Geri Dön

Exploring the potential of urban grain in design-led waterfront regeneration activities based on placemaking: A study of the Haliç waterfront area

Kentsel doku tanecikleri özelliklerinin tasarım odaklı kıyı dönüşüm projelerinde yer oluşturma açısından araştırılması: Haliç sahil şeridine ilişkin bir çalışma

  1. Tez No: 948841
  2. Yazar: MEHMET AYTEKİN SAYGILI
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ELMİRA AYŞE GÜR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 693

Özet

Kent dokusu bir yerleşim alanındaki sokakların, caddelerin oluşturduğu örüntü ve yapı adalarının meydana getirdiği fiziksel özellikleri tanımlayan bir kavramdır. Tasarımcılar kent dokusunu oluşturan yapı adalarındaki parsellerin özgün düzenini tanımlamak içinse kentel doku tanecikleri kavramını geliştirmişlerdir. Küçük parsellerin baskın olduğu durumlar ince kentsel doku kavramı ile tanımlanmakta ve birçok farklı işlevle kullanım, sokak manzarası, sokak yaşamı, küçük ölçekli yapı adalarının çeşitliliği; bu kavramın temel ögeleri olarak söz edilmektedir. Kaba kentsel doku kavramı ise büyük parselerin yer aldığı veya tek bir yapı içeren yapı adalarının oluşturduğu kent dokusu olarak tanımlanmaktadır. Kentsel dönüşüm faaliyetleri, yerel ekonomiyi desteklemek amacıyla projeler oluşturmaya odaklı. stratejiler içermektedir Bu çalışmada kentsel dönüşüm stratejileri kentsel dönüşümün nasıl gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin yıllar içinde oluşturulan farklı yaklaşımlar ilgili literatürün incelemesi sonrasında üç esas grup olarak belirlenmiştir. Bu grupların ilki kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının yapısı ve rolleri üzerinde odaklanırken diğeri sosyal ve fiziksel konular temelinde yer kavramları bağlamında kültür ve tasarım odaklı yenileme faaliyetlerini içerir. Sonuncu grup ise bir faaliyet veya aktivitiye odaklanan çeşitli stratejileri içerir. Küresel ölçekte, yerel ve ulusal yönetimlerin kültür mirası yapılarının da bulunduğu alanlarda, sosyal ve fiziksel konulara odaklanarak yer kavramları fikrine dayalı kentsel dönüşüm çalışmalarını teşvik etmesi tasarım odaklı ve kültür odaklı bu tür kentsel dönüşüm stratejileri olgusunu oluşturmuştur. 1980'li ve 1990'lı yıllarda kentsel dönüşüm projeleri bu mekanlara ziyaretçi çekmek için yatırımı teşvik etmek amacıyla kültür odaklı yenilenme stratejileri doğrultusunda kültürel konulara odaklanmış ve içeriğinde konser salonları, festivaller, kaliteli oteller, milli parklar, müzeler, sanat galerileri bulunduran projelerden oluşuyordu. Genel olarak bakıldığında, 1980'li yıllardan itibaren çoğunlukla kültür odaklı yenileme faaliyetleri olarak değerlendirilen büyük kıyı geliştirme projeleri de, içeriğinde müzeler, sergi salonları, kongre merkezleri ve spor tesislerini kapsayan kapsamlı tasarım programlarına sahip büyük ölçekli bina gruplarının oluşturduğu projelerdi. Ancak,2008 yılındaki ekonomik durgunluk nedeniyle her ülke ekonomik ve sosyal açıdan etkilenmiş, tasarım odaklı yaklaşımın sonuçları ve etkisi hissedilmeye başlanmıştır. Hatta bazı ülkelerde yerel belediyeler literatürde belirtildiği üzere; bu küresel mali krizde zorluklarla karşılaşmış ve dolaylı olarak bu durum konut odaklı kentsel dönüşüm stratejilerinin popülaritesini zayıflatmıştır. Tasarım odaklı yenileme stratejisi, yer oluşturma faaliyetleri ve ince kentsel doku kavramı bağlamında geliştirilen kentsel dönüşüm amacına yönelik bir yaklaşımdır. Küresel ölçekte, ince kentsel doku kavramı kıyı yenileme projelerinde önemli rol oynamaktadır. Yerel yönetimler, birçok kıyı bölgesindeki çalışmalarında sosyal ve fiziksel