Geri Dön

Divan şiirinde münacat

Münacat in divan?s poems

  1. Tez No: 117932
  2. Yazar: ABDULHEKİM KOÇİN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MUSTAFA İSEN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Türk Dili ve Edebiyatı, Turkish Language and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1998
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 780

Özet

Münâcât, İslâmiyetin kabulünden sonra meydana gelen Türk edebiyatının önemli bir türünü teşkil etmektedir. Arapça necv kökünden meydana gelen münâcât, kulağa fısıldama, Allah'a yalvarma, duâ etme demektir. Bir edebiyat terimi olarak ise münâcât, Allah'a yalvarmak, yakarmak niyaz ve duâ etmek gayesiyle edebiyatımızın gazel, mesnevi, murabba, kaside, rubâî, müfred...gibi hemen hemen bütün nazım şekilleriyle yazılan, konusu Allah'a yakarış olan şiir türüdür. Genellikle manzum olarak yazıldıkları halde zaman zaman mensur olarak yazılmış münâcât örneklerine de rastlamaktayız. Bunun gibi münâcât kelimesi yerine yine zaman zaman tazarru, tazarrunâme, niyaz, yakarış, duâ, tevbe vb. kelimeler de kullanılmıştır. Durum bu olunca münâcâtın tarihi gelişimini ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem ile başlatabiliriz. Ama edebiyatta bir tür olarak ilk münâcât örnekleri Hz. Muhammed döneminde Arap edebiyatında görülür. İslâm' m etkisiyle ilk olarak Arap edebiyatında verilen bu manzum münâcât örneklerinden sonra İslâm' m yayılışı ile birlikte X.-XI. yüzyıllarda İran edebiyatında da bu tarz münâcât örnekleri verilmeye başlanmıştır. Türk edebiyatında ise, münâcât türü, Türklerin X. yüzyılın ortalarında İslâm dinini kabul etmelerinden sonra Arap ve İran edebiyatları etkisiyle teşekkül etmiştir. Bu da gösteriyor ki, münâcât başta Arap ve İran edebiyatları olmak üzere bütün İslâmî edebiyatların ortak türüdür. Aynı şekilde divân edebiyatında ilk örnekleri XIII. Yüzyılda görülen münâcâtlar, Türk edebiyatında belli bir edebiyat tarzının da ürünü ya da türü değildir. Divân edebiyatımız yanında anonim halk edebiyatı, âşık edebiyatı, tekke edebiyatı ve tanzimattan günümüze kadar gelen edebiyatımızın her döneminde bol miktarda yazılmış münâcât örneklerine rastlamaktayız. Kur'an-ı kerim ve hadîs-i şeriflerden beslenen münâcât, aynı zamanda cami ve tekke musikisinin de önemli bir formudur. Cami ve tekkelerde ibadetler arasında ve dinî merasimlerde terennüm edilen bu münâcâtlar genellikle temcit olarak adlandırılmaktadır.Nazım şekli ve vezinler konusunda münâcâtlarda belli bir tercih yapılmamıştır. Divân şiirinin bütün nazım şekilleri ve aruz vezinleri kullanılmış hatta halk edebiyatı nazım şekillerinde ve hece vezniyle de yazılarak zaman zaman klasik edebiyatın şekilcilik anlayışı dışına çıkılmıştır. Dil ve üslûp bakımından münâcâtlar diğer edebî türlere oranla daha rahat anlaşılır bir dil ile yazılmışlardır. Her türlü sanat endişesinden uzak, aracısız olarak kulun doğrudan Allah'a yöneldiği şiirler olduğundan, samimi ve duygulu şiirlerdir. Muhteva yönünden de münâcâtlar, bir itirafhâme mahiyetindedir. Münâcâtlarda şairler günâhlarını samimi bir şekilde itiraf edip, Allah'ın adaletiyle değil, lutfuyla muamele etmesini diliyorlar Münâcâtlarda dikkatimizi çeken bir diğer önemli nokta ise, şairlerin münâcâtta bulunurken ısrarcı bir şekilde istedikleri şeylerin hiçbir zaman basit dünyevî şeyler olmadığıdır. Bunun yanında örnekleri az da olsa zaman zaman sosyal, siyasal va toplumsal endişelerle yazılmış münâcât örnekleri de mevcuttur. Halk, tekke ve divân edebiyatının ortak türü olarak XIII. yüzyıldan günümüze kadar gelen münâcât geleneği, günümüz sanatçılarının duygularım belli bir estetik anlayışla ifade etmesiyle kendini her gün yenileyerek, zenginleşerek gelişimini sürdürmektedir.

