Geri Dön

Adeziv kapsülitli hastalarda manyetik rezonans görüntüleme bulgularının tedavi sonucunu tahminde önemi

The importance of magnetic resonance imaging findings in predicting treatment outcome in patients with adhesive capsulitis

  1. Tez No: 948300
  2. Yazar: ALİ NİYAZİ KURTCEBE
  3. Danışmanlar: PROF. DR. METİN KARATAŞ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Physical Medicine and Rehabilitation
  6. Anahtar Kelimeler: Adeziv kapsülit (donuk omuz), Manyetik rezonans görüntüleme, Fizik tedavi uygulamaları, Adhesive capsulitis (frozen shoulder), Magnetic resonance imaging, Physical therapy application
  7. Yıl: 2013
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Başkent Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 100

Özet

Omuz eklemi insan vücudunda en geniş hareket yeteneğine sahip eklemdir. Omuz-kol kompleksinin fonksiyonelliği, değişik patolojilere bağlı olarak olumsuz yönde etkilenmektedir. Omuz ağrıları, toplumda yaygın görülen kas iskelet sistemi yakınmalarından biridir. Omuz ekleminin hareketlerini limitleyen ve omuz bölgesindeki ağrıyla karakterize durumlardan birisi de“Adeziv Kapsülit”dir. Spontan başlangıçlı omuz ağrısını takiben glenohumeral hareketin aktif ve pasif olarak kısıtlanmasıyla karakterizedir. Çoğunlukla başlangıç sinsi ve idiyopatiktir. Amerikan Omuz ve Dirsek Cerrahları Birliği adeziv kapsülit tanımını,“bilinen bir omuz hastalığının haricinde gelişen, etiyolojisi kesin olarak belli olmayan, omuz hareketlerinin aktif ve pasif olarak önemli düzeyde kısıtlandığı bir durumdur”şeklinde yapmıştır. Gerek hastalığın tanımında, gerekse patoloji, etiyoloji ve tedavisinde bir birliktelik yoktur. Adeziv kapsülit klinik bir tanı olmakla birlikte etiyoloji, ayırıcı tanı ve tedavi planlaması açısından MRG kullanılabilir. Hastalığın seyri uzun sürebilir ve hem yaşam kalitesini hem de işgücünü etkileyebilir. Adeziv kapsülitte tedavinin amacı, ağrının azaltılması ve eklem fonksiyonlarının düzeltilebilmesidir. Adeziv kapsülitte hem ağrının giderilmesi hem de hareket kısıtlılığının azaltılması amacıyla fizik tedavi modaliteleri ve egzersizler en sık tanımlanan konservatif tedavi yaklaşımlarıdır. Bu bilgilerden yola çıkarak çalışmamızın amacı, adeziv kapsülit tanısı alan hastalarda MRG bulgularının tedavi sonucunu tahmindeki önemini ortaya çıkarmak yani MRG bulgularının outcome için ne kadar prediktif bir değere sahip olduğunu araştırmaktır. Bu anlamda adeziv kapsülit için spesifik MRG bulgusu olan hastaların (MRG'de adeziv kapsüliti destekleyen bulgular olarak rotator interval düzeyinde yumuşak doku sinyal değişiklikleri ve aksiller girintiyi yansıtması nedeniyle inferior glenohumeral ligamentte kalınlaşma ve intensite artışı değerlendirildi), olmayanlardan fizik tedavi sonuçları açısından farkları incelenmiştir. Detaylı literatür taramalarında benzer bir çalışma örneğine rastlanmamıştır. Çalışmaya klinik olarak adeziv kapsülit tanısı konan 30 hasta katıldı. Çalışmaya alınan hastalara MRG yapıldı ve sonrasında fizik tedavi programları planlandı. Fizik tedavide 15 seans HP, US, TENS'in yanısıra EHA, aktif ve pasif germe egzersizleri uygulandı. Hastalar ilk muayenede ve tedavi bitiminde çeşitli ölçeklerle değerlendirildiler (EHA ölçümü, VAS, HAQ, Q-DASH). MRG bulgusu olan ve olmayan hastalarda tedavi öncesine göre tedavi sonrası yapılan değerlendirmelerde istatiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Bununla birlikte fizik tedavi sonrası tüm ölçek ve skorlarda her iki grupta belirgin iyileşme gözlendi. Sonuç olarak, bu çalışmanın verileri adeziv kapsülitte MRG'nin yalnızca benzer şekilde klinik bulgularla seyreden omuz patolojilerinin dışlanması için kullanılabileceği durumunu ortaya koymuştur. Adeziv kapsüliti destekleyen spesifik MRG bulgusu olması tedavi sonucunu etkilememekte ve prognostik veri sağlamamaktadır. Adeziv kapsülit tedavisinde fizik tedavi uygulamaları olumlu katkı sağlamaktadır. Bizim çalışmamız adeziv kapsülitte MRG bulguları ve tedavi sonuçları arasında ilişkiyi araştırması nedeniyle öncü niteliğindedir. Ancak daha kesin ve doğru hükümlere varabilmek için daha geniş serilerde, doğru planlanmış çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

