Geri Dön

Avrupa Topluluğu Çevre Hukuku açısından subsidiarite ve paylaşılan sorumluluk

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 63446
  2. Yazar: EGEMEN S. MAY
  3. Danışmanlar: PROF. DR. CAN HAMAMCI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Hukuk, Law
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Hukuk Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 144

Özet

ÖZET Avrupa Topluluğu'nun çevreye yönelik yasama faaliyeti oldukça eski dönemlere uzanmakla birlikte, bugün mevcut olan çevreye ilişkin tüzüklerin, direktiflerin ve kararların oluşumunun gerçek anlamdaki başlangıcı, Stockholm Konferansından birkaç ay sonra 1972'de Paris'te gerçekleştirilen Topluluk Zirvesi olmuştur. Bu toplantıda ekonomik büyümede bir sonun olmadığı, ama bu arada yaşam koşullarının da dikkate alınarak çevrenin korunmasının gerekliliği kabul edilmiştir. Sonuçta Topluluk günümüze değin uzanan beş çevre eylem programı hazırlamış, bu programlar“kirleten öder”gibi birtakım yeni ilkeler getirmiş ve bu ilkelerin kimileri antlaşma metnine dahi eklenmişlerdir. Bununla beraber, çevreye yönelik politikaların diğer Topluluk politiklanna entegre edilmesini benimseyen,“sürdürülebilir kalkınma”kavramının uygulamasına bir boyut getiren ve Topluluğu uluslararası çevre sorunları açısından etkin konuma getiren Dördüncü ve Beşinci Programlar'ın sağlamış olduğu katkılar diğerlerine nazaran belirgin önem taşımışlardır. Bugün, çevrenin korunması, iç pazar hedeflerinin merkezinde ve Topluluğun önceliklerinden sayılmaktadır. Avrupa Tek Senediyle, Antlaşma Topluluğa çevrenin korunması, muhafaza edilmesi ve geliştirilmesi görevlerini yüklemiştir. Tek Senet antlaşmanın üçüncü bölümüne çevreyle ilgili 130r,s,t maddelerini eklemiş ve hu maddelerle“subsidiarite”kavramı Topluluk hukukuna girmiştir (130r/4). Bu madde uyarınca Topluluk, antlaşmada belirlenmiş hedeflere ulaşmada Topluluk düzeyinde hareket ederek daha iyi bir sonuç alınacağı ölçüde eylemde bulunacaktır. Bu ilke daha sonra (Maastricht Antlaşmasıyla) bu bölümden alınarak, antlaşmanın 3b maddesi olarak başlangıç bölümüne konulmuş ve ilkeye daha siyasi bir ağırlık kazandırılmıştır. Üke, gerekli olandan daha yüksek düzeyde bir politika belirlenmesinin kontrolünü sağlamaya yönelik bir özellik taşımaktadır. Maastricht de çevrenin korunması zaruretini, diğer politikalarla bütünleştirilmesini ve çevrenin uluslararası boyutunu benimsemiştir. Antlaşmanın üzerinde durduğu bir diğer husus da önceden uyan ve kaynağında önleme ilkelerinin etkin uygulanması olmuştur. Subsidiarite ilkesinin amacı, ulusal, bölgesel veya yerel makamların makamların gözönünde bulundurulduğu bir ortamda Topluluğun eylemim mantıklı sebeplere