sorunlara çözüm üretirken yer kavramlarına dayalı yenileme faaliyetlerini teşvik etmeye çalışmaktadır. Literatürden derlenen kriterler doğrultusunda başarılı oldukları kabul edilmiş örnekler arasında değerlendirilen Avrupa'da devam etmekte olan üç kıyı yenileme projesi incelenmiş, temel özellikleri araştırılmıştır. Bu kıyı geliştirme projelerinin inceleme sonuçları, iki projede yer oluşturma faaliyetlerinin yanı sıra ince kentsel doku kavramının da özellikle önem kazandığını, üçünçü projenin ise ancak yer oluşturma faaliyetlerinin gerekliliklerini kısmen yerine getirebildiğini ortaya çıkarmıştır. Konuyla ilgili kaynaklarda bu projenin kapsamından kenti markalaştırma çalışmaları olarak bahsedilmekte, ayrıca projelere katkı sağlayan müeliflerce söz konusu etkinlikler, kentin geçmişiyle bugününü bir araya getirmeye odaklı mekan tanıtımı olarak değerlendirilmektedir. Diğer sahil şeritleri gibi, Haliç sahil şeridi de her zaman önemli bir konum ve güçlü yer duygusu ile canlılık içeren mevcut kentsel dokunun ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmiştir.1850'li yıllarda bu bölgede büyük endüstri tesislerinin kurulmasıyla birlikte pek çok değişiklik yaşanmıştır. Bu endüstri tesisleri ile bu tesislere hizmet eden sahil yolu tarihi haritalarda belirgin olarak izlenmekte ve günümüzde de varlığını sürdürmekte olan bu sahil yolu çalışma alanının sınırlarını tanımlamaktadır. Bu bölge şimdilerde içeriğinde kültür odaklı yenilenme projelerini barındıran bir kıyı bölgesi konumundadır. 1985 yılından bu yana daha çok yeşil alan ve park ağırlıklı yenileme faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bölgede yerel canlılık ve yaşanabilir mekanların artırılmadığı görülmektedir. Bu bağlamda Haliç sahil şeridi, tarihi kent merkezine bitişik, yeterince kullanılamayan bir kıyı alanı olarak tanımlanabilir. Endüstri sonrası kıyı bölgelerinin incelendiği ilgili kaynaklarda kıyı bölgelerinin sürekli bir dönüşüm içerisinde bulunduğu ve kıyı çevresinde yer alan birçok endüstri sonrası alanın kültürel koruma, açık hava etkinlikleri ve park gibi işlevler içerdikleri belirtilmektedir. 2010'lardan bu yana giderek daha belirgin bir yaklaşım biçimi haline gelen bu tür gelişmelere yönelik eleştiriler, sosyal eşitlik ve paylaşılan ekonomik refah pahasına yeşil soylulaştırmaya ilişkin endişeleri dile getirmektedir . Bu çalışma, Haliç sahil şeridinin yeşil alanları içeren düzenlemeler ile canlandırılmasının yeterli olup olmayacağı sorusuna cevap aramaya ve Haliç sahil şeridindeki yer oluşturma faaliyetleriyle ilgili konuları incelemeye yöneliktir. Çalışmanın amacı, kıyı şeridini daha çeşitli, değişken ve canlı kılmak için yer oluşturma süreçlerinin bir parçası olarak binalar ve kamusal alanlar gibi bazı fiziksel unsurların hangi koşularda gerekli olup olmayacağını araştırmak, bu bağlamda ise, Haliç sahil şeridindeki kentsel dokunun tarihi ve kültürel yapısı anlaşılırsa, yapılacak yenileme faaliyetlerine katkı sağlayacağı çünkü ince taneli kentsel doku kavramı doğrultusunda kıyı alanında birçok küçük işletmenin süregeldiği ve günümüzde de benzeri küçük işletmelerin sahil şeridini bir bütün olarak daha yaşanabilir hale getirebileceği varsayımını içermektedir. Haliç sahil şeridine ilişkin bu vaka çalışmasında yöntem olarak, üç temel karma yöntem tasarımları arasından açımlayıcı sıralı tasarım seçilmiş ve üç aşamalı açımlayıcı sıralı karma yöntem çalışmanın yöntemi olarak belirlenmiştir. Bu yöntem nitel verilerin incelenmesi ile başlayan bir araştırma tasarımıdır. Daha sonra ikinci aşamada test edilmesi gereken bir özellik oluşturulur ve genellikle üçüncü aşamada ise formüle edilen