Geri Dön

Osmanlı Klasik Dönemi Biga tarihi

History of Bigha in the Ottoman Classical Age

  1. Tez No: 98776
  2. Yazar: HÜSNÜ DEMİRCAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MELEK DELİLBAŞI
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 325

Özet

Biga adı, kaynak veya memba anlamına gelen Pegae veya Pegai kelimesinden gelmiştir. Biga'nın şehirleşme süreci Ortaçağ şehirlerinin gelişimi ile paralellik göstermektedir; denize yakın olarak gelişen müstahkem bir kale-kent, etrafında üretim sahaları. Biga, sahip olduğu doğal güzelliklerinden dolayı Bizans imparatorlarların ve Osmanlı sultanlarının bir dinlenme ve avlanma yeri olmuştur. Biga, bölge olarak sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla Anadolu'ya açılan bir kapı niteliğindeydi Bir çok ordu, Büyük İskender, Venedikliler, Katalanlar, Latinler Anadolu seferlerini hep Biga'dan başlatmışlardır. Biga bölgesinin 'Anadolu'ya açılan kapı' olma özelliğine Osmanlılar için İstanbul'un fethine kadar 'Rumeli'ye giden yol' olma özelliği de eklenmiştir. Fakat böylesine önemli bir bölge hakkında bilgi veren kaynaklar ma'alesef çok azdır. Biga'nın Osmanlılar tarafından tam olarak ne zaman fethedildiği muallaktır. Ancak, bu çalışma ile şu sonuç ortaya çıkmştır ki Biga Sancağı olarak adlandırılan bölgenin fethi iki aşamada geçekleşmiştir. Bu aşamalardan birincisinde; Biga'nın üretim alanlarının ve çevresinin 1345 yılında Karasioğulları Beyliği ilhak edildikten hemen sonra düzenlenen akınlar ile ele geçirilmiştir. Biga'nın fethinin ikinci aşamasını oluşturan olay Sırpların Osmanlıların üzerine yürümeleridir. 1364 senesinde Sultân Murad, Biga'nın kalesi ve limanı olan olan Kara Biga'yı feth etmiştir. 256Biga Sancağı çok verimli tarım alanlarına sahip bir bölgedir. Bundan dolayı sancak ekonomisi hınta ve şa'ir gibi tarım ürünlerine dayalıdır. Öşür gelirleri sancak gelirlerinin % 67'sini oluşturmaktadır. Resm gelirleri ise % 33 oranında kalmaktadır. Çok uzun bir sahil şeridine sahip olmasına rağmen denizden elde edilen vergi gelirleri önemli miktarlara ulaşamamaktadır. Sancak 'in bir üretim alanı olmasına rağmen, ürünlerin doğrudan İstanbul'a veya yakın ticari merkezlere gitmesi muhtemel olduğundan dolayı bölgede 'Pazar' ekonomisi gelişememiştir. Sancakta giderek azalan bir nüfus vardı. Bunu en belirgin göstergesi de hali köylerin ve harab Asiyâb (değirmen) sayısının oldukça fazla oluşudur. Dışarıdan bölgeye sürekli sürgün yapılması da bu tezi teklemektedir. Sancaktaki ekonomik gelir, halk tarafından nispeten eşit bir şekilde paylaşılmaktaydı. Bundan dolayı, XV. yüzyılın ikinci yarısında Biga Sancağı'nda yaşayan halk ekonomik yönden müreffeh bir toplumdu. Biga Sancağı, idarî yönden Osmanlı uygulamalarının klasik dönem özelliklerini sergilemektedir: Sancak yönetiminin en üst makamı olan bir sancakbeyi, kadıların yönettiği kazalar ve bölgede bulundurulması gerkli görülen askeri ve sivil teşkilat Sancaktaki toprak yönetimi de aynı klasik dönem özelliklerini göstermektdir. Sancaktaki Toprak başlıca, has, ze'âmet ve timâr olarak üçe ayrılmıştır. Sancakta bulunan vakıflar önemli miktarda vergi gelirlerini tasarruf etmektedirler. Biga Sancağı, tarıma dayalı bir bölge olduğu için çiftçiler sosyal hayatın en büyük parçasını teşkil etmekteydiler. Biga'da toplum Müslümanlardan (%98) Hıristiyanlardan (%2) oluşmaktaydı. Bölgede daha evvel Yahudi din adamlarının 257varlığı bilinmekle beraber bunlara ve diğer dinlere mensub olanlar hakkında tahrîr defterinde herhangi bir kayıt yoktur. Sancakta yaşayan gayrimüslimlerin bazıları, bölgenin yerli halkının bir devamını oluştururken diğer bir bölümü buraya yapılan sürgünler sonucunda gelenlerdir. Sancakta, tahrîr defterinde kayıtlı veya diğer tarih kaynaklarının zikrettiği bir 'din kavgasına' rastlanmamıştır. Bu da bölgede toplumsal barışın egemen olduğunu göstermektedir. Ticaret yok denecek kadar az olduğundan tüccar sayısı belli değildir. Sancakta, sayıları mahdut olsa da debbağ, yaşmakçı, ekmekçi, çömlekçi, dülger gibi sanat erbabından insanlar mevcuttur. Bunlara ilaveten, azadlı köleler, elliciler, ortakçılar, katrancılar ve kul statüsünde bulunan susığırı yetiştiricileri mevcuttur. Sancakta ayrıca, yörük Cema'âtleri de bulunmaktadır. Özet olarak, Biga Sancağında yaşayan halk, siyasi yönden, Osmanlı klasik dönemi taşra yönetim özelliklerini gösteren, iktisadî yönden, tarıma dayalı ve müreffeh, dini yönden, Müslüman ve Hıristiyanların bir arada barış içinde yaşadıkları ve içtimâi yönden de bir çok sosyal tabakayı içeren bir toplumu oluşurmaktaydu 258

