Hâricî mezhebi ile mürcîe mezhebi arasinda orta bir yol
The middle way between havâric and mürcîe on major sins
- Tez No: 953053
- Danışmanlar: DOÇ. DR. KADRİ ÖNEMLİ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Din, Religion
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Arapça
- Üniversite: Harran Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İslam Mezhepleri Tarihi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 103
Özet
İtikadi İslam Mezhepleri literatüründe ihtilaf konusu olmuş konulardan biri de büyük günah meselesidir. Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra gelişen olaylarda Cemel ve Sıffîn savaşları, Hakem vakası sonrası Hâricî zihniyet ortaya çıkmıştır. Hâricîlerin radikal duruşlarına karşı bir anti tez olarak Mürciî fikirler ortaya çıkmıştır. Hemen her mezhep kendi mezhebî anlayışına göre büyük günah tanımı yapmış, büyük günah işleyen bir Müslüman ebedi cehennemlik midir değil midir? Ahirette nasıl bir muamele görecek, Allah'ın vaʻd ve vaîdi nasıl gerçekleşecektir, sorularına cevap aramışlardır. Hâricîler Kur'an'ın zahir manasına göre hüküm verir, iman ve ameli bir bütün olarak görür, küfür ve imanın ortası yoktur, iman sadece kalbin tasdiki ve dilin ikrar edilmesi ile gerçeklemez, Müslümanlık dine ait bütün emirlerin yerine getirilmesi ve yasaklarından tümüyle kaçınılmasıyla mümkün olabilmektedir. Bu sebeple Hâricîler iman ile küfür arasında başka bir tanımlamayı kabul etmemiş, büyük günahı küfür olarak telakki ederek günah işleyenleri mümin olarak görmemişler ve kendileri gibi düşünmeyenleri kafir saymışlar ve inançları uğruna savaşmaktan da geri kalmamışladır. Mürcîe, itikadî ve siyasî fikirleriyle ılımlı ve uzlaşmacı bir yol takip etmiş, büyük günah işleyenlerin vaziyetlerini Allah'a havale ederek onlar hakkında cennetlik mi yoksa cehennemlik mi olduklarına dair bir fikir beyan etmemiştir. Mürcîe, imanın kalp ile tasdik ve dil ile ikrardan olduğu hususunda ittifak etmiş gibi görünse de, Mürcîe'nin iman tanımı noktasında kendi içinde ittifak halinde olduğunu söyleyemeyiz. Ortak bazı görüşleri olmakla beraber farklı manaları içeren iman tanımları vardır. Bir grup Mürcîe imanı, marifet, tasdik ve ikrardır diyerek, Ehl-i Sünnet'e yakın bir anlayış sergiledikleri için övülen Müreîce tanımı içinde değerlendirirlerken, diğer bir kısmı da günahları önemsememeleri, 'küfürle beraber itaat fayda vermediği gibi, imanla birlikte günahta zarar vermez' görüşlerinden ötürü, zemmedilen Mürcîe içerisinde ifade edilmiştir. Mürcie Allah'a iman etmeleri hasebiyle bütün Müslümanların eşit olduğunu savunmuş, ircâ fikirleriyle fitneden uzak durmayı ve tarafsız kalmayı ilke edinmiştir. Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in biz Müslümanlara emrettiği vasat inanç sistemi vardır. Bu itikadî anlayış, bizden aşırıya gitmememizi ve vasat bir yol tutmamızı istemektedir. Bu sebeple, İslam Müslümanlardan dengeli ve vasat olma yolunu tutmalarını istemiş, ifrat, tefrit, güluv, tuğyan, ifsat ve zulümden uzak kalınmasını yolunu göstermiştir. İtikadî İslam mezhepleri içerisinde en dikkat çeken ekol, Havâric ve Mürcîe arasında orta yolu takip eden, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin zarar görmemesi, İslam'ın yaşanabilir bir din olduğunu söyleyen ve vasat yolu tercih eden Ehl-i sünnet mezhebi olmuştur. Bu çalışmada İtikadi ve siyasî mezheplerden Havâric ve Mürcîe'nin içine düştükleri bazı aşırı fikirlerden bahsedildi, Hz. Peygamber ve ashabının yaşadıkları yol üzere hareket eden ilk dönem Müslüman ekseriyetin itikadi ve siyasi anlayışını temsil eden, ifrat ve tefritten uzak, dengeli olmayı prensip edinen Ehl-i sünnet itikadının vasat olan yolu ortaya koymaya.
