Geri Dön

Suprakondiler humerus kırığı nedeniyle cerrahi tedavi görmüş olan çocuklarda yeni bir fizik muayene yöntemi ile rezidü rotasyonel deformitenin ve sonuçlar üzerine etkisinin değerlendirilmesi

Evaluation of the residual rotational deformities and their effects on outcomes in operated paediatric supracondylar humerus fractures, description of A new examination technique

  1. Tez No: 484926
  2. Yazar: ALİ GÖÇER
  3. Danışmanlar: PROF. DR. METİN MANOUCHEHR ESKANDARİ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Ortopedi ve Travmatoloji, Orthopedics and Traumatology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mersin Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 151

Özet

Humerus suprakondiler kırıkları çocukluk döneminin sık görülen ve ciddi komplikasyonlara yol açan kırıklardır. Bu kırıklardan sonra geç dönemde belirginleşebilen dirsek bölgesi deformiteleri kozmetik açıdan kötü görünümün yanı sıra fonksiyonel kayıplar ve ek komplikasyonlara yol açabilirler. Bu deformitelerin en sık karşılaşılanı kubitus varustur. Kubitus varus, isminin uyandırdığı zihinsel algıdan farklı olarak, sadece tek ve koronal planlı bir deformite değildir. Aksiyel planda iç rotasyon ve sagital planda hiperekstensiyon, eşlik eden deformite bileşenleridir. Literatürde dirsek bölgesi deformitelerinin rotasyonel plan bileşenlerinin önemine sıkça vurgu yapılmasına rağmen ölçülmeleri ve değerlendirilmeleri yönünde sınırlı sayıda çalışma vardır. Bu çalışmaların çoğu iyonizan ışın maruziyeti gerektiren bilgisayarlı tomografi temellidir. Fizik muayeneye dayanan tek çalışma Yamamoto tarafından tanımlanmış ancak yaygınlık kazanmamıştır. Bu çalışmada güncel dijital teknolojilerden yararlanılarak çocuk suprakondiler kırıkları sonrası distal fragmanın rotasyonel pozisyonunun ölçülmesi için ışın maruziyeti gerektirmeyen tekrarlanabilir bir ölçüm tekniği geliştirmeyi ve elde edilen verilerin klinik sonuçlarla ilişkisini araştırmayı amaçladık. Yöntem Bu çalışma Ocak 2009 – Aralık 2015 tarihleri arasında Gartland tip 2 ve 3 deplase humerus suprakondiler kırığı için ameliyat edilmiş, ameliyat yaşları 5,6±2,85, son kontrol esnasında yaşları 10,4±3,3, ortalama takip süreleri 59,5±21,7 ay olan 28 erkek ve 17 kız olmak üzere 45 hastada yapıldı. Son kontrolde olgular eklem hareketleri, kas güçleri ve nörovasküler durum açısından muayene edildi ve kozmetik-fonksiyonel statüye dayalı Flynn kriterlerine göre skorlama yapıldı. Standardize klinik görüntü almak için tasarlanan düzenek yardımıyla dirsek ekstensiyon ve önkol supinasyondayken taşıma açısı (f-TA); dirsek fleksiyonda ve önkol supinasyondayken kol-önkol açısı (f-KÖA); omuz maksimum pasif dış rotasyonda, dirsek 90 derece fleksiyonda ve önkol supinasyondayken transepikondiler-yer düzlemi açısı (f90°-RDA) ve omuz maksimum pasif dış rotasyonda, dirsek tam fleksiyonda ve önkol supinasyondayken transepikondiler-yer düzlemi açısı (fTF-RDA) ölçülebilecek şekilde dijital fotğraflar elde edildi. Ayrıca Yamamoto'nun rotasyonel deformite tayini için tanımladığı pozisyonda da fotoğraf 6 (fY-RDA) elde edildi. Yukarıda belirtilen açılar ile birlikte olguların son kontrollerindeki radyografik humeroulnar (rHUA), Baumann(rBA), metafizodiyafizer (rMDA) ve lateral humerokapitellar (rLHKA) açılar ile trokleokapitellar indeks (rTCI) üç ayrı gözlemci