Geri Dön

Amerikan etnik kadın romanlarında geçmişin hayaletleri

Ghosts of the past in American ethnic womens novels

  1. Tez No: 113634
  2. Yazar: MERYEM AYAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. A. DİDEM USLU
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, American Culture and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2002
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 189

Özet

Toni Morrison ve Maxine Hong Kingston, çok yönlü çalışmaları ile Amerikan edebiyatında yer edinebilmek için hayaletler gibi gezinerek, sonunda Afrika kökenli Amerikan edebiyatı dalında ve Çin kökenli Amerikan edebiyatı dalında aktif birer katılımcı olarak Amerikan edebiyatında yer almayı başarmışlardır. Her ikisi de, öncü Afrikalı ve Çinli kadın yazarlar olarak ünlendiler. Onların romanları, Afrikalı ve Çinli yaşamlarını çevreleyen karmaşaları yansıtmada bir ayna imgesi olmuş ve Afrikalıların ve Çinlilerin geçmişteki yaşamları ile şu andaki Amerika'daki yaşamları arasında bir köprü oluşturmuştur. Morrison, 1970'lerde ortaya çıkmış en önemli Afrikalı-Amerikan kadın yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir. Üstelik de, dil kullanımı ve öykülerinin sadece diyaloglarında değil, anlatımı esnasında ortaya çıkan seslendirme anlayışıyla da övülmektedir. Morrison'ın romanları mekanları, detayları, ve oluşturduğu uygun fiziksel dünyaları ile de olağanüstüdür. Sonuç olarak onun romanlarındaki kurgu kadın ruhunun derinliklerine ait gerçeklerin deneyimlerini betimlemesi bakımından önemlidir. Morrison, beşinci romanı olan Beloved (Sevgili) ile 1993'te Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüştür. Beloved“da, Morrison ilk kez kölelik konusuyla doğrudan bir şekilde yüzleşmekte ve ayrıca romanını, köleliğin kurbanı olan '60 Milyon ve fazlası”sözleriyle başlatmasıyla, niyetinin açıkça köleliği hedef alarak, bu olguyu doğrudan anlatmak olduğu bellidir. 1855 ile 1974 arasındaki olayları kapsayan Beloved, bir bakımdan kölelik deneyimlerinin güçlü bir muhasebesi, ıstırapların ve mücadelelerin içten anlatımıdır. Bu eserinde Morrison lirik, gizemli, akıldan çıkmayan bir anlatım ortamı yaratmıştır. Beloved“ın merkezinde tek bir kötü olay vardır: Sethe ismindeki genç bir köle, daha iki yaşında bile olmayan kızını öldürür. Romanın büyük bir bölümü bu cinayet sahnesinin, insafsız bir zalimlik neticesinde değil, fakat köleliğin gereği olarak gerçekleştirildiğini anlatabilmek için ayrılmıştır. Bu hareket Sethe'nin öldürdüğü kızının (Beloved), ölümünden on sekiz yıl sonra ortaya genç bir kadın olarak çıkmasıyla açıklık kazanır. Bu hayalet kızın hikayeye eklenmesi romanın bütünü için önemlidir. Bu hayalet kız diğer karakterlerin bugünlerini anlayabilmeleri için geçmişle yüzleşmelerini sağlamaktadır. Diğer bir değişle Morrison, Beloved'ın şahsiyetinde yeni kuşağa bir mesaj yollamaktadır; geçmiş ile yüzleşmek onlara bugünlerini anlamalarında ve geleceklerine şekil vermelerinde yardımcı olacaktır. ”Geçmişinhayaletleri“ Morrison' in. mesajının kuşaktan kuşağa geçirmesine imkan sağlamaktadır. Maxine Hong Kingston, romanlarının başarısıyla ülkenin ilgisini çekerek, 1970'lerin ortalarında önde gelen Çinli kadın yazarlardan biri olmuştur. Kingston, Çinli Amerikalıların tarih anlayışını ve ”yanlış sunulan“ kişilik anlayışını yeniden açıklamak ve ”sessizliğe“ ses getirmek amacıyla edebi bir