Geri Dön

Hegel'in, tarih felsefesinde ide-gerçeklik özdeşliği ve özgürlüğün ilerleyişi

Indentity of idea-reality and progressing of freedom in Hegel's philosophy of history

  1. Tez No: 161038
  2. Yazar: ALİ AKTEPE
  3. Danışmanlar: PROF.DR. ULUĞ NUTKU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Felsefe, Philosophy
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2005
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Cumhuriyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 100

Özet

ÖZET Hegel hiçbir kavramı ya da düşünce uğrağını felsefesinden dışarı çıkarmamış, bilakis onları varlığın ve 'varoluşa gelmenin' (oluşun) tanıtlamaları saymıştır; onları atıl bırakmamış, varlığın kıpılan (mod, tarz) olarak felsefesine dahil etmiştir. Mantık felsefesinde varlık kavramının 'varoluşa gelişi ile tarih felsefesinde saltık idenin, doğaya yada duyulur yaşamın içine ruh gibi yayılması aynıdır. Mantıksal idenin ve tarih alanında Tin'in erekleri aynıdır. îde'nin ereği, kavramın kendinde varlık olarak bir başkası içinde bilinmesi, ona içerik kazandırılması, kendini tanıtlaması yada gerçekliğine ulaşmasıdır. Hegel'in kavram anlayışı, kavramın varoluşa gelmesi ile düşüncenin devingen uğraklarının uyumunu esas alır. Gerçeklik, olmakta olan her şeyin, varoluşa çıkmanın tüm sürecinin terimidir. Varlığın, kavramın, ya da ide'nin varoluşa gelme süreci, aynı zamanda gerçekliğin varoluşa geldiği anlamını taşır. İde'nin varoluşa gelme süreci ile düşüncenin yapısal formu arasında uygunluk vardır. Gerçeklik hem varolan olarak, kendisi olarak vardır hem de onu söyleme getiren biçim ile uygunluğu olarak bütünseldir. Hegel'de hakikat kavramı, kavramın varoluş sürecinin tamamlanmışlığı, doymuşluğu ya da gerçekliğin tamamlanmış bütünlüğü şeklinde ifade bulur. Hegel'in özgürlük kavramım işleyişi, soyut ilke-idenin kendini 'kendinde varlık' olarak, varolanlar arasında 'bir başka' (Anderssein) olarak, tanıması yada öğrenmesi ile başlar. İlk bilinç aşaması budur. Soyut ilke-ide içerik kazanmadan önce de özgürlük çekirdeğini taşır, ama bu soyut özgürlüktür ve henüz içeriksizdir. İçeriksiz olduğundan, varsıllığım bilmez; ancak kendini duyulur olarak dışlaştırdığında, özgürlük, zorunluluk görünümünde kendini tanıtlar. Duyulur dünyanın içinde raslantısalllık etki-tepki, etkileşim ve bunları içeren zorunluluk olarak sınırlandırılır. Raslantısallık salt olanak olarak özgürlüktür. Olanak edimsellikten daha güçlü ve geniş bir anlamdadır. Varolanlarda, insana özgü yetenekler de belirlenmişlik içindedir. Bu belirlenmişliğin hem öznel hem de nesnel gerekçeleri vardır. Örneği, bir cücenin iyi bir basketbol oyuncusu olamayacağı gerçeğinden kalkılarak, uzun boylu bir kimsenin iyi bir basketbol oyuncusu olacağı anlamı çıkmaz. Bu gibi belirlenimlerin olabilirliği ancak kavram olarak olanak11 taşıyacaktır. Hegel bu olanağı zorunluluk ile sınırlandırır. Zorunluluk aslında özgürlüğün yada tinin ereğinin bir kıpısını oluşturur. Soyut ilke-ide, varolan her şeyin yaratıcısı ve tek nedenidir. Bütünsel anlamda yaşam olarak duyulur-olanın ve bunun içinde yer alan insanın duygu ve düşüncesinin de biricik nedenidir. Ve bu kavram, ereğine hareket kazandırmak için, kendini hem doğada hem de kültür dünyasında müdahaleci ve devrimci bir güç olarak faal kılar. Hegel soyut ilke-ide'yi baştan beri kendinde varlık olarak tasarımlar. İde, kendinde varlık olduğundan, özbilinçlidir ve özgürlüğünün anlatımını ya da eylemin isteğini doğuran irade kendinde baştan beri vardır. Saltık ide bu iradeyi eyleme geçirmek ve içeriğindeki özgürlüğü hakiki kılmak ister. Hegel'de gerçeklik-akılsallık özdeşliği, gerçeklik terimi yerine sıksık hakikat terimini kullanmasına neden olmuştur. Günümüz ontolojisi için bu özdeşleştirme (bilgi düzeniyle varlık düzeninin tam örtüştürülmesi) yanlıştır; ama Hegel'i anlamak için onun anlam içeriklerini izlemek gerekiyor. Hegel 'in insanın özünü edimsellik olarak tanımlaması, idenin, gerçekleştirmeyi sağlamasından kaynaklanır. Bu edimselliğin ereği özgürlüktür ve onda insan kavramı ile idenin ereği birleşir. İnsanın özü ile saltığın ereği aynıdır. Hem kavram olarak hem de kendini varoluşa çıkaran içerik olarak hâlihazırda olmayan özgürlük eyleme ihtiyaç duyar. Bu eylem insanın kendisi ve bir başkasıyla olan bağıntısında ortaya çıkar. Özgürlük ben bilincinin özgür istenç sahibi olmaya giden serüvendir. İnsanın özü özgürlük eylemidir, ama özgürlük sınırlandırılmamış salt olanak formunda bir özellik değildir. Hegel'in devlet anlayışında özgürlük keyfiyet değildir; bireyin görev ve sorumlulukları ile sınırlandırılmıştır. Özgürlük en son anlatımım felsefi düşüncenin içinde bulacaktır. Özgürlük o zaman kendini aracısız ve kendine içerik katmış biçimde tanıtlayacaktır.

