Geri Dön

Böbrek nakli hastalarında proteinüri prevalansı ve nedenleri

Prevalance and the causes of proteinuria in kidney transplant recipients

  1. Tez No: 267036
  2. Yazar: SENEM ERTİLAV
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ALİ ÇELİK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Nefroloji, Nephrology
  6. Anahtar Kelimeler: Kidney Transplant, Proteinuria
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 49

Özet

Amaç: Bu çalışmada böbrek nakil hastalarında proteinüri prevalansını ve nedenlerini saptamayı amaçladık.Gereç ve yöntem: Çalışmaya, Dokuz Eylül Üniversitesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı'nda izlenen tüm böbrek nakil hastaları dahil edildi. Retrospektif olarak, poliklinik izlem dosyalarından, hastaların nakil öncesi böbrek hastalığı, donörün özellikleri (yaş, cinsiyet, kadavra-canlı nakil olması) kayıt edildi. Hastanın nakil sonrası üç, altı, dokuz, 12.ay ve izleyen her yıl 24 saatlik idrarda proteinüri düzeyleri, kreatinin klirensleri tespit edildi. İzlemde gelişen hipertansiyon, diabetes mellitus, enfeksiyon (sitomegalo virüs (CMV) ve polyoma (BK) nefriti) öyküsü kaydedildi. Aldıkları immünsupresif tedaviler ve yapılan böbrek biyopsilerinin tanıları kaydedildi.Sonuçlar: Çalışmaya 260 böbrek nakil hastası (97'si kadın, ortalama yaş 42,3 ± 12,3) dahil edildi. Donörlerin 133'ü kadın ve yaş ortalaması 42,7 ± 15 idi. Böbrek nakillerinin 137'si canlıdan, 123'ü kadavradan yapılmıştı. Hastaların izlem süresi ortanca ayı 36 (3-360)'idi. Proteinüri tanımı için eşik değer 300 mg/gün alındı. 300 mg'dan az ve çok olarak gruplar ikiye ayrıldı. 92 hastada (%35,4) 300 mg/gün'den fazla proteinüri saptandı. Hastalarda proteinürinin saptandığı dönem ortanca ayı 24'idi. 300 mg'dan az ve çok proteinürisi olarak ayrılan iki grup arasında yaş, donör özellikleri, kronik böbrek yetmezliği nedenleri arasında anlamlı fark saptanmadı. 300 mg/gün'den fazla proteinürisi olan 92 hastanın 15'ine proteinürinin saptandığı anda biyopsi yapılmıştı. Biyopsi tanıları arasında immunolojik sebepler, yani rejeksiyonlar belirgindi. 300 mg/gün'den az proteinürisi olan 168 hastanın 48'ine biyopsi yapılmıştı. Bu biyopsilerde glomerülonefrit tanısının olmadığı saptandı. Proteinürisi 300 mg'dan fazla olan grupta kreatinin klirens ortalaması 63 ± 24,10 mg/dl saptandı. Proteinürisi 300 mg'dan az olan grupta ise 68,70 ± 18,53 mg/dl saptandı. Proteinürisi 300 mg'dan fazla olan grupta 300 mg'dan az olan gruba göre kreatinin klirensinin anlamlı olarak düşük olduğu saptandı (p:0.04). mTOR inhibitörleri kullanan hasta grubunda ve kalsinörün inhibitörü alan hasta grubunda 300 mg/gün `den fazla proteinürisi olan hasta oranları benzerdi.Yorum: Çalışmamızda böbrek nakli hastalarında proteinüri prevalansı % 35,4 olarak bulundu. Proteinüri nedenlerine baktığımızda, biyopsi tanılı proteinüri' nin en sık immunolojik sebeplerden, yani rejeksiyonlardan kaynaklandığı görülmüştür. mTOR grubu ilaç kullanan hastalarda ise, beklenenin tersine proteinüri sıklığı artmamıştır, ancak bu sonuç hasta sayısının azlığı ile ilişkili olabilir.Anahtar sözcük: Böbrek nakli, proteinüri.