Özet (Çeviri)
One of the matters that has been the topic of disagreement in the literature of Islamic Sects is the issue of great sin. In the events that developed after the murder of Osman, the wars of Cemel and Sıffin, the Kharijite mentality emerged. Murjiite ideas emerged as an antithesis against the radical stance of the Kharijites. Almost every sect has defined a major sin according to their own sectarian understanding, and is a Muslim who commits a major sin to eternal Hell? They sought answers to the questions of how he will be treated in the hereafter, and how Allah's promise and promise will come true. Kharijites judge according to the apparent meaning of the Qur'an, see faith and action as a whole, there is no middle ground between unbelief and faith, faith cannot be realized only with the approval of the heart and the acknowledgment of the tongue. Being a Muslim is possible by fulfilling all the orders of the religion and completely avoiding its prohibitions. Murjie followed a moderate and conciliatory path with his creed and political ideas, and did not express an opinion about whether they were in Paradise or Hell, by referencing the conditions of those who committed major sins to Allah. Although Murjie seems to have agreed that faith is affirmation with the heart and confession with the tongue. Although they have some common views, there are definitions of faith that contain different meanings. While a group of Murjias consider their faith as ingenuity, approval and acknowledgment within the definition of Muraija, which is praised for displaying an understanding close to the Ahl as-Sunnah, another group considers it to be ignorant of sins, 'obedience does not help with unbelief. It is expressed in the zemmed Murjie because of the views of 'it does no harm in sin with faith'. Murjie defended that all Muslims are equal because of their belief in Allah, and adopted the principle of staying away from fitnah and remaining neutral with his ideas of irca. There is a mediocre belief system that the Qur'an and the Prophet command us Muslims. This creed asks us not to go to extremes and to keep a mediocre path. The most striking school among the Islamic sects of creed was the Ahl al-Sunnah sect, which followed the middle path between the Apostles and Murjie, said that the unity and solidarity among Muslims would not be harmed, that Islam was a livable religion and preferred the mediocre path. In this study, some extremist ideas of the religious and political sects, Havâric and Mürcîe, were mentioned. It has been tried to reveal the mediocre way of the Ahl as-Sunnah creed, which represents the creed and political understanding of the majority of the early Muslims, who acted on the way the Prophet and his companions lived, and which adopted the principle of being balanced, away from excess and understatement.
Benzer Tezler
- Selçuklular Döneminde Bağdâd'da mezhep mücadeleleri (1055-1152)
Sectarian struggles in Baghdad during Seljuks Period (1055-1152)
SUAT KAYMAK
Doktora
Türkçe
2022
TarihMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYDIN USTA
- Kelâmî açıdan Allah'ın affı
Forgiveness of Allah in Islamic thelogy
AHMET MÜJDECİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
DinSelçuk ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. DURMUŞ ÖZBEK
- Tefsir bağlamında Muʽtezile'nin akılcı yaklaşımı ile modern akılcılığın karşılaştırılması
Comparison of Mu'tazila's rational approach and modern rationalism in the context of tafsir
CAHİDE DEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
DinArdahan ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MUKADDER ARİF YÜKSEL
- İbâzî tefsir geleneğinde ahkâm âyetlerinin yorumu: Teysîrü't-Tefsîr örneği
Interpretation of verses of ahkam in the tradation of Ibadi tafsir: The example of Teysîrü't-Tefsîr
MAHBUP ZEYNEP EZBER
Yüksek Lisans
Türkçe
2025
Dinİstanbul Sabahattin Zaim ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDULMUTALİP ARPA
- El-firaku'l-kelâmiyye ve eseruhâ fi't-tatarruf
Kelami firkalar ve radiklaizm üzerindeki etkileri
YOUSIF ABDULLAH MOHAMMED MOHAMMED