Dirençli aşırı aktif mesane sendromunda botoks uygulamaları
Botox applications in resistant overactive bladder syndrome
- Tez No: 646144
- Danışmanlar: DOÇ. DR. FUNDA GÜNGÖR UĞURLUCAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Aşırı aktif mesane, Onabotulinum toksin A, Üriner inkontinans, Overactive bladder syndrome, Onabotulinum toxin A, urinary incontinence
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 68
Özet
Amaç: Aşırı aktif mesane (AAM), kadınlarda oldukça sık görülen ve hayat kalitesini olumsuz etkileyen bir sendromdur. Çalışmamızın amacı; tedaviye dirençli AAM sendromu olan hastalarda intravezikal Onabotulinum toksin A enjeksiyonunun hastaların hayat kalitesine ve üriner semptomlarına olan etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Sık idrara çıkma, aciliyet hissi, noktüri ve/veya acil üriner inkontinans şikayeti ile 2014-2018 tarihleri arasında İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Ürojinekoloji Bilim Dalı'na başvuran ve ürojinekolojik değerlendirme sonrasında aşırı aktif mesane tanısı konulan ve verilen tedavilerle düzelme sağlanamayıp tedaviye dirençli AAM tanısı alan ve intravezikal Onabotulinum toksin A uygulanan hastalar çalışmaya alındı. Hastalara genel anestezi altında sistoskopi eşliğinde 100 Ünite Onabotulinum toksin A 20 farklı noktaya enjekte edildi. Hastaların tümünün anamnez ve ürojinekolojik muayene bilgilerine Ürojinekoloji Bilim Dalı'nda yer alan hasta dosyalarından ulaşıldı. Hastaların tedavi öncesi ve sonrası üriner günlük ve ürodinami parametreleri değerlendirildi. Hastaların yaşam kalitelerini değerlendirmek için King Sağlık Anketi, Urinary Distress Inventory-7 (UDI-7),Incontinence Impact Questionnaire ( IIQ6),International Consultation on Incontinence Questionnaire-Female Lower Urinary Tract Symptoms ( ICIQ-FLUTS), Female Sexual Function Index (FSFI), Pelvic Organ Prolapse / Urinary Incontinence Sexual Inquiry (PISQ-12) tedavi öncesi ve tedavi sonrası sonuçları değerlendirildi. Anketler postoperatif 1.ayda tekrar uygulandı. Çalışmada istatistik analiz için SPSS 15 (Statistical Package for Social Sciences) programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya toplam 20 hasta dahil edildi. Hastaların ortalama yaşı 56.8 ±11.0, ortalama doğum sayısı 4.1±2.1'di. Hastaların 19'unun (%95) en az bir doğum öyküsü vardı. Hastaların 18'inde(%90) en az 1 operasyon öyküsü vardı. Bu operasyonların 6'sı ürojinekolojik, 8'i jinekolojik (abdominal histerektomi) diğerleri ise abdomen dışı operasyonlardı. Tedavi öncesi hastaların 10'nunda (%50) acil üriner inkontinans, 10'nunda (%50) ise mikst üriner inkontinans mevcuttu. Hastaların 15'inde(%75) pelvik organ prolapsusu vardı ve en sık olarak (%45) sistorektosel saptandı. POP saptanan hastaların 14'ünde (%70) 2° prolapsus varken 1'inde (%5) 3° prolapsus vardı. 3° prolapsusu olan bu hastada anestezi ile ilgili sebeplerden dolayı öncesinde Lefort Kolpokleizis+ Perineoplasti yapılmıştı, vaginal histerektomi yapılamamıştı. İntravezikal Onabotulinum toksin A 2 enjeksiyonu öncesinde, hepsine; davranışsal tedavi, mesane eğitimi verilip, sıvı regülasyonu öğretilmişti. Hastaların 5'i (%25) pelvik taban kas egzersizi yapmamıştı. Hastaların yalnızca 1'i (%5) dar açılı glokom nedeniyle oral antimuskarinik ilaç kullanmamıştı. Hastaların tedavi öncesi 10 'u (%50) kombine ilaç tedavisi almıştı. Tedavi öncesi 24 saatlik ped testi ortalama değeri 306 ± 605 gr idi. Hastaların tümünde işlem başarıyla, komplikasyonsuz gerçekleştirildi. Tüm hastalara 100 Ü Onabotulinum toksin A 20 noktaya uygulandı; trigona enjeksiyon yapılmadı. Hiçbir hastada postoperatif dönemde üriner retansiyon ve kateterizasyon ihtiyacı gelişmedi. 