Türk toplumunun siyasal değerleri: Devlet tasavvuru üzerine bir inceleme
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 172828
- Danışmanlar: PROF. DR. KEMAL GÖRMEZ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Kamu Yönetimi, Public Administration
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2006
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 252
Özet
Cumhuriyet Türkiye'si, egemenliği“dinsel-geleneksel”kaynaktan, halk kaynağına kaydırması anlamında, siyasal olarak Osmanlı Imparatorluğu'na tam bir tepki olarak gözükür. Bununla beraber, Osmanlı toplumsal yapısı, Cumhuriyetin en önemli belirleyicilerinden bir olmuştur. Bu yapı bir yandan toplumun çeşitli ilişkilerinde imparatorluk dönemindeki geleneklerin devamını sağlarken, öte yandan siyasal iktidarın da niteliğini biçimlendirmeye devam etmiştir. Bu durum, siyasal yapıların nispeten kolay değiştirilebilmelerine karşılık,“toplumsal kültürün”ve onun bir türevi olan“siyasal kültürün”belirleyiciliğini sürdürmeye devam ettiği gerçeğine işaret eder. Gelişmekte olan Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde ancak çok küçük bir azınlığın demokratik rejimi sürdürebilmede başarılı olabildiği göz önüne alınırsa, Türkiye'nin bu konuda katettiği yolun hakkını teslim etmek gerekir. Bununla beraber, Türk demokrasisi sorunlu bir demokrasidir, önemli aksamalar ve yetersizlikler sergilemektedir. Bu aksaklıklarda belirleyici rol oynayan unsur, Osmanlı Devleti'ndeki siyaset pratiğinin içini dolduran“devlet”ve“toplum”algısıdır. İzlenimsel olarak, Türk toplumunun birbiriyle çelişkili olduğu görülen iki farklı devlet kavrayışı bulunduğunu söylemek mümkündür. Bunlardan ilki, vatandaşın karşısında kuşku ve güvensizlik beslediği, şikayetçi olduğu ve esasen siyasal iktidarla özdeşleştirdiği“kurumsal devlet”algısıdır. Siyaset ile devletin özdeşleştirildiği bu olumsuz kavrayışın arkasında, Osmanlı döneminden bu yana izini sürmenin mümkün olduğu, yöneten-yönetilen kopukluğuna duyulan tepkinin yattığı görülür. Yöneten yönetilen ilişkileri ise, Osmanlı-Türk siyasal yaşamında,“merkezdeki bürokratlar”ile onlara tepki gösteren“çevresel gruplarınetkileşimi çerçevesinde belirir. Çevreyi oluşturan öğelerin niteliği ise, Osmanlı'lardan beri oluşa gelen ittifaklar ve yönelimler ile merkezin temsil ettiği resmi kültüre karşı gösterilen tepkinin mahiyetinde gizlidir. Esasen bu ”yüksek-seçkin“ kültür ile ”alçak-kitle“ kültürü arasındaki karşıtlığın derinliğinden kaynaklanır. Kendisine olumlu anlamlar yüklenilen, gurur ve saygı duyulan, koruyuculuğuna sığınılan devlet ise önemli kutsallardan kabul edilen ”kültürel ve ideolojik“ devlet anlayışına tekabül eder. Doğu toplumlarına özgü bir gelenek olan ve Osmanlı'dan miras kalan bu anlayışta devlet, toplumun üzerinde, ondan bağımsız, her şeye kadir yüce bir varlık olarak algılanmıştır. Bu algılamaya paternalist bir boyutun eklemlenmesiyle, ”devlet baba" olarak ifadelendirilen bu yüce varlığın adil ve koruyucu olması gerektiği beklentisi oluşmuştur.
Özet (Çeviri)
our present time beginning from the Ottoman era and there also lied a reaction against the lack of contact existed between the governors and governed people. On the other hand, the relations to be maintained between the governors and governed people, within the Turkish Ottoman Political Life Cycle, become apparent around the bureaucrat living in the central domain, and the peripheral groups which showed a reaction to these bureaucrats. The nature of elements that constitute the periphery, has been embodied in the nature of reaction that is felt against the administrations, the alliances which have come into being since the are of ottomans, and finally the formal culture represented by the central government mechanism. Indeed, this is originated from the depth of controversy that existed between the cultures of high and low social classes. On the other hand, the concept of government who has been bestowed with positive meanings, honor and pride and whose protectionism is considered to be a right of asylum, is corresponding to the comprehension of a cultural and ideological government which has been already adopted as one of the most important sacred concepts. The element of government, within the context of this concept which is specific to the Eastern Communities and inherited from the Ottomans, has been perceived as an exalted entity being dominant on the community and not dependent on it and potent to do anything what it wants to do. An expectation arose that this exalted entity who was being expressed as the father upon the addition of a paternalist dimension to such perception, must be justfull and protective.
Benzer Tezler
- Adalet ve Kalkınma Partisinin milli kimlik tahayyülündeki tarih tasavvuru
Justice and Development Party's history concept on the imagination of national identity
AYŞE NUR SAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Siyasal BilimlerBilecik Şeyh Edebali ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÇAĞDAŞ ZARPLI
- Türk gençliğinin gelecek tasavvuru ve siyasete bakışı
Outlook on policy and future realization of Turkish youth
AHMET SEZDİRMEZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
Kamu YönetimiSelçuk ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
PROF. DR. ORHAN GÖKÇE
- Cumhuriyet Devri Türk romanında erkek (1923-1938)
The Men charecters in Turkish novels during the 'Republican Era' (1923-1938)
GÜLDEREN ÖZTÜRKER
Yüksek Lisans
Türkçe
2004
Türk Dili ve EdebiyatıHacettepe ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. DİLEK YALÇIN ÇELİK
- Türk ve yabancı uyruklu öğrencilerin etkin vatandaşlık yeterliklerinin geliştirilmesi: Çok aşamalı karma yöntem araştırması
Developing active citizenship competencies of Turkish and foreign students: A multi-stage mixed methods study
YILDIRAY KARADAĞ
Doktora
Türkçe
2024
Eğitim ve ÖğretimKastamonu ÜniversitesiTürkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SELAHATTİN KAYMAKCI