Süt çocuğunun geçici hipogamaglobulinemisi ve sınıflandırılamayan hipogamaglobulinemi ön tanılarıyla takip edilen hastaların konjuge pnömokok aşı yanıtlarının değerlendirilmesi
Evaluation of conjugated pneumococcal vaccine responses of patients followed with the prediagnoses of transient hypogammaglobulinaemia of infancy and unclassified hypogammaglobulinaemia
- Tez No: 960622
- Danışmanlar: PROF. DR. FİLİZ ORHON
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Allerji ve İmmünoloji, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Allergy and Immunology, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Sosyal Pediatri Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 115
Özet
İntrauterin dönemde fetüs yeterince uyarıldığında gebeliğin 20. haftasında IgM veya IgG üretebilir. Ancak normal koşullarda yenidoğanın IgG seviyeleri, transplasental yolla geçen maternal IgG'nin bir yansımasıdır Maternal antikorların yarı ömrü yaklaşık 30 gün olduğundan bebekte 4-9. aylar arasında değişken ve fizyolojik bir hipogamaglobulinemi görülebilir. Bu duruma süt çocukluğunun geçici hipogamaglobulinemisi (SÇGH) adı verilir. Dört yaşından büyük olup hipogamaglobulinemisi devam eden ve antikor eksikliği ile seyreden ve diğer primer immün yetmezlik kriterlerini karşılamayan hastaların 'sınıflandırılamayan hipogamaglobulinemi' (SH) tanısı ile izlenmesi önerilmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda bu hastaların IgG düzeylerinin 7-8 yaşa kadar düzeldiği, buna karşın bir kısmının ise normal sınırlara ulaşmadığı gösterilmiştir. Pnömokoklar (Streptococcus pneumoniae), çocukluk çağının en önemli enfeksiyon hastalıkları etkenlerindendir. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre pnömokokal hastalıklar (menenjit, bakteriyemik/noninvazif pnömoni, bakteriyemi) 5 yaş altındaki çocuklarda aşı ile önlenebilen ölümlerin ilk sırasında yer almaktadır. Ülkemizde 2011 yılında 13 değerlikli konjuge pnömokok aşısı (KPA13) uygulanmaya başlanmıştır. KPA13 2019 yılından itibaren Genişletilmiş Bağışıklama Programında yaşamın ilk yılında 2+1 aşı şeması (2, 4, 12. aylarda) şeklinde uygulanmaktadır. Dünyada KPA13'ün uygulanmaya başlamasından sonra özellikle 5 yaş altında çocuklarda invazif pnömokok enfeksiyonu riskinin %98 azaldığı bildirilmiştir. Pnömokok aşısının koruyuculuğu iki yöntemle ölçülebilir. Aşılama ile uyarılan IgG'nin enzim immunoassay ile ölçülmesi ve opsonofagositik etkinliğinin ölçülmesi koruyuculuğun belirlendiği iki yöntemdir. Literatürde SÇGH ve SH ön tanılı hastalarda pnömokok antikor düzeylerinin ve aşı yanıtının değerlendirildiği kısıtlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Çalışmamızın amacı; 24-72 ay yaş aralığına sahip, KPA13 ile primer aşı şeması tamamlanmış olan ve SÇGH ve SH ön tanısıyla izlenen hastalarda pnömokok antikor düzeylerini serolojik ve klinik olarak değerlendirmek ve primer aşı şeması tamamlanmış aynı yaş grubundaki sağlıklı çocukların pnömokok antikor düzeyleri ile karşılaştırmaktır. Diğer yandan, bu hasta grubunda primer pnömokok aşılaması tamamlandıktan sonra aşı yanıtının tespit edilmesi, aşı yanıtını etkileyen faktörlerin belirlenmesi, ek doz aşı gereksiniminin olup olmadığının ve süresinin tespit edilmesi ikincil olarak amaçlanmıştır. Çalışmaya Ocak 2024-Temmuz 2024 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi (AÜTF) Çocuk Immünoloji Alerji Bilim Dalı Polikliniği'ne başvuran, yaşları 24-72 ay arasında olan, ESID'in 2019'da güncellediği tanı kriterlerine göre geçici veya sınıflandırılamayan hipogamaglobulinemi düşünülen hastalar ebeveynlerinden onam alınarak dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastaların hepsi KPA13 ile pnömokok aşı şemasını tamamlamış hastalardır. AÜTF Sosyal Pediatri Bilim Dalı Polikliniğine başvuran yaş grubu benzer, enfeksiyon veya kronik hastalık bulgusu olmayan