The Plays of Gertrude Stein in the light of the Corpus Hermeticum and the Asclepius
Gertrude Stein'ın oyunlarının Corpus Hermeticum ve Asclepius ışığında incelenmesi
- Tez No: 43385
- Danışmanlar: PROF.DR. GÖNÜL UÇELE
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, American Culture and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1995
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 167
Özet
ÖZET Son yıllarda yapıtları üzerinde önemli eleştirel çalışmalar gerçekleştirilmiş olmakla birlikte Gertrude Stein'ın yazınsal kimliği gerek eleştirmen gerekse okuyucu için hala pek çok bilinmeyeni içermektedir, çünkü onun eşine rastlanmadık biçemi yanında 20. yüzyılın en deneysel yapıtları bile geleneksel kalmaktadır. Stein'ın roman, deneme, şiir, otobiyografi, portre gibi türleri içeren yapıtları içinde 1913-46 yılları arasında yazdığı ve 'oyun' olarak adlandırdığı yetmişyediden fazla yazısı belki de yoruma en kapalı olanlarıdır ve bu nedenle diğer türlerdeki yapıtlarıyla karşılaştırıldığında bunlar eleştirmenlerin ilgisinden uzak kalmışlardır. Bu çalışma, hiçbir geleneksel kalıba uymayan ve sahnelenemez nitelikteki 'oyun'ların tümüne uygulanabilecek tutarlı bir eleştiri geliştirebilmeyi amaçlamakta ve öncelikle sanatçıyı eseriyle bütünleştiren feminist görüşten yola çıkmaktadır. Ancak bununla da yetinmeyip bu görüşün kökenini çok eskilerde, antik çağlara ait felsefi Hermetica metinlerinde arayarak Stein'ın yapıtlarında Hermetik görüşe denk düşen öğeleri ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışmada Stein'ın değişik türlerde verdiği yapıtları ve Corpus Hermeticum antolojisindeki Hermetik metinler ve Asclepius arasındaki benzerlikler sergilenmekte ve bu tartışmanın ardından Stein'ın 'oyun'ları bu benzerlikler ışığında ele alınmaktadır. Stein'ın yapıtları ve felsefi Hermetika arasındaki benzerlikler, Stein'ın oyunlarının yaratan ve yaratılanın tek varlıkta birleştiği sınırsız evren ve insanın bu sınırsız evrenin bir kopyası olduğu düşüncesinin ürünleri olduğunu gösterir. Böylece, Stein'da sanatçı ve eseri bir bedende bütünleşir ve onun oyunları sınırsız evrenin sınırsızIll çeşitliliğinin kopyası durumundadır. Ancak Stein'da sınırsız evrenin algılanabilmesi Hermetika' da da olduğu gibi yalnızca yaratma yetisinin bilincinde olan insan iradesinin kapsamındadır. O halde, Stein oyunlarını benlik, seyirci, ve lineer zaman düşüncelerinden sıyrılamayan insan doğasından tamamen ayırarak, onları insan iradesi kapsamında yazar. Stein'da geleneksel dil kalıpları ve anlatımda başlangıç, orta, son mantığı dualist evren görüşünün baş sorumlusu konumundadır, işte bu yüzdendir ki, Stein dili parçalamayı ve giriş, gelişme, sonuç motifleriyle alay etmeyi hiç bırakmaz. Bu yolla bütün hiyerarşileri gülünç kılan ve çoktan unutulup gitmiş varlığın birliği düzenini geri getirmeyi amaçlar. Sınırlı insan doğasının başlangıç, orta, ve son formülünü hiçe sayan, Hermetik insan iradesinin bu sonsuz çeşitliliğindeki oyunları okuyucunun yaratıcı yönünü yok eden dualist evren görüşünü yıkmaya yöneliktir. Okuyucuyu metnin içine çeken bu oyunlar, okuyucunun yaratıcı yönünü farketmesine olanak vererek onu tek varlık içinde birleştirip kaynaştırır. Artık okuyucu rasyonel ve kendi içine kapalı bir dünyanın pasif gözlemcisi rolünü benimsemeyecek, ona empoze edilen bütün hiyerarşileri sorgulayacağı etkin bir görev üstlenecektir.
