Geri Dön

1947'den günümüze Türkiye sinemasında çocukluk: Sosyolojik bir analiz

Childhood in Turkish cinema from 1947 to today: A sociological analysis

  1. Tez No: 628288
  2. Yazar: EBUBEKİR DÜZCAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. DERYA FIRAT ŞANNAN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Sosyoloji, Sociology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 404

Özet

Çocukluk çağlar boyunca birbirinden farklı hatta kimi zaman tamamen zıt biçimlerde anlamlandırılmıştır. Antik Yunan'da kısmen de olsa çocuklara yönelik bir pedagoji anlayışından bahsedilebilirken Orta Çağ'da çocuklukla yetişkinlik arasındaki mesafe azalmış ve çocuklar, bebeklik çağından çıkar çıkmaz iş hayatına katılmışlardır. Bu nedenle pek çok tarihçiye göre Orta Çağ'da günümüzdeki gibi bir çocukluk kategorisi mevcut değildir. Orta Çağ'daki sanat eserlerini inceleyen tarihçi Philip Aries, çocukluk kategorisinin yokluğu iddiasını büyük ölçüde bu sanat eserleri üzerinden temellendirmiştir. Ancak modern kurumlar ve özellikle okur yazarlığın ortaya çıkması, çocuklukla yetişkinlik arasındaki mesafeyi arttırmış ve çocukluk korunaklı bir dönem haline gelmiştir. Bu nedenle geleneksel sosyolojik düşünce modern kurumların çocukluğu inşa eden işlevine odaklanmıştır. Bu tarihsel mirasın ışığında çocukluk sosyolojisi 1980'li yıllarda bağımsız bir çalışma alanı haline gelmiş ve özellikle 1990'lı yıllarda yaygınlaşmıştır. Yeni çocukluk çalışmaları, çocukluğu ebeveynlerin doğal uzantısı olan pasif özneler olarak gören geleneksel anlayışı sorgulamış ve çocukları özgün sermayeleri ve katılımlarını öne çıkararak analiz etmeye başlamışlardır. Öte yandan çocukluğun, kolaylıkla geride bırakılabilen bir dönem olmadığı ve yetişkin hayatını etkilemeye devam eden niteliği de göz önünde bulundurulmuştur. Çocukluğun disiplinlerarası çalışmalar çerçevesinde değerlendirilmesi düşüncesi ortaya çıkmıştır. Sinema ise 1800'lü yılların sonunda ortaya çıkmış ve günümüze kadar toplumsal hayatı ve farklı dünyaları tanıma, anlamlandırma ve yorumlama biçimlerinden biri haline gelmiştir. Sinema, kuruluşundan günümüze yaygın biçimde çocuk imgesinden yararlanmıştır. Yetişkinlere yönelik filmlerin çocukluğa yoğun biçimde başvurması, çocuklukla yetişkinlik arasındaki mesafeyi azaltan bir etki yaratmıştır. Pek çok ünlü yönetmen, ilk filmlerinde çocuk karakterlerle çalışmayı tercih etmiştir. Öyle ki dünya sinema akımlarının pek çoğu çocuk oyuncuların başrolde oynadığı filmlerle simgeselleşmiştir. Hatta pek çok ulusal sinema, belli türden bir çocuk imgesiyle özdeşleşmiş ve çocukluk özellikle ulusal alegorilerin bir parçası olagelmiştir. Çocuk gözüyle anlatmak veya çocuk bakışı gibi tabirler, filmlerin güçlü içeriğine ve etkili biçimlerine işaret etmeye başlamıştır. Türkiye sinemasında da kuruluşundan bugüne çocukluk, merkezi ve kritik bir işleve sahiptir. Bourdiecü anlamda çocukluk, yönetmen habitusunun bir ürünü olarak hem sinema alanının yapısal bir unsurudur hem de filmlerin aktif bir öznesidir. Sinemadaki çocukluk, bu nedenle toplumsal dönüşümlerin ve kırılmaların aktarıldığı bir beden haline gelmiştir. Bu çalışma, öncelikle Türkiye sinema tarihini, barındırdığı çocuk imgeleri açısından yeniden dönemselleştirmeyi denemektedir. Sinema sektörünün oluşmaya başladığı 1947 yılından günümüze kadar, çocukluğun ne şekilde sinema alanına girdiği ve neyi anlatmak için devreye sokulduğu analiz edilmiştir. Bourdieu'nün alan analizi çerçevesinde sinema alanının çocuklukla ilişkisi ortaya konulmuştur. Yeni çocukluk sosyolojisinin çocukluğu aktif katılımıyla ve özerkliğiyle değerlendirdiği düşünüldüğünde, Türkiye sinemasında çocuk bakışının, çocuğun potansiyelinden istifade ettiği ve çocukluğun zayıflığının sinema filmlerinde bir güce dönüştüğü ortaya konmuştur. Bu nedenle sinema filmlerinde çocukluğun en çok görünür olduğu yaygın mekanlar ortaya konmuş ve çocukluğun bu mekanlarla gerçekleştirdiği etkileşim analiz edilmiştir. Yanı sıra çocukluğun normları aşındıran ihlal edici pratiklerinin işlevi de hesaba katılmıştır. Böylelikle bu çalışma Türkiye sinemasında 1947'den günümüze çocuk karakterlerin yer aldığı sinema filmlerini incelemiş ve sinema alanının çocuklukla kurduğu yapısal ilişkiyi ve çocuğun bir özne olarak sinema filmlerindeki deneyimlerini Bourdieu sosyolojisinin alan, sermaye ve habitus kavramlarından istifade ederek ilişkisel ve disiplinlerarası bir biçimde analiz etmiştir.

