Kanuni sultan süleyman eğitim araştırma hastanesi'nde plasenta previa olgularına yaklaşımda genel kadın doğum kliniği ile perinataloji kliniğinin tanı, tedavi ve sonuçlar açısından karşılaştırılması
Comparison of diagnosis, management, and outcomes between the general obstetrics clinic and the perinatology clinic in the approach to placenta previa cases at kanuni sultan süleyman training and research hospital
- Tez No: 963945
- Danışmanlar: PROF. DR. HALİL ASLAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2014
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 114
Özet
Amaç: Plasenta previa olgularına hastanemizde Şubat 2012 öncesi genel obstetri kliniğinin yaklaşımı ile Şubat 2012 sonrası başında perinataloji kliniğinin bulunduğu multidisipliner ekip yaklaşımının maternal ve neonatal sonuçlar açısından karşılaştırılması. Gereç ve yöntem: Bu retrospektif çalışma, Ocak 2008-Haziran 2013 tarihleri arasında Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi kadın doğum kliniğinde sezaryen ile doğum yapan plasenta previa tanılı hastaların dosyaları geriye dönük taranarak yürütüldü. Çoğul gebelikler, viabilite sınırının altındaki gebelikler, hastanemize herhangi bir başvurusunda plasenta previa tanısı almış, ancak doğumunu hastanemizde gerçekleştirmemiş olan hastalar ve doğumunu hastanemizde, ancak inkomplet plasenta previa nedeniyle NSD ile gerçekleştirmiş olan hastalar çalışma dışı tutuldu. Çalışmanın kapsadığı süreçte hastaneye başvuran toplam 742 adet plasenta previa tanılı hastadan 328'i çalışmaya dahil edildi. Bu hastalar, Şubat 2012 öncesi genel kadın doğum kliniği tarafından değerlendirilen 184 hastanın oluşturduğu Grup 1 ve Şubat 2012 sonrası perinataloji kliniği tarafından değerlendirilen 144 hastanın oluşturduğu Grup 2 olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışmaya alınan tüm hastaların yaşları, obstetrik ve jinekolojik anamnezleri, klinik tanıları, prenatal tanı varlığı, doğumda gebelik haftaları, detaylı perioperatif bilgileri, intraoperatif komplikasyon varlığı, histerektomi ihtiyacı, hastanede kalış süreci, kan transfüzyon ihtiyacı, postoperatif komplikasyonların varlığı, maternal morbidite durumları ve yenidoğanın doğum ağırlığı, cinsiyeti, 1. ve 5. dakika Apgar skorları kaydedildi. Bulgular: Şubat 2012 sonrası grupta yaş ortalaması, Şubat 2012 sonrası gruptan belirgin olarak yüksek bulundu (29.9 vs 31.1, p=0.04). Gravida, parite, abortus, küretaj ve yaşayan çocuk sayılarının ortalamaları açısından iki grup arasında fark izlenmedi (p>0.05). Şubat 2012 öncesi grupta plasenta previa totalis oranı %59.24, parsiyalis oranı %18.48, marginalis oranı %17.93 ve low lying oranı %4.35 olarak; Şubat 2012 sonrası grupta plasenta previa totalis oranı %68.06, parsiyalis oranı %8.33, marginalis oranı %20.14 ve low lying oranı %3.47 olarak bulundu. İki grupta da plasenta previa totalis oranı belirgin derecede baskın bulunmakla beraber, dağılımlar açısından iki grup arasında fark izlenmedi (p>0.05). Şubat 2012 sonrası grupta geçirilmiş sezaryen sayısı 3 ve üzerinde olan hasta oranının anlamlı derecede yüksek olduğu bulundu (%9.72 vs %2.17). Geçirilmiş uterin cerrahi öyküsü açısından 97 iki grup arasından fark izlenmedi (%2.72 vs %4.17, p=0.469). Şubat 2012 öncesinde hastaların %20.11'inde çeşitli seviyelerde insersiyon anomalisi saptanırken, Şubat 2012 sonrasında hastaların %29.17'sinde tespit edildi. İnsersiyon anomalilerin dağılımı açısından farklılık