ve aşılanması yaşına göre tam olan sağlıklı çocuklar ebeveynlerinden onam alındıktan sonra sağlıklı kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma ve kontrol grubunu oluşturan çocuklardan 5'er cc venöz kan örneği alınarak 4 C⁰'de santrifüj edilmiş ve elde edilen serum örnekleri ayrılarak anti-PNP IgG düzeylerinin ELISA yöntemiyle çalışıldığı güne kadar -20 C⁰'de muhafaza edilmiştir. Hasta grubunun başvurudaki ön tanılarına bakıldığında 32'sinin SÇGH, 6'sının ise SH olarak takibe alındığı görülmüştür. Bu hastaların takip sürecinde nihai tanıları incelendiğinde 24'ü (%63.2) SÇGH, 14'ü (%36.8) ise SH tanısı ile takibe devam etmiştir. Hastaların 28'i (%73.7) erkek, 10'u (%26.3) kızdı. (p=0.268). 24-35 ay aralığında 10 hasta (%26.3), 36-47 ay aralığında 9 hasta (%23.7), 48-59 ay aralığında 9 hasta (%23.7), 60-71 ay aralığında ise 10 hasta (%26.3) bulunmaktaydı. SH tanısı alan hastaların hepsi 4-6 yaş aralığında olup SÇGH ve SH tanısı alan hastalar arasında yaş grupları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p0.05). SÇGH hastalarının 6'sının (%25) Ig değerleri yaşa göre normal aralıklarına izlemde ulaşmıştır. Bu 6 hastanın Ig değerlerinin düzelme ayları ortalama 56.17±18.85 ay olarak saptanmıştır [ortanca 62 ay (min-maks: 26-72)]. Tedavi sonrası tüm hastaların %89.7'sinde semptomlarda iyileşme olduğu tespit edilmiştir. SÇGH ve SH grupları arasında tedavi sonrası semptomlarda düzelme açısından anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmamızda serotip spesifik antikor yanıtı değil, pnömokokların 23 serotipine toplu yanıtına bakılmış ve pnömokoklara karşı koruyuculuğu gösteren bir kestirim değeri kullanılmamıştır. Anti-PNP IgG düzeyleri SÇGH tanılı hastalarda 55.45±72.52 mg/l (median 24.5 mg/l) ve SH tanılı hastalarda 29.35±26.85 mg/l (median 21.9 mg/l) olarak bulunmuştur. Kontrol grubunda ise bu değerler 25.84±14.43 mg/l (median 22.8 mg/l) olarak ölçülmüştür. Hasta grubunda SÇGH ve SH tanısına göre anti-PNP IgG düzeyleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p=0.410). Her iki hasta grubunun benzer antikor yanıtı oluşturduğu tespit edilmiştir. Anti-PNP IgG düzeyleri hasta grubu yaşa göre dört gruba ayrılıp değerlendirildiğinde; yaş grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p=0.292). Anti-PNP IgG düzeyleri kontrol grubu yaşa göre 4 gruba ayrılıp değerlendirildiğinde; yaş grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p=0.587). Hasta grubunda (hem tüm hastalarda hem de yaş gruplarında) hem de kontrol grubunda, son KPA13 dozu üzerinden geçen süre ile anti-PNP IgG düzeyleri arasında korelasyon değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı korelasyon bulunmamıştır. Hasta grubunda IgG ve IgM değerlerinin ikisinin birlikte düşük olduğu grupta anti-PNP IgG düzeylerinin istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte diğer gruplara göre daha düşük olduğu belirlenmiştir. Hastaların klinik özellikleri ile anti-PNP IgG düzeyleri arasında istatistiksel anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). İzlemde Ig'leri düzelen grubun anti-PNP IgG düzeylerinin düzelmeyen gruba göre istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak, çalışmamız SÇGH ve SH tanılı 24-72 ay yaş grubundaki hastalarda pnömokok antikor düzeyini değerlendiren önemli bir çalışmadır. Çalışmamızın en önemli sonuçlarından biri literatürdeki önceki çalışmalardan farklı olarak, KPA13 ile primer aşılaması tamamlanmış SÇGH ve SH tanılı hastalarla, sağlıklı kontrol grubu arasında anti-PNP IgG değerleri açısından istatistiksel anlamlı fark bulunmayışıdır. Bu bulgu SÇGH ve SH tanılı hastalarda sağlıklı çocuklara benzer pnömokok antikor düzeylerinin olduğunu göstermekte ve KPA13 aşısı ile primer serisi tamamlanmış bu çocuklarda yeterli aşı yanıtının geliştiğini düşündürmektedir. Çalışmamızda istatistiksel olarak