Geri Dön

Batı Anadolu helenistik dönem tiyatroları restitüsyon önerileri ve koruma sorunları

The Restitution proposals and conservation problems of the hellenistic theatres in the west Anatolia

  1. Tez No: 95890
  2. Yazar: ALİ KAZIM ÖZ
  3. Danışmanlar: PROF.DR. RECEP MERİÇ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Bölümü
  12. Bilim Dalı: Restorasyon Ana Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 184

Özet

ÖZET Eski çağlarda doğayla ilintili olayların gösteri diliyle anlatılması zamanla dini bir nitelik kazanmıştır. Doğayı tasvir eden tanrıların doğumu (bahar) coşkuyla kutlanır, ölümü (güz) ise yas törenleri ile resmedilirdi. Helen dünyasında bu tanrının ismi Dionysos olmuş ve değişik sıfatlar verilmiştir. Coşku ve eğlencenin tanrısına, zamanla köylülerin soylulara karşı sığındığı tanrı olma görevi yüklenmiş ve geniş halk kitleleri tarafından kabul edilmiştir. İlk kez Peisistratos zamanında (MÖ. 534), Atina'da, tiyatro sanatının başlangıcı olacak Dionysos şenlikleri yapılmıştır. Dionysos şenlikleri kapsamında düzenlenen tiyatro yarışmalarına üç çeşit oyunla katıhnırdı; tragedya, komedya ve satir oyunları... Klasik dönem Yunan tiyatrosunda, kalabalık bir koro tarafından oynanan temsiller, dairesel formdaki düz bir alanda (orkhestra) gerçekleştirilirdi. Düz alanlar tepe yamaçlarına yakın yapılırsa, seyredilmesi de kolay oluyordu. Tepe yamaçlarına önce ahşap sonra taş sıralar yerleştirildi (cavea). Orta düzlükteki oyunun daha çok seyirci tarafından izlenebilmesi için, sıralar yarım daireden biraz fazla, at nalı şeklinde inşa edildi. Orkhestra'nın diğer tarafına depo ve kulis işlevi gören çadırlar veya kulübeler kuruldu. Cavea'nın sabitlenmesine paralel olarak çadırlar da yerini taş yapılara (skene) bırakmıştır (Örn: Atina Dionysos Eleuthereus). Helenistik dönemde, MÖ. III. yüzyıldan itibaren oyunların ve oyuncuların niteliğinin değişmesinden sonra, sahne binasına yeni bir kat çıkılmış ve oyunlar bu katta (logeion) oynanmaya başlamıştır. Aynı zamanda sahne binası, depo işlevinin yanı sıra sahne dekoru olarak kullanılmaya başlamıştır. Cavea'ya ise özel oturma sıralan ve koltukları (proedria) yapılmıştır (Örn: Priene).Roma İmparatorluğunun gelişmesiyle yeni bir sanatsal anlayış yayılmaya başlamıştır. Tiyatro oyunlarının yanı sıra politik törenler ve zengin gösteriler için de kullanılan tiyatrolar, artık imparatorluğun kudretini gösteren prestij yapısı durumuna gelmiştir. Bu çerçevede Roma döneminde, öncelikle mevcut Helenistik tiyatrolar, değişiklik ve eklemeler yapılarak geliştirilmiştir. Tonoz kullanımı ile cavea yükseltilmiş, sahne binası çok katlı ve geniş bir niteliğe bürünmüştür (scaenae frons) (Örn: Ephesos). Roma döneminde gelişmeye başlayan bazı kentlere yeni anlayışa uygun tiyatrolar yapılmıştır (Örn: Aspendos). Bu tiyatrolarda Helenistik dönemden farklı olarak bazı yeni özellikler görülmektedir:. Helenistik dönemde zoamlu olarak tepe yamacına yapılan tiyatrolar, Roma döneminde kemer ve tonoz kullanımının gelişmesi ile düz alanlarda da yapılabiliyordu.. Helenistik tiyatroda, cavea ve sahne binası ayrı iki yapı olarak görünmekte iken, Roma döneminde yükseltilen parodos'lar ve üst cavea portikosu ile yapı, bir bütün olarak algılanmaktadır.. Helenistik dönemde tam daire olan orkhestra, küçülmüş ve derinleştirilerek su ve dövüş oyunlarına uygun hale getirilmiştir.. Roma tiyatrosu süsleme zenginliğinin arkasındaki kaba ve özensiz işçiliği ile Helenistik yapılardan kolaylıkla ayırt edilebilmektedir.. Helenistik tiyatro dinsel ve demokratik bir yapıda olmasına karşın Roma