The shoulder joint is the largest joint with the ability to move in the human body. The functionality of the shoulder-arm complex is adversely affected by various pathologies. Shoulder pains are common musculoskeletal complaints in the population.“Adhesive Capsulitis”is a disorder that restrict movements of the shoulder joint and is characterized by shoulder pain. It is characterized by active and passive restriction of glenohumeral motion following the spontaneous beginning of pain in the shoulder. The onset is mostly insidious and of idiopathic origin. The current consensus definition of the American Shoulder and Elbow Surgeons is“a condition of uncertain etiology characterized by significant restriction of both active and passive shoulder motion that occurs in the absence of a known intrinsic.”There is no consensus on the definition of the disease, as well as its pathology, etiology and treatment. Adhesive capsulitis is a clinical diagnosis but MRI can be used for the etiology, differential diagnosis and treatment planning. The course of the disease may be prolonged and it may affect the quality of life or the ability to work. The aim of adhesive capsulitis treatment is pain reduction and improvement of joint function. Physical therapy modalities and exercises are the most common conservative treatment approaches both for pain relief and motion limitation reduction in adhesive capsulitis. Based on this knowledge, the purpose of our study was to reveal the importance of MRI findings in predicting the treatment result in patients diagnosed with adhesive capsulitis. In this sense, the differences in terms of physical treatment results between patients with and without MRI findings specific for adhesive capsulitis (soft tissue signal changes at the rotator interval level and thickening and increased intensity in the inferior glenohumeral ligament as a reflection of the axillary recess were evaluated as findings supporting adhesive capsulitis on MRI) were investigated. A similar study could not be found with a detailed literature search. 30 patients clinically diagnosed with adhesive capsulitis participated in the study. All the patients were evaluated with MRI and their physical therapy programs were then planned. The physical therapy consisted of 15 sessions of HP, US, TENS as well as EHA and active and passive stretching exercises. The patients were evaluated using various scales (EHA measurement, VAS, HAQ, Q-DASH) at the first examination and at the end of the treatment. No significant difference was found between pre-treatment and post-treatment evaluations of patients with and without MRI findings. However, a significant improvement was seen in all scales and scores after physical therapy in both groups. In conclusion, the data of this study reveal that MRI can only be used for the exclusion of shoulder pathologies with similar clinical findings in adhesive capsulitis. Having specific MRI findings supporting adhesive capsulitis does not affect the treatment result or provide prognostic data. Physical therapy makes a positive contribution in the treatment of adhesive capsulitis. Our study is the first to investigate the relationship between MRI findings and treatment results in adhesive capsulitis. However, properly planned studies in larger series are needed to reach more precise and accurate conclusions.

Benzer Tezler

  1. Adeziv kapsülitli hastalarda kemik ve yumuşak doku morfolojisinin incelenmesi ve hastalığa etkileri

    Investigation of bone and soft tissue morphology in patients with adhesive capsulitis and their effects on disease

    ABDÜRRAHİM KAVAKLILAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Ortopedi ve TravmatolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CEYHUN ÇAĞLAR

  2. Biseps tendonu uzun başı instabilitesi olan hastalarda manyetik rezonans artrografide humerus başının glenoid kaviteye göre konumunun değerlendirilmesi

    Evaluation of humeral head position according to glenoid cavity in patients with long head of biceps tendon instability

    AHMET KORU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Radyoloji ve Nükleer TıpAtatürk Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BAHAR YILMAZ ÇANKAYA

  3. Rotator manşet yaralanmasının adeziv kapsülit üzerindeki etkilerinin manyetik rezonans görüntüleme ile anatomik olarak incelenmesi

    Anatomical examination of the effects of rotator cuff injury on adhesive capsulitis with magnetic resonance imaging

    AHMET ÇETİN DAVRAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    AnatomiNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Anatomi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYNUR EMİNE ÇİÇEKCİBAŞI

  4. Adeziv kapsülitli hastalarda ultrason ve kısa dalga diatermi tedavilerinin etkinliklerinin karşılaştırılması

    Comparasion of the effect of ultrason and short wave diathermy in the patients with adhesive capsulitis

    MÜNİB KARAKUŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonErciyes Üniversitesi

    Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. HÜSEYİN DEMİR

  5. Adeziv kapsülitli hastalarda supraskapular sinir blokajı, intraartiküler steroid enjeksiyonu ve yüksek volümlü enjeksiyonun etkinliğinin karşılaştırılması

    To compare the effectivity of suprascapular nerve blockade, intraarticular steroid injection and injection with high volume in patients with adhesive capsulitis.

    LEVENT TEKİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonSelçuk Üniversitesi

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE UĞURLU