Geri Dön

Akut miyokard enfarktüs hastalarında artmış soluble ST2 'nin uzun dönem major kötü kardiyovasküler olaylarla ilişkisi

The association of increased soluble ST2 with long-term major adverse cardiovascular events in patients with acute myocardial infarction

  1. Tez No: 584390
  2. Yazar: TUNAHAN AKGÜN
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MUSTAFA UMUT SOMUNCU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Biochemical Marker, Cardiovascular Mortality, Myocardial Infarction, Prognosis, Soluble ST2
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 103

Özet

Geçmiş ve amaç: Kalp yetmezliği tanısında ve prognozunda çözünür ST2 (sST2) artışı net bir şekilde belirtilmiştir, ancak miyokard enfarktüsünden (ME) sonra prognostik belirteç olarak sST2 değerleri ile ilgili mevcut veriler sınırlıdır ve çelişkilidir. Bu çalışma, ME hastalarında 1 yıllık olumsuz kardiyovasküler olayları öngördürmede sST2'nin klinik önemini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Yöntem: Bu prospektif çalışmaya 380 ME hastası dahil edildi. Katılımcılar, önceki çalışmalarda mortaliteyi predikte edebileceği gösterilen 35.0 ng / ml sST2 değerine göre düşük sST2 (n = 264, ortalama yaş: 60.0 ± 12.1 yıl) ve yüksek sST2 grubu (n = 116, ortalama yaş: 60.5 ± 11.6 yıl) olarak gruplandırıldı. Tüm çalışma popülasyonu MI'dan sonra1 yıl boyunca takip edildi ve kardiyovasküler mortalite, hedef damar revaskülarizasyonu (HDR), ölümcül olmayan reenfarktüs, inme ve kalp yetmezliğinden oluşan majör kardiyovasküler kötü sonlanımlar açısından değerlendirildi. Bulgular: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (SVEF) ve Killip Sınıfı > 1 oranı dışında bazal özellikler veya laboratuvar değerleri açısından yüksek ve düşük sST2 grupları arasında fark yoktu. Yüksek sST2 grubunda SVEF düşüktü ve Killip Sınıfı> 1 oranı daha yüksekti (sırasıyla, 44.4 ± 9.8'e vs. 48.0 ± 9.5, p=0.001 ve 14.7% vs. 6.8%,p=0.015). On iki aylık takipte 68 hastada (17.8%) major kötü kardiyovasküler sonlanım mevcuttu.Kardiyovasküler mortalite ve kalp yetmezliği, yüksek sST2 grubunda, düşük sST2 grubuna göre anlamlı derecede yüksekti. (Sırasıyla 15.5% vs. 4.9%, p = 0.001 ve 8.6% vs. 3.4%, p = 0.032). Ayrıca, ölümcül olmayan ME ( 6.0% vs 4.2%), HDR (6.9% vs. 3.4%) ve inme (1.7% vs. 0.4%) oranları da yüksek sST2 grubunda daha fazlaydı ancak istatistiksel olarak anlamlı değildi. Çok değişkenli Koks regresyon analizi, yüksek serum sST2'nin 1 yıllık kardiyovasküler mortaliteyi bağımsız olarak öngördüğü sonucuna ulaştı (hazard oranı 2.263,% 95 CI 1.124- 4.557, p = 0.022). Ayrıca, ileri yaş, Killip Sınıfı>1, sorumlu arter olarak LAD ve düşük sistolik kan basıncı, 1 yıllık kardiyovasküler mortalite için diğer bağımsız risk faktörleriydi. Sonuç: Yüksek sST2 düzeyleri, MI hastalarında 1 yıllık takipte kardiyovasküler mortalite ve kalp yetmezliği dahil olmak üzere, önemli olumsuz kardiyovasküler olayların önemli bir prediktörüdür. sST2 ölçümü, MI sonrası hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır ve yüksek sST2 seviyesine sahip hastalarda, daha sık takip ve daha yoğun tedavi MI hastalarının prognozuna katkıda bulunabilir. AnahtarKelimeler:Biyokimyasal Belirteç,Çözünür ST2,KardiyovaskülerMortalite, Miyokart Enfarktüsü,Prognoz.

