Geri Dön

Turner sendromu dışı primer over yetersizliği tanısıyla izlenen hastaların etiyolojik nedenleri açısından değerlendirilmesi

Evaluation of patients followed up with the diagnosis of primary ovarian insufficiency other than turner syndrome in terms of etiological causes

  1. Tez No: 950219
  2. Yazar: GÜLSÜMEYYE ATASOY YALÇIN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MELEK YILDIZ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 105

Özet

Giriş: Primer over yetersizliği (POY), 40 yaşından önce over fonksiyonlarının kaybı ile karakterize ve özellikle pediatrik yaş grubunda pubertal gelişim geriliği ve amenore/adet düzensizliği gibi bulgularla kendini gösteren kompleks bir klinik tablodur. Turner sendromu en sık etiyolojik faktör olsa da Turner dışı POY olgularında etiyolojinin aydınlatılması önemlidir. Amaç: Bu çalışmada, Turner sendromu dışı POY tanısı almış pediatrik hastaların etiyolojik nedenlerinin belirlenmesi ve literatür verileri ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı'nda POY tanısı ile izlenen 76 hasta retrospektif olarak değerlendirilerek gerçekleştirildi. Çalışmaya dahil edilen hastalar, Turner sendromu tanısı alanlar dışlanarak seçildi. Pediatrik yaş grubuna dahil olan ve puberte öncesi ya da pubertal dönemde başvuran hastalar çalışmaya alındı. Hastalara ait klinik veriler (yaş, başvuru şekli, puberte durumu, menstrüel öykü, aile öyküsü), laboratuvar parametreleri (FSH, LH, E2, AMH, TSH, lipid profili, insülin, D vitamini, otoimmün antikorlar), genetik incelemeler (karyotip ve FMR1 premutasyon analizi) ve pelvik ultrasonografi sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar başvuru nedenlerine göre iki ana gruba ayrıldı: Grup A, sekonder nedenler (maligniteler KİT/KT/RT sonrası, metabolik hastalık ve anemiler KİT sonrası izlem) nedeniyle başvuran 32 hastayı (%42,1) içerirken; Grup B, primer amenore, sekonder amenore/adet düzensizliği, meme gelişiminin olmaması ve insidental saptanan 44 hastadan (%57,9) oluşmaktaydı. Ayrıca tüm olgular etiyolojik açıdan genetik, otoimmün, iyatrojenik, metabolik ve idiyopatik olmak üzere sınıflandırıldı. Elde edilen veriler SPSS 28.0 programı kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Çalışmamızda değerlendirilen 76 Turner dışı POY hastasının %57,9'u (44 hasta) primer nedenlere, %42,1'i (32 hasta) ise sekonder nedenlere bağlı POY gelişen olgulardan oluşmaktaydı. Sekonder grup olan Grup A'da yer alan hastaların başvuru nedenleri, malignite KT/RT/KİT tedavisi sonrası takip (%13,2), metabolik hastalık nedeniyle izlem (%22,4) ve KİT sonrası takip edilen hematolojik hastalıklar (%6,6) şeklinde dağılmaktaydı. Primer nedenli POY gelişen Grup B hastalarının başvuru nedenleri ise primer amenore (%40,8), sekonder amenore/adet düzensizliği (%5,3), meme gelişiminde gerilik (%10,5) ve insidental olarak saptanan POY (%1,3) şeklindeydi. Etiyolojik incelemede, hastaların %11,8'inde (9 hasta) 2 genetik nedenler saptandı. Bu hastalarda X kromozomu yapısal bozuklukları (küçük X delesyonları ve translokasyonlar), FMR1 premutasyonları ve homolog rekombinasyon ile ilişkili gen mutasyonları (MCM9, SOHLH1, MND1 gibi) tespit edildi. Otoimmün nedenler %10,5 oranında izlenirken, en sık otoimmün tiroid hastalıkları saptandı. Metabolik nedenler, özellikle galaktozemi olgularının yer aldığı %19,7'lik oranla önemli bir grup oluşturdu. İyatrojenik nedenler arasında kemoterapi, radyoterapi ve KİT sonrası gelişen POY olguları %13,2 oranında yer aldı. Ancak en geniş grubu %42,1 ile idiyopatik POY hastaları oluşturdu ve bu durum etiyolojik açıdan henüz tanımlanamayan biyolojik mekanizmaların varlığına işaret etmekteydi. Grup A hastalarının başvuru ve menarş yaşları, ek hastalıklar nedeniyle daha erken tanı almalarına bağlı olarak Grup B'den daha düşük bulunurken, Grup B'de başvuruların genellikle daha ileri yaşlarda gerçekleştiği saptandı. Grup B hastalarında FSH 1 ve FSH 2 düzeyleri, Grup A'ya kıyasla anlamlı olarak daha yüksek saptandı. Grup B hastalarında LDL düzeylerinin anlamlı şekilde daha yüksek olduğu saptandı ve bu durum östrojen eksikliğinin lipid metabolizması üzerindeki olumsuz etkisini yansıtmaktaydı. Tüm olgularda yapılan DEXA L1-4 ölçümleri, kemik sağlığı açısından dikkate değer sonuçlar verdi. Bu durum, östrojen eksikliğine bağlı kemik mineral yoğunluğu kaybının erken yaşlarda başladığını ve kemik sağlığı açısından düzenli izlem ve tedavi gerekliliğini ortaya koymaktaydı. Sonuç: Turner dışı POY, pediatrik yaş grubunda oldukça heterojen bir etiyolojik yelpazeye sahiptir. Çalışmamızda, genetik, otoimmün, metabolik ve iyatrojenik nedenler saptanmakla birlikte, idiyopatik olgular en büyük grubu oluşturmuştur. Bu durum, POY'un tanı ve izleminde çok yönlü bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Pediatrik hastalarda erken tanı konulması, etiyolojinin detaylı şekilde araştırılması ve uygun tedavi stratejilerinin belirlenmesi, uzun dönem morbiditenin önlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılması açısından büyük önem taşımaktadır.

