Geri Dön

Exploring visitor preferences at urban transitional spaces of culture related public buildings as in-between spaces

Kültürle ilgili binaların kentsel geçiş mekanlarında ziyaretçi tercihlerinin irdelenmesi

  1. Tez No: 918055
  2. Yazar: DARYA ANZABI
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET EMİN ŞALGAMCIOĞLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 97

Özet

Kentsel alanlar, mimari tasarım, sosyal davranışlar ve mekansal düzenlemelerin bir araya geldiği karmaşık ortamlardır. Bu çalışma, kentsel alanlarda yer alan geçiş alanları kavramını ve özellikle giriş bölgelerinin sosyal etkileşim ve yaya davranışları üzerindeki etkisini ele almaktadır. Geçiş alanları, iç ve dış mekânlar arasındaki sınırların yeniden tanımlandığı, kamusal ve özel alanlar arasında köprü görevi gören önemli bölgelerdir. Bu alanlar, yapılı çevrede hem fiziksel hem de sosyal bağlamda geçişler sağlayarak mekansal deneyimi şekillendirir. Çalışmada bu geçiş alanlarının sosyal ve mekansal dinamikleri incelenmiş ve bu alanların, kullanıcının mekânla etkileşimini nasıl yönlendirdiği araştırılmıştır. Araştırmanın temel soruları şu şekilde belirlenmiştir: -Giriş alanlarının mekansal düzenlemeleri (örneğin erişilebilirlik, görünürlük) kullanıcı tercihlerini nasıl etkiler? -Giriş alanları sadece işlevsel geçiş noktaları mıdır yoksa sosyal etkileşimleri de teşvik edebilir mi? -Bu alanlar, daha sosyal ve etkileşimli bir kentsel ortam yaratmak için nasıl yeniden tasarlanabilir? Bu soruların yanıtlarını bulmak amacıyla, nicel ve nitel yöntemler kullanılarak kapsamlı bir araştırma yürütülmüştür. Mekansal analizler için Space Syntax yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem, mekânların görünürlük ve entegrasyon gibi özelliklerini ölçerek, mekansal yapıların kullanıcı davranışları üzerindeki etkilerini incelemeyi sağlar. Hillier ve Hanson (1984) tarafından geliştirilen Space Syntax teorisi, mekânların düzenlenme biçiminin yaya hareketleri ve sosyal etkileşimler üzerindeki etkisini anlamak için kullanılmaktadır. Bu bağlamda, araştırma giriş alanlarının mekansal düzenlemelerinin kullanıcı davranışları üzerindeki etkisini incelemek amacıyla bu teoriyi temel almıştır. Giriş alanları, mimari ve kentsel tasarımın işlevsel olduğu kadar sembolik yönünü de temsil eden önemli geçiş noktalarıdır. Bu alanlar, bireylerin kamusal alanlardan özel alanlara veya tam tersi yönde geçiş yaptığı eşiklerdir. Loukaitou-Sideris (1996)'ın belirttiği gibi, giriş alanları genellikle yetersiz kullanılan, göz ardı edilen veya artık alanlar olarak değerlendirilir. Ancak bu çalışma, bu alanların yalnızca geçiş noktası olmanın ötesinde, sosyal etkileşimleri destekleme potansiyeline sahip olduğunu savunmaktadır. Girişler, bireylerin bir mekândan diğerine geçerken sadece fiziksel geçiş sağladıkları alanlar değil, aynı zamanda davranışlarını ve sosyal rollerini yeniden şekillendirdikleri geçiş bölgeleridir. Ayrıca, bu çalışmanın metodolojisini şekillendiren önemli kaynaklardan biri, Şalgamcıoğlu ve Cabadak (2019)tarafından yürütülen“Eğitim Yapılarında Görünürlük ve Geçirgenlik Parametreleri Üzerine Yorumlar”başlıklı çalışmadır. Bu çalışma, eğitim binalarındaki geçiş alanlarının öğrencilerin davranış biçimleri üzerindeki etkilerini incelemiş ve görünürlük ile geçirgenlik gibi parametrelerin sosyal etkileşimler üzerindeki rolünü analiz etmiştir. Bu araştırmada da benzer bir yaklaşımla, kültürel mekânlardaki giriş bölgelerinin sosyal etkileşimler üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Tezde, Space Syntax teorisi temel alınmıştır. Teoriye göre, mekansal bağlantılar ve erişilebilirlik, insanların mekânı nasıl kullandığını ve mekânda nasıl hareket ettiklerini belirler. Bu teori, araştırmada, giriş bölgelerinin mekansal düzenlemesinin, kullanıcı hareketleri ve etkileşimleri üzerindeki etkilerini incelemek için kullanılmıştır. Aynı zamanda, liminalite kavramı bu çalışmada önemli bir teorik çerçeve sunmaktadır. Arnheim (1966) ve