tarafından birbirinden bağımsız olarak ölçüldü. Ölçümler, gözlemciler arası uyum açısından analiz edildi. Daha sonra ölçümlerin birbirileri, olguların Flynn klinik sonuçları, tespitte kullanılan K teli sayısı ve olguların ameliyat yaşı-takip süreleri kombinasyonu ile ilişkileri analiz edildi. Bulgular Fotoğrafik açı ölçümlerinin hepsinde istatistiksel açıdan anlamlı (p0,80 ve 0,800,05). Olguların son kontroldeki Flynn klinik sonuçları ile rBA hariç diğer tüm koronal plan ölçümleri (fTA, rHUA, rMDA ve rTCI) anlamlı korelasyon ilişkisi (p60 ay (Grup B); yaş>5,5 yıl, takip süresi5,5 yıl, takip süresi>60 ay (Grup D) olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Bu gruplar tüm ölçümler açısından birbirleriyle kıyaslandığında Grup A ile Grup D arasında rHUA açısından istatistiksel olarak 7 anlamlı fark saptandı (p=0,043). Diğer radyografik ve fotoğrafik ölçümler yönünden gruplar arasında istatistiksel olarak fark bulunmadı (p>0,05). Tartışma ve Sonuç Yeni bir klinik değerlendirme tekniği tanımlayan bu çalışmanın planı, yüksek iç tutarlılık ve dış geçerlilik hedeflenerek kurgulanmıştır. Bu amaç için özel tasarımlı fotoğraf çekim masası ve dijital açı ölçüm yazılımının kullanılması, çalışmanın temel gayesi olan aksiyel plan çekimlerinde ekstremite pozisyonunun standardize edilmesi ve tüm ölçümlerin normal ve kırık geçirmiş ekstremitelerde mukayeseli yapılması çalışma planındaki temel unsurlardır. Literatür ile yapılan karşılaştırmada çalışma grubumuzun yaş, cinsiyet, taraf, kırık tipi ve tespit şekli itibarıyla humerus suprakondiler kırık geçiren çocuk popülasyonunu temsil ettiği anlaşılmaktadır. Fotoğrafik ve radyografik ölçümlerin tamamında gözlemciler arası uyum bulunması kullanılan teknikler ile bu ölçümlerin güvenilir, tekrarlanabilir ve normalden küçük farkları gösterebilecek hassasiyette yapılabildiğini göstermiştir. Farklı parametreler arası ilişki analizleri temelinde bu çalışmada tanımladığımız aksiyel plan ölçüm tekniklerinin literatürde bulunan tek klinik rotasyonel değerlendirme yöntemi olan Yamamoto yöntemine göre daha etkin ve basit olduğu sonucuna vardık. Koronal plana ait fotoğrafik ve radyografik tüm parametreler arasında anlamlı korelasyon ilişkisi bulunması nedeniyle rezidü deformite açısından subklinik seyreden olgularımızda temel açısal değişimin koronal planda olduğuna kanaat getirdik. Kullanılan yöntemlerin bu plandaki küçük açısal değişimleri dahil gösterebileceğini düşünüyoruz. Çalışmamızda yapılan ölçümlerin klinik sonuçlar ile ilişkisinin analizi temelinde Flynn klinik değerlendirme kriterlerinin aksiyel plan deformitelerini yansıtamadığı, dolayısıyla bu yönden daha kapsayıcı kriterlerin tanımlanmasına gereksinim olabileceği sonucuna vardık. Ölçülen açıların zamana ilişkin parametrelerle ilişkisinin analizi temelinde çocukların ameliyat yaşı ve takip süresi büyüdükçe klinik açıdan belirgin olmazsa da radyografik humeroulnar açı bakımından daha iyi sonuçlar elde edilebileceği kanısına vardık. Sonuç olarak bu çalışmada tanımlanan dijital fotoğraflama yöntemi ile, dirseğin rotasyonel plan dahil olmak üzere, olası deformitelere dair açı ölçümlerinde 8 standardizasyon sorunlarının çözümlenebileceği, birden fazla gözlemci için görüntü sağlanabileceği, tekrarlanabilir ve güvenilir düzeyde dijital ölçümler ve arşivleme yapılabileceği kanısına vardık.