anlamlı fark olmasa da tanı anında hasta grubunda IgG ve IgM'nin birlikte düşük olması pnömokok antikor düzeyinin yetersiz olabileceğini gösteren bir belirteç olarak tespit edilmiştir. Diğer yandan, Ig'leri düzelen grubun anti-PNP IgG düzeyleri, istatistiksel anlamlılık olmamakla birlikte Ig'leri düzelmeyen gruba göre daha yüksek bulunmuştur. Bu bulgular hastaların izlemlerinde Ig düzeylerinin belirli sürelerle analizinin ve bu hastalarda pnömokok aşılamasının önemini gösteren bir bulgudur. Literatürde primer KPA aşı şemasını tamamlamış SÇGH ve SH tanılı hastaların pnömokok antikor düzeylerine ve aşı yanıtına dair kısıtlı çalışma bulunmakta olup bu hasta grubunda daha fazla hasta ve sağlıklı çocuk popülasyonunun dahil edildiği, pnömokok serotiplerine özgül ölçümlerin yapıldığı ve farklı pnömokok aşılarına karşı yanıtların incelendiği farklı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
In the intrauterine period, when the fetus is sufficiently stimulated, it can produce IgM or IgG at 20 weeks of gestation. Since the half-life of maternal antibodies is approximately 30 days, a variable and physiological hypogammaglobulinaemia may be seen in the infant between 4-9 months. This condition is called transient hypogammaglobulinaemia of infancy (THI). Patients older than four years of age with persistent hypogammaglobulinaemia and antibody deficiency who do not meet other criteria for primary immunodeficiency should be followed up with a diagnosis of 'unclassifiable hypogammaglobulinaemia' (UH). In some studies, it has been shown that IgG levels of these patients improve until the age of 7-8 years, whereas some of them do not reach normal limits. Pneumococci (Streptococcus pneumoniae) are among the most important infectious agents of childhood. According to the data of the World Health Organization, pneumococcal diseases (meningitis, bacteraemic/noninvasive pneumonia, bacteremia) rank first among vaccine-preventable deaths in children under 5 years of age. In our country, 13-valent PCV (PCV13) was started to be implemented in 2011. Since 2019, PCV13 has been administered in the Expanded Immunization Programme as a 2+1 vaccine scheme (2, 4, 12 months) in the first year of life. It has been reported that the risk of invasive pneumococcal infection decreased by 98%, especially in children under 5 years of age, after the introduction of PCV13 in the world. The protection of pneumococcal vaccine can be measured by two methods. Measurement of IgG induced by vaccination by enzyme immunoassay and measurement of opsonophagocytic activity are the two methods by which protection is determined. There are limited number of studies in the literature evaluating pneumococcal antibody levels and vaccine response in patients with a prediagnosis of THI and UH. The aim of our study was to serologically and clinically evaluate the pneumococcal antibody levels in patients aged between 24-72 months, whose primary vaccination schedule was completed with PCV13 and who were followed up with a prediagnosis of THI and UH, and to compare them with the pneumococcal antibody levels of healthy children in the same age group whose primary vaccination schedule was completed. On the other hand, the secondary aim was to determine the vaccine response after the completion of primary pneumococcal vaccination in this patient group, to determine the factors affecting the vaccine response, and to determine the need for additional doses of vaccine and its duration. Between January 2024 and July 2024, patients aged between 24-72 months who were admitted to the Pediatric Immunology Allergy Department Outpatient Clinic of Ankara University Faculty of Medicine (AÜTF) between January 2024 and July 2024 and who were considered to have transient or unclassifiable hypogammaglobulinaemia according to the diagnostic