dayandırarak, eylemin mümkün olduğunca bireye en yakın düzeyde gerçekleştirilmesini denetlemektir. O, herşeyden önce politik bir ilkedir, bir tür matıki denetim yoludur. Önemli olan ise, çevrenin bu ilkeye yönelik değerlendirmelerde yararlanılacak, incelenecek en tipik alan olduğudur. Bir bakıma ilke, Topluluğun Avrupa vatandaşları için yapabileceklerini tek tek hiçbir üye ülkenin yapamayacağım belirlemede 133 Ikullamlacaktır ve çevre bu açıdan belirgin farklar içermektedir. Herseyden önce,, pevrenin korunması Topluluğun etik değerlerinin gereğidir. Dolayısıyla Topluluk, subsidiarite ilkesinin ışığında, üye ülkelerin münferit eylemlerinden daha iyi bir biçimde sonuç alabileceği oranda Önerilen eylemde bulunacaktır. Burada kıstas, sonucun kapsamı ve etkinliğidir, örneğin küresel nitelikli çevre sorunlarında Topluluğun tüm üye ükeler adına girişimi daha iyi sonuçlar verebilecektir. Bir başka deyişle, konu çevre olduğunda, subsidiarite ilkesi Topluluğu kısıtlamamak, aksine onu Topluluk düzeyinde eylemde bulunmaya sevketmelidir. Topluluğun sahip olduğu konum ve hazırladığı eylem programlan subsidiarite ilkesinin“paylaşılan sorumluluk”ilkesinin genişletilmiş biçimiyle kombinasyonunu da gerekli kılmaktadır. Bu kavram, diğer unsurları dışlamak suretiyle yalnızca bir yöntemle eylemde bulunmadan, ayrıca yetkinin Topluluk, üye devletler ve diğer makamlar arasındaki bölüşümü meselesine girmeksizin;amaca ulaşmak için her seviyede uygun durumda bulunan makam ve aracın birarada uyumlu şekilde kullanılması fikrini içermektedir. Bu politikanın gerçekleştirilmesinde kullanılabilecek araçlar dört grupta toplanabilir: 1. Bilinçlendirme yoluyla kamunun katılımı ve etkin kampanya, 2. Geleneksel düzenleyici normlar, 3. Teşvikler ve altyapı yatırımları, 4. Piyasa mekanizmaları. Teşvikler her ne kadar Topluluk hukuku açısından yasak ise de, bu yapısal fonların (Dayanışma Fonu gibi) çevresel projelerde kullanılmasına da engel değildir, çünkü bu gerçekten çok etkili bir yöntemdir. Bunun yamsıra Topluluk, sürdürülebilir kalkınmanın işleyişi açısından ortak eyleme, işbirliğine yönelik her türlü yolu da destekleyecek bir konumda olacaktır. Beşinci Çevre Eylem Programı'nda öngörülen hedeflere ulaşmada sarfedilen gayretlerin başarılı olmasının, resmi makamlardan özel teşebbüse kadar, ulusal, bölgesel, yerel düzeylerde, hatta bireylerin (tüketici olarak) etkin katılımına bağlı bulunduğu unutulmamalıdır. Bugün sadece Topluluk bünyasinde değil, aynı zamanda tüm dünyada, çevrenin yeterli bir düzeyde korunabilmesi için sıkı, tutarlı önlemlerin alınması yönünde gelişen bir eğilim bulunmaktadır. Bu görüş aynı zamanda, nitelikli bir yaşam isteğinin ve ekonomik gerekliliklerin de bir sonucudur. 134

