Thomas Mann ve Haruki Murakami' de karşılaştırmalı bir metafor, Kuyu
'The Well': A metaphor that connects Thomas Mann and Haruki Murakami
- Tez No: 333612
- Danışmanlar: PROF. DR. NEDRET KURAN BURÇOĞLU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Karşılaştırmalı Edebiyat, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Eastern Linguistics and Literature, Comparative Literature, English Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Japon Kültürü, kimlik, emperyalizm, mitoloji, Thomas Mann, Haruki Murakami, C.G. Jung, eşzamanlılık, arketip, anima (yaşamın anlamı), kuyu/ susuz bir suyu, yeniden doğu, Japanese Culture, identity, imperializm, mythology, Thomas Mann, Haruki Murakami, C.G.. Jung, synchronicity, archetypes, anima (meaning of life), well / herb with no water, rebirth-regeneration
- Yıl: 2013
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Karşılaştırmalı Edebiyat Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 239
Özet
Çağın başını ve sonunu soluyan yazarlardan Thomas Mann ve Haruki Murakami kendi gerçeğine yabancılaşan insanı farklı dönemlerin içinden ortak metaforlar kullanarak anlatır.20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçişte, Yusuf ve Kardeşleri ve Zemberek Kuşu?nun Güncesi?ndeanlatılan hikayeler, bilincin arınması ve bireyin kendi özüne tanıklığı anlamında tarihselliğin kıskacından kurtarılarak mitik dönemlere doğru yolculuğa çıkar. İyi ve kötünün tebdili kılıklara bürünen mücadelesinde yolunu bulmaya çalışan insanın, sıradanlıktan ve anlamsızlıktan salt bir değer üreterek kurtulabilecek olduğu savını ileri süren 20. yüzyılın bu iki önemli yazarı, emperyalizm karşıtı tutumlarıyla kendileriyle yüzleşirken zamanın belirsizleştiği bir derinliklikte kaybolurlar. Bu derinlik yönünü kaybetmiş olan ?ben?in,? yeraltına-kuyuya-bilinçaltının karanlıklarına yaptığı yolculukta özgürlüğün kapısını aralayan bir süreci başlatır. ?Yeni bir kimliğe uyanmak,? Murakami?ye göre Toru?nun nezdinde Japonya?nın bireyleşme macerasıyken, kardeşleri tarafından kuyuya atılan Yusuf?un hikayesiyle Mann, savaş taraftarı olduğu yılları, geçirdiği evreleri ve gerçeğe uyanışını çağdaşı Jung?un ?yeniden doğuş? kuramıyla örtüştürür. C.G. Jung her iki eserde de bağlayıcı bir rol üstlenir. Çağlar boyu insanın ölümsüzlüğe öykünen arayışı, mitlerin ve dinlerin öncülüğünde yaratılan sembollerle yaşamı yapılandırmaya ve anlamlandırmaya çalışmıştır. Bu süreçte insan, yaşam ve ölüm karşıtlığına ya da döngüselliğine bilincin değer üreten evrimi içinde çözümler arar. Tarihin dönüştürülmesine aracılık eden sanat ise her devirde onun hamiliğini üstlenir. Yüzyıl,I. ve II. Dünya Savaşları ya da Murakami?nin kaleminde Nomonhan Olayı olarak anılan, Japon-Çin sınır anlaşmazlığında kuyulara tıkılan binlerce insanın su yüzüne çıkmamış katlinde, anlam ve anlamsızlığa doğru en belirgin kırılmasına tanıklık eder. Bu karşıt uçlulukta zaman belirsiz bir sonsuzluğa doğru akıp gitmekteyken roman kahramanları umuda dair bir inancın peşine düşerler. Yaşamın karmaşasına getirilen çözüm tarihsel olsa da simgeleri ve metaforları sanatın içinde insana ve hayata dair farklı seçenekler sunar. Ruhun kurtuluşuyla özdeşleştirilen gerçeğe uyanış, bir kader gibi roman kahramanlarına çağın ihtiyaçlarına göre çeşitli görevler yükler. Yusuf bir arketiptir. Tanrı?nın lütfuna mazhar oluşuyla peygamberlik mertebesinde Tanrı ve insan ilişkisine aracılık eden toplumsal bir rol üstlenir. Kahramanının bilinci gibi karanlığın içinden aydınlığa ulaşan Mann, yaşamında geçirdiği dönüşümü Yusuf?un hikayesiyle adeta kutsamaktadır. Murakami?nin kahramanı ise toplumsal acıların ve savaşların neticesinde kendisine ve çevresine yabancılaşan sıradan bir kişiyken sahip olduğu hassalardan, verdiği mücadelelerden ötürü kültür dönüştürücüsü olmaya aday bir roman kahramanına dönüşür. Yusuf gibi Toru da Japon ruhunun arketipini bize örnekleyen tarihsel bir dönemecin içinden seslenmektedir. Bilinçdışının derinliklerinde yaşamın anlamıyla özdeşleştirdiği karısı Kumiko?yu ararken farklı bir uzamın içinde; kuyulara ine çıka yeni bir anlam ve yeni bir kimliğin içine doğar.
