Geri Dön

Kronik beta-blokör tedavisinin pineal bez ve gonadlar üzerine etkisinin morfolojik olarak incelenmesi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 37655
  2. Yazar: SAFİYE ÇAVDAR
  3. Danışmanlar: PROF.DR. FERİDUN VURAL
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Morfoloji, Morphology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1989
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 76

Özet

- 63 - ÖZET Pineal bez, puberte sonrası fonsiyonel Önemi olmayan bir kalıntı olarak yer aldığı düşünülmekteydi. Ancak 1954* de pineal tümörü teşhisi konmuş bir vakada pinealin çıkar¬ tılmasıyla erken puberte gelişimi gözlenmiş ve neticede memeli pineal bezin pubertenin başlamasını geciktiren bir endokrin organ olabileceği görüşünü yaygınlaştırmaktır. Biyokimyasal ve histokimyasal tekniklerin gelişmesiyle pineal hormonu olan“melatonin”izole edilmiştir, Pineal bez etkisini melatonin üzerinden hipotalamus-hipofiz ek¬ senini inhibe ederek gonadlar, adrenaller ve tiroid üzerin¬ de etkilidir. Pineal bezin afferent impulsu, gözün retina tabaka¬ sından gelen ışık stimulasyonları superior cervical gang- lion (SGG) yolu ile sempatik sinir lifleri beze ulaşır. Sempatik sinir sonlarından salınan nörotransmitter madde olan norepinefrin (NE), pinealosit membranında bulunan beta-adrener;Jik reseptörlerle kompleks oluşturur ve mela¬ tonin sentezi aktive olur. Çalışmamızda üç ay süre ile 14.30-16,30 saatleri arasında deri altı yoluyla O.lmg/kg dozunda b@ta-blokör (propranallol) uygulayarak pineal beze gelen sinirsel impulslarm beze iletilmesi engellenmiştir, îîç ay süre ile beta-blokör uygulanmış hayvanların pineal bezini ve teftişlerini ultrastrüktürsl olarak inceledik. Blokajdan sonra pineal bezinde ultrastrüktürel olarak gö¬ rülen en belirgin yapıların hücre içinde bol miktarda irili ufaklı lipid damlacıklarının birikmesi ve ayrıca mitokondrilerde şişme ve krista harabiyeti idi.- 64 - Elde edilen bu sen uçlar; tartışmalı olan pineal bezin innervasyonuna destek olmuştur. Testis ultrastrüktürel bulguları ise; bazalden lümene doğru sıralanmış çeşitli safbalardaki germinal hücreler olgunlaşmasını tamamlamadan lüraene döküldüğü izlendi. Bu bulgular testislerin aşırı derecede zorlandığını göster¬ mektedir.

Özet (Çeviri)

- 65 - SUMMARY Pioaalgland has been recognized since ancient times, its biochemical, physiological and endocrinological proper ties were established during the last 20 years. First breakthrough in pineal studies ©ooorred in 1958, when Lerner e t al isolated and characterized a potential pineal hormon named 'W-elatonin?', Researchers claimed that melatoninehas an inhibitory infuence on gonadal, adrenal and thyroid functions. Pineal gland is a functional endocrine organ which responds primarily to photic stimuli and reaches the gland via sympathetic nerves. The sympathetic nerve terminal releases norepinephrine (NB) which interacts with beta- receptors on pinealocyte membrane and activates the synt hesis of hormonal products, particulary melatonin. In this study we applied beta-blocking agents (propranollol) every afternoon between 2.30,3.30 pm for 3 months to prevent the sympathetic nerve impulseito reach the gland* We studied the ultrastructural changes that occurred in the pineal gland and in the testis. Distinct ultrastructural changes after 3 months injection of beta- bTokers showed degenerated mitochondria and numerous lipid droplets. Also the pinealocyte endings contained less vesicles compared to the control group. These results concluded that the blokage of the pineal gland occurred lind the gland was inactivated.- 66 - In the testis; the^ germinal cells at different stages which are lined from the basal membrane to the lumen of the seminiferous tubuls, showed that these cells were excreated to the luman before they were fully developed. These results showed fouroad activity of the testis, ı

Benzer Tezler

  1. Hipertansiyon tedavisi gören hastalarda depresyon ve anksiyete sıklığı ve kullanılan antihipertansif ilaçlarla ilişkisi

    Başlık çevirisi yok

    GÜLTEN YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Aile HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ ÖZDEMİR

  2. Sodyum glukoz ko-transporter 2 (Sglt-2) inhibitörlerinin tip 2 diabetes mellitus (T2dm) tedavisindeki potansiyallerinin retrospektif veriler üzerinden klinik değerlendirilmesi

    Clinical retrospective evaluation of the sodium glucose co-transporter 2 (Sglt-2) inhibitors utilization in the treatment of type 2 diabetes mellitus

    HİLAL IŞIK

    Eczacılıkta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Eczacılık ve FarmakolojiEge Üniversitesi

    Klinik Eczacılık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZELİHA KERRY

  3. Orta ?ileri derecede bozulmuş sol ventrikül fonksiyonu olan kalp yetersizliği hastalarında ras blokajı ve diüretik tedavisine eklenen nitrat tedavisinin mortalite ve morbiditeye etkisi

    The effect of adding nitrat treatment on mortality and morbidity in heart failure patients with medium - advanced left ventricular function and using ras blockage and diuretic therapy

    MEHMET YAYMACI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    KardiyolojiKocaeli Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DİLEK URAL

  4. Türkiye'deki üniversite ve eğitim hastanelerinde konjestif kalp yetmezliği tedavisindeki eğilimler

    Treatment of heart failure in our educational institutions

    ABDULLAH DELİCE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    KardiyolojiErciyes Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ ERGİN

  5. Kronik izoprenalin infüzyonunun sıçan kalbindeki beta adrenoseptör alttipleri üzerindeki fonksiyonel ve moleküler etkisi

    The functional and molecular effects of chronic isoprenaline infusion on beta adrenoceptor subtypes of rat heart

    IŞIL ÖZAKCA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Eczacılık ve FarmakolojiAnkara Üniversitesi

    Farmakoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ARİF TANJU ÖZÇELİKAY