Atatürk döneminde Türkiye'deki Macar elçileri ve Türk-Macar siyasi ilişkileri (1923-1938)
Hungarian ambassadors in Turkey and the Turkish-Hungarian political relations during Ataturk period (1923-1938)
- Tez No: 505987
- Danışmanlar: PROF. DR. MELEK ÇOLAK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Tarih, History
- Anahtar Kelimeler: Türk, Macar, Dış Politika, Diplomasi, Elçilik, Macar Elçiler, Elçilik Raporları, Siyasi İlişkiler, Türkoloji, Turancılık, Turk, Magyar, Foreign Policy, Diplomacy, Embassy, Hungarian Ambassadors, Embassy Reports, Political Relations, Turcology, Pan-Turanism
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 307
Özet
Türkler ve Macarlar tarihleri boyunca birbirleriyle yoğun temaslar kurmuşlardır. Özellikle XIX. yüzyıldan itibaren ilişkilerin giderek yoğunlaştığı görülürken, Türkoloji ve Turancılığın ortaya çıkması iki milleti daha da yakınlaştırmıştır. Bu pozitif havanın devamında Türkler ve Macarlar I. Dünya Savaşı'nda müttefik olarak savaşmışlardır. Savaş sonrasında her iki imparatorluk da yıkılmış; bunun devamında Macaristan bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkarken, Türkler de Milli Mücadele sonrasında yeni bir devlet kurmuştur. Anadolu'da verilen Milli Mücadeleye destek olan Macarlar, Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından önce Anadolu'ya Jenő Ruszkay adında bir temsilci göndererek Türklerle diplomatik ilişkiler tesis etmenin yollarını aramışlardır. Ruszkay'ın Anadolu'daki temasları neticesinde Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan arasında 18 Aralık 1923 tarihinde“dostluk anlaşması”imzalanarak, I. Dünya Savaşı'ndan sonra bir süreliğine kesintiye uğrayan resmi ilişkiler yeniden tesis edilmiştir. Resmi ilişkilerin yeniden tesis edilmesini karşılıklı elçiliklerin açılması takip etmiştir. Macaristan Kral Naibi Horthy, I. Dünya Savaşı sırasında Orta Doğu'da görev yapan ve Türk kültürünü yakından tanıyan deneyimli bir diplomat olan László Tahy'yi Türkiye'ye elçi olarak atarken, Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadelede değerli katkısı olan ve yakından tanıdığı bir isim olan Hüsrev Gerede'yi Budapeşte'ye elçi olarak atamıştır. Her iki lider de Türk-Macar ilişkilerine en iyi hizmeti verebilecek güvenilir ve yakından tanıdığı isimleri elçilik görevine getirmiştir. Atatürk döneminde en uzun görev yapan elçi László Tahy olmuştur. László Tahy'den sonra Türkiye'ye atanan diğer büyükelçiler Arnóthy Mihály Jungerth ve Zoltán Máriássy'dir. Atatürk döneminde görev yapan her üç büyükelçi de Türk-Macar ilişkilerinin geliştirilmesi için büyük çaba sarf etmişlerdir. Büyükelçilerin Türk kültürünü yakından tanıyor olmaları, görev aldıkları süre boyunca Türk halkı ve Türk diplomatlar ile iyi ilişkiler kurmalarında kolaylık sağlamıştır. Karşılıklı elçiliklerin