Geri Dön

Preterm yenidoğanlarda intranazal anne sütü uygulaması GMK-İVK (germinal matriks kanaması-intraventriküler kanama) gelişimini önleyebilir mi?

Intranasal breast milk administration as a preventive strategy for germinal matrix-intraventricular hemorrhage in preterm neonates

  1. Tez No: 960417
  2. Yazar: BUSE ERKAL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. LEYLA BİLGİN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 94

Özet

Giriş: İntraventriküler kanama (İVK), sınırlı tedavi seçenekleri ve olumsuz nörogelişimsel etkileri nedeniyle özellikle 32. gestasyon haftasından (GH) önce doğan ve doğum ağırlığı 1500 gram altındaki preterm bebeklerin yaklaşık %20-25'ini etkileyen önemli bir komplikasyondur. Son yıllarda gelişen ve iyileşen yenidoğan bakımı ile bu oranın %5-10 seviyesine düştüğü belirtilse de hala önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Anne sütünün çok sayıda nörotrofik faktör ve kök hücre içerdiği bilinmektedir. Klinik ve gözlemsel çalışmalarla anne sütü ile beslenmenin olumlu nörogelişimsel etkileri olduğu desteklenmektedir. Ayrıca hayvanlar üzerindeki deneysel veriler, nörotrofik faktörlerin ve kök hücrelerin intranazal uygulanmasının kan beyin bariyerini (KBB) aşmak ve terapötik ajanları doğrudan beyne iletmek için güvenli bir yöntem olduğunu ve neonatal beyin hasarının iyileşmesinde olumlu etkilerinin bulunduğunu göstermektedir. Amaç: Bu retrospektif çalışmada, insan anne sütünün bol miktarda nörotrofik faktör ve kök hücre içermesi nedeniyle pretermlerde beslenmeye ek olarak intranazal uygulanmasının nörogelişim üzerinde olumlu bir etkisi olup olmadığını, intraventriküler kanamayı önleyip önlemediğinin gösterilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Ocak 2016 ve Aralık 2023 tarihleri arasında İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde doğan ve Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde yatarak takip edilmiş, gebelik haftası 32 gestasyonel haftanın altında ve doğum ağırlığı 1500 gram altında olan 220 bebeğin verileri retrospektif olarak incelendi. Çalışma kapsamında Ocak 2020-Aralık 2023 tarihleri arasında doğan bebekler çalışma grubunu (İntranazal anne sütü (İNAS) uygulananlar), Ocak 2016-Aralık 2019 tarihleri arasında doğan bebekler kontrol grubunu (İNAS uygulanmayanlar) oluşturdu. Çalışma ve kontrol grubu arasında germinal matriks kanaması (GMK) ve intraventriküler kanama (İVK) açısından antenatal, natal ve postnatal olası risk faktörleri karşılaştırıldı. Çalışmaya dahil edilen tüm bebekler rutin olarak postnatal 1-3-7-14-28.günlerde ve taburculuk öncesinde transfontanel ultrasonografi (TFUS) ile GMK-İVK varlığı, evrelendirilmesi açısından değerlendirildi ve gruplar kendi aralarında karşılaştırıldı. Çalışmada GMK-İVK evrelemesinde Volpe sınıflaması kullanıldı. Bulgular: Çalışma grubu ve kontrol grubu arasında antenatal ve natal faktörler açısından fark saptanmadı. Postnatal faktörlerden bronkopulmoner displazi (BPD) sıklığı (p=0,007) ve patent duktus arteriozus (PDA) sıklığı (p=0,016) çalışma grubunda istatistiksel anlamlı düzeyde daha fazla saptandı. Konvansiyonel mod mekanik ventilasyon (MV) ihtiyacı 2 kontrol grubunda daha yüksek sıklıkta saptanmasına rağmen toplam MV süresi her iki grupta benzerdi. Tam enteral beslenmeye geçiş günü çalışma grubunda daha geç saptanmakla birlikte tam oral beslenmeye geçiş günleri benzerdi. Çalışma grubunda %100 olan tam oral beslenme, kontrol grubunda %96,1 saptandı ve %3,9 sıklıkta nazogastrik/orogastrik (NG/OG) sonda yardımıyla beslenme ile taburculuk gerçekleştirildi. Diğer postnatal faktörler karşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Gruplar arasında periventriküler lökomalazi (PVL) düzeyi, hidrosefali sıklığı ve tedavi yöntemleri açısından fark olmadığı belirlendi. Postnatal 1-3-7-14-28.günlerde ve taburculuk öncesinde TFUS ile GMK-İVK varlığı, evresi ve kanama rezorpsiyonu her iki grup için karşılaştırıldı, istatistiksel anlamlı bir fark saptanmadı. Ancak çalışma grubunda postnatal 1. gün kanama sıklığının istatistiksel anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu belirlendi (p=0,038). TFUS sonuçları detaylı incelendiğinde kontrol grubunda ileri evre kanama sıklığı daha yüksek olmakla birlikte, farklılık istatistiksel düzeyde anlamlı değildi. Sonuç: Çalışmamızda istatistiksel olarak anlamlı fark çıkmasa da TFUS sonuçları detaylı incelendiğinde intranazal anne sütü uygulaması ile ileri evre kanama sıklığının azalmasına yönelik bir eğilim gözlenmiştir. Anne sütünün içerdiği nörotrofik faktörlerin ve kök hücrelerin nörogelişim üzerinde olumlu etkileri olabileceğinin düşünülmesi nedeniyle intranazal anne sütü uygulaması makul bir uygulama gibi gözükmektedir. Ancak bu uygulamanın uzun dönem sonuçlarını dikkate alarak planlanmış ve optimal kullanımını belirleyecek geniş serili prospektif çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.