varsayımı doğrulayabilmek ve bir sonuca varmak için çalışma bir anket çalışması ile toplanan nicel verilerin değerlendirilmesi ile sonuçlandırılır. Bu vaka çalışmasının ilk aşamasında ise nitel veriler kapsamında çeşitli metinler, resimler, İstanbul ve civar ile Haliç bölgesini tasvir eden tarihi haritalar.incelenmiştir. Uygulamada yer oluşturma çalışmalarının bir kısmı olarak kabul gören yaklaşımda, tarihi haritaların analiz edilerek kentsel dokunun incelenmesine odaklanılmaktadır. İkinci aşamada, test edilecek özellik, bazı haritaların karakter alanları analizi ve tarihi-coğrafi yaklaşım gibi araştırma yöntemleri kullanılarak incelenmesi sonucunda Haliç sahil şeridindeki kentsel doku olarak belirlenmiştir. Bu tür araştıma tasarımlarının sıralı doğası gereği, üçüncü aşama bir olguyu test etmek için niceliksel veri toplamaya odaklanır. Bu araştırmanın üçüncü aşamasında ise alternatif bir uygulama izlenerek, öncelikle uzmanlarla görüşmek ve toplanan verileri inceleyerek temalar belirlemek ve bulguları örüntü eşleme yaklaşımı doğrultusunda çalışmanın varsayımının doğrulanmasında faydalanmak amaçlanmıştır. Bu nedenle uzman görüşlerinin alınması amacıyla yarı yapılandırılmış görüşmelerin yapılması planlanmış dolayısı ile veri toplama işlemleri iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Bu işlemlerden ilki görüşmeler sırasında toplanan ilk niteliksel veriler, diğeri ise sahil şeridindeki ziyaretçileri ve Haliç sahil şeridi çevresindeki yerlesim bölgelerinde ikamet edenleri kapsayan anket çalışması ile toplanan nicel verilerdir. Uzmanlarla yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerin incelenmesiyle, konuyla ilgili temalar ortaya çıkarılmış ve formüle edilen varsayımın içeriğinin doğrulanması sağlanmıştır. Anket çalışmasının sonuçlarınında, Haliç sahil şeridine ilişkin ziyaretçi ve Haliç bölgesinde yaşayan sakinlerin tercihlerini tanımlarken sahil şeridi ile ilgili öneriler sunmak ve yer oluşturma faaliyetlerine odaklanan kentsel dönüşüm stratejileri açısından ince taneli kentsel dokuların kıyı bölgelerinde evrensel olarak uygulanabilir olduğu sonucunda çıkarımlar yapılabilmesine olanak tanıyabileceği düşünülmüştür. Yapılan anket çalışması sonucu toplanan veriler çesitli istatistiksel analiz yöntemleri kullanılarak değerlendirilmiş, sonrasında araştımanın bulguları şekil ve tablolar verilerek açıklanmış bu araştırma bulgularına dayalı öneriler sonuç bölümünde sunulmuştur. Sonuç olarak, tasarım odaklı kentsel dönüşüm projelerinde yer oluşturma faaliyetleri açısından yapılan literatür taraması, uzmanlarla yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerin incelenmesi ve anket çalışmasında toplanan verilerin değerlendirilmesi, doğrultusunda; canlı ve sürdürülebilir bir sahil şeridi yaratılması, kamusal alana odaklanan kentsel tasarım planları, yürüyüş ve bisiklet yolları ile mevcut kent dokusuyla ilişkilendirilen bir kıyı alanı oluşturulması ve alt-alan planlarına yoğunlasılması çözüm olarak önerilebilir. Bu çalışma, kent dokusunun daha önceki dönemlerdeki izlerini inceleyerek sahil şeridinde yer kavramına ilişkin bir anlayış oluşturmuş ve günümüzde kentsel yeşil alanlara dönüşmüş olan Haliç sahil şeridi alanının durumunu araştırmıştır. literatür taraması ve çalışmanın sonuçları, yer oluşturma teorisinin çalışma alanında uygulanabilirliğini belirlemiştir. Kıyı alanlarının yenilenmesine yönelik çok sayıda akademik çalışma olmasına karşın, bu çalışma, tasarım odaklı yaklaşımın bir parçası olarak yer oluşturma teorisinin uygulanması yoluyla ince taneli kentsel doku sorunlarının potansiyeline odaklanarak özgün bir katkı sunmaktadır.