Özet (Çeviri)

Humerus supracondylar fractures in children are common and may lead to serious complications. Deformity in the region of elbow as one of the late complications of these fractures causes cosmetic and functional problems and additional secondary complications. The most frequent deformity after these fractures is cubitus varus. Although its name resembles a single coronal plan deformity but internal rotation and hyperextension are its components in axial and sagittal planes. In literature there are frequent emphases on the importance of axial plane component of the cubitus varus deformity. But the number of the studies dealing with its measurement and evaluation is few. The most of these studies use computer tomography an ionizing irradiation technique for evaluation of axial plane deformities. The single physical examination technique has been described by Yamamoto, although it has not gain wide application. Using current digital technologies, development of a reproducible technique to measure the amount of malrotations of the distal fragment after paediatric humerus supracondylar fractures with no need of ionizing irradiation was the aim of this study. Materials and Methods This study was done in 28 boys and 17 girls who were operated for their humerus supracondylar fractures between January 2009 and December 2015. All patients had displaced Gartland type 2 or 3 fractures. Their mean ages during operation were 5.6±2.85 years and at their last control were 10.4±3.3 years. The mean follow-up period was 59.5±21.7 months. In the last control patients were evaluated for their joints' range of motions, muscle strengths and neurovascular status. Cosmetic and functional results were evaluated due to Flynn criteria. To obtain standardized clinical photographs a positioning stand was developed. With the aid of that stand digital photographs was obtained. These were photographic carrying angle (p-CA) while elbow in full extension and forearm in supination; arm-forearm angle (pAFA) while elbow in flexion and forearm in supination; transepicondylarhorizon angle while shoulder in full passive external rotation, elbow in 90° flexion and forearm in supination (p90°-RDA) and transepicondylar-horizon angle while shoulder in full passive external rotation, elbow in full flexion and forearm in supination (pFFRDA). A digital photograph was also obtained while patient was in Yamamoto's 10 position to evaluate Yamamoto's rotational deformity angle (pY-RDA). The angles listed above along with radiographical angles of humeroulnar (rHUA), Baumann (rBA), metaphysodiaphyseal (rMDA), lateral humerocapitellar (rLHCA) angles and trocleocapitellar index (rTCI) in latest radiographs of the patients were evaluated independently by 3 different observers. Results of the measurements were analysed regarding inter-observer correlations. Also correlations among different measurements, results of the measurements with Flynn clinical results, the number of K wires which were used for fracture fixation and combination of operation age-follow up period were analysed. Results There were statistically significant inter-observer correlation (p0.05). Clinical results according to Flynn criteria showed significant correlation (p60 months (Group B); age>5.5 and follow up 5.5 and 11 follow up>60 months (Group D). These groups were compared regarding all measurements. Due to these analyses there were significant difference between Groups A and D regarding rHUA (p=0.043). There were no differences regarding other measurements among the groups (p>0.05). Discussion and Outcome As this study aimed to describe a new evaluation technique, its plan was formed to reach high internal consistency and external validity. For these aims a special designed photography stand and digital angle measurement software were used. For measurement of axial plane angles, position of the evaluated extremities was standardized and measurements in all patients were performed in both fractured and normal extremities. Comparing with the literature, our study group can represent children with humerus supracondylar fracture regarding age, sex, involved side, fracture type and undergone treatment method. There was statistically significant inter-observer correlation for all photographical and radiographical measurements. This results show that measurements of above mentioned parameters by the means described in this study are reliable and reproducible with satisfying sensitivity to show even small differences. Upon our results we can state that the measurement techniques of rotational deformity described in this study are more effective and simple than the single previously described technique of Yamamoto. As there were significant correlations among all coronal plane measurements, either photographical or radiographical, we conclude that although the degree of deformity in our patients was sub-clinic but the main plane of residual deformity was coronal. Used techniques could be able to identify even small amounts of angulation in this plane. As there were no relationships among the axial plane measurements with Flynn clinical results, we can state that Flynn criteria does not represent rotational deformities thus this criteria might need development so that it cover all planes' deformities. Analyses of the relationships among measured angles and time related parameters showed that as the operation age and follow up period of patients 12 increases better radiographical humeroulnar angles can be obtained. Better radiographical results do not necessarily mean better clinically evident results.

Benzer Tezler

  1. Çocuklarda suprakondiler tip 2 humerus kırıklarında konservatif ve cerrahi tedavi sonuçlarının klinik, fonksiyonel ve radyolojik açıdan karşılaştırılması

    Clinical, functional and radiological comparison of conservative and surgical treatment results in pediatric type 2 supracondylar humerus fractures

    MUHAMMED BİLAL KÜRK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Ortopedi ve TravmatolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TİMUR YILDIRIM

  2. Tip III çocuk humerus suprakondiler kırıklarında lateral 3 k-teli tespiti ile çapraz K-teli kadar etkili ve güvenli mi? Prospektif, randomize, karşılaştırmalı çalışma

    Is lateral 3 k-wire fixation as effective and safe as cross k-wire fixation in type III children's humerus supracondylar fractures? A prospective, randomized, comparative study

    SEYİT ALİ GÜÇLÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Ortopedi ve TravmatolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CEMİL ERTÜRK

  3. Çocuk suprakondiler humerus kırıklarının açık redüksiyon internal fiksasyon ve kapalı redüksiyon perkütan pinleme sonrası klinik sonuçlarının karşılaştırılması

    Comparison of clinical results of closed reduction - percutaneous pinning and open reduction-internal fixation in pediatric patients with supracondylar humeral fractures

    MUSTAFA KEMAL YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Ortopedi ve TravmatolojiGaziantep Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN GÜNHAN KARAKURUM

  4. Çocukların suprakondiler humerur kırıklarında cerrahi tedavi sonuçları

    Results of surgical treatment of fractures of the supracondylar humerus in children

    İBRAHİM TAVUKÇUOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1996

    Ortopedi ve Travmatolojiİstanbul Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YÜKSEL TENEKECİOĞLU

  5. Çocuk suprakondiler humerus kırıklarında cerrahi tedavi sonuçlarımız

    Results of surgical treatment in pediatric supracondylar humerus fractures

    BEYHAN BÜYÜKATA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Ortopedi ve TravmatolojiEge Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERHAN COŞKUNOL