hareketi başlatmaya yardımcı olmuştur. Kingston'ın yazma stili, dil kullanımı ve farklı temalarla yaptığı zihin meşguliyeti sadece Çinli Amerikalı edebiyatının gelişmesini güçlü bir şekilde etkilemekle kalmayıp aynı zamanda da Amerikan edebiyatının görüntüsünü de zenginleştirmiştir, çünkü eserleri Amerikan edebiyatı ölçütlerini sarsan, etnik kadın yazarların eserleri arasındadırlar. Kingston'ın ilk otobiyografik romanı: The Woman Warrior (Kadın Savaşçı) roman boyunca Çinli karakterlerin tasvirlerini, onların tarih anlayışlarını ve kimliklerini arayışlarını anlatır. Roman içinde hatıralar, geçmişe ait konuşulan hikayeler (talk-stories) ve geleneksel Çin efsaneleri, geçmişi ve bugünü, doğruyu ve kurguyu, gerçeği ve hayali, geleneksel Çinli kültürünü ve modern Amerikan kültürünü birleştirmek için kullanılmıştır. The Woman Warrior' daki ikinci kuşak bir Çinli-Amerikalı olan kadın anlatıcı iki kültür arasında kalmıştır. Bu nedenle anlatıcı roman boyunca geçmiş ile bugünkü kültürler arasında gidip gelmektedir. Roman ise bu ikilik yüzünden farklı konuları hikaye etmektedir: bir bölümünde yazarın annesiyle ve hayalet halasıyla olan yakın ilişkileri tasvir edilirken diğer taraftan hayaletler arasında yetiştirilen yazarın ses ve kimlik arayan hikayesi vardır. Yazarın ses ve kimlik arayışı geçmişle yüzleşmesiyle mümkündür. Yazar, annesinin konuşmalarındaki efsanevi ve hayalet karakterler, No Name Woman (hayalet hala) ve Fa Mu Lan (efsanevi bir kadın savaşçı) ile insan davranışlarının önemini öğrenir ve gerçek kimliğini bulur. Gerçekten de Kingston bu efsanevi ve hayalet karakterler ve konuşma hikayeleri sayesinde geçmişle yüzleşebilmiş ve geçmişle bugünün ikileminden oluşan boşluk, gerçekle hayal, Çin'in ve Amerika'nın görünen ve görünmeyen dünyaları arasında bir köprü kurabilmiştir. Eserlerinde de görüldüğü gibi, her iki yazar hayalet figürlerini kullanarak kendi kültürel miraslarını birleştirmişlerdir ve hayalet figürlerinin yardımıyla geçmişle bugün arasındaki boşluğa köprü kurabilmişlerdir. Onların geçmişle yüzleşmeleri bu günkü yaşamlarını güçlendirmiş ve onların şimdiki yaşamları ise geçmişlerine değer VIvermelerini sağlamıştır. Her ikisi de aslında, bireysel bir kimlik kazanabilmek için etnik altyapılarını şimdiki Amerikan yaşamıyla birleştirmişlerdir. Amerikan edebiyatı birçok etnik edebiyatın yapısından, pek çok düşünce örneklerinden, farklı yaşam şekillerinden, birçok kültürün hikayelerinden dokunmuştur. Bu yüzden, Morrison'ın ve Kingston'ın hikayeleri de Amerikan edebiyat örgüsüne yeni parçalar ekleyen etnik edebiyatların, düşüncelerin, yaşamların ve kültürlerin motiflerini oluşturmaktadır. Özellikle ”geçmişin hayaletleri“, yasaklanan alanlara girmede etnik kadınlar için yeni motifler oluşturma fırsatı yaratmaktadır. Günümüzde Morrison ve Kingston, eserleriyle dikkatleri üzerlerine çekmeyi başarmış etnik kadın yazarlardan olmalarına rağmen, geçmişte etnik kadın yazarlar aşağılanmış, yanlış anlaşılmış, değersiz kabul edilmiş ve etnik erkek yazarlara göre iki kat daha fazla dışlanmışlardır, çünkü onlar öncelikle etnik, sonra da kadındılar. Bu yüzden, artık sessiz kalmayan etnik kadın yazarlar başarıya ulaşana dek etnik erkek yazarlara göre daha uzun bir yolculuk yapmak zorunda kaldılar. Bu tezde hayalet figürleri Morison'ın ve Kingston'ın sözcüleri olmuşlardır. Onlar, bu hayalet figürleri aracılığıyla, konuşulamayanı