Geri Dön

Türkiye'de yapım tekniği olarak betonarmenin erken kullanımı: Hennebique betonarme sistemi ve koruma değerleri

Early use of reinforced concrete in Turkey as a construction technique: Hennebique reinforced concrete system and conservation approach

  1. Tez No: 539913
  2. Yazar: ONUR KARAHAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. KEMAL KUTGÜN EYÜPGİLLER
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2018
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Restorasyon Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 226

Özet

İnşaat alanında günümüzün ana yapım tekniği olan betonarmenin Osmanlı Dönemi'nde Türkiye'ye ne zaman ve nasıl geldiği sorusuna cevap arayışıyla bu tez çalışması oluşmuştur. Son yıllarda betonarme tarihi ve teknolojisine farklı çalışmalarda değinilmektedir. Bu çalışma kapsamında ise Dünya'da ve Türkiye'de betonarmenin tarihsel gelişimi ele alınmış, erken dönem betonarme yapıların tespiti yapılmıştır. Betonarme yapıların tespitinde başlıca kaynaklar,“CNAM/SIAF/Cité de l'architecture arşivinde Hennebique Betonarme Sistemi'ne ait dosyalar ile sistemin yayın organı Le Béton Armé Dergisi'nde yayınlanan makaleler ve Hennebique tarafından üretilen proje ve uygulamalara ait kayıtlar olmuştur. Bunun yanı sıra araştırmalar esnasında kaynaklarda rastlanılan ya da alan çalışmalarında karşılaşılan betonarme yapıların incelenmesi sonucunda, betonarmenin Türkiye tarihi büyük ölçüde aydınlatılmış ve betonarme teknolojisi hakkında yeni bulgular elde edilmiştir. Betonarmenin Avrupa'da ve daha sonra tüm dünyada gelişiminin önemli etkenlerinden biri ondokuzuncu yüzyılda mal ve can kaybına yol açan yangınlardır. Ondokuzuncu yüzyılda gerçekleştirilen çelik yapı uygulamalarında bu malzemenin yangın karşısında dayanımının düşük olduğu anlaşılmış, çelik elemanların başka bir malzeme ile kaplanması gerekliliği ortaya çıkmıştır. İlk dönemlerde çelik elemanlar kireç esaslı harç ya da çimento harcı ile kaplanmış, daha sonra beton üretilerek, kaplama malzemesi olarak kullanılmıştır. Yangın dayanımının artırılması doğrultusunda deneysel çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar sonuçlarıyla makale ya da kitap olarak yayınlanıp, patentleri alınmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru beton/betonarme patent ve uygulamalarda artış olmuştur. İlkel deneysel yöntemlerin kademeli olarak iyileştirilmesi yoluyla, rasyonel ve pratik bir inşaat sisteminin geliştirilmesi beton/betonarme teknolojisinin gelişiminde ve sonraki süreçlerde yaygınlaşmasında dönemin mühendis ve müteahhitlerinin önemli rolü olmuştur. Betonarme hesapların standartlaşmasına kadar betonarme uygulamalar farklı patent ve hesaplar ile yapılmıştır. Betonarme uygulamaların kontrol altına alınabilmesi için 20. Yüzyılın başında Avrupa ve Amerika'da yönetmelikler oluşturularak standart hesaplar üzerinden uygulamalar devam etmiştir. Türkiye'de betonarmenin kullanımına 1900'lü yılların başında başlandığı ve Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar betonarme kullanımının gelişerek devam ettiği anlaşılmaktadır. Betonarmenin farklı ülkelerde tanıtımı ve yayılımı betonarme patentine sahip şirketler tarafından yapılmıştır. Türkiye'de Monier ve Hennebique Betonarme Sistemleri'ne ait yetmişbir adet yapıda betonarme kullanımının olduğu anlaşılmıştır. ”Monier Betonarme Sistemi'ne“ ait bir, ”Hennebique Betonarme Sitemi'ne" ait yetmiş uygulama çalışma süresince tespit edilmiş olup, Türkiye'de ilk betonarme uygulamanın Haydarpaşa'da Monier sistemi ile 1902 yılında yapımı tamamlanan ve günümüzde de ayakta olan bir silo yapısı olduğu görülmüştür. Betonarme teknolojisinin geliştirildiği ve yaygınlaştırıldığı Avrupa'da Hennebique'in 1892 yılında sistemine dair patenti alması Türkiye'deki uygulama sürecinin de diğer ülkelerle eş zamanda ilerlediğini göstermektedir. Hennebique Betonarme Sistemi'nin Türkiye pazarına önem verdiği ve en etkin betonarme firması olduğu, Hennebique tarafından yapılan yapıların çokluğundan ve önemli yapıların yapımını üstlenmelerinden anlaşılmaktadır. Türkiye'de Hennebique Betonarme Sistemi ile 1902-1914 yılları arasında betonarme uygulamalar tespit edilmiş olup, sistemin uygulandığı ilk betonarme yapı Sirkeci'de yer alan Mesadet