Özet (Çeviri)

Objectives: In this study our purpose was to determine the proteinuria prevalence and its causes in kidney transplant recipients.Materials and Methods: All kidney transplant recipients, followed by Nephrology Division of the Department of Internal Medicine in Dokuz Eylül University Faculty of Medicine were included in this study. The etiology of chronic kidney disease and the donor characteristics (age, sex, and cadaver/live-donor) were obtained from outpatient follow-up records. Proteinuria levels, assessed by 24-hour urine collection, and creatinine clearances recorded at 3, 6, 9, 12-Months and, annually thereafter, following the transplantation. Newly onset hypertension, diabetes mellitus and the infections (cytomegalovirus (CMV) and polyoma (BK) virus nephritis) were recorded. Immunosuppressive treatments and the renal biopsies, applied during the follow up period, were also noted.Results: A total of 260 kidney transplant recipients (97 female, mean age 42,3±12,3) were included and evaluated. Mean age of donors was 42,7±15 years. Of the donors, 133 were female. 137 of all kidney transplantations were from live-donor. Median follow-up period was 36 months (3-360). Overt proteinuria was defined as more than 300 mg daily excretion. According to the definition, overt proteinuria was detected in 92 patients (35,4%). Median time to overt proteinuria was 24 months. There was no significant difference between the groups with or without overt proteinuria in respect to age, sex, donor characteristics and the etiology of the chronic kidney disease. In patients with overt proteinuria, 15 biopsies were obtained contemporary with the proteinuria. No significant difference was found in respect to pathological diagnosis. Of patients with a proteinuria below 300 mg/day, 48 had undergone biopsy. None of the patients with a proteinuria below 300 mg/day appeared to have glomerulonephritis. Mean creatinine clearance was significantly higher in the patients with less than 300 mg/day proteinuria compared with the patients who had overt proteinuria (68,70 ± 18,53 mg/dl, 63 ± 24,10 mg/dl, p=0,04) The level of proteinuria was found to be higher among patients receiving mTOR inhibitors compared to those receiving calcineurin inhibitors; however, this was not statistically significant (p=0.4).Conclusion: The prevalence of proteinuria was found to be 35,4%. The immunologic events, like all kinds of rejections, were the most common cause of overt proteinuria. However using mTOR inhibitors were not related with increased frequency of overt proteinuria. This can be related with the small size of the evaluated patient population.

Benzer Tezler

  1. Hematopoetik kök hücre nakli yapılan olguların uzun dönem renal fonksiyonlarının değerlendirilmesi

    Evaluation of long-term renal functions of patients after hematopoetic stem cell transplantation

    AYSHA GADASHOVA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEÇİL CONKAR

  2. Böbrek alıcılarında renal tübüler asidozun greft fonksiyon üzerindeki etkisi

    Effect of renal tubular acidosis on graft function in renal recipients

    BÜŞRA KARACA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    İç HastalıklarıSakarya Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAMAD DHEİR

  3. Türk popülasyonunda alport sendromlu hastaların COL4A3, COL4A4 ve COL4A5 genlerine yönelik varyant sıklığı ve genotip-fenotip korelasyonunun araştırılması

    Investigation of variant frequency and genotype-phenotype correlation for COL4A3, COL4A4, and COL4A5 genes in patients with alport syndrome in Turkish population

    MİKAİL DEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    GenetikErciyes Üniversitesi

    Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUNİS DÜNDAR

  4. Kutanöz ve/veya anogenital siğili olan böbrek nakli alıcılarında mtor inhibitörlerine geçiş ve sonuçları

    Outcomes of mtor inhibitors switch for cutaneous and/or anogenital warts among kidney transplant recipients

    CANSU EREL GEZEGEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Dermatolojiİstanbul Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZGÜR AKIN OTO

  5. Böbrek nakli olan hastalarda aktif vitamin d tedavisinin proteinüri ve glomerüler filtrasyon oranı üzerine etkisi

    Effects of the active vitamin d treatment on proteinuria and gfr in renal transplant recipients

    İREM AKIN ŞEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    NefrolojiGaziantep Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZLEM USALAN