açılması sonrasında Türkiye'ye atanan ilk Macar elçisi olan László Tahy'nin görev yaptığı dönemde (1924-1933) Türk-Macar ilişkileri kültürel, siyasi ve iktisadi anlamda önemli bir ivme kazanmıştır. İkili ilişkiler, 1920'li yılların ortalarında her iki ülkenin de kendi iç meselelerini halletmeye ağırlık vermesi nedeniyle belirli bir seviyenin üstüne çıkamasa da, bu ilişkiler 1920'li yılların sonlarına gelinirken oldukça hızlı şekilde gelişmeye başlamıştır. 1928 yılında her iki ülkenin diplomatları bir tarafsızlık ve hakem anlaşması yapılması için büyük çaba sarf etmişlerdir. Bu çabaların sonucunda 1929 yılında iki ülke arasında İtalya'nın da önemli çabaları neticesinde“tarafsızlık ve hakem anlaşması”imzalamıştır. Bu anlaşmanın ardından 1930 yılında Macar Başbakanı István Bethlen Türkiye'yi ziyaret etmiş, 1931 yılında da İsmet İnönü Macar Başbakanı'nın ziyaretini iade etmiştir. İki ülke başbakanlarının karşılıklı ziyaretleri gelişmekte olan ilişkileri daha iyi seviyeye çıkarmış ve kardeşlik duygusunu güçlendirmiştir. Nitekim 1930'lu yılların başından itibaren Avrupa'daki ve Balkanlar'daki konjonktürel değişimler Türk-Macar ilişkilerinin seyrini derinden etkilemiştir. Macaristan, çıkarları doğrultusunda kendisi gibi revizyonist bir politika takip eden İtalya'ya yaslanmış, Türkiye ise statükonun korunmasını destekleyerek Balkan Paktı'nın kurulmasında etkin bir rol oynamıştır. Türkiye, Macaristan'ı Balkan birliğinin bir üyesi yapmaya çalışsa da bunda başarılı olamamıştır. İki ülkenin çıkarlarının çatışması, ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur. 1933 yılında Macar Başbakanı Gyula Gömbös'ün revizyon isteklerine destek sağlamak için çıktığı Türkiye ziyareti de bir sonuca ulaşamayınca, artık iki ülke farklı siyasalar takip etmeye başlamış ve böylece ilişkiler gerilemeye başlamıştır (1933-1938). Macaristan, İtalya ve Bulgaristan dostluğunun yanında, Hitler'in başa geçmesi sonrasında Almanya'nın da desteğini sağlayarak, revizyon isteklerini daha güçlü şekilde dile getirmeye başlamıştır. Türkiye'nin Fransa, İngiltere ve Küçük Antant devletleri ile ilişkilerini düzelterek Saldırganın Tarifi Sözleşmesi'ne imza atması Macaristan'ın tepkisini çekmiştir. İki ülkenin dış politikalarının zıtlaşması, Türkiye ve Macaristan'ın farklı siyasi oluşumlarda yer almalarına neden olmuştur. Nitekim II. Dünya Savaşı'na doğru gidilen süreçte yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türk ve Macar devlet adamları iki ülkenin kardeşliğine vurgu yapan açıklamalarda bulunmaya dikkat etmişlerdir. Bununla birlikte Macar elçileri Türk-Macar ilişkilerinin iyi bir çizgide devam etmesi için ellerinden geleni yapmışlar ve Macaristan Dışişleri Bakanlığı'na göndermiş oldukları raporlar aracılığıyla Macaristan'ın Türkiye siyasetine doğrudan etki etmişlerdir.