Özet (Çeviri)

m SUMMARY Hegel does not exclude any concept or any moment of thought from his philosophy; on the contrary, he regarded them as demonstrations of Being and of 'coming into Being'. He does not leave them inert, but integrates them to his system as modes of Being. The concept of coming into Being in his philosophy of logic and the absolute idea, penetrating into nature and into sensible world in his philosophy of history, are the same process. In other words, the logical idea and the purpose of the Spirit in history are the same. The purpose of the idea is to make the concept known in 'the other' as being in itself, to demonsrate itself, to give content and to establish itself as reality. Hegel's understanding of the concept takes, as basis, the formation of the concept and the mobile moments of thought. Reality signifies the whole process of 'becoming reality' or coming into Being. This means that the formation of the concepts or of the idea as reality is at the same time the coming into being of reality. Reality is both being as being, as itself, and a whole as the adequateness with the form which brings it to existence and to self- expression. The concept of truth in Hegel's philosophy finds expression as the completion and satisfaction of the process of being, that is, as the completed wholeness of reality. Hegel's concept of freedom begins with the abstact principle-idea's process of learning, of getting to know itself as being in itself, as an 'other' among beings. Abstract principle-idea already bears the signification of freedom before having a content, and this is abstract freedom without content; therefore, it does not know its existence; and when it externalizes itself as sensible being, freedom demonsrates itself as the mask of necessity. In the sensible life, contingency is limited to action- reaction, interaction and necessity which include both. Contingency is freedom as pure possibility. Possibility has a wider and more rigorous meaning than being in action. Among the existents the capacities peculiar to human beings are also in a state of being determined. This determination has both subjective and objective grounds. A dwarf cannot be a good basketball player, but this does not mean that a person having a high body shall necessarily be a good basketball player. The possibilities of such determinations shall be conceptual possibilities only. HegelIV draws a boundary to such possibilities with the concept of necessity. Essentially, necessity forms a mode of the purpose of freedom or Spirit. Abstract principle-idea is the creator and the sole reason of all beings. It is also the unique reason of sensibility as life as a whole. And this concept, to give impetus to its purpose, makes itself active both in nature and in the world of culture as an intervening and revolutionizing force. From the start on Hegel conceives the abstract principle-idea as 'being in itself. Since the idea is being in itself, it is self- conscious and the will, which brings forth the expression of freedom or the wish to act, is inherently determined in it. The absolute idea wants to put the will in action and to make freedom come true in its content. Hegel's identification of reality with rationality often caused him to use the term truth for reality. In contemporary ontology this identification (the complete identity of the order of knowledge with the order of reality) is wrong. But to understand the philosopher, we have to follow the meanings of his own terms. Hegel's definition of the essence of man as activity originates from the activity of the idea in the cultural world as the ensuring means of realization. The purpose of this activity is freedom and in it the concept of man is united with the purpose of the idea. The essence of man and the purpose of the absolute are one and the same. Freedom, not yet present as concept and not as content establishing itself, necessitates action and this action becomes reality as 'the human being' and its connection with 'an other' being. Freedom in the cultural world is the adventure of self-consciousness on its way to possess free will. The essence of man is freedom (activeness), but freedom is not a property of an unlimited pure possibility. In Hegel's conception of the State freedom is not arbitrary; it is limited by the individual's duties and responsibilities. Freedom shall find its final expression in philosophical pure thought. Then shall freedom demonstrate itself without resort to any means, and shall have a form, the content of which shall be provided only by itself.

Benzer Tezler

  1. Hegel'in tarih felsefesinde birey, toplum ve devlet

    Individual, society and state in Hegel's philosophy of history

    MEHMET TÜKENMEZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    FelsefeDokuz Eylül Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KUBİLAY AYSEVENER

  2. Hegel felsefesinde bilinç ve erek

    Consciousness and goal in Hegel's philosophy

    NURAY AYTEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    FelsefeAnkara Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. IŞIL BAYAR BRAVO

  3. Hegel felsefesinde tin kavramının 1900'lü yıllardan günümüz sanat eserlerinde çözümlenmesi

    Analysis of the concept of spirit in Hegel's philosophy in works of art from the 1900's to the present

    FERİDE ASENA KIZAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    FelsefeDokuz Eylül Üniversitesi

    Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TUBA GÜLTEKİN

  4. Hegel felsefesinde dil ve dil felsefesi

    Language and language philosophy in Hegel's

    YAVUZ İPEK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    DilbilimKırklareli Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SADIK TÜRKER

  5. Hegel'de diyalektik yöntem

    Dialectical method of Hegel

    MEHTAP SAYAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    FelsefeKırıkkale Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. LOKMAN ÇİLİNGİR