Özet (Çeviri)

Münâcât is an important kind of poem starting to be seen after acceptance of İslâm in Turkish literature. It is an Arabic word coming from the rood named“necv”, it's meaning is to whisper to ear, to beg and to pray to God. In literature, münâcât is an kind of poem written for begging and praying to God. It can be written in all types of verse such as gazel, mesnevi, murabba, kaside, ruba'î, müfred... Its' subject is to beg to God. Usually it is written in verse but it can be rarely seen münâcâts written in prose. Instead of münâcât, some words like tazarru, tazarru-nâme, niyaz, yakarış, duâ, tevbe etc.. have been used in same meaning. Actually, it's history goes till the first human and first prophet Hz. Adem. But, as a kind of poem first examples of münâcât has been seen in Hz. Muhammed's time in Arabic literature. After these examples, under the influence of Islam, in X-XI.th centuries this kind of poem starded to be written in the Persian literature. In Turkish literature münâcât was started to be formed after acceptance of Islam by Turks in the middle of X.th century, under the Arabic and Pesrian literatures' influence of Turkish. It means that münâcât is a comman form of Islamic luterature. Münâcât whom the first examples seen in XlHth century in Turkish literature is not production of any specific term of Turkish literature. It has been written in all periods of Turkish literature in all these periods, have been finding many examples of münâcât. Münâcât fed from Holly Kur'an and hadith is on important form of mosque and dervish lodge's music. That sort of münâcâts were named as“temcit”and were singed in mosques dervirsh lodges between prays and at the reliqious ceremonies. There is not a certain preferences on subjects of münâcât' s verse forms and meters. It has been written in all verse forms an aruz meters. Even it has also been written in folk literature's verse forms and“hece”meter, which is aut of understanding of classic stereotyped literature.Language and style of münâcâts are more understandable than that of other literary forms. They are cordial and sensitive poems aiming directly to beg to God without any middle men. For this reason, they are far from any artifical artistic anxiety. Contently, münâcâts can be considered as an confession. Poets cordially confests their sins and begs to God to be treatened by God's kindness not by God's justice. An important point drawing our attention is that the request of poets is not simple and wordly things. In addition to this, there are a few examples of social political subjected münâcâts. As a comman verse form of halk, tekke and divân literatures münâcât dating back XDI.th century is still living today. Explanating their feelings in a specific esthetic under standing, todays' poets help progression of münâcât.

Benzer Tezler

  1. Dîwana namî (Fehmî begê pêçarî): 'Meġmuru'd-dewawîn'(Metn û lêkolîn)

    Nami (Fehmî begê pêçarî) divanı: Mağmuru'd-devavin (Metin ve araştırma)

    YUNUS DEMİR

    Yüksek Lisans

    Kürtçe

    Kürtçe

    2019

    Doğu Dilleri ve EdebiyatıMardin Artuklu Üniversitesi

    Kürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDURRAHMAN ADAK

  2. XVI. yüzyıl Halveti şiirinde din ve tasavvuf

    Religion and sufism at sixteenth century in Khalwati poetry

    ALİ ÖZTÜRK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Türk Dili ve EdebiyatıAnkara Üniversitesi

    İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET AKKUŞ

  3. Dîwana Mela Ehmedê Heyderî: Metn û lêkolîn

    Molla Ahmed-i Heyderi Divanı: Metin - inceleme

    ÖNDER BEYTER

    Yüksek Lisans

    Kürtçe

    Kürtçe

    2013

    Doğu Dilleri ve EdebiyatıMardin Artuklu Üniversitesi

    Kürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ABDURRAHMAN ADAK

  4. Kütahya'da halk şiiri geleneği

    Folk poetry tradition in Kütahya

    TURHAN SOYLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Türk Dili ve EdebiyatıDumlupınar Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. KADİR GÜLER

  5. Divan şiirinde İslam dini dışındaki diğer dinlerle ilgili mefhumlar

    The Concept in divan poems which are about religions out of İslam

    ADNAN UZUN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Türk Dili ve EdebiyatıTrakya Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. SÜREYYA ALİ BEYZADEOĞLU