Genç yaş akciğer kanseri görülme sıklığındaki ve stopatolojisindeki değişim
Changes in lung cancer prevalence and histopathology at young ages
- Tez No: 951306
- Danışmanlar: DOÇ. DR. SELAHATTİN ÖZTAŞ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göğüs Hastalıkları, Chest Diseases
- Anahtar Kelimeler: Akciğer Kanseri, Genç Yaş, Histopatoloji, LungCancer, Young Age, Histopathology
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Kalp Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 77
Özet
Amaç: Akciğer kanseri dünya genelinde tüm kanserler arasında erkeklerde en sık, kadınlarda ise meme kanserinden sonra 2. en sık görülen kanser ve kansere bağlı ölümün en sık nedeni olarak bildirilmiştir. Akciğer kanseri genellikle orta-ileri yaş grubunu etkilemekte ve sigara kullanımı ile bağdaştırılmaktadır. Ancak son yıllarda sayıları giderek artan genç hasta grubunda da akciğer kanseri tanısı ile kliniğimizde takip ettiğimiz ve hiç sigara içmemiş ya da az sigara içmiş hastalara rastlamaktayız. Bu çalışmanın amacı 11 yıllık süreçte, genç yaş akciğer kanseri olgularımızın özelliklerini, görülme sıklığını ve patolojik tanılarında değişim olup olmadığını saptamaktır. Gereç ve Yöntem: SBÜ Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi'ne 01.01.2012 ve 31.12.2022 tarihleri arasında başvuran 18 yaş ve üstüyle, 45 yaş ve altındaki primer akciğer kanseri tanılı hastaların verileri incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet, patolojik tanı, radyolojik yerleşim yerleri, sigara kullanımı, ailede kanser varlığı ve ek hastalık mevcudiyeti bilgileri kaydedildi. WHO'nun 2015 sınıflamasına göre 45 yaş ve altındaki hastalar genç yaş grubu olarak kabul edildi. Hedef yaş grubu primer akciğer kanseri tanısı olan 413 vaka alındı. Verilerin analizi için IBM SPSS Statistics 22 programı ve Joinpoint Trend analiz programları kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan genç yaş grubundaki hastaların %71,4'i erkek, %28,6'i kadın cinsiyetteydi. Tüm akciğer kanserleri içinde gençlerin oranında 2012-2018 yılları arasında anlamlı artış eğilimi saptandı, 2018-2022 yılları arasında ise anlamlı değişim saptanmadı. Hedef gruptaki yaş ortalaması yıllar içerisinde anlamlı artış eğilimindeydi.Kadın cinsiyet oranında artma eğilimi görüldü ancak anlamlı saptanmadı (p=0,35). Çalışmaya dahil edilen 413 hastanın 193'ü (%46,7)'ü AC, 84 (%20,3)'ü SCC, 67 (%16,2)'si SCLC, 10 (%2,4)'u LCLC, 49 (%11,9)'u karsinoid tümör, 10 (%2,4)'u NSCLC tanısı almıştı. Hem erkeklerde (%44,7) hem de kadınlarda (%51,7) en sık görülen histopatolojik tip AC'ydi. Erkeklerde 2. en sık görülen SCC (%24,1) iken, kadınlarda karsinoid tümör (%25,4); erkeklerde 