saptanmadı (p=0.301). Prenatal tanı alma oranı, Şubat 2012 sonrasında anlamlı derecede yüksek bulundu (%70.11 vs %91.67, p=0.0001). Doğumda ortalama gebelik haftasının, Şubat 2012 sonrasında (35.71), öncesine göre (35.04) belirgin derecede ileri gebelik haftaalarına kaydığı izlendi. Operasyonda uygulanan cilt ve uterus insizyonları açısından Şubat 2012 sonrasında çok belirgin değişiklik gözlendi, göbek altı median cilt insizyonunun, vertikal ve üst segment transvers uterin insizyonun uygulanma oranlarının anlamlı derecede yükseldiği görüldü (p=0.0001). Şubat 2012 sonrasında histerektomi yapılma oranlarının belirgin derecede yükseldiği (%9.78 vs %21.53, p=0.003), buna bağlı olarak operasyon süresinin (48.42 vs 61.22 dakika, p=0.0001) ve operasyonda dren kullanılma oranlarının (%20.65 vs %36.81, p=0.001) da 2012 sonrasında anlamlı artış gösterdiği izlendi. Yine bunun sonucu olarak, operasyonda plasental yatak sütürlerinin uygulanmasının Şubat 2012 sonrasında anlamlı derecede azaldığı görüldü (%33.70 vs %20.14, p=0.007). İntrauterin balon tamponaj, kompresyon sütürü, bilateral uterin ve hipogastrik arter ligasyonu gibi cerrahi müdahalelerin uygulanma oranları açısından iki grup arasından anlamlı fark izlenmedi (p>0.05). Hastanede kalış süreleri açısından iki grup arasında anlamlı fark gözlenmedi (p>0.05). Şubat 2012 sonrasında perinataloji ekibi tarafından gerçekleştirilen operasyonların oranında anlamlı artış olduğu görüldü (%12.50 vs %74.31, p=0.0001). Yara yeri enfeksiyonu, üriner sistem yaralanması ve relaparotomi ihtiyacı açısından iki grup arasında anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). Şubat 2012 öncesi ve sonrası hastaların giriş, çıkış hematokrit değerleri ve bu ikisinin farkları açısından iki grup arasından anlamlı fark görülmedi (p>0.05). Şubat 2012 öncesi ve sonrası hastalara transfüze edilen kan ürünlerinin (eritsosit süspansiyonu, trombosit süspansiyonu ve taze donmuş plazma) ortalamaları açısından iki grup arasında anlamlı fark izlenmedi, ancak fibrinojen replasmanının Şubat 2012 sonrasında anlamlı derecede azaldığı tespit edildi (0.45 vs 0.13 gr, p=0008). Neonatal sonuçlarda, Şubat 2012 sonrasında kız bebek görülme oranının anlamlı şekilde yükseldiği görüldü (%40.76 vs %54.86, p=0.011). Şubat 2012 sonrasındaki bebeklerin doğum ağırlıklarının ortalamasının (2754,44 gr), Şubat 2012 öncesinden (2544.4 gr) anlamlı derecede yüksek olduğu izlendi (p=0.014). 1. Dakika Apgar skorlarının ortalamasının, Şubat 2012 sonrasında anlamlı yükselme gösterdiği 98 (6.38 vs 7.23, p=0.0001), 5. Dakika Apgar skorlarının ortalaması açısından ise iki grup arasında fark olmadığı (8.54 vs 8.63, p>0.05) tespit edildi. Plasenta previa ile ilişkili maternal veya perinatal mortalite izlenmedi. Sonuçlar: Plasenta previanın antenatal dönemde perinataloji kliniği tarafından tanınması, plasental lokalizasyonun ve insersiyon anomalisi varlığının USG ile detaylı olarak değerlendirilmesi, preoperatif hazılıklarının başında perinataloji kliniğinin bulunduğu multidisipiliner bir ekip tarafından gerçekleştirilmesi, operasyon tarihinin ve şeklinin elektif olarak belirlenmesi, özellikle kan ve kan ürünlerinin preoperatif dönemde hazırlanması plasenta previa ile ilişkili maternal ve neonatal morbiditenin azalması ile doğrudan ilişkilidir. Plasenta previa tanılı hastalar, 24 saat aktif çalışan kan bankasının ve yoğun bakım ünitesinin bulunduğu terisyer merkezlerde takip ve tedavi edilmelidir.