Özet (Çeviri)
I V ABSTRACT Although half a century after her death Gertrude Stein's work is being subjected to serious critical assessment, her literary identity continues to puzzle readers and critics alike, for her mode of writing is one that renders even the most experimental writing of the late twentieth century conservative. Among the body of work she composed including portraits, novels, essays, poetry, and autobiographies, perhaps, her plays, numbering over seventy-seven, written between 1913-46, are much more resistant to interpretation and have, thus, received much less critical attention than her other works. In an effort to provide a consistent formula for the reading of the highly decentralized language plays in the Stein canon, this study, initially, takes sides with the feminist notion that Stein's writing is one that is attached to the body, yet, not content with it, this study extends to remote antiquity, to the philosophical Hermetica, for the roots of this notion, and proposes that Stein's writing is, in a larger sense, one that is attached to the Hermetic conception of the cosmos. Moving from an untouched ground in the Gertrude Stein criticism conducted so far, the study reveals the correspondences between the bulk of Stein's writings and the Hermetic treatises in the Corpus Hermeticum collection and the Asclepius, and then, analyzes the plays of Stein in the light of the correspondences. The correspondences between the philosophical Hermetica and the bulk of Stein's work reveal that the plays in the Stein canon take as their basis the Hermetic conception of an infinite cosmos where the creator and the created are one in their unification and of man as a replica of this unbounded universe. It follows from this that in Stein theartist and his work are one in their unification and that her decentralized plays are, ultimately, a replica of an infinite cosmos of an infinite diversity of forms. Yet, in Stein's thought, just as in the Hermetica, the conception of an infinite cosmos is within the domain of the human mind endowed with creative agencies. Thus, rigidly separating the human mind from human nature that is stuck in identity, audience, and time concerns, Stein composes her plays within the domain of the human mind unburdened by such concerns. Regarding traditional syntax and narrative logic as being responsible for a faulty dualistic conception of the cosmos, Stein, through her insistent fractured language and her rejection of the conventional pattern of exposition, climax, resolution, seeks to reshape the world into its original unified whole. The plays of the human mind in their infinite variety, questioning ready-made formulas of beginnings, middles, and ends of the limited human nature, are directed at dissolving a dualistic conception of the cosmos that suppresses the creative agency in man. The plays leading to the interpenetration of reader and text, create a new level of consciousness where the reader, rather than being an external passive recipient of a rational world order closed upon itself, learns to refuse all imposed hierarchical patterns and, thus, to participate in the act of creation in the One Great Memory.
Benzer Tezler
- Peyzaj olarak oyun: Heiner Müller'in son dönem oyunları
Play as landscape: Plays in Heiner Müller's final period
OZAN ÖMER AKGÜL
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Sahne ve Görüntü Sanatlarıİstanbul ÜniversitesiTiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FAKİYE ÖZSOYSAL
- Robert Wilson oyunlarında postdramatik anlatı teknikleri
Postdramatic narrative techniques in Robert Wilson's plays
YUSUF DEMİRKOL
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
Amerikan Kültürü ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. SEMA BULUTSUZ
- Continuous Present in Gertrude Stein's plays
Gertrude Stein'ın oyunlarında Sürekli Şimdiki Zaman
FERDİ ÇETİN
Yüksek Lisans
İngilizce
2013
Amerikan Kültürü ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. SEMA BULUTSUZ
- The stages/spaces of apocalypse: The representations of 'the end' in the contemporary American drama
Kıyamet sahneleri/mekanları: Çağdaş Amerikan tiyatrosunda 'son'un temsil edilişi
EVRİM ERSÖZ KOÇ
Doktora
İngilizce
2011
Amerikan Kültürü ve EdebiyatıDokuz Eylül ÜniversitesiAmerikan Kültürü ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. NURAY ÖNDER
- Tarihsel avangard sonrası dram sanatında karşı-anlatı
Anti-narrativity in drama after historical avant-garde
MELİKE SABA AKIM
Doktora
Türkçe
2019
Amerikan Kültürü ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiTiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İHSAN KEREM KARABOĞA