Epistemik yükümlülük bağlamında delilcilik
Evidentialism in the context of epistemic responsibility
- Tez No: 451584
- Danışmanlar: PROF. DR. RECEP ALPYAĞIL
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Din, Religion
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2016
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 127
Özet
Bu tezde, epistemik yükümlülükler bağlamında inanca dair delilci görüş anlatılmaktadır. Modern dönemde delilcilik bir iddia olarak John Locke tarafından ileri sürülmekle beraber bu iddia William Clifford ile daha güçlü ve etkili bir şekilde ortaya konmuştur. Zikrettiğimiz düşünürlere göre bir kimsenin neye ve nasıl inanacağı sadece deliller tarafından belirlenmesi gerekmektedir. Onlar inanca dair söz konusu bu iddialarını insanlar için birer ödev olarak ortaya koymakta ve inancın epistemik değerlendirmesi ile ahlaki değerlendirmesi üzerinde analoji kurmaktadırlar. İleri sürdükleri bu görüşler kendilerinden sonra gelen birçok düşünürü etkilemiş ve çağdaş dönemdeki inanç tartışmalarının merkezini oluşturan gerekçelendirme kavramının deontoloji ile ilişkilendirilmesine ve bu bağlamda eleştirilmesine neden olmuştur. Söz konusu eleştirilerin en yaygın olanı ise, delilcilerin iddia ettiği gibi inançların istençli kontrol altında bulunmadıkları ve dolayısıyla delilcilerin deontolojik yargılamalarının adil olmadığı şeklindedir. Richard Feldman ve Earl Conee, çağdaş dönemde delilci iddiayı bir gerekçelendirme kuramı olarak ortaya koymakta ve delilciliğin güçlü bir savunusunu yapmaktadırlar. Benimsedikleri delilcilik, kişinin bir önerme ile ilgili vardığı kanısal yargısının hangi şartlar altında epistemik olarak gerekçelendirilebileceği ile ilgilenen bir görüştür. Bu çerçevede onlar, inanç hakkında deontolojik bir yargılamada bulunmayarak, sadece bir önerme hakkındaki kanısal tutumun, epistemik değerlendirmesi için gerekli koşulları ifade etmektedirler. Ayrıca onlara göre, kanısal tutumların epistemik değerlendirilmesinin yapılması için tutumun istençli bir şekilde elde edilmiş olması gerekmemektedir. Özetle; gerekçelendirmeyi, delilin bir işlevi olarak gören Feldman ve Conee, kendi epistemik görüşlerini, delili takiben gelen bir bağlılık tezi olarak sunmaktadırlar. Onlara göre, inancın epistemik değerlendirmesi, onun ahlaki veya sağgörülü değerlendirmelerinden ayrılmakta ve epistemik olarak gerekçelendirilmiş bir inancın ahlaki veya sağgörü açısından başarısız olabileceğini iddia etmektedir.
Özet (Çeviri)
In this thesis, evidensiyalist opinion which is related to belief are described in the concept of responsibility. In modern period, Evidentialism is a claim as being suggested by John Locke and after William Clifford, it reveals more powerful and effective. Philosophers state that only evidences should determine belief of people. They put forward their claim in terms of belief as a duty. The opinions, which they put forward, have influenced all subsequent philosophers and in the contemporary era, these opinions caused to be also being associated with deontological justification of the concept behind the center of controversy and criticised in this regard. The most common one of the aforementioned criticisms is that the deontological judgment of the evidentialists weren't fair because in this context, the belief cannot be controlled voluntarily. In modern term, Richard Feldman and Earl Conee claim that evidentialist theories put forward as a justification and they make a strong defense of evidentialism. Evidentialism they adopted is a view about the conditions under which a person is epistemically justified in having some doxastic attitude toward a proposition. In this context, they makes no deontological judgement abaut belief, just they express the necessary conditions for the epistemic evaluation of doxastic attitude toward a proposition. In addition, for the epistemic evaluation of the doxastic attitude, don't need to this attitude to be obtained via voluntary way. In summary; Feldman and Cone who adopt the idea of justification as a function of evidence, they present their epistemic views as a supervenience thesis from the following evidence. According to evidentialism that Feldman and Conee defended, epistemic evaluations are distinct from moral and prudential evaluations of believing, and epistemically justified beliefs may fail to be morally or prudentially valuable.
Benzer Tezler
- A philosophical interpretation of the unconscious in light of Wilfrid Sellars' reasons – causes dichotomy
Wilfrid Sellars'ın mantıksal gerekçeler ve doğal sebepler ayrımı ışığında bilinçaltı kavramının felsefi değerlendirmesi
NEZİHE MÜGE KUYUMCUOĞLU TÜTÜNCÜOĞLU
- The Relationship between trust and justice: Why is it important in politics?
Güven ve adalet arasındaki ilişki: Siyasette neden önemlidir?
HAZAL ALTUNKULP ÇOBAN
Doktora
İngilizce
2024
Felsefeİstanbul Teknik ÜniversitesiSiyaset Çalışmaları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜRCAN KOÇAN
- Eski Türkiye Türkçesinde kiplik
Modality in old Turkey Turkish
PELİN MANAP
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
Türk Dili ve EdebiyatıTrakya ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. OĞUZHAN DURMUŞ
- Acquisition of modality in Turkish
Türkçe'de kiplik edinimi
TREYSİ TERZİYAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2013
DilbilimBoğaziçi ÜniversitesiDilbilim Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ESER ERGUVANLI TAYLAN
PROF. DR. AYHAN AKU KOÇ
- The SPLIT-INFL hypothesis in Turkish
Türkçe'de parçalanmış çekim öbeği hipotezi
NİGAR GÜLŞAT TOSUN
Yüksek Lisans
İngilizce
1998
DilbilimBoğaziçi ÜniversitesiÇeviribilim Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SUMRU ÖZSOY