Özet (Çeviri)
Objective: To compare maternal and neonatal outcomes between the management approach of the general obstetrics clinic before February 2012 and the multidisciplinary team approach led by the perinatology clinic after February 2012 in patients diagnosed with placenta previa at our hospital. Materials and Methods: This retrospective study reviewed the medical records of patients diagnosed with placenta previa who underwent cesarean delivery at the Obstetrics and Gynecology Clinic of Kanuni Sultan Süleyman Training and Research Hospital between January 2008 and June 2013. Multiple pregnancies, pregnancies below the threshold of viability, patients diagnosed with placenta previa at any admission but who delivered elsewhere, and patients delivered vaginally due to incomplete placenta previa were excluded. Of the 742 placenta previa cases evaluated during the study period, 328 were eligible and included. Patients were divided into two groups: Group 1 consisted of 184 patients managed by the general obstetrics clinic before February 2012, and Group 2 consisted of 144 patients managed by the perinatology clinic after February 2012. Maternal age, obstetric and gynecological history, clinical diagnosis, presence of prenatal diagnosis, gestational age at delivery, detailed perioperative data, intraoperative complications, need for hysterectomy, length of hospital stay, transfusion requirement, postoperative complications, maternal morbidity, as well as neonatal birth weight, sex, and 1st and 5th minute Apgar scores were recorded. Results: The mean maternal age was significantly higher in the post–February 2012 group (29.9 vs. 31.1 years, p = 0.04). No significant differences were observed between the groups regarding gravida, parity, abortion, curettage history, or number of living children (p > 0.05). The distribution of placenta previa subtypes did not differ significantly between the groups (p > 0.05), with placenta previa totalis being the predominant type in both. The proportion of patients with ≥3 prior cesarean deliveries was significantly higher after February 2012 (9.72% vs. 2.17%). The rate of prenatal diagnosis was significantly higher post–February 2012 (70.11% vs. 91.67%, p = 0.0001). The mean gestational age at delivery was also higher after 2012 (35.71 vs. 35.04 weeks). Marked changes were observed in surgical incisions after 2012, with significantly increased use of subumbilical midline skin incisions and vertical or upper-segment transverse uterine incisions (p = 0.0001). The rate of hysterectomy was notably higher post–February 2012 (9.78% vs. 21.53%, p = 0.003), accompanied by increased operative time (48.42 vs. 61.22 minutes, p = 0.0001) and drain use (20.65% vs. 36.81%, p = 0.001). Consequently, the application of placental bed sutures significantly decreased after 2012 (33.70% vs. 20.14%, p = 0.007). No significant differences were found between groups regarding intrauterine balloon tamponade, compression sutures, or uterine/ hypogastric artery ligation (p > 0.05). Length of hospital stay was similar (p > 0.05). The proportion of operations performed by the perinatology team increased dramatically after 2012 (12.50% vs. 74.31%, p = 0.0001). Rates of wound infection, urinary tract injury, and need for relaparotomy did not differ (p > 0.05). No significant differences were found in preoperative and postoperative hematocrit values or their changes (p > 0.05). While transfused blood products did not differ significantly between groups, fibrinogen replacement was significantly less frequent post–February 2012 (0.45 vs. 0.13 g, p = 0.008). Among neonatal outcomes, female sex was significantly more frequent after 2012 (40.76% vs. 54.86%, p = 0.011). Mean birthweight was significantly higher post–February 2012 (2754 g vs. 2544 g, p = 0.014). The mean 1st-minute Apgar score was also significantly higher (6.38 vs. 7.23, p = 0.0001), whereas the 5th-minute Apgar score did not differ (p > 0.05). No maternal or perinatal mortality was observed. Conclusion: Antenatal diagnosis of placenta previa by the perinatology clinic, detailed sonographic assessment of placental location and insertion anomalies, and preoperative preparation coordinated by a multidisciplinary team led by perinatology—along with the elective scheduling and planning of delivery, particularly regarding the preparation of blood and blood products—are directly associated with improved maternal and neonatal outcomes. Patients with placenta previa should be managed and delivered in tertiary centers with a 24-hour active blood bank and intensive care facilities.
Benzer Tezler
- Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi'nde plasenta previa nedeniyle sezeryan yapılan hastaların neonatal sonuçlarının eski sezeryanlı hastalar ile karşılaştırılması
The comparation of neonatal outcomes of patients who operated by cesarean section due to placenta previa versus previous cesarean section in Kanuni Sultan Süleyman Training and Research Hospital
MELİH BESTEL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık BakanlığıKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
UZMAN HASAN CEMAL ARK
UZMAN ALİ EKİZ
- Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde plasenta previa tanısı ile yapılan sezaryen ve sezaryen histerektomili hastalarda depresyon düzeyinin karşılaştırılması
Comparison of depression level in patients with cesarean and caesarean hysterectomy with the placenta previa diagnosis at Kanuni Sultan Suleyman Training and Research Hospital
MERVE ALDIKAÇTIOĞLU TALMAÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık BakanlığıKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. İBRAHİM POLAT
DR. CEMAL ARK
- Anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım ünitesinde takip edilen obstetrik kritik hastaların retrospektif olarak incelenmesi
Retrospective analysis of critically ill obstetric patients admitted to the intensive care unit
HASAN HÜSEYİN KILIÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
Anestezi ve ReanimasyonSağlık Bilimleri ÜniversitesiAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDURRAHİM DERBENT
- 160 pankreatit hastasının retrospektif irdelenmesi
160 retrospective diseases of pancreatitis
BELGİN BORAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
GastroenterolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖMÜR TABAK
- Preterm erken membran rüptürünün fetal kalbe etkisinin doku doppleri ile değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
AYŞEGÜL BESTEL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ GEDİKBAŞI
UZMAN ALİ EKİZ