Özet (Çeviri)

Background: Primary ovarian insufficiency (POI) is a complex clinical entity characterized by the loss of ovarian function before the age of 40 and manifests predominantly with pubertal delay and amenorrhea or menstrual irregularities, particularly in pediatric patients. Although Turner syndrome remains the most common cause of POI, it is crucial to elucidate the underlying etiology in non-Turner cases, which often present diagnostic challenges. Objective: The aim of this study was to identify and evaluate the etiological factors in pediatric patients diagnosed with non-Turner POI and to compare the findings with existing literature. Materials and Methods: This retrospective study was conducted on 76 patients diagnosed with POI and followed at the Department of Pediatric Endocrinology, Istanbul University Faculty of Medicine. The primary objective was to determine the distribution of etiological factors and to compare the findings with data from previous studies. Patients with Turner syndrome were excluded. The study included pediatric patients who presented during the prepubertal or pubertal periods. Clinical data, including age at presentation, presenting symptoms, pubertal status, menstrual history, and family history, along with laboratory parameters such as FSH, LH, E2, AMH, TSH, lipid profile, insulin, vitamin D levels, and autoimmune antibodies, were retrospectively collected. In addition, genetic evaluations including karyotype analysis and FMR1 premutation testing, as well as pelvic ultrasonography findings, were reviewed. Patients were divided into two main groups based on their presenting reasons. Group A comprised 32 patients (42.1%) with POI secondary to malignancy treatment (post- HSCT/radiotherapy/chemotherapy), metabolic diseases, and post-HSCT anemia. Group B consisted of 44 patients (57.9%) who presented with primary amenorrhea, secondary amenorrhea or menstrual irregularity, absence of breast development, or were diagnosed incidentally. Furthermore, all cases were categorized etiologically as genetic, autoimmune, iatrogenic, metabolic, or idiopathic. Statistical analyses were performed using SPSS 28.0 software. Results: Of the 76 patients evaluated, 57.9% (44 patients) were classified as having primary POI and 42.1% (32 patients) as having secondary POI. In Group A, the reasons for presentation included post-treatment follow-up for malignancy (13.2%), follow-up for metabolic diseases such as galactosemia (22.4%), and follow-up after HSCT for hematologic conditions (6.6%). In Group B, primary amenorrhea accounted for 40.8% of cases, secondary amenorrhea or menstrual irregularity for 5.3%, delayed breast development for 10.5%, and incidental 4 diagnosis for 1.3%. Genetic causes were identified in 11.8% (9 patients) and included X chromosome structural abnormalities (microdeletions and translocations), FMR1 premutations, and mutations in genes involved in homologous recombination (such as MCM9, SOHLH1, and MND1). Autoimmune causes were observed in 10.5% of patients, primarily in association with autoimmune thyroid disease. Metabolic causes, especially galactosemia, accounted for 19.7% of cases. Iatrogenic causes, including POI secondary to chemotherapy, radiotherapy, and HSCT, were present in 13.2% of cases. However, the majority of patients (42.1%) were classified as idiopathic, suggesting the existence of currently unidentified biological mechanisms contributing to POI pathogenesis. Bone mineral density was assessed in all patients using DEXA measurements at the L1-4 vertebrae. The majority showed decreased Z-scores, particularly in the primary POI group, highlighting significant early bone loss related to estrogen deficiency and emphasizing the need for routine bone health monitoring and timely intervention. Conclusion: Non-Turner POI in pediatric patients presents with a highly heterogeneous etiological spectrum. Although genetic, autoimmune, metabolic, and iatrogenic causes were identified, idiopathic cases constituted the largest proportion. This underscores the importance of a multidisciplinary approach in the diagnosis and management of POI. Early diagnosis, comprehensive etiological investigation, and the initiation of appropriate treatment strategies are essential to prevent long-term morbidity and improve the quality of life for affected individuals.

Benzer Tezler

  1. Turner sendromlu hastalarda karyotipin kardiyak prognoza etkisinin incelenmesi

    Investigation of the impact of karyotype on cardiac prognosis in patients with turner syndrome

    GÖZDE MELİSA KALYONCU ARICAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İBRAHİM İLKER ÇETİN

  2. St elevasyonlu miyokard enfarktüsü ile başvuran hastalarda asimetrik dimetilarjinin düzeyinin kısa ve uzun dönem mortalite ve morbidite ile ilişkisi

    The relationship between asymmetric dimethylargin level and short- and long-term prognosis in patients presented with st segment elevated myocardial infarction

    AYÇA TÜRER CABBAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    KardiyolojiSağlık Bakanlığı

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET EREN

  3. 2008 - 2012 yılları arasında böbrek biyopsisi yapılan olgularımızın retrospektif değerlendirilmesi

    A retrospective evaluation of the patients who were performed renal biopsy between 2008 - 2012

    TÜRKER YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    NefrolojiAdnan Menderes Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YAVUZ YENİÇERİOĞLU

  4. Turner sendromlu olguların geriye yönelik olarak genotipik ve fenotipik özelliklerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the genotypic and phenotypic features of turner syndrome cases in a retrospective manner

    NUMAN ALPEREN KATMER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıBursa Uludağ Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERDAL EREN

  5. Turner sendromundaki x kromozomu morfolojik düzensizliklerinin incelenmesi

    Başlık çevirisi yok

    YELDA TARKAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1991

    Tıbbi Biyolojiİstanbul Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ASIM CENANİ