Geri Dön

Glial tümörlerde angiogenezis ve prognoz ilişkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 138604
  2. Yazar: REZZAN ERGUVAN
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. HALE KIRIMLIOĞLU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2001
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İnönü Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 98

Özet

ÖZET İntrakranyal tümörlerin büyük çoğunluğunu (yaklaşık %40-45'ini) glial tümörler oluşturur. Her yaş grubunda görülebilen bu tümörlerin mortalite ve morbiditelerinin yüksek olması nedeniyle, özellikle prognoz ve yeni tedavi yöntemlerinin saptanmasına yönelik pek çok çalışma mevcuttur. Son zamanlarda yıllardır bilinen prognostik faktörlerin dışında yeni bir parametre üzerinde durulmaya başlanmıştır: Angiogenezis. Daha önce var olan damarlardan yeni damarların oluşması anlamına gelen 'angiogenezis' embriogenezis, endometrial proliferasyon, yara iyileşmesi gibi fizyolojik olaylar yanısıra retinal neovaskülarizasyon (diabetik retinopatide olduğu gibi), hemangiom, psöriazis, artrit gibi benign hadiselerde ve tümörün büyümesinde ve metastaz yapmasında rol alır. Angiogenezisin amacı hücrelerin oksijen, gıda alımına ve artık ürünlerinin uzaklaştırılmasına yardımcı olmaktır. Fizyolojik durumlarda angiogenezis üzerine güçlü bir supresyon vardır. Onkogen aktivasyonu ve tümör supresyon gen kaybı ile solid tümörlerde bu supresyon ortadan kalkar. Angiogenezis sırasında tümör hücrelerinin çok miktarda angiogenik faktör salgıladığı kabul edilmektedir. Angiogenezisin olabilmesi için negatif ve pozitif düzenleyiciler arasındaki. dengenin bozulması gerekmektedir. Endotelyal hücreler ve vasküler tümörlerin tanımlanmasında CD3 1, CD 34, vWF ve BNH9 monoklonal antikorları kullanılabilmektedir. Bu konuya yönelik çalışmalarda CD 31'in endotel hücreleri için çok spesifik olduğunun bildirilmesi nedeniyle biz, Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Patoloji Bölümü'ne 1995-2000 yıllan arasında gelen ve“glial tümör”tanısı alan, immünohistokimyasal incelemeye uygun 36 vakayı, CD 31 antikorunu kullanarak damarların boyanma yoğunluklarını, damarlarıma tiplerini, yaygınlıklarını ve angiogenezisin bilinen prognostik faktörlerle karşılaştırmasını inceledik. Çalışmamızda tüm gliomalarda kanallar-dallar oluşturan damarlarıma tipini saptadık. Solid glomerüloid tip ve kanallar oluşturan-telenjiektatik tip damarlanmanın daha yüksek grade' li glial tümörlerde daha sıklıkla görüldüğünü gözledik. Bu grade ilişkisi istatistiksel olarak da anlamlı bulundu. Saptadığımız grade ilişkisi, yüksek grade'li tümörlerde değişen ve artan solid- glomerüloid ve kanallar oluşturan-telenjiektatik damar subtiplerinin progresyonda rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Boyanma kuvvetliliği ile grade ilişkisinde kanallar-dallar oluşturan tipteki damarlarda tümör grade'i ile anlamlı ilişki gözlenmezken kanallar oluşturan telenjiektatik tipte ve solid-glomerüloid tipte grade arttıkça CD 3 1 ile boyanmanın daha kuvvetli olduğunu gördük ve bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulundu. 91Bu damarlanma tiplerinin tümör içi yaygınlığı değerlendirildiğinde yine kanallar-dallar oluşturan tip vaskülarizasyon ile grade arasında anlamlı ilişki bulunmazken diğer iki vaskülarizasyon tipinde glioma grade'i arttıkça damarlanma miktarında artış olduğu görülmüştür. Bu çalışmayla elde ettiğimiz sonuçlar kanallar oluşturan-telenjiektatik ve solid-glomerüloid tip vasküler proliferasyonların, tümör büyümesi ve gelişmesi sırasında artan, tumoral dokunun kanlanma ve beslenme ihtiyacını karşılamakta temel rol oynadığını düşündürmektedir. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlar literatürdeki sonuçlar ile beraber değerlendirildiğinde bu tiplerin angiogenezisin farklı aşamalarında rol oynadığı ve tümörlerin progresyonunda önemi olduğu düşünülmüştür. 92

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Kolorektal karsinomlarda cathepsin D, matriks metalloproteinaz (MMP-2) ve tenascin C ekspresyonlarının klinikopatolojik prognostik faktörler ve sağkalım ile ilişkisinin araştırılması (112 olgu)

    The Expression of cathepsin D, matrix metalloproteinase-2 (MMP-2), tenascin C in colorectal carcinoma and its relation with clinicopathologic prognostic factors and survival

    BANU SİS

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    PatolojiDokuz Eylül Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. A. ALİ KÜPELİOĞLU

  2. İnterleukin-12 ve protaminin, C6 sıçan glioma modelinde sağkalım ve damarlanmaya etkileri

    The effect of interleukin-12 and protamin on survival and angiogenesis in C6 rat glioma model

    AKİF TURNA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Allerji ve İmmünolojiİstanbul Üniversitesi

    İmmünoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. AYDIN BARLAS

  3. Glial tümörlerde prognostik önemi olan klinikopatolojik parametreler ile proliferasyon markerleri ve anjiogenez değerlendirilmesi

    The Evaluation of prognostically important clinicopathologic parameters together with profileration markers and angiogenesis in glial tumours

    NAZAN BOZDOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    PatolojiAnkara Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ESRA ERDEN

  4. Yüksek grade glial tümörlerde preload DSC MR perfüzyon görüntüleme ile elde edilen parametrelerin moleküler markerları öngörmede tanısal yeri

    Başlık çevirisi yok

    IŞIL İMGE GÜLTEKİN AYDOĞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Radyoloji ve Nükleer TıpGazi Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMETULLAH CİNDİL

  5. Glial tümörlerde invazyonun değerlendirilmesinde sitokinlerin rolü

    The role of cytokines in glial tumour invasion

    SENEM ÇİĞDEM AYDIN GÜZEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Biyokimyaİstanbul Üniversitesi

    Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EMEL ZENGİN