Fakoemülsifikasyon cerrahisi sırasındavitreus içine düşmüş lens parçaları olgularındapars plana vitrektomi sonuçları
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 565961
- Danışmanlar: PROF. DR. MEHMET ÇAKIR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göz Hastalıkları, Eye Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2005
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Prof.Dr.N.Reşat Belger Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 71
Özet
Biz çalışmamızda fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında arka kapsül rüptürü ve lens materyalinin vitreusa düştüğü 23' ü ( % 41,8 ) kadın, 32'si ( % 58,2 ) erkek toplam 55 hastada gelişen komplikasyonlar ve bu komplikasyonların tedavisinde pars plana vitrektomi sonuçlarımızı değerlendirmeye çalıştık. PPV öncesi tüm hastalardan alınan anamnezde fakoemülsifikasyon yeri ve tarihi sorgulandı. Hastaların yaşı, cinsiyeti kaydedildikten sonra Snellen eşeline göre en iyi düzeltilmiş görme keskinliği ölçüldü. Biyomikroskopik muayene ile korneanın durumu, ön kamara reaksiyonu, intraoküler inflamasyon, iris, pupilla ve lens kapsülünün durumu değerlendirildi. Göz içi basınçları (GİB) Goldmann aplanasyon tonometrisi ile ölçüldü. Fundusu aydınlanan olguların fundus muayeneleri kontakt ya da non-kontakt biyomikroskopik oftalmoskopi ya da binoküler indirekt oftalmoskopi ile yapıldı. Fundusu aydınlanmayan olgularda A/B System Mentor Advent marka B mode ultrasonografi yapıldı. Afakik olanlarda biyometrik olarak aksiyel uzunluk ölçümü yapıldı. Aksiyel uzunluğu 21- 24 mm arasında olanlarda SRK II, 21 mm altında ve 24 mm üzerinde olanlarda SRK T formülü ile göz içi lens gücü hesaplandı. Ameliyat tekniği ve tampon madde kullanımı kaydedildi. Ameliyat sonrası birinci gün ve son kontrol muayenesinde en iyi düzeltilmiş görme keskinliği, GİB, kornea ödemi, intraoküler inflamasyon, GİL durumu, retina dekolmanı, koroid dekolmanı, vitre içi hemoraji varlığı, ek operasyonlar ve eşlik eden fundus patolojileri değerlendirildi. Tüm operasyonlar Optikon Antares 2000 ve Accurus cihazı ile yapıldı. Bütün hastalara standart üç girişli vitrektomi yapıldı. Hastaların PPV öncesi ortalama 0,06 ± 0,16 olan görme keskinliği, son kontrolde ortalama 0,21 ±0,26 olarak bulundu. PPV öncesi görme keskinliği ile postoperatif görme keskinliği kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı artış görüldü (eşleştirilmiş t testi, p= 0,001). Ortalama GİB; PPV öncesi 20,66 ± 12,9 iken PPV sonrası 16,83 ± 8,33 olarak bulundu. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Eşleştirilmiş t testi p> 0,05). PPV sonrası erken dönemde kornea ödemi % 58,2 ve intraoküler inflamasyon % 27,2 olarak bulundu. Kornea ödemi artmış görünmekle beraber postoperatif birinci 61 günde operasyona bağlı ödemin de tabloya eklendiğini düşündük. Son kontrolde ise sadece 1 hastada büllöz keratopatiye bağlı keratoplasti kararı alındı. Ayrıca göz içi inflamasyon, retina dekolmanı komplikasyonlarının tedavisinde de başarı sağlandı. Katarakt cerrahisi ile PPV arasında geçen sürenin sonuç görme keskinliği üzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı olmasa da klinik olarak dikkate alınması gereken bir durumdur. Ayrıca geçen süre ile retina dekolmanı gelişimi, GİB artışı ve intraoküler inflamasyon gelişimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Vitrektom kullanımı, fakofragmatom kullanımı ve limbal yoldan çıkarma teknikleri arasında sonuç görme keskinliği açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. PFCL kullanımının da sonuç görme keskinliğine etkisi bulunmadı. Preoperatif ve postoperatif göz içi lensi yerinin sonuç görme keskinliğine etkisi ANOVA ile yapılan analizde gruplar arasında anlamlı bulundu. PPV öncesi afak olupta GİL sulkusa yerleştirilen ve fakoemülsifikasyon ile aynı seansta opere edilen hastalarda GİL sulkusa konduğunda görme keskinliği artışı istatistiki olarak anlamlı idi ( p< 0,05). Cerrahinin zamanlamasının eğer vitreoretinal cerrah bulunuyorsa katarakt cerrahisi ile aynı seansta olmasını önermekteyiz. Eğer aynı gün cerrahi mümkün olmuyorsa korneal ödemin ve oküler konjesyonun azalması için vitreoretinal cerrahiyi bir süre ertelemenin mantıklı olduğunu düşünmekteyiz.