tiyatrosu sınıfsal farklılıkları gözetmekteydi. Anadolu tiyatroları kullanımlarına ve dönem farklılıklarına bağlı olarak dört grup altında incelenmektedir: 1. Özgün Helenistik Karakteri Yansıtan Tiyatrolar 2. Özgün Helenistik Karakteri Roma Döneminde Yitirmiş Tiyatrolar 3. Roma Döneminde Helenistik Üslupta Yapılmış (Greko - Romen) Tiyatrolar 4. Roma Dönemi Tiyatroları Özgün Helenistik karakteri yansıtan tiyatrolar olarak, Batı Anadolu'daki üç tiyatro incelemeye alınmıştır. Priene tiyatrosunda 1921 yılında Armin von Gerkan tarafından yapılan restitüsyon önerilerinde, mimari buluntuların fazla olduğu Helenistik dönemesas alınmış ve yapıdaki dönem eklerine liberasyon uygulanmıştır. 1992 yılından beri Wolf Koenigs tarafından yapılan çalışmalarda, skene ve proskenion'daki in situ bloklara konservasyon, konsolidasyon ve rekonstrüksiyon işlemleri uygulanmıştır. Pergamon'da, tiyatro, stoa ve tapınağın oluşturduğu yapı kompleksinin yeniden canlandırılması konusunda öneriler getirilmektedir. Öncelikle tiyatro terasının istinat duvarlarının sağlamlaştırılması gerekmektedir. Ayrıca ahşap sahne binasının yeniden kurulması da önerilmektedir. Yakın zamanda ortaya çıkarılmış Metropolis tiyatrosunda, henüz hiçbir restorasyon çalışması yapılmamıştır. İnceleme kapsamında, dönem ekleri ve bozulma nedenlerinin üzerine gidilmiş, bu konuda bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Roma döneminde özgün karakterini kaybeden tiyatro olarak Ephesos tiyatrosu seçilmiştir 1993 yılından beri İbrahim Ataç tarafından yürütülen restorasyon çalışmalarında, sağlamlaştırma ve kısmen de rekonstrüksiyon çalışmaları yapılmaktadır. Çalışmalar MS. II. ve IV. yüzyıllar arasında olan depremlerin hasarlarının giderilmesi yönünde olmaktadır. Tez kapsamındaki tiyatroların büyük çoğunluğunu, Roma döneminde Helenistik üslupta yapılan Geçiş dönemi (Greko-Romen) tiyatroları oluşturmaktadır. MÖ I. ve MS. 1. yüzyıl arasında kalan zaman dilimi, Geçiş Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu örnekler arasından iki tiyatro detaylı incelemeye alınmıştır. Aphrodisias tiyatrosunda, kaynaklardan ve yerinde alınan ölçümlerle (YAÖ) saptamalar ve değerlendirmeler yapılabilmiştir. ) Kadyanda tiyatrosunda ise, yüzeyde bol miktarda bulunan mimari elemanların yardımıyla restitüsyon önerisi geliştirilmiştir. Yapılan çalışmalar, Priene, Ephesos ve Metropolis tiyatroları ile karşılaştırılarak önemli sonuçlar elde edilmiştir. Aralarında iki yüzyıl kadar zaman farkı olan tiyatroların benzerlikleri, aynı geleneğin devam ettiğini göstermesi bakımından önemlidir. o Roma dönemi tiyatro örneği olarak Aspendos tiyatrosu kısa bir şekilde geçilmiştir.Sonuçta Batı Anadolu tiyatrolarının, dünya tiyatro tarihindeki önemi belirlenmiştir. Asıl sorun bu tiyatroların korunması konusunda yaşanmaktadır. 1995 yılında kabul edilen Segesta Bildirgesi, dünya çapında antik tiyatroların korunmasına ilişkin maddeler içermektedir. Buna göre, öncelikle, koruma işlevini gerçekleştirecek yasaların uygulanması, bilimsel ve teknik eğitimin verilmesi, gerekli maddi imkanların ve altyapının sağlanması gerekmektedir. Toplumda, kullanıcılarda ve yetkililerde bilgi alışverişini pekiştirerek korumaya yönelik bilinç oluşturulmalıdır. Tiyatroya olan ilgiyi arttıracak fakat yapının özelliğini bozmadan değerini yükseltecek nitelikli sanatsal etkinlikler düzenleyerek, korumanın gerekliliği ve bilinci aşılanabilir. Tiyatronun korunması, koruma ilkeleri ve uygulayıcıları ile izleyiciler, ziyaretçiler ve bölge sakinlerinin beklentileri arasında kurulacak denge ile sağlanmalıdır.