Özet (Çeviri)

The name for Bigha comes from Pegae or Pegai that means fountain or spring. Bigha developed as a fortified city that was very close to sea and surrounded by its production fields. Because of its natural beauty, it became a resort for the Byzantine Emperors and the Ottoman Sultans as well The geographical location of Bigha made it one of the main entrances to Anatolia. Many great armies such as Megas Alexsandros, Venetians, Catalans, and the Latin started their military expedition from Bigha. The Ottoman army used Bigha region as a passageway to the Gallipolis. Although it is of such an important place in history, the historical sources on Bigha are now in scarcity. The date for the conquest ofBigha is problematic However, this study proves that the Ottomans conquered Bigha in two stages. In the first stage, the production fields were conquered immediately after the conquest of Karasiogullari in 1945. The second stage was the conquest of the Castle and the port ofBigha called Kara- Bigha, which was coincided with the Serbian military expedition in 1364. Bigha sub-province is of very productive agricultural fields. Therefore, its economy based on agricultural production such as wheat and barley. The revenue of Bigha was made mainly of Oshur' (% 67) 'and 'Resm' (%33) incomes. Total amount of the collected revenue was 1.209.656 akce. The source of income from the sea products did not reach to an important level, although Bigha is a peninsula. The market economy was not able to develop since an important part of 259products was directly exported to the nearest big markets and the Capital City, İstanbul. The high numbers of empty towns and the efforts to increase population by the method of relocation show that its population had been decreasing gradually. The method of the Lorenz Curve points that the gross economic income ofBigha was shared equally among the inhabitant Moreover, it can be said that the people living in Bigha was relatively prosperous in economical aspect The administrative system of the Ottoman classical age can be seen in Bigha. It was of six districts of jurisdiction (kaza). A Sancakbeyi belonging to military class and representing the customary (orfi) authority of the Sultân governed the sub-province, a Kadi belonging to the same class and representing the canonical (ser'i) authority of the Sultân ruled Kazâs. The other necessary establishments and required bureaucratic staff also existed. The land management also represents the peculiarities of the Ottoman classical age. The classification of the land was very simple and divided into three main parts; has, ze'âmet and timâr. In addition, Vakifs controlled an important portion of the land in Bigha. The farmers were the dominant class in the sub-province. The society of Bigha was made of Muslims (%98) and Christians (%2) whose some were brought outside of Bigha. There was no any recorded religious dispute among them. Any information on merchants was not recorded. In addition to these social classes, ellici (split fifty-fifty), ortakçı (sharecropping), katrancı (tar maker), ziftçi (pitch maker), kullar (slaves) andyoruk (pastoralist nomads) groups can also be seen in Bigha sub-province. 260

Benzer Tezler

  1. Osmanlı klasik dönemi Mora tarihi

    The History of Peloponnesus (Morea) in the Ottoman classical age

    LEVENT KAYAPINAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    TarihAnkara Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MELEK DELİLBAŞI

  2. Kanun-ı Esasi'de yasama yetkisi

    Legislation power at Ottoman constitution

    ABDULKADİR YILDIZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    HukukMarmara Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUSTAFA ŞENTOP

  3. Gökdere Medresesi örneğinde Osmanlı Klasik Dönemi öncesi Bursa medreseleri

    Madrasahs of Pre-classic Ottoman Period in Bursa within the example of Gökdere Madrasah

    DENİZ ILDIZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    MimarlıkMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Restorasyon Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. İLGİ YÜCE AŞKUN

  4. Osmanlı klasik döneminde kent sembolleri

    Urban symbols in the Ottoman classic period

    DEMET ÇINAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Siyasal BilimlerKırıkkale Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HASAN YAYLI

  5. Osmanlı'da kadılık

    Judicary in the Ottoman Empire

    FİKRİYE ERKUL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    TarihSakarya Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YÜCEL ÖZTÜRK