Erzurum il merkezi ve çevresinde 15-80 yaş arası huzursuz bacak sendromu prevalans araştırması
The prevalence of restless leg syndrome in the population of 15-80 years in the province of Erzurum and nearby cities
- Tez No: 310081
- Danışmanlar: PROF. DR. RECEP AYGÜL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroloji, Neurology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2012
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Atatürk Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Nöroloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 68
Özet
Giriş ve AmaçHuzursuz bacak sendromu istirahat halinde sıklıkla bacaklarda ortaya çıkan tarifi zor nahoş duyularla karakterize sık görülen nörolojik bir hastalıktır. Semptomlar tek ya da çift taraflı olabilmekle birlikte akşam-gece daha belirginleşmekte ve aktiviteyle kısmi veya tam düzelebilmektedir. Hastalığın tanısı IRLSSG(Uluslararası Huzursuz Bacak Sendromu Çalışma Grubu) tarafından 1995 yılında tanımlanan temel tanı kriterlerine göre konur. RLS(huzursuz bacak sendromu)uykuyu, kognitif fonksiyonları ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Literatürde RLS prevalansını araştıran birçok çalışma mevcuttur. Çalışmamızda Erzurum il merkezi ve çevresinde RLS prevalansını, semptomların sıklığını, şiddetini ve komorbid durumlarla ilişkisini belirlemeyi amaçladık.Hasta ve YöntemBu çalışma, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroepidemiyoloji Çalışma Grubu tarafından Sağlık müdürlüğüne bağlı olan aile hekimlerinin nüfus kayıtları kullanılarak, dört asistan hekim tarafında kapı kapı gezilerek yapıldı.Her bireyin sosyodemografik özellikleri ve RLS'yi belirlemek için iki farklı anket uygulandı. Tespit edilen hastalara IRLSSGRS (Uluslararası Huzursuz Bacak Sendromu Çalışma Grubu Şiddet Skalası)anketi uygulandı. Hastalığın prevalans oranı, yaşa, cinsiyete göre dağılımı ve ilişkili durumlar araştırıldı. İstatistiksel değerlendirmede p?0.05'den küçük olan durumlar anlamlı kabul edildi.BulgularÇalışmada 15?80 yaş aralığında 4093 kişi değerlendirildi. Bireylerin 2046 (%50'si) kadın ve 2047 (%50'si) erkekti ve yaş ortalaması kadınlarda 39.4±15.9 erkeklerde 37.2±15.8 yıldı. Çalışmamızda 282 RLS'li belirlendi ve prevalans %6.9 olarak hesaplandı. RLS'li olan ve olmayan bireylerin eğitim düzeyleri (p=0.311), ekonomik düzeyleri (p=0.256) ve meslek grupları (p=0.117) arasında anlamlı istatistiksel fark tespit edilmedi. Kadınların oranı erkeklerden anlamlı yüksekti (p=0.036). Kadın/erkek oranı (K:E) 1.26 olarak belirlendi. Vakaların yaş gruplarına göre dağılımlarında ise anlamlı istatistiksel farklılık görülmedi (p=0.982). RLS'li bireylerin yaş ortalaması 36.6±15.3 yıl, RLS'li olmayan bireylerin yaş ortalaması 38.2±15.9 yıl olarak tespit edildi. Semptomların başlangıç yaş ortalaması 35.23±15.19 yıl ve semptomların süresi 5.48±3.4 yıl olarak hesaplandı. Başlangıç yaşı ?40 olanların oranı 40 yaş sonrasına göre daha fazlaydı. Olguların RLS şiddet skalası ortalama 20.35±6.68 (en düşük puan: 7, en yüksek puan: 37) olarak belirlendi. Vakaların şiddet gruplarına göre dağılımında en yüksek oran %46.6 ile 2. grupta (orta) ve ikinci en yüksek oran %40.4 ile 3. grupta (ciddi) tespit edildi. 164 (%58.2) olguda RLS semptomları nedeniyle uyku bozukluğu (uykuya dalma ?30dk veya ?3 kez uyanma) ve 90 (%31.9) olguda yorgunluk-uykusuzluk şikâyeti vardı. RLS'den dolayı günlük aktivitelerin bozulduğunu ve ruhsal durumun etkilendiğini belirtenlerin oranını sırasıyla %53.5 ve %21.6'idi. RLS'li 183 (%64.9) olguda semptomlar haftada 2 veya daha fazla görülüyordu. RLS prevalansının semptomlar haftada 2 veya daha fazla olanlar baz alındığında %6.9'dan %4.5'e düştüğü görüldü. Hastaların %53.9'u semptomlarını adlandırılamayan (tarif edilemeyen) huzursuzluk olarak tarif etmekteydi. Kolda da benzer şikâyeti olanların oranı %37.6 olarak tespit edildi. Vakaların %34.4'ünde birinci ve ikinci dereceden en az bir akrabasında benzer şikâyetleri olduğu ifade edildi. RLS'li vakalarda hipertansiyon, diyabet, anemi, hiperlipidemi, tiroid hastalığı, akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, depresyon gibi komorbid durumların oranları incelendi. Tiroid hastalığı haricinde diğer durumlarla RLS arasında anlamlı istatistiksel ilişki tespit edildi. Çalışmamızda RLS'lilerin hiç birisi bu şikâyetlerle doktora başvurmamış olup, aralarında RLS tedavisi alan yoktu.TartışmaAyırıcı tanı yapmadığımız RLS prevalans çalışmasında tespit ettiğimiz oran Türkiye'de ayırıcı tanıya yer verilerek yapılmış çalışmalarda tespit edilenlerden yüksek, Avrupa'da yapılmış ve ayırıcı tanıya yer verilen ve verilmeyenlerden düşüktür. Bu durumun ülkemizde yapılan çalışmalardan farklı yöntem kullanmamızla veçalışmayı yürüttüğümüz yerleşim yerinin coğrafik özelliklerinin ve genetik yapısının farklı olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz. RLS'lilerin sosyodemografik özellikleri, yaş ve cinsiyete göre dağılımları, aile öyküsü varlığı ve semptomların sıklık-şiddet ve zaman içindeki seyri ile ilgili tespitlerimiz literatürle uyumluydu. Hastalarımızın tamamına yakını huzursuz bacak sendromunu hakkında bilgi sahibi değildi ve şikâyetleri nedeniyle doktora başvurmamışlardı. Sık görülen, hayat kalitesini bozan ve medikal tedavisi mümkün olan bu hastalıkla ilgili hekimlerin ve toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi önemlidir. Uygun vakalarda dopaminerjik tedavi verilmesi hem yaşam kalitesini artıracak, hemde gereksiz bir kısım incelemeyi engelleyecektir.