konuşan ve geçmiş ile bugün arasında bir köprü kuran sesler olmuşlardır. Bu etnik kadın yazarların canlı ve ölü arasında ruhani bir köprü kurma gereksinimine neden olan unsurlar piskanalatik yaklaşım çerçevesinde işlenmektedir. Her iki yazar da okuyucularına, tarihsel geçmişin gerçekleri ile yüzleşilirse ve ataları ile bağları sürdürülürse, kişilerin kültürlerinin canlı kalabileceği mesajını vermek istemişlerdir. Bütün bunların ötesinde, Morrison'ın ve Kingston'ın eserleri etnik kadınların romanlarında hayalet figürlerini kullanmalarındaki yararlar dikkate alınarak belirli noktalar detaylı bir şekilde incelenmektedir. Giriş bölümü, etnik kadın yazarlar ve hayalet hikayeleri kavramlarına genel bir giriş yapar. İlk kısımda okuyucu tarihsel süreçte Afrika ve Çin kültüründeki etnik kadın yazarlar ve hayaletler hakkında aydınlatılmaktadır. Bu bölüm Morrison'ın ve Kingston'ın romanlarındaki hayalet karakterlerinin oynadıkları rollerin önemi ile devam etmektedir. Son olarak ilk bölüm bir tartışma ile sürdürülür: ”Hayaletler“diğerin”(kadınlar)“diğeri”(hayaleti) VIIolabilirler mi: ve kadınlar, hayali“diğer”in yardımıyla kişilik kazanmada ve nesneselliklerine son vermede başarılı olabilirler mi? İkinci bölümde, kan bağları ve ruhani bağlantılar dikkate alınarak aile bağları işlenmektedir. Bu bölümde okuyucu anneler ve kızları, kız kardeşler ile canlı ve ölü arasındaki kan bağları ve ruhani bağlantıların önemi hakkında aydınlatılacaklardır. Ruhani bağlar, kendini tanımlamaya çalışan kadına bağlantılı olarak önem kazanmaktadırlar. Etnik kadınlar için kimlik kazanmaları“birbirleri”(sisterhood) ile ve“diğeri”(mother) ile bağlarını koparmadıkları sürece ve ayrıca da“diğerinin”(ancestor) geçmişiyle yüzleşmesiyle mümkündür. Üçüncü bölüm, her iki yazarın da kullandığı teknikler ve“hayaletlerin”bu yazarlar için nasıl birer öykü taşıyıcısı oldukları üzerinde odaklanmıştır. Burada olayların ve olay örgüsünün geçmişin öyküleri (talk stories), hayaletleri, mitleri, efsaneleri ve geçmişte yaşanılan ıstırapları kullanılarak nasıl yapılandırıldıkları açıklanmaktadır. Son bölümde Morrison'ın ve Kingston'ın sınırları nasıl aştıkları ve kendi romanlarının öykü anlatıcısı haline geldikleri anlatılmaktadır. Sonuç bölümü ise, daha önceki başlıklar altında değinilen konuların önemli noktalarını özetlemektedir. Bu tez, etnik kadın yazarlarının romanlarında hayaletlerin kullanılmasının yararlarını anlatan bir yolculuğu sunmaktadır; fakat aynı zamanda da etnik kadın yazarların Amerikan edebiyatına girişlerinin uzun yolculuğunun da hikayesidir. Etnik kadın yazarların tümü benzer yolculuklar yapmışlardır ancak bu tezde“geçmişin hayaletleri'ne”duyulan ilgiden dolayı Morrison ve Kingston seçilmiştir. Bu iki yazar, eserlerinde geçmişin hayaletlerine yer vererek, geçmiş ile gelecek arasındaki boşluğu, etnik kadın yazarları ve eserlerini anlamada yeni ve daha geniş bir bakış açısı kazanmamıza yardımcı olan yeni bir yol açmışlardır. Aslında, The Woman Warrior ve Beloved hakkında çok şey yazıldı ve çeşitli yorumlar yapıldı ancak her gözün farklı bir bakış açısı ve her aklın farklı bir düşünce tarzı vardır. Bu nedenle, bu tezde, etnik kadın edebiyatı çalışmalarında farklı yeni bir patika daha açmak niyetiyle, yukarıdaki konulara odaklanarak yeni yorumlar getirilmeye çalışılmıştır. VIII TC YÜieSSKÖCRTTİM SOJRWL33 Dokümantasyon rnmMÂ