Özet (Çeviri)
The Turks and the Hungarians have made intensive contact with each other throughout their history. Especially since the 19th century, as the relations have been increasingly intensified, the emergence of Turcology and Pan-Turanism has brought the two nations closer. After this positive atmosphere, Turks and Hungarians fought as allies in World War I. Both empires were destroyed after the war; while Hungary shaped as an independent state, and Turks established a new state after the War of independence. The Hungarians, who supported the War of independence in Anatolia, looked for ways to establish diplomatic relations with the Turks by sending a representative to Anatolia, Jenő Ruszkay, before the signing of the Treaty of Lausanne. As a result of Ruszkay contacts in Anatolia, a“Treaty of Friendship”signed between the Republic of Turkey and the Republic of Hungary on December 18, 1923, so that formal relations interrupted for a while after World War I, was re-established. The re-establishment of formal relations was followed mutually by the opening of embassies. While, Regent King of Hungary, Horthy, assigned László Tahy who was serving in the Middle East during the World War I, and was an experienced diplomat that was closely acquainted with Turkish culture, as ambassador to Turkey; Mustafa Kemal Pasha assigned Hüsrev Gerede who had a valuable contribution to the War of Independence and was a well-known name by Mustafa Kemal Pasha as ambassador to Budapest. Both leaders have assigned reliable and closely known names as ambassadors who can provide the best service to Turkish-Hungarian relations. The longest serving ambassador was László Tahy in Atatürk period. The other assigned ambassadors to Turkey after László Tahy, were Arnóthy Mihály Jungerth and Zoltán Máriássy. All three ambassadors who served in Atatürk's period made great efforts to develop Turkish-Hungarian relations. The fact that the Ambassadors know Turkish culture well has made it convenient for them to establish good relations with Turkish people and Turkish diplomats during their service period. During the tenure of László Tahy (1924-1933) who was the first Hungarian ambassador assigned to Turkey after the mutual opening of embassies, Turkish-Hungarian relations, has gained significant momentum in the cultural, political and economic sense. Bilateral relations, in the mid-1920s, due to both countries focus on handling their internal affairs, these relations by the end of the 1920s, evolved quite quickly even though they had not passed a certain level . In 1928 diplomats of both countries made great efforts to establish a neutrality and arbitration agreement. As a result of these efforts, in 1929, a“neutrality and arbitration agreement”was signed between the two countries, under the great efforts of Italy. After this agreement, in 1930, the Hungarian Prime Minister István Bethlen visited Turkey, and in 1931, İsmet İnönü made a return visit. Mutual visits of the prime ministers of both countries improved the developing relations to a better level and strengthened the sense of fellowship. Indeed, the conjuncture changes in Europe and the Balkans from the beginning of the 1930s deeply affected the process of Turkish-Hungarian relations. Hungary, in the interests of its own leaned against Italy who was following a revisionist policy, whereas Turkey has played an active role in the establishment of the Balkan Pact by supporting the preservation of the status quo. Even though Turkey tried to make Hungary a member of the Balkan Union, it had not been successful on this. The conflict of interests of the two countries caused the relations to become tense. In 1933, the Hungarian Prime Minister Gyula Gömbös's visit to Turkey to provide support for the revision requests could not reach a result, from now on the two countries began to follow different politics and thus relations started to decline (1933-1938). In addition to his fellowship with Italy, Hungary had begun to express its demands for revision more strongly by providing support from Germany after Hitler's success. By correcting its relations with France, Britain and the Little Entente states and signing the Convention of Attacker Directions, Turkey got the reaction of Hungary. The opposition of the two countries' foreign policy, has led to Turkey and Hungary taking place in different political formations. As a matter of fact, despite all the negative developments in the process of going to World War II, Turkish and Hungarian officials were careful to find explanations to emphasize the fellowship of the two countries. After all, the Hungarian ambassadors have done their best to keep good Turkish-Hungarian relations and through the reports submitted to Hungarian Ministry of Foreign Affairs, they made a direct impact on Hungary's Turkey policy.
Benzer Tezler
- Macar Türkolojisinin Türklük fikrine katkısı (1870-1945)
The contribution of the Hungarian Turkology to the Turkish suggestion (1870-1945)
ALEV DURAN
- Türkiye-Macaristan ilişkileri (1920-1945)
Relations between Turkey and Hungary (1920-1945)
EMRE SARAL
Doktora
Türkçe
2016
TarihHacettepe ÜniversitesiAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYTEN SEZER ARIĞ
- Ara rejim döneminde Türkiye'de siyasal hayat (1980-1983)
The political life in the interim regime period in Turkey (1980-1983)
ESRA TÜRE
Doktora
Türkçe
2020
Siyasal BilimlerOndokuz Mayıs ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BÜNYAMİN KOCAOĞLU
- 2000-2019 döneminde Türkiye ve Ürdün'deki mülteci politikaları : Karşılaştırmalı bir çalışma
Refugee policies in Jordan and Turkey during the period 2000-2019 : A comparative study
MURAD ALKHAWALDEH
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Kamu YönetimiAtatürk ÜniversitesiKamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HASAN EMİR AKTAŞ
- The anti-alcohol movement in the Early Republican Period in Turkey
Erken Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de alkol karşıtı hareket
CANAN BALKAN