Fıkhî ihtilâflara tasavvufî bir bakış açısı (Şa'rânî örneği)
A sufi perspective on disagreements at islamic jurisprudence (The example of Sharani)
- Tez No: 425344
- Danışmanlar: PROF. DR. ŞAMİL DAĞCI
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Din, Religion
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2015
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İslam Hukuku Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 222
Özet
Abdülvehhâb eş-Şa'rânî (v. 973/1565), yaşadığı dönem itibariyle sosyal ve kültürel hayatı yansıtan önemli eserler vermiştir. O, eserlerinin pek çoğunu tasavvuf ve ahlak alanında yazmıştır. Bir sûfî olmasına rağmen onun, en önemli eserlerinden birisi, fıkhî ihtilâflar alanında telif ettiği el-Mizanü'l-Kübrâ'dır. Şa'rânî'nin fıkhî ihtilâflara temas etmesinin amacı, diğer eserlerinde olduğu gibi sosyal ve manevî bir gayeye yöneliktir. Şa'rânî, kendi döneminde var olan katı mezhep taklitçiliğine karşı bir yöntem geliştirme ihtiyacı hissetmiştir. Ayrıca Şa'rânî, Mizan adını verdiği bu yöntem sayesinde şeriat ve hakikat taraftarları arasındaki tansiyonu düşürme ve onlar arasında bir denge kurma gayesi taşımıştır. Onun bu yöntemini yazdığı el-Mizanü'l-Kübrâ kitabının mukaddimesi, şeriat-hakikat dengesinin gözetildiği bir ihtilâflar usûlü olarak kabul edilebilir. Şa'rânî, sûfî bir yaklaşımla ele aldığı hilâf ilmine, yeni açılımlar getirmiştir. Ancak o, gelenekten yola çıkarak irfânî söylemle geleneği doğrulama yoluna gitmiştir. O, her konuda fıkhın sınırlarını koruyan bir uslûpla Mizan'ı kaleme almıştır. Şa'rânî'nin Mizan'da ortaya koyduğu en temel iddiası, bir konuda verilen bütün ictihadların şeriate dayanmasıdır. Mizan'da hiçbir ictihad, şeriat dışında sayılmaz. Şeriat birdir ve ondan gelen emirler tahfif-teşdid adı altında ikili bir kategoride değerlendirilir. İnsanlar iman veya beden yönüyle güçlerine göre ictihadlara muhatap olurlar. Güçlü iseler teşdid, zayıf iseler tahfif olan hükümle amel etmek zorundadırlar. Ancak bu zorunluluk herkes için geçerli değildir. Seyr-i sülûkünü tamamlamış ve keşfen şeriate erişmiş olan kimseler, artık bu zorunlu seçime tabi olurlar. Bu seviyede olmayanlar ise bir mezhebi takip etmeleri daha doğrudur. Zira bu kimselerin bir mezhebe tabi olmamaları durumunda telfike düşme tehlikeleri bulunur. Şa'rânî, Mizan yönteminde azimetle amel etmeye vurgu yaptığı kadar şartlarını taşıyan kimselerin ruhsatla amel etmeyi terk etmemelerini tavsiye etmesi önemlidir. Ayrıca onun, müctehid imamları insan-ı kâmil mertebesine koyması, onun mezheplerin otoritesini kabul etmesini netice vermiştir. Ona göre hiçbir mezhebin birbirine üstünlüğü olmamakla beraber her mezhebin eşsiz bir değeri vardır. Şa'rânî'nin bütün ictihadları şeriat dahilinde kabul edip musavvibe görüşünü takip etmesi ve ihtilâflara ayrı bir önem atfetmesi Mizan'ı hilâf alanında yazılmış diğer eserlerden ayıran önemli bir husustur. Onun, İslâm tarihinde ayrışmalara sebebiyet veren fıkhî ihtilâflara daha geniş bir perspektiften bakması ve fetvalar arası geçişi kolaylaştırması, onun hilâf ilmine getirdiği bir yenilik olarak kabul edilebilir. Şa'rânî'nin fıkhî ihtilâflara kazandırdığı bu genişlik ve esneklik ile taklidin sertliğine karşı duruşu, kendisinden sonra özellikle IX. ve XX. yüzyılda fıkıhta tecdit yapmak isteyenlere ilham kaynağı olmuştur.
