Geri Dön

Erişkinlerin latent otoimmün diyabetinde (LADA) miR-155 Rs767649 A>T polimorfizminin miR-155 gen anlatımı üzerine etkisinin araştırılması

Investigation of the effect of miR-155 Rs767649 A>T polymorphism on miR-155 expression in latent autoimmune diabetes in adults (LADA)

  1. Tez No: 952897
  2. Yazar: FARID NURIYEV
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ DENİZ KANCA DEMİRCİ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Biyoloji, Genetik, Biology, Genetics
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Haliç Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 91

Özet

Diabetes mellitus (DM), dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğunda görülmekte olan kronik bir hastalıktır. Dört farklı diyabet grubu vardır: tip 1 diyabet (T1DM), tip 2 diyabet (T2DM), gestasyonel diyabet ve ek nedenlere bağlı diyabet. T1DM genellikle pankreatik beta adacık hücrelerinin hızlı otoimmün hasarıyla karakterize edilir. T1DM'nin alt tipi olan yetişkinlerde otoimmün diyabette (LADA) ise, pankreatik beta adacık hücrelerinin yavaş otoimmün hasarı oluşur . LADA genellikle 30 yaş üstü kişilerde görülür. T2DM yaşlı ve orta yaşlı yetişkinlerde hareketsiz yaşam tarzı sebebiyle insülin direnci temelinde gelişmektedir ve zaman ileriledikce beta hücre fonksiyonunda azalma eklenir. LADA hastalarına tanı zamanında pozitif otoantikor değerleri ile T1DM; geç insülin ve başlangıç yaşı gereksinimi ile T2DM olarak yanlış tanı konulabilir. mikroRNA (miRNA)'lar, gen ekspresyonunun posttranskripsiyonel düzenleyicisi olarak görev yapan kodlama yapmayan ve tek sarmallı RNA molekülleridir. Hücre farklılaşması, karsinojenez, apoptoz ve hücre proliferasyonu gibi bir çok hücresel mekanizmayı kontrol eden mRNA'ların düzenlenmesinde görevlidirler. miR-155 diyabet komplikasyonlarında ve patogenezinde rol oynamaktadır. Çalışmalar düşük serum miR-155 düzeylerinin T2DM ile ilişkili olduğunu göstermektedir. miR-155 karaciğer, adipoz doku ve iskelet kasında insülin duyarlılığını düzenlemekte ve miR-155 dengesizliği diyabetik nefropati, retinopati ve nöropati ile ilişkilendirilmektedir. Bu sebeple, çalışmada diyabet patogenezinde rol aldığı gösterilen miR-155 düzeyinin Erişkinlerin Latent Otoimmun Diyabeti (LADA) gelişimine katkısı incelenmek istenmiştir. Bunun için calışmada miR-155 Rs767649 A>T polimorfizminin miR155'in anlatım düzeyleriyle bu mikro RNA'ların hedefi olan TNF-a geninin anlatımı üzerine etkisi incelenmiştir. Bu amaçla, çalışmada miR-155 Rs767649 A>T polimorfizmlerinin incelenmesi için öncelikle kandan DNA izolasyonu, sonrasında Real time PCR tekniğiyle mutasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Ek