Geri Dön

Asemptomatık proteinüri ile gelen hastalarda etiyolojik değerlendirme

Etiological evaluation in patients presenting with asymptomatic proteinuria

  1. Tez No: 957571
  2. Yazar: ÖMER FURKAN KIZILSOY
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HAKAN ERDOĞAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Bursa Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 69

Özet

Giriş ve Amaç: Proteinüri idrarda normalden yüksek miktarda protein bulunması olarak tanımlanır. Klinik pratikte oldukça sık karşılaşılan proteinüri genellikle ateş, dehidratasyon ve egzersiz gibi geçici nedenlerle ortaya çıkabilmekle birlikte, kronik böbrek hastalıklarının önemli bir göstergesi de olabilir. Proteinüri, temel olarak geçici ve persistan proteinüri olmak üzere iki ana başlık altında incelenir. Geçici proteinüri, hemodinamik değişikliklere bağlı olarak gelişebilir ve çocukların yaklaşık %10'unda yaşamları boyunca en az bir kez görülebilir. Persistan proteinüriler ise genellikle glomerüler veya tübüler hastalıklarla ilişkili olup daha şiddetli seyredebilir. Çocukluk çağında sık rastlanan ortostatik proteinüri benign proteinüriler arasında yer almakta olup, görülme sıklığı %0,65 ile %5 arasında değişmektedir. Bu çalışmanın amacı asemptomatik proteinüri ile başvuran hastalarda etiyolojik faktörleri değerlendirmek ve geçici proteinüri ile ortostatik proteinüride doğum ağırlığı, anne sütü alımı ve vücut kitle indeksi gibi bağımsız değişkenlerle olan ilişkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Prospektif kohort olarak tasarlanan bu çalışmaya çocuk nefroloji polikliniğine başvuran ve ikinci tam idrar tetkikinde protein düzeyi 1+ veya üzeri olan, ayrıca spot idrar protein/kreatin oranı>0,21 olarak saptanan toplam 171 hasta dahil edildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların %35'i erkek, %65'i kadındı. Hastalara konulan tanılar içerisinde en yaygın olanı geçici proteinüri olup olguların %79,5'inde saptandı. Ortostatik proteinüri %9,9, nutcracker sendromu %7,6 ve persistan proteinüri %2,9 oranlarında gözlendi. Spot idrarda protein/kreatinin oranı geçici proteinüri grubunda düşük seviyelerde izlenirken, ortostatik proteinüri ve nutcracker sendromu gruplarında anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Sonuç: Çocuk nefroloji polikliniğine yönlendirilen hastalarda en sık geçici proteinüri izlenirken ortostatik ve persistan proteinüri de azımsanmayacak oranlarda tespit edilmektedir. Bu nedenle çocuk nefroloji polikliniğine sevk edilmeden önce hastaların proteinüri durumu ve tipi açısından izlenmesi önerilmektedir. Ancak semptomatik hastalar ile renal hastalıkları düşündüren klinik ve laboratuvar bulgulara sahip olan hastaların doğrudan çocuk nefroloji polikliniğinde değerlendirilmesi ve izlenmesi gerekmektedir.

Özet (Çeviri)

Objective: Proteinuria is defined as the presence of an abnormally high amount of protein in the urine. Proteinuria which is frequently encountered in clinical practice can generally arise due to temporary causes such as fever, dehydration, and exercise, but it can also be an important indicator of chronic kidney diseases. Proteinuria is primarily examined under two main categories: transient and persistent proteinuria. Transient proteinuria can develop due to hemodynamic changes and can be observed at least once in the lives of approximately 10% of children. Persistent proteinurias on the other hand are generally associated with glomerular or tubular diseases and can be more severe. Orthostatic proteinuria which is frequently encountered in childhood is classified among non-pathological proteinurias with an incidence ranging from 0.65% to 5%. The aim of this study is to evaluate the etiological factors in patients presenting with asymptomatic proteinuria and to investigate the relationship between transient proteinuria and orthostatic proteinuria with independent variables such as birth weight, breastfeeding, and body mass index. Material and Methods: This study designed as a prospective cohort, included a total of 171 patients who presented to the pediatric nephrology outpatient clinic and had a protein level of 1+ or higher in the second complete urinalysis, as well as a spot urine protein/creatinine ratio >0.21. Results: Of the participants 35% of the patients included in the study were male and 65% were female. The most common diagnosis among the patients was transient proteinuria which was detected in 79.5% of the cases. Orthostatic proteinuria was observed in 9.9%, nutcracker syndrome in 7.6%, and persistent proteinuria in 2.9%. The protein/creatinine ratio in spot urine was observed to be low in the transient proteinuria group, while it was found to be significantly high in the orthostatic proteinuria and nutcracker syndrome groups. Conclusion: In patients referred to the pediatric nephrology outpatient clinic transient proteinuria is most commonly observed, while orthostatic and persistent proteinuria are also detected at significant rates. Therefore, it is recommended that patients be monitored for a period of time regarding their proteinuria status and type before being referred to the pediatric nephrology outpatient clinic. However symptomatic patients and those with clinical and laboratory findings suggestive of renal disease should be directly evaluated and monitored in the pediatric nephrology outpatient clinic.

Benzer Tezler

  1. Çocuklarda hematüri nedenleri

    The etiologies of hematuria in children

    NECATİ YILDIRIM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEVİNÇ EMRE

  2. Hemodiyaliz hastalarında abdominal aort anevrizması sıklığı ve risk faktörleri

    Insidans and risk factors of abdominal aort aneurysm in hemodialysis patients

    ALTAY KANDEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    NefrolojiAnkara Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. GÖKHAN NERGİZOĞLU

  3. Multiple myeloma hastalarında böbrek yetersizliği sıklığı ve klinik seyre etkileri

    The Prevalance of the renal failure in multiple myeloma patients and affects to the clinic course

    MURAT TANER GÜLŞEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Hematolojiİstanbul Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. SEVGİ KALAYOĞLU BEŞIŞIK

  4. Investigating the SARS-COV-2 specific antibody response in convalescent pediatric COVID-19 patients

    COVİD-19 tanısı alıp iyileşmiş pediatrik hastalarda SARS-COV-2'ye karşı spesifik antikor cevabının araştırılması

    FATMA ÖYKÜ ELASLAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Biyolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYÇA SAYI YAZGAN

  5. Böbrek nakli sonrası izlem böbrek biyopsilerinde İgA nefropati tekrarlama sıklığı ve prognoza etkisi

    Frequency of IgA nephropathy and its effect on prognosa in follow-up renal biopies after renal transplant

    EVRİCAN ZİN CEYLAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    NefrolojiEge Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLAY AŞCI