Geri Dön

Evre IV meme kanserli hastalarda IL-6, CRP, prealbumin, hemoglobin, lenfosit alt grupları ve biyoelektrik empedans ölçümlerinin üç siklus kemoterapi sonrası yanıtla olan ilişkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 171891
  2. Yazar: ZUHAL BAŞKAN
  3. Danışmanlar: DOÇ.DR. BİNNAZ DEMİRKAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Onkoloji, Oncology
  6. Anahtar Kelimeler: Metastatik meme kanseri, akut faz reaktanları, interlökin-6, lenfosit alt grupları, bioelektrik empedansmetre, Metastatik meme kanseri, akut faz reaktanları, interlökin-6, lenfosit alt grupları, bioelektrik empedansmetre
  7. Yıl: 2006
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 128

Özet

ÖZET Meme kanseri kadınlarda en sık görülen tümör olup, %20-85'inde 5 yıl içinde uzak metastaz gelişmekte, %10'u da tanı anında metastatik olarak gelmektedir. Metastatik hastalıkta prognostik faktörler en sık GİS ve akciğer tümörlerinde çalışılmış olup, metastatik meme kanserinde fazla çalışma yoktur. Biz bu çalışmamızda, metastatik meme kanseri tanısı alanlarda, bilinen prognostik faktörleri lenfosit alt grupları ve vücut kompozisyonları ölçümleriyle birlikte, üç siklus kemoterapi sonrası yanıta olan etkisini araştırdık. Eylül 2004 ve Aralık 2005 tarihleri arasında kliniğimizde, primer meme kanseri tanısıyla adjuvan tedavi sonrasında izlemde metastaz ortaya çıkan veya tanı anında metastatik olan, henüz tedavi almamış, epirubisin ve dosetaksel (ET) tedavisine aday olgular seçildi. Klinik ve radyolojik değerlendirmeleri yapıldıktan sonra hastalık yaygınlığı belirlenerek üç siklus ET (Epirubisin 75mg/m2, Dosetaksel 75 mg/m2, 21 günde 1) tedavisi verildi. Tedavi öncesi ve üç siklus sonrası rutin kan tetkikleri, IL-6, CRP, prealbumin, Ca 15.3, lenfosit alt grupları bakıldı, biyoelektrik empedansmetre ile (BEE) ölçümleri yapıldı. Bazal serum IL-6 düzeyleri sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırıldığında farklılık yoktu. Bazal serum IL-6 düzeyleri tedavi sonrası ile karşılaştırıldığında ise yükselmesine rağmen istatistiki anlamlılık saptanmadı. Hastaların bazal değerlendirmesinde CRP yüksekliği dışında tüm hematolojik ve biyokimyasal değerleri, lenfosit ve alt grupları, vücut kompozisyonları normal sınırlardaydı. Tedaviden sonra CRP azalmasına rağmen istatistiki olarak anlamlı bulunmadı. Total protein (p=0.029), hemoglobin (p=0,008), lenfosit (p=0,006), CD19 (p=0,00) ve CD3 (p=0,048) sayısında düşme ve empedans (p=0,013), yağ kitlesi (p=0,001) ve yağ oranında (p=0,004) azalma saptandı. Alt grup analizlerinde, tümör yüküne paralel olarak Ca 15.3 (p=0,031) belirteci yüksek saptandı. Stabil yanıt alınanlarda parsiyel yanıt alınanlara göre bazalde aktif T hücre sayısı daha azdı (p=0,048). Sonuç olarak, başlangıçta tümör ve inflamasyon yükünün fazla olması immün baskılanmaya neden olmaktadır. Hastalarda tedaviden önce inflamasyonla birlikte T lenfosit alt grubunun düşük saptanması, tedaviye alınacak yanıtı etkilemekte ve belki de IIIdirence neden olmaktadır. Bu nedenle inflamasyonu önleyen ve immün aktivasyonu hedefleyen tedaviler sitotoksik tedavilerle birlikte verilirse daha iyi yanıtlar alınabilir.

