, kyphosis), pelvic tilt (PT), sacral slope (SS), pelvic incidence (PI) and lumbar lordosis (LL). It is thought that the deviation of these parameters from physiologic limits and the incompatibility of these values among themselves may change the biomechanics of the spine, accelerate degenerative processes and affect the development of rLDH. In this study, the relationship between the development of recurrent lumbar disc herniation and spinopelvic parameters was tried to be revealed with radiologic and clinical data. In addition, intervertebral disc anatomy, microarchitecture, spinal biomechanics, spinopelvic balance, rLDH physiopathology, predisposing factors, and the effects of these factors on the development of rLDH were discussed in detail at the cellular, clinical and radiologic levels. Moreover, it was concluded that surgical planning, prediction of postoperative outcomes and treatment success can be improved by evaluating spinopelvic parameters in rLDH patients. Furthermore, the utility of these parameters as a potential biomarker for predicting the risk of recurrence is discussed. In conclusion, this study shows that randomized controlled trials with more cases and longer follow-up periods can be inferred to give results with high statistical evidence value about the determination of factors affecting the development of rLDH, physiopathological process and treatment algorithm.

Benzer Tezler

  1. Postoperatif lomber diskal hernilerde Manyetik Rezonans'ın yeri

    Başlık çevirisi yok

    HANEFİ YILDIRIM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Radyoloji ve Nükleer TıpAtatürk Üniversitesi

    Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı

  2. Nüks lomber disk hernisi nedeniyle opere edilen olguların risk faktörlerinin araştırılması

    The rısk factors ın patıents undergoıng surgery for recurrent lumbar hernıated dısc

    İLHAN AYDIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    NöroşirürjiSağlık Bakanlığı

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ERHAN EMEL

    UZMAN MELİH ÜÇER

  3. Nüks eden lomber disk hernisi vakalarında önceki cerrahi tekniklerin (flavum koruyucu ve flavektomi) klinik ve operatif sonuçlar üzerine etkisi

    The impact of previous surgical techniques (flavum-preserving or flavectomy) on clinical and operative outcomes in recurrent lumbar disc herniation cases

    MELİHCAN SAVAŞCI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    NöroşirürjiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERHAN EMEL

    DR. ORHUN METE ÇEVİK

  4. Lomber disk herniasyon hastalarının MRG bulgularına göre herniasyon tipleriyle post-operatif dönemde nüks oranlarının araştırılması: Erken dönem sonuçlarının prospektif olarak değerlendirilmesi

    Postoperative research of recurrence rates of lumbar disc herniation types that made according to MRI findings in patients with herniated lumbar intervertebral discs: Prospective evaluation of short-term outcomes

    ANAS ABDALLAH

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    NöroşirürjiSağlık Bakanlığı

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ERHAN EMEL