Özet (Çeviri)

ABSTRACT In ancient times, expressing the natural happenings in the form of scene shows, gained a religious character in the course of time. The Birth of the Gods, who represent nature, is celebrated with enthusiasm (Spring), and death is represented with mourning ceremonies (Autumn). In the Hellenistic world, the name of the nature God was Dionysos, and he was given a variety of attributes. At first, he was the God of enthusiasm and entertainment later he was the one whom the peasants trusted in battle against the nobles he was followed by large of people. During the Peisistratid period (534 BC.) in Athens, festivals were held in the name of Dionysos and this was the beginning of theatre art. Competitions unvolving plays, were a part of these festivals and the contestants had to present satyr three different kinds of plays: tragedy, comedy and satyr plays. In the Classical period of Greek Theatre, the plays which were performanced by a very large chorus, took place in a flat, circular area (orchestra). It was easier to watch the plays, if these flat areas were close to the slopes of hills. On this slopes, first wood, than stone benches were placed (cavea) The geometry of the raws of seats (cavea) for the audience was more than half a circle, closer to the shape of a horse shoe, to ler more people watch the plays. On the opposite side of the orchestra, tents and huts were built for storage and back-stage functions. When the cavea had a fixed place, the tents were turned into stone buildings (scene). (Ex; Athens Dionysos) In the Hellenistic Period, from the 3rd Cent. BC. with changes in the composition of plays and players, a new story was added to the stage building also functioned asa storage unit and as scenery. In the Cavea, some special seats and armchairs (proedria) were added (Ex: Priene). With the development of the Roman Empire a new mentality in art begun to spread. Theatres began to be used not only for plays, but also for special ceremonies and imposing shows and became the prestigious buildings of the Empire. This process started with the adaptation of the Hellenistic theatres to Roman's needs with some changes and additions. The cavea was raised with the used of the vaults; the stage building became multi-floored and was widened (scanea frons) (ex; Ephesos). In the cities which developed during the Roman Period, some new theatres were built in the Roman style. (Ex; Aspendos). These theatres have some differences from the Hellenistic period.. The need of building on the slope disappered with the use of vaults and arches. Vaulted places in order to raise the theatre were also used to allow the audience to circulate.. Overing the passages between Cavea and scene (parados) with vaults helped the building to be perceived as a whole. At the slope of the cavea, porticos with arches, strengthen the aesthetical effect. In the Hellenistic the cavea and scene were separated.. The orchestra in which plays no longer took place became smaller and lost its geometry as a whole circle. Later it was deepened to be used in a water and fighting shows-konistra.. Despite all the developments in the Roman Period behind the richnes of the ornaments, one can easily distinguish them from Hellenistic Theatres by the rough and careless workmanship. Anatolian Theatres are studied in 4 groups for their uses and periods; 1- Theatres which have original Hellenistic Characteristics. (Priene, Pergamon, Metropolis) 2- Theatres which lost their original Hellenistic Characteristics in the Roman Period. (Ephesos)3- Theatres which were built in the Hellenistic character in the Roman Period (Greko-Roman) (Aphrodisias, Kadyanda) 4- Roman theatres (Aspendos) As Theatres, which have original Hellenistic Characteristics, 3 theatres in western Anatolia studied. In 1921, as a restitution suggestion of Armin von Gerkan, for having more architectural findings, Hellenistic Period had taken as a base in Priene Theatre among other styles, which called liberation. Since 1922, by Wolf Koenigs, conservation, consolidation and reconstruction techniques were applied to in- situ blocks of skene and proskenion. In Pergamon, some proposals have been brought for the revival of Theatre, stoa and the temple. First, supporting walls of the theatre terrace should be consolidated. Besides, setting up the wooden scene building mass again was suggested too. In Metropolis Theatre which was excavated a short time ago, yet no restoration works have taken place. In research process, adding of different periods and reasons for deterioration have been examined. As Theatres, which had lost their original Hellenistic Characteristics in the Roman Period, theatre of Ephesos have been chosen in the thesis Since 1993, in restoration works, directed by Ibrahim Ataç, consolidation and partly reconstruction works have been made. These studies are consist of repairing the damages of the earthquakes, which happened in 2nd and 4th Century AD. In this study, mostly the theatres which were built in the Hellenistic Character in Roman Period, have been focused. The Period between 1st Century BC and 1st Century AD is called transition period. Among the examples of this period, 2 theatres have been researched in detail. In the theatre of Aphrodisias, according to the bibliographies and measurements taken in place, some determinations and evaluations could have been made. In Kadyanya Theatre, with the help of the architectural findings on the surface, restitution's suggestions have been developed. These studies (with their results) are compared with Priene, Ephesos and Metropolis theatres and some importantconclusions are produced. Similarities of the theatres which have 2 centuries age difference between each other are important for showing the continuation of the traditions. As an example of Roman theatres, Aspendos theatre have been examined briefly. As a conclusion, the importance of western Anatolian theatres among the history of world theatres have been determined. The main question is the protection of these monuments. The Segesta Report, which accepted in 1995, consists of items about preservation of antique theatres all around the world. According to these items, first the laws to supply the preservation function should be applied, scientific and technical education should be given and materialistic opportunities and substructure of the system should be set up. Consciousness of knowledge transferring between users and authorised people in the society should be constituted. To rise the consciousness in the need to protect, some organisations can be made to attract attention, but without causing any damage on the monuments.