olarak , miR-155'in gen anlatım düzeyleriyle hedefi olan TNF-a genlerinin anlatımının kandaki değişimlerini takip etmek amacıyla miRNA izolasyonu, miRNA'dan ters transkriptaz PCR ile cDNA sentezi ve cDNA'dan real time PCR ile ekspresyon analizi yapılmıştır. Bu analizler hücrede daima anlatımı yapılan bir housekeeping gen varlığında, LADA hastalarının kendisinde ve ailesinde diyabet olmayan sağlıklı (kontrol) bireylerden oluşan iki grupta karşılaştırılarak yürütülmüştür. Çalışma grubunun genetik verileri biyokimyasal ve klinik veriler ile beraber istatistiksel olarak incelenerek LADA'nın immün patogenezine katkısı değerlendirilmiştir. Çalışma gruplarında klinik ve biyokimyasal parametreler değerlendirildiğinde, hasta grubunda kontrol grubuna kıyasla yaş (p=0,001) ve fosfat (p=0,002) yüksek; eGFR (p=0,064) ve albunim (p=0,013) düzeyleri düşük bulunmuştur. Genotiplerin klinik ve biyokimyasal parametreler üzerine etkisi incelendiğinde, hasta grubunda, idrar albumin/kreatin (p=0,015), nabız (p=0,035) ve TPO (p=0,034) düzeyleri homozigot mutant AA genotipinde TA genotipine kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ve yüksek bulunmuş olup bu bulgu Rs767649 mutant A allelinin LADA gelişiminde etkili olabileceğini, idrar albumin/kreatin düzeyi ile diyabetik komplikasyonlardan nefropati ile ilişkiliendirilebileceğini ve TPO düzeyi ile de otoimmün karakterini desteklediğini düşündürmektedir. Hasta grubunda yaş ile miR155 ekspresyonu arasında orta, pozitif bir korelasyon tespit edilmiş (r=0,297 p=0,045) olup yaş arttıkça ekspresyon artmış görünmektedir. eGFR ile miR155 ekspresyonu arasında orta, negatif bir korelasyon tespit edilmiş (r=-0,312 p=0,037) ve eGFR arttıkça ekspresyon azalmış görünmektedir. Kontrol grubunda ise, HbA1c ile“miR155ekspresyonuCq”arasında orta, negatif bir korelasyon tespit edilmiş olup ( r=-0,149 p=0,329) HbA1c arttıkça ekspresyon ekspresyon azalmış görülmektedir. PTH ile“miR155ekspresyonuCq”arasında orta, pozitif bir korelasyon tespit edilmiş (r=0,235 p= 0,380) olup PTH arttıkça ekspresyon artmış görünmektedir. Bu bulgular, miR155 ekspresyonunun yaş, böbrek fonksiyonları ve metabolik parametrelerle ilişkili olduğunu göstermektedir. Bulgularımız miR155'in LADA gelişiminde risk faktörü olarak değerlendirilebileceğine işaret etmekte ve hastalıkla ilişkili klinik ve biyokimyasal parametreler üzeirne etkili görünmektedir. Ancak çalışma grubunun görece sınırlı olması ve bazı verilerin tamamlanamaması nedeniyle ancak preliminer bir çalışma niteliğindedir. Daha büyük örneklem gruplarında çalışmanın tekrar edilmesi miR155'in LADA genetiğindeki rolünün anlaşılmasına etkin katkı sağlayacaktır.