Özet (Çeviri)
Thomas Mann and Haruki Murakami, capturing the atmosphere of the beginning and end of the 20th. century, use similiar metaphors to depict a man who is alianeted-estranged- from his reality and himself. Passing from the 20.th to the 21th. century, the narration of the stories in Joseph and His Brothers and The Wind-up Bird Chronicle relates a clarified consciousness, bearing witness to his individuality, rescued from the imprisonment of history, starts on a mythological journey. Both authors claim that a man who wants to find his way through the conflict of good and evil disguised in different roles can liberate himself from the monotonyand absurdity of life simply by developing values. Facing their own reality within antiimperialist approaches, Mann and Murakami, get lost in the depths of the mist of the past. The journey of the disoriented self to the underground; to the depths of the dry well, in other words to the dephts of the unconscious, starts a new process free from the trap of memory. In Murakami?s novel, Toru emerges into a new identity, parallels a general quest for the individualization process in Japan, while the story of Joseph who was cast down into the well by his brothers, is matched its author?s phases of life; the years when he was pro-war, and his awakening into reality through the theories of ?regeneration? of his contemporary C. G. Jung. The quest of man for immortality, shown by symbols in myths and religion, aims to continually reconsruct life and meaning, bringing to mind the theory of consciousnessstressed by Mountcastle and Edelman. The evolution of consciousness in developing meaning about the existence of life also goes parallel with the patronage of art, ascribing different values to the conflict between ?life and death? The era in which the first and second world wars took place was a time of ambiguity about the search for existence and life and the measure of man himself or, on the contrary, the insignificance and absurdity of life. The political problems between Japan and China, brought up as the border conflict in The Wind-up Bird Chronicle by Murakami known as The Nomonhan Incident, was the event that led to the II. World War in which thousands of people are assassinated and jammed into the wells and kept in secret over the years by the Japanese government. These periods were the breaking points of the century, reconstructing a new way of life leading to the new historicism. Man, while being given historical solution to the complexitiy and the disorder of life, the icons, symbols and the metaphors of life lay out different alternatives developing within the expression of art. His introverted journey identifiesitself with the rescue of the inner man?s revival, and acts as a converter or a transformer of society. That?s man?s destiny, given to him as a duty related to the time mostly bringing out hope. Joseph, Mann?s hero, is an archetype. Receiving God?s approval through his regeneration, he was blessed, became a prophet, and took a main role in Western and Eastern tradition. Mann?s conscious, like his hero, emerges from darkness to the light of the absolute as he sanctifies his transformation, personified as Joseph in his novel. By the way, Murakami?s hero, alienated from his surrounding by hostilities and social distress, becomes aculturel transformer. Because of his earned virtues and his struggle against the evil of imperialism Toru, like Joseph, shows us the archetype of the Japanese soul. In the depths ofthe unconscious, he is searching for his wife Kumiko, whom he has identified with the meaning of life. As he explores the dephts of the dried well, coming out, he arises into a new meaning and a new identity referring to a different cosmos in Murakami?s novel.
Benzer Tezler
- Ernst Bloch's aesthetics and the works of Thomas and Heinrich Mann: Magic Mountain and Untertan in the light of the expressionism debate
Ernst Bloch'un estetik anlayışı ışığında Thomas ve Heinrich Mann'ın eserleri: Büyülü Dağ ve Tebaa'ya ekspresyonizm tartışması üzerinden bir bakış
PINAR AKKOÇ BAYIR
Doktora
Almanca
2021
Alman Dili ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HATİCE ŞEBNEM SUNAR
- Buddenbrooks (Thomas Mann) ve Radetzkymarsch (Joseph Roth) eserlerinde sosyal çöküntü
Başlık çevirisi yok
SULTAN GÜNDÜZ
Yüksek Lisans
Almanca
2006
Alman Dili ve EdebiyatıSelçuk ÜniversitesiYabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. SELÇUK ÜNLÜ
- Çağdaş Alman ve Türk romancılarının eleştiri yazıları
Kritische schriften der modernen Deutschen Turkischen romanciers
HÜSEYİN ARAK
Doktora
Türkçe
2001
Alman Dili ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜRSEL AYTAÇ
- Der Sinnbereich ironie und ironiebezogene begriffe im Deutschen und Türkischen
Almanca ve Türkçedeki ironinin anlam alanı ve ironiye benzer terimler
NESRİN GÜMÜŞ
- Gesellschaftskritik in Thomas Manns 'Der Zauberberg' und Heinrich Manns 'Der untertan'
Başlık çevirisi yok
NEVZAT KAYA
Yüksek Lisans
Almanca
1992
Alman Dili ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. GÜRSEL AYTAÇ