20 hastaların 5'inde (%25) tekrar intravezikal Onabotulinum toksin A enjeksiyonu yapıldı. Bu 5 hastanın 2'sine (%10) üç kez, 3'üne (%15) de iki kez tekrar intravezikal Onabotulinum toksin A enjeksiyonu yapıldı. Bu hastalara İntravezikal Onabotulinum toksin A enjeksiyonu en erken 10 ay en geç ise 2 yıl arayla tekrarlanmıştı. Hastalar en az 6 ayı şikayetsiz geçirmişlerdi. Tedavi öncesi ve sonrası yapılan üriner günlük değerlendirmesinde; diüretik sıvı alımı ve inkontinans sayısında anlamlı azalma izlendi. Tedavi öncesi ve sonrası üroflowmetri parametrelerinden maksimum idrar akım hızında anlamlı azalma izlendi. Tedavi öncesi ve sonrası yapılan King Sağlık Anketi değerlendirmesinde kişiler arası ilişkiler dışında tüm skorlarda anlamlı azalma izlendi. Tedavi öncesi ve sonrası Tedavi öncesi ve sonrası Kadın Cinsel Sağlık Anketi (FSFI) değerlendirildiğinde anlamlı bir değişiklik olmadığı izlendi. Ancak diğer yaşam kalite anketleri olan UDI-6, IIQ-7, ICIQ-FLUTS ve PISQ-12'de anlamlı bir azalma olduğunu ve yaşam kalitesinde olumlu değişim olduğunu izlendi. Sonuç: İntravezikal Onabotulinum toksin A uygulaması, tedaviye dirençli AAM sendromunda günlük idrar kaçırma sayılarında azalmaya neden olarak üriner semptomlarda ve hayat kalitesinde düzelme sağlamaktadır. Tekrar enjeksiyonlar gerekebilir ve komplikasyon olmadan uygulanabilir. İntravezikal Onabotulinum toksin A enjeksiyonu idrar akım hızını azaltmaktadır; boşaltım fonksiyonları ileri derecede etkilenen hastalarda üriner retansiyon ve kateterizasyon ihtiyacı gelişebilir.
Özet (Çeviri)
Aim: The purpose of our study; is to assess the effect of intravesical injection of Onabotulinum toxin A on patients' quality of life and urinary symptoms in patients with treatment resistant overactive bladder syndrome. Materials and Methods: Patients who suffered from frequency, nocturia, and urgency with / without urge urinary incontinence and applied to Istanbul Faculty of Medicine Department of Obstetrics and Gynecology Division of Urogynecology between years 2014- 2018 and were diagnosed with overactive bladder syndrome after urogynecologic evaluation were taken into study. Intravesical injection of Onabotulinum toxin A was administered to all of the patients. The urogynecologic history and urogynecologic examination of all of the patients were obtained from patient files in Division of Urogynecology. Bladder diary and urodynamic parameters of patients were evaluated before and after treatment. In order to evaluate the quality of life of the patients, the pre/posttreatment outcomes of the King's Health Questionnaire, Urinary Distress Inventory-7 (UDI-7),Incontinence Impact Questionnaire ( IIQ-6),International Consultation on Incontinence Questionnaire-Female Lower Urinary Tract Symptoms ( ICIQ-FLUTS), Female Sexual Function Index (FSFI), Pelvic Organ Prolapse / Urinary Incontinence Sexual Inquiry (PISQ-12) were evaluated. During the operations, 100 Units of Onabotulinum toxin A were injected into 20 different sites. SPSS 15 (Statistical Package for Social Sciences) program was used for statistical analysis in the study. Results: A total of 20 patients were included in the study. The mean age of the patients was 56.8 ± 11.03 and the number of deliveries was 4.1 ± 2.1. 19 (95%) of the patients had at least one delivery. 18 (90%) of the patients had at least one operation history. Six of these operations were urogynecologic, eight were gynecologic (abdominal hysterectomy) and the others were not gynecologic. Ten of the patients had (50%) immediate urinary incontinence, and 10 (50%) had mixed urinary incontinence before treatment. Pelvic organ prolapse was present in 15 (75%) of the patients and the most frequent (45%) cystocele+rectocele were detected. Of the patients with POP, 14 had prolapse of 3 ° (70%) while 1 had prolapse (1 of 5). In this patient with 3 ° prolapse, Lefort Colpocleisis + Perineoplasty was performed because of anesthesia related reasons, vaginal hysterectomy could not be performed 4 Before the intravesical injection of Onabotulinum toxin, the patients received behavioral therapy, bladder training and fluid regulation. Five of the patients (25%) did not perform pelvic floor exercises. Only 1 (5%) of the patients could not use oral antimuscarinic drugs due to narrow angle glaucoma. Ten patients (50%) received