criteria updated by ESID in 2019 were included in the study after obtaining consent from their parents. All of the patients included in the study were patients who completed the pneumococcal vaccination scheme with PCV13. Healthy children of similar age group, without signs of infection or chronic disease and with complete vaccination according to their age, who applied to the AÜTF Social Pediatrics Department Polyclinic were included in the study as a healthy control group after obtaining consent from their parents. Venous blood samples of 5 cc each were taken from the children constituting the study and control groups, centrifuged at 4 C⁰ and the serum samples obtained were separated and stored at -20 C⁰ until the day anti-PNP IgG levels were studied by ELISA method. When the preliminary diagnoses of the patient group at admission were analyzed, it was observed that 32 patients were followed up as THI and 6 patients were followed up as UH. When the final diagnoses of these patients were analyzed during the follow-up period, 24 (63.2%) were followed up with the diagnosis of THI and 14 (36.8%) with the diagnosis of UH. 28 (73.7%) of the patients were male and 10 (26.3%) were female (p=0.268). There were 10 patients (26.3%) in the range of 24-35 months, 9 patients (23.7%) in the range of 36-47 months, 9 patients (23.7%) in the range of 48-59 months, and 10 patients (26.3%) in the range of 60-71 months. All of the patients diagnosed with UH were in the age range of 4-6 years and a statistically significant difference was found between the patients diagnosed with THI and UH in terms of age groups (p0.05). Ig values of 6 (25%) of the THI patients reached normal ranges according to age in the follow-up. The mean time to recovery of Ig values in these 6 patients was 56.17±18.85 months [median 62 months (min-max: 26-72)]. After treatment, 89.7% of all patients had improvement in symptoms. There was no significant difference between THI and UH groups in terms of symptom improvement after treatment (p>0.05). In our study, global response to 23 serotypes of pneumococci was analyzed, not serotype-specific antibody response, and no predictive value indicating protection against pneumococci was used. Anti-PNP IgG levels were found to be 55.45±72.52 mg/l (median 24.5 mg/l) in patients with THI and 29.35±26.85 mg/l (median 21.9 mg/l) in patients with UH. In the control group, these values were 25.84±14.43 mg/l (median 22.8 mg/l). No statistically significant difference was found when anti-PNP IgG levels were compared according to the diagnosis of THI and UH in the patient group (p=0.410). It was determined that both patient groups produced similar antibody response. When anti-PNP IgG levels were evaluated by dividing the patient group into four groups according to age, no statistically significant difference was found between the age groups (p=0.292). When the anti-PNP IgG levels were evaluated by dividing the control group into 4 groups according to age, no statistically significant difference was found between the age groups (p=0.587). When the correlation between the time elapsed since the last dose of PCV13 and anti-PNP IgG levels was evaluated in the patient group (both in all patients and age groups) and in the control group, no statistically significant correlation was found. In the patient group, anti-PNP IgG levels were found to be lower in the group in which both IgG and IgM values were low compared to the other groups, although not statistically significant. No statistically significant difference was found between the clinical characteristics of the patients and anti-PNP IgG levels (p>0.05). It was found that the anti-PNP IgG levels of the group whose Ig levels recovered in the follow-up were higher than those of the group whose Ig levels did not recover, although