Geri Dön

Osmanlı'dan günümüze grev ve lokavt

Strike and lock-out from Ottoman period to present

  1. Tez No: 140324
  2. Yazar: FATİH SARITAŞOĞLU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. KAMİL TURAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Labour Economics and Industrial Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2003
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 213

Özet

198 ÖZET Tarihimize baktığımızda, Osmanlı'da Sendikal Hareketin ilk olarak Ameleperver Cemiyeti'nin Kurulması ile başladığı kabul edilmektedir. Tartışmalı bir konu olmasına rağmen, tarihimizde ilk yapılan grevin ise, Beyoğlu Telgraf işçileri tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Bu ilk grevden sonra grevlerde bir patlama olmuş, buna 1908 tarihli Tatil-i Eşgal Kanunu ile işçilerin sendika kurmaları yasaklanıp, grev yapmaları zorlaştı rılarak cevap verilmiştir. 17 Şubat 1923 yılında toplanan İzmir iktisat Kongresi'nde, işçilere bazı haklar tanınması yönünde sözler verilmişse de, 1925 yılında ortaya çıkan isyan hareketlerini bastırmak için, 1925 tarihli Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılmış ve işçilere verilen bu sözler yerine getirilmemiştir. 1936 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk İş Kanunu çıkartılmış, bu kanunla da işçilerin örgüt kurmaları ve grev yapmaları kesinlikle yasaklanmıştır. 1946 yılında Cemiyetler Kanunu'nun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve 1947 yılında 5018 Sayılı işçi ve işveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkındaki Kanun'un çıkartılması ile örgütlenme yolunda bir engel kalmamış, işçi ve işveren sendikaları oluşmaya başlamıştır. Bu kanunla örgüt kurulmasına izin verilmesine rağmen, grev ve lokavt yasak tutulmaya devam edilmiştir. Türk sendikal hareketi bu yasaklar çerçevesinde 1960'lı yıllara kadar pek varlık gösteremeden gelebilmiştir. 1961 Anayasası ile tanınan grev hakkı ve lokavt ile Türk Sendikacılık Hareketi'nde yeni bir dönem başlamıştır. Bu Anayasa ile işçilere grev hakkı tanınırken işverenlere de üstü örtülü bir şekilde de olsa lokavt hakkı tanınmıştır. 1961 Anayasası ile grev ve lokavt, suç olmaktan çıkmıştır. Lokavt, grev hakkından farklı olarak Anayasa ile değil de kanunla düzenlenmiş ve teminat altına alınmış bir işveren hakkı haline gelmiştir. 1963 sonrası dönemde işçiler ve işverenler kendilerine tanınan bu haklardan199 yararlanmaya başlamışlardır. 1963 yılında çıkarılan 274 Sayılı Sendikalar Kanunu ve 275 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu ile işçiler grev, işverenlerde lokavt hakkına kavuşmuşlardır. 274 ve 275 Sayılı Kanunların yürürlüğe girmesi ile gelişen sendikal örgütlenme, 1970'den sonra kısa bir süre için grev ve lokavtın büyük ölçüde yasaklanması ve toplu sözleşme döneminin askıya alınmasıyla, bir duraklama dönemine girmiştir. Grev ve lokavtın nasıl kullanılacağını ve kanuni sınırlarını çizen bu kanunlar, 1980 yılına kadar yürürlükte kalmışlardır. 1980 sonrasında ise, işçilerin grev, işverenlerinde lokavt yapma haklan askıya alınmıştır. Bu durum, 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 Sayılı Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu yürürlüğe girene kadar devam etmiştir. 1983 yılında yürürlüğe giren, grev ve lokavtın nasıl kullanılacağını ve kanuni sınırlarını çizen bu kanunlar halen yürürlüktedir.

Özet (Çeviri)

200 ABSTRACT When we look at our history, it is accepted that the Trade Unionist Movement first started by formation of the Ameleperver Cemiyeti (Labourer Union). Although it is a controversial matter, it is accepted the first strike was organized by the workers of the Beyoğlu Telegraph Company. Following this first strike, an explosion took place in strikes and this was answered by the Government through the Act of Suspension of Works dating 1908, forbidding formation of trade unions by labourers and making striking difficult At the Izmir Economical Congress held on 17. February 1923, although it was promised that some rights would be given to the workers, in 1925 the Act of Establishment of Public Order was put into force in order to suppress uprising movements that broke out and these promises were not kept. In 1936, the first Labour Law of the Turkish Republic was enacted and by this law forming organizations and string of workers were strictly prohibited. By modifying some articles of the Associations Law in 1946 and the enacting the Law No. 5018 of Trade Unions and Syndicates and Their Associations in 1947, all obstacles on the road to organizations were removed and trade unions and syndicates began to be formed. Although it was permitted by this law to form organizations, strikes and lock-outs remained to be banned. And Turkish unionist movement reached 1960s through those prohibitions without achieving much. In Turkish unionist movement, a new era was started through rights for striking and lock-out provided by the 1961 Constitution. By this Constitution, besides giving right to the workers to strike, the employers were provided with the right to lock-out, though in a covert manner. By the 1961 Constitution, striking and lock-out were no more considered as guilt. Apart from the right to strike, lockout turned into an employers' right regulated and protected not by the Constitution but by the laws. During the period following201 1963, workers and employers began to benefit from these rights. Through the Trade Union Law No. 274 and the Law No. 275 for Collective Labour Contracts, Strikes and Lock-outs, both put into force in 1963, besides the workers obtained the right to strike, the employers obtained the right to lock-out. Unionist organization developed by the laws nos. 274 and 275 entered a stagnant period, due to prohibition of strikes and lock-outs and suspension of collective labour contracts to a considerable extent for a short period. The above mentioned laws regulated strikes and lock outs and put the legal limits for them had remained in effect till 1980. After 1980, both the right of the workers to strike and the right of the employers to lock-out were suspended again. This situation had lasted until Trade Unions Law No. 2811 and the Law No. 2822 for Collective Labour Contracts, Strikes and Lock-outs were put into force in 1983. These laws determining how to use both strikes and lock-outs putting legal limits for them are still in effect. 4Bfi

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de toplumsal değişimin çalışma ilişkileri üzerindeki etkileri

    The effects of social change on labor relations in Turkey

    ÜLKÜ İLERİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriDokuz Eylül Üniversitesi

    Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FEVZİ DEMİR

  2. İşçi sınıfının oluşumunda sendikalaşma süreci

    Formation of the working class in the process of unionization

    ÇİĞDEM KOÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriSüleyman Demirel Üniversitesi

    Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KENAN ÖREN

  3. Osmanlı'dan günümüze giyimde markalaşma sürecinin sosyopolitik ve sosyoekonomik yönden incelenmesi

    The examination of the clothing industry from the Ottoman to the present in terms of socio-political and socio-economic

    CEMRE ÇETİNKAYA ÇAKAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Giyim EndüstrisiHaliç Üniversitesi

    Tekstil ve Moda Tasarımı Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEHRA DOĞAN SÖZÜER

  4. Osmanlı'dan günümüze Sivas Belediyesi

    Sivas Municipality Ottoman times to today

    YELİZ KANTAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Kamu YönetimiCumhuriyet Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖMER DEMİREL

  5. Osmanlı'dan günümüze Lübnan'ın demografik yapısı

    The demographic structure of Lebanon from Ottomans to now

    ARMAGAN CESUR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    CoğrafyaMarmara Üniversitesi

    Ortadoğu Coğrafyası ve Jeopolitiği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HALİL KURT