Stevens (2007) tarafından tartışılan liminalite, iki durum veya mekân arasındaki geçişi temsil eder. Girişler, bu bağlamda, bireylerin bir mekansal gerçeklikten diğerine geçerken sosyal davranışlarını ve algılarını değiştirdikleri belirsiz bölgeler olarak işlev görür. Bu çalışma, girişlerin yalnızca fiziksel geçiş noktaları olmadığını, aynı zamanda sosyal etkileşim ve davranışları şekillendiren dinamik alanlar olduğunu savunmaktadır. Araştırmada Gehl (2006)'ın insan odaklı kentsel tasarım yaklaşımı da önemli bir çerçeve olarak ele alınmıştır. Gehl, kamusal ve özel alanlar arasındaki geçiş bölgelerinin, sosyal etkileşimleri ve uzun süreli aktiviteleri desteklemesi gerektiğini savunur. Bu çalışma, giriş alanlarının, bireyler için daha etkileşimli ve davetkâr alanlar olarak nasıl tasarlanabileceğini araştırarak, kentsel tasarımda sosyal etkileşimi artırmanın yollarını incelemektedir. Araştırmanın temelini oluşturan yöntemsel yaklaşım, hem sintaktik hem de semantik analizleri içeren kapsamlı bir yaklaşımı benimsemektedir. Space Syntax analizi, İstanbul'daki üç önemli kültürel mekânda – Arter Sanat Müzesi, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ve İstanbul Modern Sanat Müzesi – yapılmıştır. Bu analizler, giriş alanlarının mekansal düzenlemelerini, bağlantılarını, görünürlüklerini ve kullanıcı hareketlerini incelemeye yöneliktir. Space Syntax yazılımı kullanılarak bu mekânlar bölümlere ayrılmış ve mekansal ilişkiler analiz edilmiştir. Bu yöntem, giriş alanlarının ne kadar bağlantılı ya da izole olduğunu görsel olarak göstermek için justified graphs (doğrulanmış grafikler) kullanmıştır. Ayrıca, doğal gözlem yöntemi ile bireylerin bu mekânlarda nasıl hareket ettiği, giriş alanlarında nasıl etkileşime geçtiği gözlemlenmiştir. Bu gözlemler, yoğun günler (örneğin, etkinlik günleri veya serbest giriş günleri) ve haftasonu günlerinde bir ay boyunca yapılmıştır. Gözlemler sırasında belirli aralıklarla anlık analizler gerçekleştirilmiş ve her bir gözlemde bireylerin bulundukları yerler, gerçekleştirdikleri aktiviteler (örneğin, hareket halinde olma, bekleme, etkileşim) kayıt altına alınmıştır. Bu veriler, mekânın sosyal kullanım biçimlerini anlamaya yönelik bir dizi kategorize edilmiş etkinlik türleri üzerinden analiz edilmiştir. Bu gözlemler sonucunda, her bir mekân için belirli sayıda kişi gözlemlenmiştir: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde 230 kişi, Arter Sanat Müzesi'nde 110 kişi, ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM)'de 70 kişi. Her mekânda gözlemlenen yaya davranışları, bu mekânların sosyal ve mekansal özelliklerine göre değerlendirilmiş ve mekansal düzenlemelerin sosyal etkileşimler üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Bu analizlerde SPSS yazılımı kullanılarak, mekansal düzenlemeler ile sosyal davranışlar arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma, giriş alanlarının yalnızca geçiş noktaları olmadığını, aynı zamanda sosyal etkileşim ve kullanıcı davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle, giriş alanlarının mekansal düzenlemesinin, kullanıcıların bu alanlardaki davranışlarını nasıl yönlendirdiği, Gehl (2006)'ın insan odaklı tasarım yaklaşımı ile paralellik göstermektedir. Çalışma, girişlerin sosyal etkileşimler açısından yeniden tasarlanmasının, kentsel alanlarda sosyal yaşamı nasıl canlandırabileceğini ve bu alanların kültürel mekânlar için nasıl daha işlevsel hale getirilebileceğini göstermektedir. Bu araştırma, Space Syntax teorisi, liminalite ve insan merkezli tasarım çerçevelerini birleştirerek, kentsel tasarım ve sosyal davranış arasındaki ilişkiye yeni bir katkı sunmaktadır. Araştırma sonuçları, kentsel tasarımcılar, mimarlar ve şehir plancıları için önemli pratik sonuçlar sunmaktadır. Giriş alanlarının yeniden tasarımı ile bu alanlar, sadece geçiş noktaları olmanın ötesine geçerek, sosyal etkileşimleri artıran, kullanıcı deneyimini zenginleştiren ve kentsel yaşam kalitesini yükselten alanlar haline getirilebilir.