Özet (Çeviri)

Toni Morrison and Maxine Hong Kingston by haunting the American literary canon with their prolific writings have finally succeeded to take their place in the American literary canon as active participants in the canon of African-American literature and Chinese-American literature. They gained their reputation as leading African and Chinese women writers. Their novels have been a mirror image in exposing the complexities that have surrounded African and Chinese life, and a bridge between the past African life and past Chinese life, and the present life in America. Morrison is generally regarded as one of the most significant African-American novelists to have emerged in the 1970's. Moreover, she is praised for her use of language and her sense of voice that emerged not only in her dialogue but also in the movement of her narratives. Morrison's novels are also remarkable for their sense of place, for the detailed, coherent physical worlds she creates. Finally, her fiction is noteworthy for its depiction of deep psychic realities of women's experience. She was awarded the Nobel Prize in literature in 1993 for her fifth novel Beloved. In Beloved, Morrison confronts directly for the first time the institution of slavery. Morrison's intention is immediately apparent in her novel's dedication to the“Sixty Million and more”victims of slavery. Spanning the period from 1855 to 1874, Beloved is at one level a powerful account of slave experiences, an intimate re creation of suffering and struggle. In this novel, Morrison has created a lyrical, mythic and haunting narrative atmosphere. At the heart of Beloved is a single terrible act: Sethe, a young slave, who kills her not yet two-year-old daughter. Much of the novel is devoted to making that act of murder comprehensible, not as instance of insane cruelty but image of the legacy of slavery. This act sort of becomes clear when Sethe's murdered daughter, Beloved, appears as a young woman eighteen years after her death. This addition of the ghost daughter becomes significant for the body of the work. This ghost daughter makes the other characters confront with the past so that they can understand the present. In other words, Morrison in the figure of Beloved sends a message to the new generation; coming to terms with the past will help them to understand the present and shape their future. The“ghosts of the past”enabled her to pass her message from generation to generation IXMaxine Hong Kingston by bringing the country's attention to her novels achievement, has become a leading Chinese woman writer in the middle of the 1970's, Kingston helped initiate a literary movement to reclaim Chinese Americans' sense of history and identity by representing the“mis-represented”and by giving voice to the“voiceless.”Kingston's writing style, use of language, and thematic preoccupations have not only strongly influenced the development of Chinese American literature but also enriched the spectrum of American literature because they were among the works of the ethnic women writers who haunted the American literary canon. Kingston's first autobiographical novel, The Woman Warrior represented the descriptions of Chinese characters, and their struggle to reclaim their sense of history and identity through the study. Throughout the novel, memories, talk-stories, and traditional Chinese legends were used to interweave the past and the present, fact and fiction, reality and imagination, and traditional Chinese and modern American culture. The female narrator who is a second generation Chinese-American in The Woman Warrior is left between two cultures. Therefore, throughout the novel the narrator goes and comes between these two cultures. The book, because of this duaffty narrates different stories; on one level there is the description of the narrator's close relation with her mother and ghost aunt, and on the other hand there is the narration of the story of the girl growing up among ghosts and her search for voice and identity. The narrator's search for voice and identity were possible by confronting the past. The narrator learned the importance of human dignity and gained true identity through her mother's talk-story

Benzer Tezler

  1. Çağdaş Amerikalı kadın yazarlarda tarih bilinci

    Başlık çevirisi yok

    NAZİFE AYDINOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Batı Dilleri ve EdebiyatıEge Üniversitesi

    PROF.DR. SEÇKİN ERGİN

  2. 20. yy. Amerikan romanında etnik gruplar ve kadın: Amy Tan'in The Bonesetter's Daughter, The Kitchen God's Wife and The Joy Luck Club adlı romanları

    Ethnic groups and women in the 20th century American novel: Amy Tan's The Bonesetter's Daughter, The Kitchen God's Wife and The Joy Luck Club

    GAMZE KATI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Amerikan Kültürü ve EdebiyatıAnkara Üniversitesi

    Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BELGİN ELBİR

  3. The Sociological cultural and economic changes in America between the years of 1870-1914 and their reflections in literature

    Başlık çevirisi yok

    ZEYNEP FEYZA ÜNGÖR

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    1994

    Amerikan Kültürü ve EdebiyatıDokuz Eylül Üniversitesi

    Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ATİLLA SİLKÜ

  4. Feminist bildungsroman in Audre Lorde's Zami: A New Spelling of My Name, Sandra Cisneros' The House on Mango Street and Toni Cade Bambara's The Lesson

    Audre Lorde'un Zami: A New Spelling of My Name, Sandra Cisneros'un The House on Mango Street ve Toni Cade Bambara'nın The Lesson eserlerinde feminist bildungsroman

    HALIZ ABDULKAREEM YOUSIF ALSALEEM

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    Amerikan Kültürü ve EdebiyatıVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYDIN GÖRMEZ

  5. Amerikan çizgi romanlarında Superhero' kavramı üzerinden, Türk çizgi romanlarında Türk kadın süper kahraman incelemesi

    Examination of Turkish heroin within the scope of Superhero notion in American comics

    GİZEM KUMBASAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Güzel SanatlarYaşar Üniversitesi

    Sanat ve Tasarım Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET KAHYAOĞLU