combined medication before treatment. The mean pre-treatment pad test was 306 ± 605 g. In all of the patients, the procedure was performed successfully, without complications. All patients received 100 U of Onabotulinum toxin A at 20 points; trigonal injection was not performed. No patients needed urinary retention and catheterization in the postoperative period. Five of the 20 patients (25%) were injected again with intravesical Onabotulinum toxin A. Two of these 5 patients received intravesical injection of Onabotulinum toxin three times (10%) and 3 (15%) twice. In these patients, intravesical injection of Onabotulinum toxin was repeated at the earliest 10 months and at the latest 2 years. Patients spent at least 6 months without any complaints. In the evaluation of the bladder diary before and after treatment; significant decrease was observed in the diuretic fluid intake and number of leakage episodes. There was statistically significant difference in uroflowmetry parameters before and after treatment for the maximum urine flow rate. In the evaluation of the King's Health Questionnaire before and after the treatment, significant decrease was observed in total scores and all the domains except the interpersonal relations. There was no significant change in the pretreatment and posttreatment FSFI results. However, there was a significant improvement in other quality of life questionnaires including UDI-6, IIQ-7, ICIQ-FLUTS and PISQ-12, and positive change in quality of life. Conclusion: Patients did not have urinal retention or need catheterization at all after treatment. There were no complications. Five of these patients (25%) needed re-injection of intravesical Onabotulinum toxin A. Two of these 5 patients received three times and, three of these received two times intravesical Onabotulinum toxin A injection again. After treatment, we found a significant decrease in urinary incontinence of patients according to the bladder diary. Although there was a decrease in the sense of urgency, this was not found statistically significant. According to questionnaires, there was a significant improvement in quality of life.
Benzer Tezler
- Aşırı aktif mesane sendromlu olgularda idrardaki süksinat düzeyinin klinik bulgular ile ilişkisinin değerlendirilmesi
Evaluation of the relationship of urinary succinate level and clinical findings in patients with overactive bladder syndrome
ÖMER FARUK ÖZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Kadın Hastalıkları ve DoğumAnkara ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET MURAT SEVAL
- Refrakter aşırı aktif mesane hastalarında radyofrekans ablasyon ve intravezikal onabotulinum toksin a enjeksiyonunun tedavi etkinliğinin karşılaştırılması
Comparison of treatment efficacy between radiofrequency ablation and intravesical onabotulinum toxin a injection in patients with refractory overactive bladder syndrome
SALİH ZEKİ SÖNMEZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
ÜrolojiSağlık Bilimleri ÜniversitesiÜroloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUHAMMET MURAT DİNÇER
- Aşırı aktif mesane hastalarında tedavi öncesi ve sonrası idrarda nerve growth factor düzeylerinin karşılaştırılmanın OAB-V8 sorgulama formu ile kolerasyon
Correlation between the nerve growth factor levels and OAB.-V8 questionnaire forms. in patients underwent antimuscarinic treatment and onabotulinum toxin-A injection
SÜLEYMAN SAĞIR
- Aşırı aktif mesane tanı, tedavi ve izleminde idrar biyokimyasal belirteçlerinin rolü
Effects of biomarkers on OAB diagnosis and assessment of therapeutic outcome
OKAN ALKIŞ
- Posterior tibial sinirin stimülasyonunun (nöromodülasyon) aşırı aktif mesane şikayeti olan kadınlarda etkinliğinin gösterilmesi ve mesane kan akımı üzerine etkisi
The effects of posterior tibial nerve stimulation treatment(neuromodulation)in patients with overactive bladder syndrome and the effects to bladder?s blood circulation
MURAT ÖNAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖNAY YALÇIN