Özet (Çeviri)

This research examines the spatial relations of in-between spaces within cultural institutions, focusing on how the design of entrance zones influences human interaction and social behavior. In-between spaces act as channels between inside and outside realms, public and private, offering functional and social significance. These spaces can potentially become“new meaningful places,”as Piccinno and Lega (2012) noted, bridging the gap between different architectural and social environments. The research identifies a gap in current literature regarding how entrances, specifically within cultural institutions, can enhance user experiences and social interaction. While studies like those by Gehl (2010) and Hillier (1984) have explored the role of spatial design in shaping human behavior, there needs to be more focus on the specific role of entrance zones in cultural institutions. This study investigates how entrance configurations, including visibility, connectivity, and integration, impact urban cultural institutions' user preferences and interaction patterns. For this investigation, three culturally significant locations in Istanbul were selected: the Istanbul Museum of Modern Art, ACC, and Arter Art Museum. Quantitative methods were employed, including convex space graphics and space syntax analysis, to map the spatial configurations of these cultural spaces. In addition, qualitative observations of visitor behavior were used to validate the spatial data. As in the work of Şalgamcıoğlu & Cabadak (2019), statistical analysis was also conducted using SPSS to identify correlations between spatial configurations and visitor activities during weekends and weekdays. The study emphasizes that well-designed entrances can play a key role in shaping visitor behavior by enhancing accessibility and creating social and cultural engagement opportunities. In conclusion, this study emphasizes the vital role of entrance zones in cultural institutions, indicating that these spaces can serve as more than just functional passageways but also vibrant social centers. Findings of the comparative analysis for three case studies suggest that well-designed in-between spaces with high connectivity and integration values, like those at Istanbul Modern and ACC, enhance spontaneous social interaction and visitor engagement. In contrast, spaces with lower connectivity and integration values, such as Arter, show limited social interaction. Future research could extend the findings of this study to other public institutions, such as educational institutions, or expand the survey to additional cultural spaces to gain broader insights into the role of spatial design. By doing so, urban and architectural design can continue to evolve, ensuring that transitional spaces are optimized for functional and social purposes, transforming them into essential elements of the visitor experience.

Benzer Tezler

  1. Exploring the potential of urban grain in design-led waterfront regeneration activities based on placemaking: A study of the Haliç waterfront area

    Kentsel doku tanecikleri özelliklerinin tasarım odaklı kıyı dönüşüm projelerinde yer oluşturma açısından araştırılması: Haliç sahil şeridine ilişkin bir çalışma

    MEHMET AYTEKİN SAYGILI

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2025

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ELMİRA AYŞE GÜR

  2. Urban dynamics of İstanbul: Exploring urban complexity via the spatial distribution of activities

    İstanbul'un kentsel dinamikleri: Faaliyetlerin mekansal dağılımı aracılığıyla kentsel karmaşıklığın keşfi

    REYHANEH YOUNESI SANDI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EDA YÜCESOY

  3. Çevrimiçi alışverişin bireysel kentsel hareketliliğe etkisinin incelenmesi: İstanbul Şişli örneği

    The effect of online shopping on individual urban mobility: The case area of İstanbul Şişli

    HAMİDE BEGEL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HASAN SERDAR KAYA

  4. The evaluation of awareness and implementation of biophilic design patterns in healthcare environments: Case study the Pars Hospital in Iran

    Sağlık çevrelerinde biyofilik tasarım kalıplarının farkındalığının ve uygulanmasının değerlendirilmesi: İran Pars Hastanesi örneği

    BEHNAZ AKRAMI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2017

    Hastanelerİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CEMİLE TİFTİK

  5. The hybrid recommender system using deep learning for tourism in Istanbul

    İstanbul turizmi için derin öğrenmeyi kullanan hibrit öneri sistemi

    ABDELJALIL DIBE

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve KontrolBEYKOZ ÜNİVERSİTESİ

    Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM FEYZA ERKAN