3. en sık görülen SCLC (%20,7) iken, kadınlarda SCC'ydi(%11). SCLC kadınlarda 4. en sık görülen tipti (%5,1). SCC'lerin yıllık değişim yüzdesinde 2012-2015 yılları arasında anlamlı artış (p=0,002) olmakla beraber, 2016-2022 yıllarında ise anlamlı bir değişiklik saptanmadı (p=0,99). SCLC tanısı alan hastaların oranının yıllık değişim yüzdesinde anlamlı artış görüldü (p=0,003). Bu artışın özellikle COVID-19 pandemisi sırasındaki 2020-2021 yıllarında belirgin olarak yaşandığı tespit edildi. Hastanemizde karsinoid tümör tanısı alan genç yaş grubu hastaların sayısının yıllar içinde belirgin olarak azaldığı saptandı. Genç kadın akciğer kanserli hastalarda AC oranında yıllık değişim yüzdesinde artış eğilimi mevcut olmakla beraber anlamlı fark saptanmadı. Verilerine ulaşılabilen hastalar arasında, kadın hastalardan %53,2'sinin ve erkek hastalardan %89,2'sinin sigara içme öyküsü olduğu görüldü. Histopatolojik tipler arasında AC'lerin %72,9'u, SCC' lerin %94'ü, SCLC'lerin %90'ı, karsinoidlerin %59'u, LCLC'lerin (vaka sayısı az olmakla birlikte) %100'ünün sigara öyküsü olduğu saptandı. Verilerine ulaşılabilen hastaların %60'ında ek hastalık mevcuttu ve bu hastaların yaklaşık %7'sinde akciğer ya da dış organda kanser öyküsü mevcuttu. Sonuç: Çalışmamızda, genç yaş akciğer kanseri vakalarında artış saptanmıştır. Bu yaş grubunda hastaların ortalama yaşının artmakta olduğu saptanmıştır. Vakalar erkeklerde daha sık görülmekle birlikte, kadınlarda minimal bir artış eğilimi izlenmiştir. Histopatolojik olarak en sık AC saptanmış, cinsiyete göre ikinci ve üçüncü sıklıkta görülen tipler farklılık göstermiştir. Hedef grubumuzda SCLC'de anlamlı artış saptanmıştır. SCC'lerde, 2015'e kadar anlamlı artış varken, sonrasında anlamlı olmayan artış eğilimi izlenmiştir. Pandemi sürecinde toplam vaka sayılarında düşüş olsada, SCLC gibi agresif tiplerin başvuru oranı artmıştır. Karsinoid tümörlerdeki düşüş, Türkiye genelindeki hastanelerebaşvuru dağılımındaki gelişmeleri düşündürmüştür. Sağlık hizmetine erişimi etkileyen faktörlerin, kanser teşhis oranlarında etkili olduğunu düşündürmüştür. Çalışmamızdaki kadınların sigara kullanımının erkeklere göre belirgin düşüklüğü, pasif içicilik ve çevresel maruziyetlerin kadınlardaki önemini vurgulamaktadır. Yaş grubuna göre değişen insidans, histopatolojik tipler ve bunları etkileyen cinsiyet, sigara, pandemi gibi faktörlerin tespitinin, kanserle savaşta tarama, erken tanı, tedavi ve önleme stratejilerinin geliştirilmesinde büyük öneme sahip olduğunu düşünmekteyiz. Çalışmamız, geniş örneklem hacmi ve uzun izlem süresiyle ulusal ve uluslararası düzeyde referans oluşturabilecek önemli veriler sunmaktadır.