Özet (Çeviri)

Introduction: Intraventricular hemorrhage is a significant complication affecting approximately 20-25% of preterm infants born before 32 weeks of gestation and weighing less than 1500 grams. Due to limited treatment options and adverse neurodevelopmental effects, intraventricular hemorrhage remains a critical issue. Although recent advances in neonatal care have reduced its incidence, with rates between 5-10% in preterm infants under 32 weeks of gestation, it remains a major cause of morbidity and mortality. Human breast milk is known to contain numerous neurotrophic factors and stem cells. Clinical and observational studies support the positive neurodevelopmental effects of breastfeeding. Additionally, experimental data from animal studies suggest that intranasal administration of neurotrophic factors and stem cells is a safe method to bypass the blood-brain barrier and deliver therapeutic agents directly to the brain, potentially improving neonatal brain injury outcomes. Objective: This retrospective study aimed to determine whether the intranasal administration of human breast milk, in addition to enteral feeding, has a positive impact on neurodevelopment and whether it can prevent intraventricular hemorrhage in preterm infants, given the high concentration of neurotrophic factors and stem cells in breast milk. Materials and Methods: Data were retrospectively collected from 220 preterm infants born before 32 weeks of gestation and weighing ≤1500 grams, who were delivered at Istanbul Faculty of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology, and hospitalized in the Neonatal Intensive Care Unit between January 2016 and December 2023. Infants born between January 2020 and December 2023 constituted the study group (received intranasal breast milk), while those born between January 2016 and December 2019 formed the control group (did not receive intranasal breast milk). Antenatal, natal, and postnatal risk factors for intraventricular hemorrhage and germinal matrix hemorrhage were analyzed between the study and control groups. All included infants underwent routine transfontanelle ultrasonography (TFUS) on postnatal days 1, 3, 7, 14, and 28, as well as before discharge, to evaluate and classify intraventricular hemorrhage severity. The Volpe classification system was used for intraventricular hemorrhage staging. Results: When comparing the study and control groups, no significant differences were found in antenatal or natal factors. 4 Among postnatal factors, the study group had significantly higher rates of bronchopulmonary dysplasia (BPD) (p=0.007) and patent ductus arteriosus (PDA) (p=0.016). Although conventional mechanical ventilation (MV) was required more frequently in the control group, the total duration of MV was similar between groups. The transition to full enteral feeding was delayed in the study group, whereas the time to full oral feeding was comparable. In the study group, 100% of infants achieved full oral feeding, whereas in the control group, 96.1% reached this milestone, with 3.9% requiring NG/OG tube-assisted feeding at discharge. No significant differences were observed in other postnatal factors. There were no significant differences between the groups in terms of periventricular leukomalacia (PVL), hydrocephalus incidence, or treatment approaches. TFUS evaluations at postnatal days 1, 3, 7, 14, and 28, as well as before discharge, showed no statistically significant differences in intraventricular hemorrhage incidence, staging, or hemorrhage resorption. However, the study group had a significantly higher rate of hemorrhage on postnatal day 1 (p=0.038). Detailed TFUS analysis revealed a higher incidence of severe hemorrhage in the control group, but this difference was not statistically significant (p=0.468). Conclusion: Although no statistically significant differences were observed, detailed TFUS evaluations at postnatal days 1, 3, 7, 14, and 28, as well as before discharge, indicated a trend toward a reduced incidence of severe hemorrhage with intranasal breast milk administration. Intraventricular hemorrhage remains a major cause of morbidity and mortality in preterm infants due to its limited treatment options and negative neurodevelopmental effects. Given that breast milk is rich in neurotrophic factors and stem cells, is inexpensive, easy to administer, and potentially beneficial for neurodevelopment, intranasal breast milk application is expected to become more widely used. However, further large-scale prospective studies are necessary to assess its long-term outcomes and determine optimal usage.

Benzer Tezler

  1. Investigation of neurorestorative properties of intranasallyadministered colostrum-derived exosomes in periventricularleukomalacia model

    Kolostrum kökenli intranazal eksozom tedavisinin periventriküler lökomalazi sıçan modelinde nörorestoratif etkinliğinin değerlendirilmesi

    ŞERİFE BEYZA TÜRE

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    BiyolojiDokuz Eylül Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞERMİN GENÇ

  2. Preterm yenidoğanlarda umbilikal kord kanında inflamasyon parametrelerinin ve Pentraksin' III'ün (PTX3) değerlendirilmesi

    Evaluation of Pentraxin III (PTX3) and inflammation parameters in the umbilical cord's blood in the preterm newborns infants

    BAHAR ÖZTELCAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEskişehir Osmangazi Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET ARİF AKŞİT

  3. Preterm yenidoğanlarda mekanik ventilasyon sırasında inspire edilen gazın ısı ve nem ölçümünün fizyolojik parametrelere etkisi

    The effect of temperature and humidity measurement of inspired gas on the physiological parameters of preterm newborns receiving mechanical ventilation therapy

    SEMA BAYRAKTAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Hemşirelikİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SERAP BALCI

  4. Preterm yenidoğanlarda ekstübasyon öncesi tek doz deksametazonun reentübasyonu önlemedeki etkiinlik ve güvenilirliği

    Başlık çevirisi yok

    MURAT PALABIYIK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP İNCE

  5. Preterm yenidoğanlarda materyal ile pozisyon vermenin ve el-yüz manevrasının fizyolojik parametrelere ve stres belirtilerine etkisi

    The effect of positioning with material and hand-face maneuver on physiological parameters and stress symptoms in preterm newborns

    IŞIL AR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Hemşirelikİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SERAP BALCI