Özet (Çeviri)

Childhood has been understood in different ways and sometimes in completely opposite forms throughout the ages. While a principle of pedagogy for children is mentioned in Ancient Greece, the distance between childhood and adulthood has decreased in the Middle Ages, and the children joined the business life as soon as they left the infancy. For this reason, according to many historians, there is no childhood category in the Middle Ages, unlike today. The historian Philip Aries, who studied the works of art in the Middle Ages, largely based on the claim that the absence of the childhood category was based on these works of art. However, due to the emergence of modern institutions and especially literacy, the distance between childhood and adulthood has increased and childhood has become a sheltered period. Therefore, traditional sociological thinking is focused on the dimension of modern institutions constructed childhood. In the light of this historical heritage, childhood sociology became an independent field of study in the 1980s and became widespread in the world especially in the 1990s. New childhood studies have questioned the traditional understanding of childhood as passive subjects, which are the natural extension of the parents, and have begun to analyze children's autonomous capital and participation by highlighting them. On the other hand, it was also considered that childhood is not a period that can easily be left behind and that it continues to affect adult life. The idea of evaluating childhood within the framework of interdisciplinary studies has emerged. Cinema emerged at the end of the 1800s and has become one of the ways of getting to know and interpret social life and different worlds until today. Cinema has widely used the image of children since its establishment. The intensive reference of adult films to childhood has created an effect that reduces the distance between childhood and adulthood. Many famous directors preferred to work with child protagonists in their first films. In fact, many of the world cinema trends are symbolized by the films starring child protagonists. Many national cinemas have even been identified with a certain type of child image, and childhood has become part of national allegories, in particular. Phrase's point of view of children or child gaze has begun to point out the powerful content and effective forms of the films. Since its establishment in Turkish cinema in childhood has a central and critical function. According to Bourdieu's field analysis, childhood, as a product of the director's habitus, is both a structural element of the cinema field and an active subject of films. Therefore, childhood in cinema has become a body where social transformations are transferred. In this study, Turkish cinema is re-periodization in terms of images of children. From 1947 when the cinema sector started to form, it was analyzed how childhood entered the field of cinema and what it is used to explain is analyzed. Within the framework of Bourdieu's field analysis, the relationship between the cinema field and childhood was revealed. Considering that the new childhood sociology evaluates childhood with active participation and autonomy, it has been revealed that the point of view of children in Turkish cinema benefits from the potential of the child and that the weakness of childhood turns into power in the movies. Thus, this study examined the Turkish films which take place from 1947 to today's child protagonist in the movie and structural relationships established in cinema field and children's experiences in the movies as a subject, with Bourdieu's sociology, relational and interdisciplinary way by making use concept of field, capital and habitus has analyzed.

Benzer Tezler

  1. Mali disiplinin sağlanması açısından Türkiye IMF ilşkileri

    Relations between Turkey and IMF in order to provide the financial discipline

    RIDVAN KARACAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    EkonomiKocaeli Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. BÜLENT KANTARCI

  2. Vatan, Cumhuriyet ve Ulus gazetelerine göre 1947 Türkiye'sinin siyasi gündemi

    Turkey's political agenda in 1947 by Vatan, Cumhuriyet and Ulus newspapers

    RECAİ AKDAĞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    TarihOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FAHRİ SAKAL

  3. Osmanlı'dan günümüze grev ve lokavt

    Strike and lock-out from Ottoman period to present

    FATİH SARITAŞOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriGazi Üniversitesi

    Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KAMİL TURAN

  4. Türkiye'de kamu eğitim yatırım harcamalarının çözümlenmesi

    Analysis of public education investment expenditures in Turkey

    ARSLAN BAYRAM

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Eğitim ve ÖğretimAnkara Üniversitesi

    Eğitim Yönetimi ve Politikası Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KASIM KARAKÜTÜK

  5. Halit Femir'in (1910-1954) hayatı ve mimarlığı

    Halit Femir's (1910-1954) life and architecture

    BİLGE EKİN İNAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP KUBAN TOKGÖZ