Han'dır. Proje görüşmelerine 1902 yılında başlanıldığı anlaşılan yapı, 1904 yılında tamamlanmıştır. Hennebique Betonarme Sistemi Türkiye'de mimarlık-mühendislik faaliyetlerini sürdüren kişilerle iş birliği içinde olmuş, diğer ülkelerde de olduğu gibi firma İstanbul ve İzmir'de temsilcilikler oluşturarak sistemin yaygınlaşmasını ve kontrolünü sağlamıştır. İstanbul temsilciliğini ilk yıllarda W. Borg ve Vuccino yaparken, uzun yıllar André George'un bu görevi üstlendiği anlaşılmaktadır. A. George'un yönetiminde betonarme uygulamaları yapan ve danışmanlık hizmeti veren birçok müteahhit firma oluşturulmuş, Hennebique Paris Ofisi ile iletişim A. George üzerinden sağlanmıştır. İstanbul temsilciliği tarafından betonarme yapılmak istenen binaların proje kopyaları Paris'e gönderilmiş ve Paris'ten betonarme projelerin etüdleri yapılarak İstanbul ofisine geri gönderimi sağlanmıştır. İstanbul'da A. George ile birlikte betonarme uygulamaları yapan ve danışmanlık hizmeti veren birçok müteahhit firma oluşturulmuştur. Betonarme teknolojisinin mimar, mühendis ve yatırımcılar tarafından kabulünün kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Zaman içerisinde Hennebique Betonarme Sistemi'nin Türkiye'de tanındığını ve güvenilirlik sağladığını uygulama sayısından ve sistemi temsil eden önemli şirketlerden anlaşılmaktadır. Bunlardan en önemlisi ve birçok uygulamada isimleri görülen De Nari ve Mongeri'dir. Marco G. Langas ile birlikte Osmanlı İnşaat Anonim Şirketi'ni (S.A.O.C) kurup, İstanbul'daki erken betonarme yapıların birçoğunun uygulamasını yapmışlardır. Mühendis-mimar J. D'armi, Mimar G. Varthaliti, Mühendis Michel Grimanis, P. Fouquıau, Mimar L. Casanova ve X. Angelides gibi isimler öne çıkan diğer müteahhit ofisler olarak tespit edilmiştir Hennebique Betonarme Sistemi tarafından Türkiye'de yapılan uygulamaların tespiti çalışmalarında; uygulamaların bir kısmı kaynaklar üzerinden tespit edilmiş, bazılarının yerleri tespit edilememiş, bazı projelerin de uygulanmadığı anlaşılmıştır. Uygulaması gerçekleştirilen ve günümüze ulaşan yapı sayısı 30'dur. Tespit edilen uygulamaların, yapım tarihleri, yapım tekniğinin yapının hangi bölümlerinde, hangi tekniklerle kullanıldığı, söz konusu sistemin Türkiye temsilcileri, bahsi geçen yapıların mimar ve mühendislerinin kimler olduğu, işveren, denetleyen kişi veya kurumların isimleri tez kapsamında derlenmiş ve daha önce bilinmeyen birçok yeni isim ile karşılaşılmıştır. Erken dönem betonarme yapılarda farklı patentlerin kullanılması aynı fonksiyondaki yapıların farklı tekniklerle üretimi anlamına gelmektedir. Konum, fonksiyon ve yapım teknolojisi bakımından benzerlik gösteren yapıların yapım tekniği ve tercih edilen malzeme açısından farklılıkları vardır. Betonarme hesap cetvellerinin oluşturulup, üretimin standartlaşması sürecinde üretilen betonarme yapılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Türkiye'de yapılan erken dönem betonarme yapılarda yapım tekniği olarak kullanım alanlarına bakıldığında, bu sistemin zemin güçlendirmede, temellerde, tüm taşıyıcı sistemde, döşemelerde, yapı elemanı olarak ve çelik ile kompozit kullanıldığı görülmektedir. Betonarmenin yeni bir teknik olması nedeniyle farklı işlevlerde birçok kullanımı olduğu ve denemelerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. 19. yüzyılın sonu ile başlayan ve 20. yüzyılın ilk yıllarında inşa edilen betonarme yapılar erken dönem betonarme yapılar olarak tanımlanabilir. Kagir yapım tekniğinden betonarme yapım tekniğine geçiş döneminde yapılan bu tür yapılar yapım tekniği, teknoloji ve malzeme kullanımı bakımından günümüzdeki betonarme yapılardan farklılıklar göstermektedir. Mimarlık, inşaat, siyaset ve ekonomi tarihi açısıdan bir geçiş döneminin ürünleri olan erken dönem betonarme yapılar kent belleğinde önemli bir yer tutmaktadırlar. Türkiye'de 1900 yılında başladığı düşünülen ve Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarına kadar devam eden süreçte gerçekleştirilen erken betonarme yapıların korunması ancak özel bir yaklaşım ile gerçekleştirilebilir. Bu yapıların kültürel miras değeri kapsamında özgün değerleriyle korunması için, koruma süreci esnasında karşılaşılacak sorunları tanımlayacak ve sorulara cevap verecek yeni fikirler oluşturulmalıdır.

