Geri Dön

Üreterorenoskopi için spinal anestezide intravasküler kristaloid ile sıvı uygulama zamanının hipotansiyona etkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 360286
  2. Yazar: NURHAYAT KILINÇ ÖZGÜN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ELVAN ERHAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Anestezi ve Reanimasyon, Anesthesiology and Reanimation
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2013
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü
  12. Bilim Dalı: Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 48

Özet

Spinal anesteziye bağlı hipotansiyonu önlemek veya insidansını azaltmak için başvurulan yöntemler arasında intravenöz sıvı uygulanması ve vazopressör maddelerin kullanılması yer almaktadır. Bu prospektif randomize çalışmada spinal anestezi altında URS yapılan olgularda 500 ml kristaloidin spinal anesteziden 30 dakika önce (preload) ve spinal anestezi sırasında (koload) uygulanmasının spinale bağlı hipotansiyonu önlemedeki etkilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Üroloji ameliyathanesinde URS uygulanan ASA I-III grubunda 18–65 yaşlarında 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Hematolojik bozukluğu olan, antikoagulan tedavi alan hastalar ile ciddi kalp yetmezliği olan ve beta bloker tedavisi alan hastalar çalışma kapsamı dışında bırakıldı. Hastalar randomize olarak 2 gruba ayrıldı ve randomizasyon şemasına göre Grup 1'deki hastalara spinal anestezi uygulanmadan 30 dakika önce 500 ml %0,9 NaCl (hızı hastaların hemodinamik parametreleri göz önüne alınarak hastaya göre uygun olacak şekilde) verildi. Operasyon odasına alınan tüm hastalara standart monitörizasyon yapılıp 2ml/kg/saat'ten %0,9 NaCl infüzyonu başlandı. Grup 2'deki hastalara spinal anesteziden hemen önce 500 ml %0,9 NaCl intravenöz verilirken (hızı hastaların hemodinamik parametreleri göz önüne alınarak hastaya göre uygun olacak şekilde) Grup 1'deki hastalara herhangi bir sıvı uygulanmadı. Oturur pozisyonda L3–4 intervertebral aralıktan 25-gauge Quincke iğne ile intratekal aralığa 12.5 mg %0,5 bupivakaine heavy (2,5 ml) yapıldı ve hızlıca süpin pozisyona alınıp litotomi pozisyonu verildi. Hastalar ve kayıtları tutup değerlendirmeleri yapan araştırmacı kör olduklarından hastalara uygulanan sıvılar bir anestezi teknisyeni tarafından hastaların ve araştırmacının görmeyeceği şekilde bir perdenin arkasından uygulandı. Spinal anestezi öncesi bazal değer (T0), spinal anestezi öncesi oturur pozisyonda (T1), spinal anestezi sonrası supin pozisyonda (T2), litotomi pozisyonuna getirildiğinde (T3), daha sonra her 5 dakika ara ile, ayrıca operasyon bitiminde litotomi pozisyonundan süpin pozisyonuna geçişten hemen önce (T4) ve sonra (T5), operasyondan sonra 15-30-45 ve 60. dakikada SAB, DAB, OAB, KAH, SpO2 ve duyusal blok seviyeleri ölçülüp kayıt edildi. Operasyon öncesi ile operasyon sonrası Hb değerleride kayıt edildi. Operasyon sırasında SAB değerinin bazal değerlerinden %20 daha fazla düşme görülen hastalara 5 mg Efedrin hidroklorür iv verildi, KAH 50/dk altına düşen hastalara 0,5 mg atropin iv uygulandı. Gerekli olduğunda bu dozlar tekrar edildi. Yan etkiler (bulantı, kusma gibi) kayıt edildi. Gruplar demografik veriler, ASA dağılımı ve cerrahi süre yönünden benzer bulundu. Tüm olgularda yeterli cerrahi anestezi sağlandı ve hiçbir olguda intraoperatif ek analjezi gereksinimi olmadı. Grup 1'de hiçbir olguda tedavi gerektiren hipotansiyon ve bradikardi görülmedi. Grup 2'de yalnızca bir hastada (%3) efedrin gereksinimi oldu ancak tedavi gerektiren bradikardi görülmedi. Gruplar arasında vazopressör (VP) gereksinimi, verilen sıvı, preoperatif ve postoperatif hemoglobin (Hb) değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Kalp atım hızı gruplarda benzer bulundu. Ölçülen sistolik arter basıncı (SAB) değerleri karşılaştırıldığında spinal anestezi sonrası (T2) ve operasyon sonunda litotomi pozisyonundan supin pozisyona geçildiğinde (T5) başlangıç SAB değerlerine göre bir düşme olmakla birlikte bu düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Gruplarda SAB değerleri benzer seyretti. DAB ve OAB değerlerinde spinal anestezi sonrası (T2) ve operasyon sonunda litotomi pozisyonundan supin pozisyona geçildiğinde (T5) başlangıç değerine göre anlamlı düşme olduğu görüldü (p˂0,05). Gruplar arası karşılaştırmada bu ölçüm zamanlarındaki DAB ve OAB değerlerinin preload uygulanan 1.grupta koload uygulanan 2.gruba göre daha düşük olduğu görüldü (p˂0,05). Sonuç olarak spinal anestezi altında URS yapılan olgularda 500 ml kristaloidin spinal anesteziden 30 dakika önce (preload) ve spinal anestezi sırasında (koload) uygulamasını karşılaştırdığımız bu çalışmada tedavi gerektiren hipotansiyon sıklığı yönünden gruplar arasında fark olmaması nedeniyle preload ve koload uygulamalarının benzer olduğu ancak litotomi pozisyonunun hipotansiyon görülme sıklığını azaltan bir faktör olabileceği kanısına varıldı.

Özet (Çeviri)

.

Benzer Tezler

  1. Fleksibl üreterorenoskopinin böbrek fonksiyonları üzerine akut etkilerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of acute effects of flexible ureterorenoscopy on kidney functions

    KASIM ERTAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    ÜrolojiSağlık Bakanlığı

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMRAH YÜRÜK

  2. İntraüreteral papaverin uygulaması ile oluşturulan farmakolojik

    Başlık çevirisi yok

    TAHİR ZENGİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Ürolojiİnönü Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. ALİ GÜNEŞ

  3. Ameliyat öncesi tamsulosin kullanımının semirigid ve fleksible ureterorenoskopi ameliyatlarının sonuçlarına olan etkisinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the effect of preoperative tamsulosin use on semirigid and flexible ureterorenoscopy outcomes

    AYKUT AKINCI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    ÜrolojiAnkara Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÇAĞATAY MEHMET GÖĞÜŞ

  4. Üreterorenoskopi sonrası üreter darlığı gelişim riskini öngörmede nötrofil/lenfosit oranı (NLR)'nın etkisi

    The effect of neutrophil/lymphocyte ratio (NLR) in predicting the risk of development of ureteral stricture after ureterorenoscopy

    REHA ORDULU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    ÜrolojiSamsun Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA KEMAL ATİLLA

  5. Fleksibl üreterorenoskopi ile böbrek taşı tedavisinde, kalisiyel anatominin operasyon sonuçlarını öngörmedeki yeri

    Types of pelvicalyceal anatomy formation could be used as A predictivemodelling on the outcomes of flexible ureteroscopy

    MUSAB İLGİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    ÜrolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SİNAN LEVENT KİREÇÇİ