not statistically significant. In conclusion, our study is an important study evaluating pneumococcal antibody levels in patients aged 24-72 months diagnosed with THI and UH. One of the most important results of our study is that, unlike previous studies in the literature, there was no statistically significant difference in anti-PNP IgG levels between patients diagnosed with THI and UH who had completed primary vaccination with PCV13 and the healthy control group. This finding shows that pneumococcal antibody levels in patients diagnosed with THI and UH are similar to healthy children and suggests that adequate vaccine response has developed in these children whose primary series was completed with PCV13 vaccine. Although there was no statistically significant difference in our study, the fact that IgG and IgM were low together in the patient group at the time of diagnosis was found to be a marker indicating that the pneumococcal antibody level may be insufficient. On the other hand, anti-PNP IgG levels of the group whose Ig levels recovered were found to be higher than the group whose Ig levels did not recover, although there was no statistical significance. These findings indicate the importance of analyzing Ig levels at certain periods in the follow-up of patients and the importance of pneumococcal vaccination in these patients. In the literature, there are limited studies on pneumococcal antibody levels and vaccine response in patients diagnosed with SCD and SH who have completed the primary PCV vaccination scheme. There is a need for different studies in this patient group in which more patients and healthy children are included, pneumococcal serotype-specific measurements are made and responses to different pneumococcal vaccines are examined.
Benzer Tezler
- 2007-2018 yılları arasında pediatrik immünoloji-allerji bilim dalında geçici veya sınıflandırılamayan hipogamaglobulinemi tanısı ile izlenen hastaların klinik immünolojik ve laboratuar özelliklerinin değerlendirilmesi
Evaluation of clinical, immunological and laboratory features of transient or unclassified hypogammaglobulinemia patients diagnosed in the pediatric immunology-allergy department between 2007-2018
MERVE KARAMAN YILMAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Allerji ve İmmünolojiAnkara ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ESİN FİGEN DOĞU
- Süt çocuğunun geçici hipogamaglobulinemisi, parsiyel IgA eksikliği, selektif IgM eksikliği tanısı alan hastalarda B hücre alt grupları
B Cell Subsets in patients with transient hypogammaglobulinemia of infancy, partial IgA deficiency and selective IgM deficiency
FUNDA ÇİPE
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Allerji ve İmmünolojiAnkara ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FİGEN DOĞU
- Sık enfeksiyon geçiren çocuklarda primer immün yetersizlik açısından tanısal değerlendirme
Assessment of primary immune deficiency by evaluating children with frequent infections
SONAY ALDIRMAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. YILDIZ CAMCIOĞLU
- Çocuk immünoloji departmanında takip edilen primer immün yetmezlikli hastaların üç yıllık sonuçları
The results of primary immunodeficiency patients that followed by a new established pediatric immunology clinic
MAHMUT TAŞDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Allerji ve İmmünolojiOndokuz Mayıs ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ALİŞAN YILDIRAN
- Süt çocuğunun geçici hipogammaglobulinemisi olan olgularda IVIG kullanımının tedavi etkinliği ve spesifik antikor yanıtına etkisinin izlenmesi
Temporary of infancy hipogammaglobulinemisi treatment of patients with the USE of İVİG efficiency and specific antibody response monitor the impact of
LALE MEMMEDOVA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NECİL KÜTÜKÇÜLER