Özet (Çeviri)

Reinforced concrete is currently one of the main construction techniques in use throughout the world. Its early use in the Ottoman territories raises some questions regarding when this technique was first developed, how it was historically deployed, and in which contexts. This research attempt has been triggered by these questions and tries to enrich the discussion dealing with the subject in the field of architectural history, engineering and conservation. In 19th centtury, the fires occurred frequently that caused loss of life and property widely in Europe trigerred the development of reinforced concrete. After experiencing that the commonly used steel structures are vulnerable to fires and loose its strength fast during fires, it leads engineers to search for a more durable material to fire. In search of solution, firstly steel members were covered with lime or cement based mortars, then a concrete cover is cast a superficial layer. Many different trivial solutions were patented to obtain fire resistance during this period and published as articles and books that describes the methods. As the rise of scientific and trivial applications, patent registritations caused accummuliation of knowledge and pave the way for further development of reinforced concrete at the end of 19th century. Contractors and engineers contributed to development of practical nad rational solutions. Thesee individual applications with different patents were continued until the beginning of 20th century as in Europe and America issued the codes. In recent years, the history and technology of reinforced concrete has been the subject of several research attempts. This study differs from these preceding ones thanks to its inventory phase, where early-reinforced structures, particularly in modern-day Turkey, have been traced through archival documents as well as in data provided through fieldwork. Primary sources used in the determination of reinforced concrete structures include historic documents related to the Hennebique Reinforced Concrete System in“CNAM/SIAF/Cité de l'architecture Archives”, the published articles of“Le Béton Armé Magazine”and the archival documents of various projects and applications where these particular construction techniques had been employed. Together with the data obtained through fieldwork, the history of reinforced concrete during the Ottoman Period is broadly illuminated and new pieces of evidence about the construction methods are obtained. The early use of reinforced concrete in Turkey started at the beginning of the 20th century and continued to develop until the First World War. The introduction of reinforced concrete technology was initiated by private companies, which had patent rights on a variety of construction methods. Seventy structures utilising the Hennebique Method of Reinforced Concrete and one utilising the Monier Method of Reinforced Concrete have been detected in Turkey during this study. According to our investigations, the first reinforced concrete structure in Turkey was erected in 1902 using the Monier Method. It is a silo structure and is still standing. The Hennebique System seems to be the most common reinforced concrete construction type considering the employment of this particular technology in numerous works and at the same time in important structures from the beginning of the 20th century. According to documents, the first project using this method was initiated in 1902 and completed in 1904. It was originally a commercial structure located on the historic peninsula of Istanbul. Hennebique System had the patent of its unique system in Europe 1892 while the applications were performing in Turkey in hand. During this time, the Hennebique Paris office cooperated with several individuals engaged in architectural-engineering activities in Turkey. The firm also had established representatives in Istanbul and Izmir, ensuring the widespread adoption and control of the system. According to historic documents, W. Borg and Vuccino were the representatives during the first couple of years, followed by André George who subsequently held this responsibility for many years. Communication with the central office was provided through A. George, and under his supervision, some contractor firms that provided reinforced concrete applications and consultancy services were established in Turkey. The project plans for these reinforced concrete buildings were sent to Paris by the representative in order to be evaluated at the central office before being returned to the Istanbul office. Many firms were established in Istanbul that serves as a constructor and conslutant which works with A. George. The use of new reinforced concrete technology were not easly convinced by architects, engineers and conctractors. Adaptation of the system is satisfied as the number of applications rised and realized by well known firms by proving and exhibit the trust to Hennebique system. The most well known adopters of the system were De Nari and Mongeri who designed many famous buildings. De Nari and Mongeri was established the the contractor firm Societe Anonyme Ottomane de Construction (S.A.O.C.) with Marco G. Langas and completed the construction of many early examples of reinforced concrete buildings in Istabul. Architect and engineer J. D'armi, architect G. Varthaliti, engineer Michel Grimanis, P. Fouquau, architect L. Casanova and Angelides can be counted as other contarctor firms. Some of the structures established with the Hennebique System cannot be detected even if they were traced in the archives. That is because they might have been lost or their exact location cannot be identified. Furthermore, it is believed that some of these project plans were never actually constructed. In the field campaign, 30 buildings were found to be still standing. Regarding these structures, all available data were collected such as; construction date, construction technique, representatives of those methods, the identity of architects and engineers, construction and inspection companies and their employees etc. Early exapmles of reinforced concrete buildings vary depending on the application of different techniques and patents. This results of using different materials and techniques in the buildings which are similar to each other by means of location, function and construction technologies. Until the standardization and issue of codes, this variety can be seen in many buildings constructed in this period. Investigations on existing early-reinforced buildings indicate that whole structures, or individual elements such as foundations, columns, beams, or floors can be established using this technology. Some buildings also demonstrate its usage in combination with other construction techniques such as steel frame. Since it was an emerging technique, many examples and attempts were found that demonstrate the technique in different functions and forms. Reinforced concrete buildings erected at the end of the 19th century and the early years of the 20th century can be described as early-reinforced concrete structures. Buildings constructed during the transition period that represents the decline of masonry in favour of reinforced concrete differ from today's reinforced concrete structures in terms of technology and material usage. Early-reinforced concrete structures, which are products of a transitional period in terms of architecture, construction, politics and economic history, have an important contribution to the urban memory. Those early reinforced concrete building examples which were constructed in Turkey, starting from 1900's till the early years of Republic of Turkey, requires specific a approach for their conservation. In order to protect these structures within a cultural heritage context, new ideas and proposals should be developed that might help to define the problems encountered during the conservation process and contribute to enhancing protection remedies.

