Geri Dön

Akromegali ve prolaktinoma tanılı hastalarda kardiyak steatozis, kardiyovasküler risk ve ilişkili biyomarkerlar

Cardiac steatosis, cardiovascular risk and associated biomarkers in patients with acromegaly and prolactinoma

  1. Tez No: 634925
  2. Yazar: BÜŞRA FIRLATAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. AYŞE TOMRİS ERBAŞ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 94

Özet

Sistemik hastalıklarda, kardiyovasküler komplikasyonlara bağlı işlev bozukluklarının erken dönemde tanınması önemlidir. Bu çalışmada; akromegali ve prolaktinoma hastalarında, dört boyutlu ekokardiyografik ölçümlerin, kardiyovasküler riski öngörebilecek asprosin, GDF-15 düzeyleri ve epikardiyal yağ kalınlığı ile ilişkileri araştırılmıştır. Çalışmaya 41 akromegali, 29 prolaktinoma ve kontrol grubu olarak 33 birey dahil edilmiştir. Tüm katılımcılar antropometrik, biyokimyasal ve ekokardiyografik ölçümler ile değerlendirilmiştir. Framingham kardiyovasküler risk skorunun; akromegali hastalarında, prolaktinoma ve kontrol grubundan daha yüksek olduğu görülmüştür (p=0.004). İki boyutlu ekokardiyografide; sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, akromegali [%63 (63-65)] ve prolaktinoma [%63 (60-65)] hastalarında kontrol grubuna [%66 (63-68)] kıyasla daha düşük saptanmıştır (p=0.003). Her iki hasta grubunda; global longitudinal strain, global sirkümferansiyel strain, global areal strain ve global radyal strain ölçümleri kontrol grubundan daha düşük bulunmuştur (sırasıyla akromegali: p=0.007, p=0.008, p=0.015, p=0.008; prolaktinoma: p=0.033, p=0.019, p=0.030, p=0.025). Epikardiyal yağ kalınlığı açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Asprosin düzeyleri; prolaktinoma grubunda [2.4 ng/mL (0.0-9.7)], akromegali [6.8 ng/mL (2.6-9.9)] ve kontrol grubundan [10.2 ng/mL (2.3-18.0)] daha düşük bulunmuştur (sırasıyla p=0.022 ve p=0.006). Asprosin düzeyi ile yaş arasında bağımsız bir ilişki olduğu gösterilmiştir (p

Özet (Çeviri)

In systemic diseases, early recognition of dysfunctions related to cardiovascular complications is important. The aim of the current study was to assess the relationship of four-dimensional echocardiographic measurements with asprosin, GDF-15 levels and epicardial fat thickness in patients with acromegaly and prolactinoma. The study included 41 acromegaly, 29 prolactinoma patients and 33 healthy control subjects. Anthropometric, biochemical and echocardiographic measurements were performed in all participants. The Framingham cardiovascular risk score (FS) was highest in patients with acromegaly (p=0.004). In two-dimensional echocardiographic assessment; the left ventricular ejection fraction was lower in acromegaly [63% (63- 65)] and prolactinoma [%63 (60-65)] patients compared to the healthy controls [66% (63-68)](p=0.003). In both acromegaly and prolactinoma groups; global longitudinal strain, global circumferential strain, global areal strain, and global radial strain measurements identified by four-dimensional echocardiography were lower than the control group (Acromegaly: p = 0.007, p = 0.008, p = 0.015, p = 0.008; prolactinoma: p = 0.033, p = 0.019 , p = 0.030, p = 0.025, respectively). There was no significant difference between the groups related to epicardial fat thickness. Plasma asprosin concentration in the prolactinoma group [2.4 ng/mL (0.0-9.7)] was significantly lower than the concentration in both the acromegaly group [6.8 ng/mL (2.6-9.9)] and the control group [10.2 ng/mL (2.3-18.0)](p=0.022, p=0.006, respectively). In study population, the plasma asprosin level is independently associated with age. Plasma GDF-15 concentration was lower in prolactinoma group [262.2 pg/mL (169.3-336.1)] than in the acromegaly [332.5 pg/mL (257.4-438.8)] and control groups [331.3 pg/mL (233.6-428.9)](p=0.008, p=0.047, respectively). In both patient groups, the plasma GDF-15 level was independently positively related to the FS. In conclusion, there is a subclinical systolic dysfunction identified by strain echocardiography in patients with acromegaly and prolactinoma, and GDF-15 can be used as a biomarker to predict cardiovascular risk in these patient groups.

Benzer Tezler

  1. Çeşitli endokrin hastalıklarda lipid subfraksiyonlarının tedavi öncesi ve sonrası değişimi

    Başlık çevirisi yok

    SERPİL KÖYLÜCE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıErciyes Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FAHRİ BAYRAM

  2. Hipofiz ilişkili hiperprolaktinemilerin nadir nedenlerinde uzun dönem seyir sonuçları

    Long-term course results in rare causes of pituitary-related hyperprolactinemia

    YAĞMUR EGE SUV

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıDokuz Eylül Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDULLAH SERKAN YENER

  3. Hipofiz adenomlu hastalarda klinik, laboratuvar, tanı ve tedavinin retrospektif olarak değerlendirilmesi

    Retrospective evaluation of laboratory, diagnosis, clinic and treatment in patients with pituitary adenomas

    AYŞE ÖZDEMİR YAVUZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıOndokuz Mayıs Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RAMİS ÇOLAK

  4. Hipofiz adenomu saptanan hastalarda tiroid otoimmunitesi, ötiroid hashimoto tiroiditi sıklığı

    Thyroid autoimmunity and euthyroid hashimoto thyroiditis frequancy in patients with pituitary adenoma

    MEHMET EMİN BUDAK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYŞE ÇARLIOĞLU