Benzer Tezler

  1. Rhodiapolis Tiyatrosu ve Lykia tiyatroları

    Rhodiapolis Theater and Lycian theaters

    BANU ÖZDİLEK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    ArkeolojiAkdeniz Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEVZAT ÇEVİK

  2. Aydın yöresi halk kültürünün incelenmesi

    Başlık çevirisi yok

    K. ZÜMRÜT HASBEK ÖZTÜRK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Halk Bilimi (Folklor)İstanbul Teknik Üniversitesi

    Türk Halk Oyunları Ana Sanat Dalı

    DOÇ. DR. FİKRET DEĞERLİ

  3. Fluid identities and performative discourse: Hellenistic Temene of Demeter in Western Asia Minor

    Akışkan kı̇mlı̇kler ve edı̇msel söylem: Batı Anadolu'da Helenı̇stı̇k dönem Demeter Temenos'ları

    HAVVA GİZEM GÜNER

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    ArkeolojiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Tarihi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SUNA NAZİYET GÜVEN

    DR. ÖĞR. ÜYESİ PELİN YONCACI ARSLAN

  4. Batı Anadolu'daki Helenistik yapılarda yapı düzenleyici izlerin tanımlanması, sınıflandırılması ve korunması üzerine bir çalışma

    A study about identification, classification and preservation of signs as an organizer of Hellenistic buildings in Western Anatolia

    İSMET EMRE USTA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    MimarlıkDokuz Eylül Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HALİL İBRAHİM ALPASLAN