Özet (Çeviri)

Urban regeneration activities aim to boost the local economy by constructing new master planned developments, establishing business centres, repurposing industrial buildings in former industrial sites, rehabilitating buildings in conservation areas in historic city centres and clearing informal settlements that were established in previous years. Different approaches were examined by the experts regarding how urban regeneration should take place as the three categories of regeneration were identified in this study. One of which is focused on the structure and the role of the public, private and non-governmental organizations, second one deals with the place-based regeneration activities addressing social and physical issues and the last one provides the strategies that focus on an activity or event. Local or national governments need to focus on sites where heritage buildings are located, and they should encourage place-based regeneration activities by concentrating on social and physical issues. Design-led and culture-led are classified as this kind of regeneration strategies. The development schemes focused on cultural issues in the 1980s and 1990s dealing with culture-led regeneration strategies in order to encourage investment to attract visitors to place promotion that consisted of concert halls, street festivals, best hotels, national parks, museums, art galleries and public art places. Generally speaking, large waterfront development schemes, that are mostly considered as culture-led regeneration activities, have extensive design programmes including museums, exhibition halls, convention centres and sport facilities and deprive the existence of the surrounding urban fabric. However, every nation was affected economically and socially due to the recession in 2008, the results and impact of design-led approach began to be felt. In fact, some local municipalities experienced difficulties in this global financial crisis and that weakened the structure of property-led urban regeneration strategies. This regeneration strategy focuses on the placemaking approach which was developed in the late 1980s and concentrated on the fine urban grain issues. The term 'urban grain' is used by designers to describe the pattern of plots in an urban block in the urban fabric. This pattern is dominated by small plots which gives the definition of fine urban grain that provides mix of use, streetscape, street life and urban blocks which relate to the importance of variety and diversity. Globally, fine-grained urban fabric has played an important role in waterfront regeneration schemes. Governments try to encourage place-based regeneration activities addressing social and physical issues in several waterfront areas. The three waterfront schemes in Europe included numerous conceptual ideas that were highlighted to illustrate the potential of ideas. This study investigated the importance of creating quality places for urban regeneration and examined the key features of successful projects in the long term. Based on the criteria gleaned from the literature, the overall evaluation of these waterfront developments can be viewed as successful examples. The results of these waterfront development schemes suggested that two of them fulfilled the requirements of placemaking activities as well as the urban grain whereas, one of them could not sufficiently define all the requirements of placemaking activities. Nevertheless, the majority of the activities compiled with place branding. It also had a connection of place promotion as it combined city's past with its present. Like the other waterfront areas, the Haliç waterfront area has always been an important location and was considered as an integral part of the existing urban fabric that gave its strong sense of place and vitality. There were numerous changes took place due to the establishment of large-scale industrial facilities in the 1850s. The coastal road linked these facilities to the different parts of the Haliç area, which was clearly depicted in the historical maps, and still exists today determining the border of the study area. It proudly houses the recent culture-led regeneration outcomes. Today, the Haliç waterfront area is viewed as an underutilised post-industrial waterfront area adjacent to the historic city centre. It appears that viability and vitality have not been improved solely through the regeneration activities that have focused on green spaces and parks since 1985, after the demolishment of most of the existing buildings on the waterfront area. The scholarly literature on post-industrial waterfront developments indicated that waterfront areas were in a state of constant transition and many post-industrial sites, that are located around the waterfronts, were involved in cultural preservation, public outdoor activities, and parks. Critiques of such developments expressed their concerns regarding green gentrification at the expense of social equity and shared economic prosperity. Acting towards environmental challenges to provide green spaces has increasingly become a favourable approach since the 2010s. This study aimed to find an answer as to whether regenerating this area through placemaking schemes consisting of green spaces would be sufficient or not. In another aspect, it specifically examined the issues concerning placemaking schemes in the Haliç waterfront area. The exploratory sequential mixed method design was chosen as the methodology of this case study that consisted of three phases. The study commenced by exploring the qualitative data in the first phase; the following phase was designed to determine a feature that needed be tested as the urban fabric not existed at the moment, then continued with the semi-structured interviews together with the questionary survey in the third phase. The analysis of the semi-structured interviews with the experts revealed what was grounded in the data and helped to confirm the formulated hypothesis. The results of the questionary survey described the preferences of the visitors and inhabitants in the study area as well as suggesting that, the fine-grained urban fabric on the waterfront as part of placemaking activities that establish viability and vitality through diversity would contribute to the regeneration of the Haliç waterfront area.

Benzer Tezler

  1. RIS-röle donanımlı İHA ağları: Yeni tasarımlar ve performans analizleri

    RIS-relay equipped UAV networks: New designs and performance analyses

    AHMET MUAZ AKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Elektrik ve Elektronik Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İBRAHİM ALTUNBAŞ

  2. Exploring visitor preferences at urban transitional spaces of culture related public buildings as in-between spaces

    Kültürle ilgili binaların kentsel geçiş mekanlarında ziyaretçi tercihlerinin irdelenmesi

    DARYA ANZABI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET EMİN ŞALGAMCIOĞLU

  3. Lisanslı harita kadastro mühendislik bürolarında üç boyutlu kadastro ve dinamik kadastro kavramları

    Concepts of three-dimensional cadastre and dynamic cadastre in licensed survey and cadastre engineering offices

    TUTKU TAŞKIN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Jeodezi ve Fotogrametriİstanbul Teknik Üniversitesi

    Geomatik Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA YANALAK

  4. Exploiting optimal supports in enhanced multivariance products representation for lossy compression of hyperspectral images

    Hiperspektral görüntülerin çokdeğişkenliliği yükseltilmiş çarpımlar gösterilimi destek vektörlerinin optimize edilerek kayıplı sıkıştırılması

    MUHAMMED ENİS ŞEN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Matematikİstanbul Teknik Üniversitesi

    Hesaplamalı Bilimler ve Mühendislik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SÜHA TUNA