Özet (Çeviri)

ÖZET Meme kanseri kadınlarda en sık görülen tümör olup, %20-85'inde 5 yıl içinde uzak metastaz gelişmekte, %10'u da tanı anında metastatik olarak gelmektedir. Metastatik hastalıkta prognostik faktörler en sık GİS ve akciğer tümörlerinde çalışılmış olup, metastatik meme kanserinde fazla çalışma yoktur. Biz bu çalışmamızda, metastatik meme kanseri tanısı alanlarda, bilinen prognostik faktörleri lenfosit alt grupları ve vücut kompozisyonları ölçümleriyle birlikte, üç siklus kemoterapi sonrası yanıta olan etkisini araştırdık. Eylül 2004 ve Aralık 2005 tarihleri arasında kliniğimizde, primer meme kanseri tanısıyla adjuvan tedavi sonrasında izlemde metastaz ortaya çıkan veya tanı anında metastatik olan, henüz tedavi almamış, epirubisin ve dosetaksel (ET) tedavisine aday olgular seçildi. Klinik ve radyolojik değerlendirmeleri yapıldıktan sonra hastalık yaygınlığı belirlenerek üç siklus ET (Epirubisin 75mg/m2, Dosetaksel 75 mg/m2, 21 günde 1) tedavisi verildi. Tedavi öncesi ve üç siklus sonrası rutin kan tetkikleri, IL-6, CRP, prealbumin, Ca 15.3, lenfosit alt grupları bakıldı, biyoelektrik empedansmetre ile (BEE) ölçümleri yapıldı. Bazal serum IL-6 düzeyleri sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırıldığında farklılık yoktu. Bazal serum IL-6 düzeyleri tedavi sonrası ile karşılaştırıldığında ise yükselmesine rağmen istatistiki anlamlılık saptanmadı. Hastaların bazal değerlendirmesinde CRP yüksekliği dışında tüm hematolojik ve biyokimyasal değerleri, lenfosit ve alt grupları, vücut kompozisyonları normal sınırlardaydı. Tedaviden sonra CRP azalmasına rağmen istatistiki olarak anlamlı bulunmadı. Total protein (p=0.029), hemoglobin (p=0,008), lenfosit (p=0,006), CD19 (p=0,00) ve CD3 (p=0,048) sayısında düşme ve empedans (p=0,013), yağ kitlesi (p=0,001) ve yağ oranında (p=0,004) azalma saptandı. Alt grup analizlerinde, tümör yüküne paralel olarak Ca 15.3 (p=0,031) belirteci yüksek saptandı. Stabil yanıt alınanlarda parsiyel yanıt alınanlara göre bazalde aktif T hücre sayısı daha azdı (p=0,048). Sonuç olarak, başlangıçta tümör ve inflamasyon yükünün fazla olması immün baskılanmaya neden olmaktadır. Hastalarda tedaviden önce inflamasyonla birlikte T lenfosit alt grubunun düşük saptanması, tedaviye alınacak yanıtı etkilemekte ve belki de IIIdirence neden olmaktadır. Bu nedenle inflamasyonu önleyen ve immün aktivasyonu hedefleyen tedaviler sitotoksik tedavilerle birlikte verilirse daha iyi yanıtlar alınabilir.

Benzer Tezler

  1. Metastatik göğüs kanseri hastalarında serum IL-17 ve lipoksin A4 düzeyleri arasındaki ilişkinin araştırılması

    Investigation of relationship between IL-17 cytokine and lipoxin A4 level in serum of metastatic breast cancer

    FATMA HASAN BASHIR ABAID

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Allerji ve İmmünolojiKastamonu Üniversitesi

    Genetik ve Biyomühendislik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BAYRAM KIRAN

  2. Tanı anında evre IV olan meme kanserli hastalarda primer tümöre yönelik cerrahi tedavinin sağ kalıma etkisi

    Effect of primary tumor surgical treatment on patients with initially stage IV breast cancer.

    TİMUÇİN EROL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Genel CerrahiHacettepe Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ATAÇ BAYKAL

  3. Meme kanserli hastalarda kemik iliği mikrometastazlarının flovsitometri yöntemiyle belirlenmesi ve diğer prognostik parametrelerle ilişkisi

    Detection of bone marrow micrometastases in breast cancer patients with flow cytometry method and correlation with other prognostic parameters

    MUSTAFA SALİH AKIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    OnkolojiÇukurova Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BERKSOY ŞAHİN

  4. Metastatik meme kanserli hastalarda nüks sonrası sağkalımı etkileyen klinikopatolojik prognostik faktörler

    The evaluation of the clicopathological prognostic factors that influence the survival after recurrence of 349 metastatic breast cancer patients

    EBRU ÇILBIR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    OnkolojiHacettepe Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NİLÜFER GÜLER

  5. Trastuzumab ile tedavi edilen meme kanserli hastalarda kardiyotoksisitenin erken belirlenmesinde serum biyobelirteçlerinin rolü

    The role of serum biomarkers in early detection of trastuzumab related carditoxicity in patients with breast cancer

    YÜKSEL ÜRÜN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    OnkolojiAnkara Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜNGÖR UTKAN