Respiratuvar distres sendromlu çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde senkronize ventilasyon
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 59558
- Danışmanlar: DOÇ.DR. HASAN ÖZKAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1997
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 106
Özet
Yenidoğan yoğun bakımındaki gelişmelere karşın RDS ve komplikasyonlan yenidoğanın en önemli mortalite ve morbidite nedeni olmaya devam etmektedir. RDS'li bebeklerin mekanik ventilasyonu sunasında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, bebeğin ventilatörle savaşıdır. PTV, hastanın spontan solunumu ile senkronize solunum sağlamaktadır. Yenidoğan döneminde ilk kez 1986 yılında kullanılan ve daha sonra yeni ventilasyon teknikleri geliştirilen PTV, günümüzde başlıca iki ventilasyon modu ile kullanılmaktadır. SIPPV modunda bebeğin tüm spontan solunumları özel algaçlarla ventilatörü tetiklerken, SIMV modunda yalnızca belirli sayıdaki spontan solunumlar desteklenmektedir. Bu ventilasyon modlan, özel tetikleme sistemlerine sahip gelişmiş PTV ventilatörlerinde birarada bulunmaktadır. Bugüne dek yapılan çalışmalarda bu modlar tek basma, tüm hastalık boyunca yada hastalığın belirli dönemlerinde kullanılmış ve konvansiyonel ventilasyona göre, ventilator tedavi süresini kısalttığı ve belirli yaş gruplarında bazı komplikasyonlan azalttığı gösterilmiştir. Ancak halen hangi PTV modunun hangi yaş grubunda ve hastalığın hangi döneminde daha etkili olduğu konusu netlik kazanmamıştır. Çalışmamızda RDS nedeniyle mekanik ventilasyon gerektiren ve on tanesi 1000 gramdan daha az doğum ağırlığına sahip olan toplam 39 çok düşük doğum ağırlıklı bebeğe sürfaktan replasman tedavisini takiben, akut dönemde SIPPV ve ventilatörden ayırma döneminde SIMV uygulanmış ve oksijenasyon, ventilasyon ve komplikasyonlar üzerine olan etkileri prospektif olarak araştırılmıştır. Mekanik ventilasyon tedavisine SIPPV modunda başlanılan hastaların PIP değerleri 16-18 cmH20 düzeylerine inildiğinde SIMV moduna geçilmiştir. SIMV modunda iken hız basamaklı olarak azaltılarak ventilator desteği kesilmiştir. Çalışma süresince düzenli aralıklarla kan gazlan, MAP, FİO2, PIP, TV ve MV değişimleri ile gelişen komplikasyonlar izlenmiştir. Sonuçlar toplam ve iki farklı doğum ağırlığı grubuna göre ( ICH ise %12.8 oranında görülmüştür. Toplam 12 olgu ile %30.8 oranında PDA saptanmış ve sadece bir olguda medikal tedaviye yanıt alınamayarak cerrahi tedavi uygulanmıştır. Stage > 2 NEC gelişen 1320 g ve 1380 g ağırlığındaki iki bebekte perforasyon geliştiği için operatif tedavi uygulanmıştır. BPD, pulmoner hemoraji ve ROP yalnızca bir bebekte, sekonder pnömoni ise 3 bebekte görülmüştür. Sepsis, %20.5 oranında toplam 8 bebekte gelişmiştir. Üç tanesi 2 NEC, grade > 2 ICH ve PVL gelişen bebekler çıkarıldığında yaşayan olgulardaki major morbiditesiz sağ kalım oram %74.2 olarak saptanmıştır. Sonuç olarak, RDS'nin akut döneminde SIPPV ile tedaviye başlanıp SMV modu ile mekanik ventilatörden ayırmanın, çok düşük doğum ağırlıklı ve 1000 gramın altındaki bebeklerde yeterli oksijenizasyon ve ventilasyonu sağladığı, farmakolojik paralizi gereksinimi, ventilator tedavi süresi ve komplikasyonlan göreceli olarak azalttığı saptanmıştır. Yalnızca SIPPV yada SIMV modunun kullanıldığı çalışmalarla karşılaştırıldığında ek bir komplikasyona yol açmadığı, ayrıca pulmoner hava kaçağı, kronik akciğer hastalığı, BPD, PDA, sedasyon ve farmakolojik paralizi gereksinimi ve ventilator tedavi süresi üzerine daha yararlı etkilere sahip olduğu görülmüştür. Yaygın kullanımı için daha çok olguyla yapılacak kontrollü klinik çalışmalara gerek bulunmakla birlikte, bu deneyimimizin bundan sonraki PTV uygulamalarına yeni bir boyut kazandıracağım düşünmekteyiz. 86
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Yenidoğan yoğun bakım ünitesi'nde izlenen çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde morbidite ve mortalite
Morbidity and mortality of very low birth weight infants followed in neonatal intensive care unit
FATMA ÇAKMAK ÇELİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2007
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıOndokuz Mayıs ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CANAN AYGÜN
- Çok düşük doğum ağırlıklı preterm bebeklerin yatış hematolojik belirteçlerinin morbiditeler ve mortalite üzerine etkisi
The impact of hematologic markers at admission on morbidity and mortality in very low birth weight preterm infants
UĞUR ÖZDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EVRİM ALYAMAÇ DİZDAR
- Preterm bebeklerde vitamin d reseptör gen polimorfizmi ile respiratuar distres sendromu gelişmesi arasındaki ilişkinin araştırılması
The investigation of relationship between vitamin d receptor gene polymorphism and respiratuary distress syndrome development in preterm infants
NURAN ÜSTÜN
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2013
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık BakanlığıÇocuk Sağlığı ve Eğitimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AYŞEGÜL ZENCİROĞLU
- Yenidoğan servisine yatan 37 haftadan önce doğan prematüre bebeklerin değerlendirilmesi
Evaluation of premature infants born before 37 weeks admitted in neonatal unit
AYTÜL TEMUROĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAtatürk ÜniversitesiÇocuk Sağlığı Bölümü
YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM CANER
- Respiratuvar distres sendromu tanısı alan prematüre bebeklerin kan plazma örneklerinde CRP, IL6, fibrinojen, alfa 1 antikimotripsin ve alfa 1 antiproteinaz düzeylerinin RDS şiddeti ile ilişkisi
The relationship between respiratory distress syndrome intensity and CRP, IL6, fibrinogen, alpha-1 antichymotrypsin, alpha-1 antiproteinase levels in blood plasma samples of preterm babies with respiratory distress syndrome
AHMET ÖKTEM
Doktora
Türkçe
2021
BiyolojiAnkara ÜniversitesiTemel Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATMA DUYGU ÖZEL DEMİRALP