Özet (Çeviri)

Diabetes mellitus (DM) is a chronic disease affecting a significant portion of the global population. Diabetes is classified into four groups: type 1 diabetes (T1DM), type 2 diabetes (T2DM), gestational diabetes, and diabetes caused by other specific factors. T1DM is typically characterized by rapid autoimmune destruction of pancreatic beta islet cells. In latent autoimmune diabetes in adults (LADA), a subtype of T1DM, the autoimmune destruction of pancreatic beta islet cells occurs more gradually. LADA is usually observed in individuals over the age of 30. T2DM develops in middle-aged and older adults due to a sedentary lifestyle, primarily based on insulin resistance, and over time, a decline in beta-cell function is added. LADA patients may be misdiagnosed as T1DM due to positive autoantibody levels at diagnosis or as T2DM due to the late onset of insulin dependence and older age of onset. MicroRNAs (miRNAs) are non-coding, single-stranded RNA molecules that function as post-transcriptional regulators of gene expression. They are involved in the regulation of mRNAs controlling various cellular mechanisms, such as cell differentiation, carcinogenesis, apoptosis, and cell proliferation. miR-155 plays a role in the pathogenesis and complications of diabetes. Studies have shown that low serum levels of miR-155 are associated with T2DM. miR-155 regulates insulin sensitivity in the liver, adipose tissue, and skeletal muscle, and its imbalance is linked to diabetic nephropathy, retinopathy, and neuropathy. Therefore, in this study, we aimed to investigate the contribution of miR-155 levels, shown to play a role in diabetes pathogenesis, to the development of Latent Autoimmune Diabetes in Adults (LADA). For this purpose, our study examined the effect of the miR-155 Rs767649 A>T polymorphism on the expression levels of miR-155 and its target gene, TNF-α. To achieve this, the study first involved isolating DNA from blood, followed by mutation analysis using Real-Time PCR to examine miR-155 Rs767649 A>T polymorphisms. Additionally, to monitor changes in the expression levels of miR-155 and its target TNF-α gene in the blood, miRNA isolation was performed, followed by reverse transcription PCR for cDNA synthesis from miRNA, and then expression analysis using Real-Time PCR from cDNA. These analyses were carried out in the presence of a housekeeping gene consistently expressed in cells and were compared between two groups: LADA patients and healthy (control) individuals with no personal or family history of diabetes. Subsequently, the genetic data of the study group were statistically analysed alongside biochemical and clinical data to evaluate the contribution of miR-155 to the immune pathogenesis of LADA. When clinical and biochemical parameters were evaluated in the study groups, age (p=0.001) and phosphate (p=0.002) were higher in the patient group compared to the control group, and eGFR (p=0.064) and albumin (p=0.013) levels were lower. When the effect of genotypes on clinical and biochemical parameters was examined, urine albumin/creatine (p=0.015), pulse (p=0.035) and TPO (p=0.034) levels were found to be statistically significantly higher in the homozygous mutant AA genotype compared to the TA genotype in the patient group. This finding suggests that the Rs767649 mutant A allele may be effective in the development of LADA, that it may be associated with nephropathy, a diabetic complication, with urine albumin/creatine levels, and that it supports its autoimmune character with TPO levels. In the patient group, a moderate, positive correlation was found between age and miR155 expression (r=0.297 p=0.045), and expression appeared to increase with increasing age. A moderate, negative correlation was found between eGFR and miR155 expression (r=-0.312 p=0.037), and expression appeared to decrease as eGFR increased. In the control group, a moderate, negative correlation was found between HbA1c and“miR155expressionCq”(r=-0.149 p=0.329), and expression appeared to decrease as HbA1c increased. A moderate, positive correlation was found between PTH and“miR155expressionCq”(r=0.235 p=0.380), and expression appeared to increase as PTH increased. These findings show that miR155 expression is associated with age, renal function, and metabolic parameters. Our findings indicate that miR155 can be considered as a risk factor in the development of LADA and seems to be effective on clinical and biochemical parameters associated with the disease. However, due to the relatively limited number of study groups and the incompleteness of some data, it is only a preliminary study. Repeating the study in larger sample groups will contribute effectively to the understanding of the role of miR155 in LADA genetics.

Benzer Tezler

  1. miR-124a genindeki Rs531564 G>C polimorfizminin erişkinlerin latent otoimmün diyabeti (LADA) Hastalarında miRNA-124a gen ekspresyonu üzerine etkisinin araştırılması

    Investigation of the effect of Rs531564 polmorphism in the miR-124a gene on miRNA-124a gene expression in latent autoimmune diabetes of adults (LADA)

    ŞURA EDANUR SAĞLAM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    BiyolojiHaliç Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ DENİZ KANCA DEMİRCİ

  2. Akut romatizmal ateşin etiyopatogenezinde viral etkenlerin rolü

    The role of viral agents in aetiopathogenesis of acute rheumatic fever

    İLYAS OKUR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıGazi Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. RANA OLGUNTÜRK

  3. Oral liken planus ve oral likenoid kontakt lezyonu bulunan hastalarda epstein-barr virüsünün varlığının serum, doku ve tükürük örneklerinde araştırılarak karşılaştırılması

    Comparison of the presence of epstein-barr virus in patients with oral lichen planus and oral lichenoid contact lesions in serum, tissue and saliva samples

    ALAEDDİN ORAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Diş Hekimliğiİstanbul Üniversitesi

    Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SERTAN ERGUN

  4. Çölyak hastalığı olan erişkinlerin tedavi öncesi ve sonrası laboratuvar bulgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi

    Assessment of laboratory findings of adults with celiac disease before and after treatment as A retrospective

    MERYEM TOKTAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    İç HastalıklarıTokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞAFAK ŞAHİN

  5. Dilkaya toplumunun sağlık sorunları

    Health problems of Dilkaya population

    SERKAN ŞAHİN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    AntropolojiAnkara Üniversitesi

    Antropoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERKSİN GÜLEÇ