Özet (Çeviri)

SUMMARY. Although there was earlier Community legislation of an environmental nature., the real impetus for the creation of the present arsenal of environmental regulations, directives and decisions was given by the Heads of the Community States meeting in Paris in 1972, just a few months after the Stockholm Conference. At the meeting, they recognized that economic expansion was not an end in itself, but that it should“result in an improvement of the quality of life as well as in standarts of living, and that particular attention should be given to intangible values and to protecting the environment”. This led the Community institutions to prepare five environmental action programmes up to the present. These programmes introduced new principles (i.e.“polluter pays”principle) some of which were later incorporated into the amendments of the Treaty and they have been updated and extended respectively. But it was the Fourth and Fifth Programmes which are in turn emphasized the need to integrate environmental protection provisions into other policies, the overall aim being what is today referred to as“sustainable development”and as concern for emerging global environmental challenges has increased, so too priority given to the international dimension of Community environmental policy. Today, the protection of the environment is a major Community priority at the very heart of the internal market objectives. As a result of the adoption of the Single European Act, the Treaty has required the Community to pursue some environmental objectives such as preserving, protecting and improving the quality of the environment. This Act introduced a series of new articles on the environment to Part ID, which covers to the“foundations and policy”of the Community. These articles (130r,s,t) set out goals and elements of environmental protection actions by the Community and defined a new principle in Community legal order; subsidiarity. In article 130r/4 it stated that the Community should take action relating to the environment to the extend to which the objectives referrred to in paraghraph (I) can be attained better at Community level than at the level of the individual member states. Later on,,this principle lias been removed from the environmental chapter and instead included in a seperate provision (art3b) which potentially gives it more political weight by Maastricht Treaty. The principle of subsidiarity says that no policy issue should be settled at a higher level than necessary. Onthe other hand, the Maastricht Treaty reaffirms EC efforts to concentrate more on integrating environmental protection requirements into other policy sectors and to take the prevention principle more seriously as it introduces the precautionary principle. 135The aim of the subsidiarily principle is to see to it that decisions are taken as close as possible to the citizen, a constant watch being kept to ensure that action taken at Community level is justified in the light of the means available to national, regional or local authorities. It's first and foremost a political principle, a sort of rule of reason. But it's important to say that of all policy areas, the environment is the one which best illustrates some of the potholes along the road to subsidiarity. Environmental protection is the rule of ethics for the Community, especially on global matters such as depletion of ozone layer. When it is a matter of environment, subsidiarity should not limit the Community, but instead should encourage for action at Community level. Community's role and programmes demand combination of the principle with the wider concept of shared responsibility; this concept, which is not so much a choice of action at one level to the exclusion of others but, rather, a mixing of actors and instruments at the appropriate levels, without calling into question of the division of competences between the Community, the member states, regional and local authorities. This can be done by some policy instruments which can be grouped into: first, moral suasion; second, traditional regulatory instruments; third, subsidies and (infrastructure) investments and fourth, market instruments. Even though a subsidy is prohobited under the founding Treaty, this does not mean that structural funds (such as Cohesion Fund) cannot be used for financing environmental protection projects, because this is realty an effective way of action. Besides, the Community should encourage practical ways to improve shared action and partnership approaches to ensure sustainable development. It should be recognized that success of the environmental efforts in the light of the Fifth Action Programme depends on the active participation of all actors in society, including public authorities in member states, at national, regional or local levels, public and private enterprises and the general public, both as citizens and consumers. It should be remembered that there is a wide and growing recognition that strict environmental standarts are a necessity -not only in order to achieve an adequate degree oî environmental protection and an improved quality of life, but also for economic reasons. 136

Benzer Tezler

  1. Çevre politikası açısından: Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na hukuksal uyum

    The accommadation of the Turkish legislation to the European Community's legislation: A perspective on environmental legislation

    MUSTAFA ALPER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    HukukAnkara Üniversitesi

    Avrupa Toplulukları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CAN HAMAMCI

  2. Avrupa Birliği'nde Çevre Hukukunun gelişimi

    The development of the European Union's Environmental Law

    NEŞVE BURCU ONUK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    HukukAnkara Üniversitesi

    Sosyal Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞEGÜL MENGİ

  3. Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de Çevre Hukuku

    Environmental law in European Community and Turkey

    SELMA AKSOY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    EkonomiAnkara Üniversitesi

    Avrupa Toplulukları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FÜSUN ARSAVA

  4. Contribution a la recherche d'un cadre juridique pour un droit international de laconcurrence plus efficace

    Daha etkin bir uluslararası rekabet için hukuki çerçeve arayışı

    ALİ CENK KESKİN

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2009

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. JEAN MARC SOREL

    PROF. DR. HALİL ERCÜMENT ERDEM

  5. Dünyada ve Türkiye'de petrol sektöründe yeşil yönetim Türkiye için bir model önerisi

    Green management in the crude oil sector in the world and Türkiye a model for Türkiye

    ÖZGE KOÇMAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    İşletmeAnkara Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZLEM ATAY