Özet (Çeviri)
Restless leg syndrome (RLS) is a common neurological disorder characterized by strange sensorial disturbances in legs during resting which are hard to define. Symptoms can be unilateral or bilateral, occurs predominantly in the evening-night and relieves partially or completely by activity. Diagnosis is made based on basic diagnostic criteria established in 1995 by IRLSSG. RLS is an entity that affects sleep, cognitive functions and life quality. There are many studies in the literature concerning about prevalence of RLS in general population. In our study we sought to define prevalence, frequency and severity of symptoms and associated comorbidities in Province of Erzurum and nearby cities.Patients and MethodsThis study was carried on by four assistant doctors on behalf of Neuroepydemiology Study Group, School of Medicine, Ataturk University. The interviews are made face to face and house visits were chosen from the records of family doctors' of Department of Health in the province. Subjects were asked to fill two separate questionnaires to determine RLS and its sociodemographic features. Subjects with RLS were also evaluated with IRLSSGRS questionnaire. Prevalence, age and gender distribution and associated comorbidities of the disease were detected. Statistical analysis was made and significance was accepted where p values smaller than 0.05.ResultsIn our study 4093 subjects between 15?80 years responded to questionnaire. Of these 4093 subjects, 2046 were female (50%) and 2047 were male (50%). Mean age was 39.4±15.9 year in females and 37.2±15.8 years in males. Two-hundred and eighty-two RLS patients were detected. Prevalence was 6.9% (282/4093). There were no statistically significance by means of education level (p=0.311), socioeconomic status (p=0.256) and occupation (p=0.117) in RLS patients compared with test population. The female dominance was present in gender distribution (p=0.036). Female to male ratio was 1.26. There was no significance in age distribution in predetermined age groups (p=0.977). Mean age of RLS patients was 36.6±15.3 years and mean age of subjects in test population other than RLS was 38.2±15.9years. Average age of symptom onset was 35.23±15.19 years and average duration of symptoms was 5.48±3.4 years. In our study, patient group with disease onset before 40 years were larger than after 40 years. In RLS patients severity scale average was 20.35±6,68 points (range 7?37 points). Based on severity, 46.6% of the patients were in mild group and 40, 4% of patients were in severe group. In RLS subjects, 58.2% (164) of the patients were suffering from sleep disturbances (time until fall in sleep ?30 minutes or ?3 awakening during sleep) and 31.9% (90) were suffering from fatigue-sleeplessness. Proportion of patients complaining about daylight activity disturbances and mood disorders were 53.5% and 21.6% respectively. In 64.9% (183) of the patients, symptoms were present twice or more in a week. If prevalence is calculated based on this symptom frequency, it decreases from 6.9% to 4.5%. In RLS patients, 52.9% of the subjects described their restlessness as ?indefinable disturbance?. The rate of patients with arm involvement was 37.6% and with similar symptoms in at least one relative was 34.4%. We also searched the presence of hypertension, diabetes, anemia, hyperlipidemia, thyroid disease, lung disease, renal disease and depression in patients with RLS. There was a significant association between these conditions and RLS except for thyroid disease. In our study there were any patient beware of his/her illness and thus none of them were referred to a physician or had treatment.DiscussionOur RLS prevalence that we found in our study without making differential diagnosis was higher than those found in our country which based on differential diagnosis. On the other hand, our prevalence was lower than in those which carried on in Europe with or without making differential diagnosis. In our study we found a higher prevalence of RLS compared with other studies conducted on other areas of our country with different methodology. We assume that this higher prevalence is due to our distinct methodology and different geographic and genetic features of study settlement. Our data about sociodemographic features, age and gender distribution, presence of family history, frequency and severity of symptoms and their course in time was similar to other prevalence studies in the literature. Any of our patients were beware of his/her illness and thus none of them were referred to a physician before.It is remarkable to inform the community and physicians and attract the attention to disease that is commonly encountered, medically treatable and have negative effects on life quality. In appropriate settings dopaminergic treatment will ameliorate the life quality and prevent to usage of unnecessary examinations.
Benzer Tezler
- Yeni Cami'nin akustik açıdan performans değerlendirmesi
Evaluation of the acoustical performance of the New Mosque
EVREN YILDIRIM
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEVTAP YILMAZ DEMİRKALE
- Elazığ il merkezi ve yakın çevresindeki mineralli suların hidrojeokimyasal incelenmesi
Hydrogeochemical investigation of mineral waters in the city center of Elazig and close vicinity
FATMA AYDINOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Jeoloji MühendisliğiFırat ÜniversitesiJeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM ÖZTEKİN OKAN
- Karakoyunlu ilçe merkezinin coğrafi etüdü
The geographical studies of Karakoyunlu town center
TANER AYDIN