Kliniğimizde fuchs üveiti tanısıyla takip edilen hastaların demografik ve klinik özellikleri
Demographic and clinical examination of fuchs uveitis patient in our clinic
- Tez No: 132457
- Danışmanlar: Belirtilmemiş.
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göz Hastalıkları, Eye Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2003
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 72
Özet
ÖZET Bu çalışmada İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Uvea Departmanına Ocak 1992 ve Ocak 2003 tarihleri arasında müracaat eden hastalardan FÜ tanısı alan 84 hastanın 89 gözü incelemeye alındı. FÜ tanısı; hasta şikayetinin nispeten az olması veya olmaması, hafif ön kamara reaksiyonu, yaygın tipik keratik presipiteler, heterokromiyle beraber olan veya olmayan iris atrofisi, posterior sinesi yokluğu, ön vitrede hücre veya lifler, aktif fundus lezyonu yokluğu gibi bulguların hepsi veya bir kısmının bulunmasına göre kondu. Muayeneleri yapılarak uvea polikliniğimizde değerlendirilen ve FÜ tanısı konan olguların dosyaları retrospektif olarak incelenerek; cinsiyet, tanının konduğu yaş, ilk ve son başvuru tarihleri ve bu tarihlerdeki görme keskinlikleri, takip süresi, ilk başvuru şikayeti, biyomikroskop ve fundus bulguları, ve takip süresince gelişen komplikasyonlar, uygulanan medikal ve cerrahi işlemler ve sonuçları ayrıntılı olarak tespit edildi. FÜ hastası tipik olarak genellikle görme problemleri şikayeti ile başvuran, ortalama 3. dekadlarda, genç bir yetişkindir. Kadın ve erkeklerdeki FÜ görülme oranları arasındaki fark anlamlı değildir. FÜ tutulumu sağ ve sol gözde eşit oranda bulunmuştur. Bilateral tutulum oranı ise %5.95'tir. FÜ görme keskinliğinde belirgin bir azalmaya yol açmaz. Bizim serimizde de gözlerin %74.16'sında görme keskinliği 0.5 ve üzerinde olarak bulunmuştur. Gözlerin %95.51'inde FÜ için tipik şekil ve dağılımdaki keratik presipiteler görülmesine rağmen konjonktival hiperemi oranı düşük olarak bulunmuştur. Heterokromi, gözlerin sadece %48.31'inde mevcuttu. %69.66 oranında iris atrofisi, %31.46 oranında ise iriste nodüller görüldü. Gözlerin %73.03'ünde vitrede hücre, %30.34 oranında ise vitrede bulanıklık görüldü. FÜ tanısı konan gözlerin %11.23'ünde koryoretinal skar tespit edildi. Lens kesifliği FÜ tanılı gözlerin %69.66'sında görüldü. Katarakt ameliyatı sonrası en sık görülen komplikasyon %71.43 ile arka kapsül kesifliği idi. Gözlerin %12.36'sında GİB'de artış olduğu tespit edildi ve bu gözlerden %90.91'i ilaçla kontrol altına alınabilirken, sadece 1'ine (%9.09) glokom ameliyatı gerekti. Düzenli olarak antiglokomatöz ilaca ihtiyaç duyan göz sayısı FÜ tanısı konan gözlerin %8.99'unu oluşturmaktadır. GİB artışı olan 5811 (%12.36) gözün gonyoskopik muayenesi yapıldığında, 7 gözde açının normal olduğu, 2 gözde açıda yeni damar oluşumu, 1 gözde açıda sinesi, 1 gözde hem yeni damar oluşumu hem pigmentasyon olduğu gözlendi. Sonuç olarak FÜ sıklıkla katarakt oluşumu, bazen de vitrede hücrelerden dolayı giderek artan tek taraflı görme azlığıyla ortaya çıkar. Bazı durumlarda ise bu klinik durum tesadüfen tespit edilir. Tutulum genelde tek taraflıdır. Çift taraflı tutulumda heterokromi yok veya çok hafif olduğundan kolaylıkla gözden kaçabilir. Bu yüzden FÜ'de çift taraflı tutulumun aslında sanıldığı kadar az olmadığı düşünülmektedir. Muayenede tüm kornea endoteline yayılan çoğunlukla küçük, yuvarlak veya yıldız şeklinde, gri-beyaz renkli keratik presipiteler görülür, ön kamara reaksiyonu hafiftir veya hiç yoktur ve siliyer enjeksiyon genelde görülmez. Hastaların bir kısmında gonyoskopik muayeneyle açıda damarlanma artışı veya pigmentasyon görülebilir. Bu hastaların fundus muayenesinde normal populasyona göre daha yüksek oranda koryoretinal skar bulunur. Topikal steroid tedavisi etkili değildir ve hiçbir zaman posterior sinesi oluşmaz. İleri dönemlerde katarakt ve daha az sıklıkta olmak üzere glokom görülür. Hastalarda çok ağır bir üveit tablosu olmadığı sürece verilen ilaç tedavisi, faydadan çok zarar verir. Gereksiz yere steroid kullanımının bu hastalarda hem katarakt hem de glokom oluşumunu hızlandırdığı artık kesin olarak bilinmektedir. Yani aslında bu hastaları tedavi etmemek en iyi tedavidir. FÜ'de en büyük sorun glokomdur. Bu yüzden hastalığın çok sakin seyrettiği kişilerde bile glokom açısından bu hastalar düzenli olarak takip edilmelidir. 59
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Açık açılı glokomlu hastalarda gonioskopi asiste transluminal trabekulotomi sonuçlarinin değerlendirilmesi
Evaluation of gonioscopy assisted transluminal trabeculotomy results patients with open angle glaucoma
LEILA TAHERI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Göz HastalıklarıEge ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SUZAN GÜVEN YILMAZ
- Kliniğimizde takip edilen ön üveitlihastalarımızın etyolojik ve klinik olarakdeğerlendirilmesi
Etiological and clinical evaluation of anterior uveitis patients followed in our clinic
ASLAN AYKUT
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Göz HastalıklarıSağlık BakanlığıGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
UZMAN ESRA KARDEŞ
- Kliniğimizde uygulanan flöresein fundus anjiografi ve fotokoagülasyon sonuçları
Başlık çevirisi yok
ADNAN DEMİRDÖVEN