Benzer Tezler

  1. Türk kamu ihale sisteminde dijital dönüşüm: Bir e-devlet projesi olarak elektronik ihale

    Digital transformation in Turkish public procurement system: Electronic procurement as an e-government project

    CANER YURTTAKAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kamu YönetimiKırıkkale Üniversitesi

    Maliye Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEYFİ YILDIZ

  2. Yapılarda yapım süreci çevresel etkisinin azaltılmasına yönelik atık yönetim modeli önerisi

    Waste management model proposal to reduce the environmental impact of the construction process of buildings

    HAVVA AKSEL ÇİÇEKÇİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İKBAL ÇETİNER

  3. İletkenlik dedektörlü iyon kromatografisi ile alkollü içeceklerde florür, asetat, format, klorür, nitrat, sülfat anyonlarının birlikte tayini

    Simultaneous determination of fluoride, acetate, formate, chloride, nitrate, sulphate in alcoholic beverages with ion chromatography/ conductivity detector

    MELİKE GÜLER ŞİMŞEK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Kimyaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Kimya Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜLÇİN YILMAZ

  4. Tarihi yığma yapıların performans analizi: Okul binası örneği

    Performance analysis of historical station structures: Example of school building

    HALİME YILDIZOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    İnşaat MühendisliğiBayburt Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖMER CAN

    DOÇ. DR. MUSA ARTAR

  5. Türkiye'de Karabük Bulak Köyü ve Safranbolu'da Yörük Köyü örneğinde kırsal sit alanları koruma imar planlarının karşılaştırılması

    Comparison of rural sites preservation zoning plans in the example of Karabük Bulak Village and Safranbolu Yoruk Village in Turkey

    BÜLENT TÜRKOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaKarabük Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYSUN ÖZKÖSE