Özet (Çeviri)
Biz çalışmamızda fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında arka kapsül rüptürü ve lens materyalinin vitreusa düştüğü 23' ü ( % 41,8 ) kadın, 32'si ( % 58,2 ) erkek toplam 55 hastada gelişen komplikasyonlar ve bu komplikasyonların tedavisinde pars plana vitrektomi sonuçlarımızı değerlendirmeye çalıştık. PPV öncesi tüm hastalardan alınan anamnezde fakoemülsifikasyon yeri ve tarihi sorgulandı. Hastaların yaşı, cinsiyeti kaydedildikten sonra Snellen eşeline göre en iyi düzeltilmiş görme keskinliği ölçüldü. Biyomikroskopik muayene ile korneanın durumu, ön kamara reaksiyonu, intraoküler inflamasyon, iris, pupilla ve lens kapsülünün durumu değerlendirildi. Göz içi basınçları (GİB) Goldmann aplanasyon tonometrisi ile ölçüldü. Fundusu aydınlanan olguların fundus muayeneleri kontakt ya da non-kontakt biyomikroskopik oftalmoskopi ya da binoküler indirekt oftalmoskopi ile yapıldı. Fundusu aydınlanmayan olgularda A/B System Mentor Advent marka B mode ultrasonografi yapıldı. Afakik olanlarda biyometrik olarak aksiyel uzunluk ölçümü yapıldı. Aksiyel uzunluğu 21- 24 mm arasında olanlarda SRK II, 21 mm altında ve 24 mm üzerinde olanlarda SRK T formülü ile göz içi lens gücü hesaplandı. Ameliyat tekniği ve tampon madde kullanımı kaydedildi. Ameliyat sonrası birinci gün ve son kontrol muayenesinde en iyi düzeltilmiş görme keskinliği, GİB, kornea ödemi, intraoküler inflamasyon, GİL durumu, retina dekolmanı, koroid dekolmanı, vitre içi hemoraji varlığı, ek operasyonlar ve eşlik eden fundus patolojileri değerlendirildi. Tüm operasyonlar Optikon Antares 2000 ve Accurus cihazı ile yapıldı. Bütün hastalara standart üç girişli vitrektomi yapıldı. Hastaların PPV öncesi ortalama 0,06 ± 0,16 olan görme keskinliği, son kontrolde ortalama 0,21 ±0,26 olarak bulundu. PPV öncesi görme keskinliği ile postoperatif görme keskinliği kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı artış görüldü (eşleştirilmiş t testi, p= 0,001). Ortalama GİB; PPV öncesi 20,66 ± 12,9 iken PPV sonrası 16,83 ± 8,33 olarak bulundu. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Eşleştirilmiş t testi p> 0,05). PPV sonrası erken dönemde kornea ödemi % 58,2 ve intraoküler inflamasyon % 27,2 olarak bulundu. Kornea ödemi artmış görünmekle beraber postoperatif birinci 61 günde operasyona bağlı ödemin de tabloya eklendiğini düşündük. Son kontrolde ise sadece 1 hastada büllöz keratopatiye bağlı keratoplasti kararı alındı. Ayrıca göz içi inflamasyon, retina dekolmanı komplikasyonlarının tedavisinde de başarı sağlandı. Katarakt cerrahisi ile PPV arasında geçen sürenin sonuç görme keskinliği üzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı olmasa da klinik olarak dikkate alınması gereken bir durumdur. Ayrıca geçen süre ile retina dekolmanı gelişimi, GİB artışı ve intraoküler inflamasyon gelişimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Vitrektom kullanımı, fakofragmatom kullanımı ve limbal yoldan çıkarma teknikleri arasında sonuç görme keskinliği açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. PFCL kullanımının da sonuç görme keskinliğine etkisi bulunmadı. Preoperatif ve postoperatif göz içi lensi yerinin sonuç görme keskinliğine etkisi ANOVA ile yapılan analizde gruplar arasında anlamlı bulundu. PPV öncesi afak olupta GİL sulkusa yerleştirilen ve fakoemülsifikasyon ile aynı seansta opere edilen hastalarda GİL sulkusa konduğunda görme keskinliği artışı istatistiki olarak anlamlı idi ( p< 0,05). Cerrahinin zamanlamasının eğer vitreoretinal cerrah bulunuyorsa katarakt cerrahisi ile aynı seansta olmasını önermekteyiz. Eğer aynı gün cerrahi mümkün olmuyorsa korneal ödemin ve oküler konjesyonun azalması için vitreoretinal cerrahiyi bir süre ertelemenin mantıklı olduğunu düşünmekteyiz.
Benzer Tezler
- Fakoemülsifikasyon cerrahisi sonrası ön kamara flare reaksiyonu üzerine topikal kortikosteroid etkinliği
The effıcacy of topıcal cortıcosteroid on the anterior chamber flare reactıon after phacoemulsification surgery
KÜRŞAT BÜYÜK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Göz HastalıklarıSelçuk ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AHMET ÖZKAĞNICI
- Fakoemülsifikasyon cerrahisi yapılan hastalarda hedef refraktif değer ile sonuç refraktif değerin karşılaştırılması
Comparison of the target refractive value and the resulting refractive value in patients undergoing phacoemulsification surgery
ADEM UĞURLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
Göz Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİLÜFER GÖZÜM
- Fakoemülsifikasyon cerrahisi sonrası maküla kalınlığının optik koherens tomografi ile değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
MEHMET TETİKOĞLU
- Fakoemülsifikasyon cerrahisi ve kapsül içi lens implantasyonu gerçekleşen olgularla cerrahi esnasında arka kapsül yırtığı gelişip sulkus lensi implantasyonu gerçekleşen olguların verilerinin korneal topografi ağırlıklı karşılaştırılması
Comparison of corneal topography data of cases with phacoemulsification surgery and capsule lens implantation and cases with posterior capsule tear that developed and sulcus lens implantation during surgery
MUSTAFA KALAYCI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
Göz HastalıklarıSağlık BakanlığıGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DR. SELİM GENÇ
- Fakoemülsifikasyon cerrahisi sonrası nonsteroid antiinflamatuar ilaç kullanan ve kullanmayan hastalarda makula değişikliklerinin spektral okt ile değerlendirilmesi
Evaluation of macular changes in patients that used nonsteroid anti-inflamatuar drug and didn't use after phacoemulsification surgery with spectral oct
EMRE PEHLİVAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Göz HastalıklarıAnkara ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FİGEN BATIOĞLU