Periferik kanda hipereozinofili saptanan besin alerjili çocukların klinik özellikleri
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 953338
- Danışmanlar: DOÇ. DR. SEDA ŞİRİN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Ankara Etlik Şehir Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 93
Özet
Amaç: Besin alerjileri, çocukluk çağında sık karşılaşılan, çeşitli atopik hastalıklarla birlikte seyreden ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen immünolojik hastalıklardır. Eozinofiller ise alerjik inflamasyonda rol oynayan temel bağışıklık hücrelerinden biridir. Hipereozinofili, bazı alerjik hastalıkların seyrinde görülebilen önemli bir hematolojik bulgu olmakla birlikte, besin alerjisi ile birlikte görüldüğünde klinik anlamı ve prognozdaki yeri net olarak ortaya konmamıştır. Bu çalışma, hipereozinofili saptanan besin alerjili çocuk hastaların demografik, klinik ve laboratuvar özelliklerini değerlendirmek ve eozinofil düzeylerinin çeşitli klinik parametrelerle olan ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif tanımlayıcı çalışma, 1 Ekim 2022 – 31 Aralık 2024 tarihleri arasında Ankara Etlik Şehir Hastanesi Çocuk Alerji ve İmmünoloji Kliniği'ne başvuran hastalar arasında, en az bir ay arayla yapılmış iki ayrı ölçümde tam kan sayımında mutlak eozinofil sayısı ≥1500 hücre/μL olan ve besin alerjisi tanısı taşıyan 80 çocuk hasta üzerinde yürütülmüştür. Elektronik hasta kayıtları üzerinden elde edilen veriler doğrultusunda; hastaların yaş, cinsiyet, klinik başvuru özellikleri, eşlik eden atopik/immünolojik hastalık varlığı, düzenli ilaç kullanımı, ailede alerjik hastalık öyküsü, deri prik testi (DPT) ve besin spesifik immünoglobulin E (sIgE) sonuçları ile tolerans gelişimi açısından izlem verileri değerlendirilmiştir. Eozinofil düzeylerinin bu parametrelerle olan ilişkisi istatistiksel analizlerle incelenmiştir. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların %68,8'i erkek ve kliniğin ilk görülme yaşı ortanca 4 ay olarak saptanmıştır. En sık eşlik eden klinik tablo atopik dermatit (%52,5) olup, ürtiker (%18,8), proktokolit (%7,5), besin proteini ilişkili enterokolit sendromu (%7,5) ve anafilaksi (%6,2) gibi diğer klinik prezantasyonlar da gözlenmiştir. Hastaların %20'sinde eşlik eden astım, immün yetmezlik gibi alerjik ya da immünolojik hastalıklar mevcut olup DPT pozitifliği %72,5, spesifik IgE pozitifliği ise %81,2 oranında saptanmıştır. En sık duyarlılık yumurta beyazı, yumurta sarısı ve süte karşı görülmüştür. Çoklu besin duyarlılığı oranı %75 olup, bu grupta eozinofil düzeyleri tekli besin alerjililere göre belirgin farklılık göstermemiştir. Absolü eozinofil sayısı (AES) ile total IgE düzeyi arasında güçlü pozitif korelasyon saptanmış (p
Özet (Çeviri)
Objective: Food allergies are common immunological disorders of childhood that frequently coexist with other atopic diseases and can significantly impair quality of life. Eosinophils are key immune cells involved in allergic inflammation. Hypereosinophilia, which can be observed during the course of certain allergic diseases, is a notable hematological finding; however, its clinical significance and prognostic implications in food allergy remain unclear. This study aimed to evaluate the demographic, clinical, and laboratory characteristics of pediatric patients with food allergy accompanied by hypereosinophilia, and to analyze the relationship between eosinophil levels and various clinical parameters. Materials and Methods: This retrospective descriptive study included 80 pediatric patients diagnosed with food allergy who were followed at the Pediatric Allergy and Immunology Clinic of Ankara Etlik City Hospital between October 1, 2022 and December 31, 2024. All patients had an absolute eosinophil count of ≥1500 cells/μL in two separate measurements performed at least one month apart.Data were obtained from electronic medical records and included age, gender, clinical presentation, presence of accompanying allergic/immunological diseases, regular medication use, family history of allergy, skin prick test (SPT) results, specific IgE levels, and development of clinical tolerance. Relationships between eosinophil levels and these parameters were analyzed statistically. Results: The patients were 68.8% of male, with a median age of 4 months at first clinical presentation. The most common clinical manifestation was atopic dermatitis (52.5%), followed by urticaria (18.8%), proctocolitis (7.5%), food protein-induced enterocolitis syndrome (7.5%), and anaphylaxis (6.2%). Accompanying allergic or immunological conditions such as asthma, wheezing, or immunodeficiency were present in 20% of patients. SPT positivity was observed in 72.5%, and specific IgE positivity in 81.2%. Sensitization was most commonly detected against egg white, egg yolk, and cow's milk. Although multiple food sensitization was present in 75% of the cohort, eosinophil levels did not significantly differ compared to those with single food allergy. A significant positive correlation was found between absolute eosinophil count and total IgE levels (p
Benzer Tezler
- Periferik kanda hipereozinofilisi olan çocukların değerlendirilmesi
Evaluation of children with peripheral blood hypereosinophilia
MEDİHA ÖZDAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiPediatri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SERAP ÖZMEN
- Periferik kanda metabolik sendrom için seçilmiş genlerin genotiplemesi
Genotyping of selected genes for metabolic syndrome in peripheral blood
İREM YAĞMUR DİKER
- Periferik kanda seçilmiş mirna anlatım düzeylerinin incelenmesi
Investigation of selected mirna expression levels from peripheral blood
EBRU ÖZER
- Hemolitik anemi tanısında çeşitli retikülosit indekslerinin duyarlılıklarının kıyaslanması
Comparison of the sensitivity of various reticulocyte indices in the diagnosis of hemolytic anemia
GÜLSÜM GAMZE ÜNAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
HematolojiHacettepe Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YAHYA BÜYÜKAŞIK
- Periferik kanda total lenfosit sayısı/total monosit sayısı oranının Hodgkin lenfoma vakalarında prognostik önemi
Prognostic significance of total lymphocyte count / total monocyte count ratio in peripheral blood in Hodgkin lymphoma cases
AZİZ ASLAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
HematolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖZCAN KESKİN