Özet (Çeviri)

Background and aim: The increase in soluble suppression of tumorigenicity 2 (sST2) both in the diagnosis and prognosis of heart failure is well established, however the existing data regarding sST2 values as the prognostic marker after myocardial infarction (MI) are limited and have been conflicting. This study aimed to assess the clinical significance of sST2 in predicting 1-year adverse cardiovascular events inMI patients. Methods: In this prospective study, 380 MI patients were included. Participants were grouped into the low sST2 (n = 264, mean age of: 60.0 ± 12.1 years) and high sST2 group (n = 116, mean age: of 60.5 ± 11.6 years) based on the sST2 value of 35.0 ng/ml which has been shown to predict mortality in previous studies. All study population were followed up for 1 year after MI and major cardiovascular adverse events (MACE)which is composed of cardiovascular mortality, target vessel revascularization (TVR), non-fatal reinfarction, stroke, and heart failure were recorded. Results: There was no difference between the high and low sST2 groups in terms of either the baseline characteristics or the laboratory values except left ventricular ejection fraction (LVEF) and Killip Class >1 rate. LVEF was lower and Killip Class>1 rate was higher in high sST2 group (44.4 ± 9.8 vs 48.0±9.5 p=0.001 and 14.7% vs 6.8% p=0.015, respectively). During a 12 month follow up, 68 (17.8%) patients had MACE. Cardiovascular mortality and heart failure were significantly higher in the high sST2 group compared to the low sST2 group. ( 15.5% vs. 4.9% p=0.001 and 8.6% vs. 3.4%p=0.032, respectively). Moreover, Non-fatal MI (6.0% vs. 4.2%), TVR (6.9% vs 3.4%) and stroke ( 1.7% vs 0.4%)rates were also higher in the high sST2 group but not statistically significant. Multivariate Cox regression analysis concluded that high serum sST2 independently predicted 1-year cardiovascular mortality (adjusted odds ratio 2.263, 95% CI 1.124-4.557, p =0.022). ix In addition, older age, Killip Class >1, LAD as culprit artery and lower systolic blood pressure were the other independent risk factors for 1 year of cardiovascular mortality. Conclusion: High sST2 levels are an important predictor of major adverse cardiovascular events, including cardiovascular mortality and heart failure in a 1-year follow-up period inMI patients. The measurement of sST2 may be considered in post-MI patients, and as a result of this measurement, more frequent follow-up and more strict treatment may contribute to the prognosis ofMI patients with high level of sST2.

Benzer Tezler

  1. Acil tıp kliniğine başvuran akut koroner sendrom hastalarında nötrofil/lenfosit oranının değerliliğinin incelenmesi

    Acil tip kliniğine başvuran akut koroner sendrom hastalarinda nötrofil/lenfosit oraninin değerliliğinin i̇ncelenmesi

    İSTEMİ SIDDIKA OĞRAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    KardiyolojiYeditepe Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ EMİN GÖKHAN GENCER

  2. Primer perkütan koroner girişim uygulanan ST segment yükselmeli miyokart enfarktüsü hastalarında QT dispersiyonuna etki eden faktörlerin belirlenmesi

    Determination of factors affecting QT dispersion in patients with ST segment elevated myocardial infarction

    GÜRKAN İŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    KardiyolojiBaşkent Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İLYAS ATAR

  3. St segment elevasyonlu ve st segment depresyonlu miyokard ınfarktüsü arasındaki plazma ve kan viskozite farkının araştırılması

    Investigation of the difference in plasma and blood viscosity between myocardial infarction with st segment elevation and st segment depression

    AYŞE NİLGÜN KUL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    HematolojiSağlık Bakanlığı

    Genel Dahiliye Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞERİFE AYŞEN HELVACI

  4. Hepatit ve miyokard enfaktüsü hastalarında aktivitesi değişen enzimler

    The enzymes which shows activities alteration in patients with hepatitis and myocard infarctus

    ÖZLEM IŞIKGİL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Biyokimyaİnönü Üniversitesi

    Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ENGİN GÖZÜKARA

  5. Ankilozan spondilit hastalarında endotelyal disfonksiyon ve subklinik aterosklerozun karotis intima media kalınlığı (cımt) ve akım aracılı dilatasyon (FMD) ölçümü ile değerlendirilmesi

    Evaluation of endothelial dysfunction and subclinical atherosclerosis in ankylosing spondylitis patients through carotid intima-media thickness (CIMT) and flow-mediated dilation (fmd) measurements

    ONUR ŞAHİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Romatolojiİstanbul Medipol Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MERYEM CAN