Özet (Çeviri)
Objective: Lung cancer is the most common cancer in men and the second most common in women after breast cancer, and is reported to be the most common cause of cancer-related death worldwide. Lung cancer generally affects middle-aged and older adults and is associated with smoking. However, in recent years, we are also encountering an increasing number of younger patients diagnosed with lung cancer who have never smoked or have smoked lightly in our clinic. The aim of this study is to determine the characteristics, incidence, and changes in pathological diagnoses of our young lung cancer cases over an 11-year period. Materials and Methods: Data from patients aged 18 and older, and 45 and younger, with primary lung cancer diagnosed at the SBU Süreyyapaşa Chest Diseases and Thoracic Surgery Training and Research Hospital between January 1, 2012, and December 31, 2022, were analyzed. Patient information was recorded: age, gender, pathological diagnosis, radiological location, smoking status, family history of cancer, and the presence of comorbidities. According to the 2015 WHO classification, patients aged 45 and under were considered the young age group. The target age group included 413 cases diagnosed with primary lung cancer. IBM SPSS Statistics 22 and Joinpoint Trend analysis Programs were used for data analysis. Findings: Of the young age group included in the study, 71.4% were male, and 28.6% were female. A significant increase was observed in the proportion of young patients among all lung cancer cases between 2012 and 2018, but no significant change was observed between 2018 and 2022. The mean age in the target group showed a significant increase over the years. An increasing trend was observed in the female gender ratio, but it was not found to be significant (p=0.35). Of the 413 patients included in the study, 193 (46.7%) were diagnosed with AC, 84 (20.3%) with SCC, 67 (16.2%) with SCLC, 10 (2.4%) with LCLC, 49 (11.9%) with carcinoid tumor, and 10 (2.4%) with NSCLC. The most common histopathological type in both men (44.7%) and women (51.7%) was AC. The 2nd most common histopathological type in men (24.1%) was SCC, while in women it was carcinoid tumor (25.4%). The 3rd most common in men was SCLC (20.7%) while in women it was SCC (11%). SCLC was the 4th most common type in women (5.1%). While there was a significant increase in the annual percentage change in SCC between 2012 and 2015 (p=0.002), no significant change was found between 2016 and 2022 (p=0.99). A significant increase was observed in the annual percentage change in the proportion of patients diagnosed with SCLC (p=0.003). This increase was particularly evident in 2020-2021, during the COVID-19 pandemic. The number of young patients diagnosed with carcinoid tumors in our hospital was found to have decreased significantly over the years. Although there was an increasing trend in the annual percentage change in AC rates in young female lung cancer patients, no significant difference was found. Among patients with available data, 53.2% of female patients and 89.2% of male patients had a history of smoking. Among histopathological types, 72.9% of AC, 94% of SCC, 90% of SCLC, 59% of carcinoids, and 100% of LCLC (although the number of cases was small) were found to have a history of smoking. Of the patients with available data, 60% had comorbidities, and approximately 7% of these patients had a history of lung or external organ cancer. Conclusion: Our study found an increase in young lung cancer cases. The mean age of patients in this age group was found to be increasing. While cases were more common in men, a minimal upward trend was observed in women. Histopathologically, AC was the most common, with the second and third most common types differing by gender. A significant increase was observed in SCLC in our target group. While there was a significant increase in SCC until 2015, a non-significant upward trend was observed thereafter. Although the total number of cases decreased during the pandemic, the rate of admissions for aggressive types like SCLC increased. The decline in carcinoid tumors suggests improvements in the distribution of hospital admissions across Turkey. This suggests that factors affecting access to healthcare have an impact on cancer diagnosis rates. The significantly lower smoking rate among women in our study compared to men highlights the importance of passive smoking and environmental exposures in women. We believe that identifying the varying incidence and histopathological types by age group, and the influencing factors such as gender, smoking, and pandemics, is crucial for developing screening, early diagnosis, treatment, and prevention strategies in the fight against cancer. Our study, with its large sample size and long follow-up period, provides important data that can serve as a reference at national and international levels.
Benzer Tezler
- Kırkbeş yaş altı akciğer kanserli genç hastaların demografik ve prognostik özellikleri
Demographic and prognostic features of under fourty-five years old patients with lung cancer
RİMA DAVUTOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
DemografiGaziantep ÜniversitesiRadyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. AHMET DİRİER
- Kadınlarda akciğer kanseri genel özellikleri ve prognostik faktörler
Lung cancer in women; general features and prognostic facors
YILDIZ UÇAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Göğüs HastalıklarıAnkara ÜniversitesiGöğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İSMAİL SAVAŞ
- Kanser hastalarının nüks korkularının incelenmesi
Investigation of cancer patients fear of recurrence
NİLGÜN KAHRAMAN
Doktora
Türkçe
2016
HemşirelikHacettepe ÜniversitesiPsikiyatri Hemşireliği Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. DUYGU HİÇDURMAZ
- Küçük hücreli akciğer kanserlerinde prognostik faktörler
The prognostic factors of small cell lung cancer
MUSTAFA AKANSOY
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2005
Göğüs HastalıklarıAnkara ÜniversitesiGöğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. İSMAİL SAVAŞ