Özet (Çeviri)
Abd al-Wahhâb al-Sha'rânî (d. 973/1565), wrote significant Works that reflected the social and cultural life of his time. Most of his works are in the field of Sufism and ethics. In spite of being a Sufi, one of his most important works is al-Mizan al-Kubrâ (The Great Criterion of Balance), which he wrote on opinion differences in Islamic jurisprudence. Sharani's discussing opinion differences in jurisprudence, as in his other works, bears a social and spiritual purpose. He felt a need to develop a method against the strict sectarianism based on imitation, which was prevalent in his time. In addition, thanks to this method Sharani named as Mizan (balance), he aimed to lessen the tension between defenders of sharia and defenders of truth, and establish a balance between them. The introduction of this work can be viewed as a methodology guideline for opinion differences, where a balance between sharia and truth is sought. Sharani brought new perspectives to the study of opinion differences with his Sufi approach. However, he chose to start from tradition and affirm with a discourse based on spiritual knowledge. He wrote this work with a manner that protects the boundaries of Islamic jurisprudence at every issue. The most fundamental argument of Sharani's methodology of Mizan is, taking sharia as basis for all ijtihad judgments on a matter. In Mizan, no ijtihad judgment is considered out of the sphere of sharia. There is one sharia and its commandments are evaluated in two categories as the weak and strong ones. People are subject to ijtihad according to the strength of faith or body. If they are strong, they are supposed to act upon the judgments for the strong, and vice versa. However, this obligation is not generalized for everyone. Those who have completed their spiritual journeying and have gained insight into the truth of sharia have to follow this obligatory choice. It is more appropriate for those who have not attained this level to follow a certain school of law; because without following a certain school, such people are in a danger to fall to the mistake of talfiq—combining different doctrines in a single act. It is a noteworthy fact that Sharani recommends those eligible for acting with milder rules for excused ones should not cease that, as well as he makes encouragement for acting upon stricter rules based on piety. In addition, his view of the mujtahid imams in the level of perfected human (insan al-kamil) resulted in his acknowledgement of the authority of schools of law. In his opinion, as no school of law has superiority over another, each of them possesses a unique value. An important fact distinguishing Mizan from other works written in the same field is that, Sharani accepts all ijtihads to be within the sphere of sharia and follows the musawwiba opinion, and he gives a different credit to opinion differences. It can be accepted as a novelty this work brought to the field that it views differences of opinion in Islamic jurisprudence from a broader perspective and facilitated passing from one ruling (fatwa) to another. Sharani's stance against imitative strictness with this broadness and flexibility he brought to opinion differences between schools of law, served as a source of inspiration particularly for those who wished to make renewals in the field of Islamic jurisprudence in the 19th and 20th centuries.
Benzer Tezler
- İmam Mâtürîdî'nin rızık anlayışı
Imam Mâturidî's understanding of rızık
SEMA PERK
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
DinSivas Cumhuriyet ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET ÇELİK
- Şevkânî, Fethu'l-Kadîr adlı eseri ve kıraatleri ele alma yöntemi
Şevkânî, Fethu'l-Kadır and the method of handling the qiratis
MEHMET KELEŞ
Doktora
Türkçe
2023
DinIğdır ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HAYDER KHALEEL ISMAEL
- Neshin tarihi süreçteki gelişiminin mensûh âyetlerin niceliğine etkisi
The effect of the development of nashin in the historical process on the quantity of mansih verses
HEYBETULLAH EVREN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
DinKocaeli ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET ÇİÇEK
- Bedreddin Sancar ve Ebdeu'l Beyan li Cemii Ayi'l Kur'an adlı tefsiri
Bedreddin Sancar and his Ebdeu'l Beyan li Cemii ayi'l Kur'an
HASAN ÇAĞLAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
DinHarran ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. HARUN ŞAHİN