Geri Dön

Barbed sütür ve konvansiyonel/düz sütürün sezaryen skar kalınlığı üzerine etkilerinin karşılaştırılması ve ultrason elastografi ile değerlendirilmesi

Comparison of the effects of barbed suture and conventional suture on caesarian scar thickness and evaluation by ultrasound elastography

  1. Tez No: 649539
  2. Yazar: ŞEYMA YESİRALİOĞLU
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. TOLGA KARACAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Barbed sütür, Elastografi, Sezaryen doğum, Skar kalınlığı
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 71

Özet

Giriş: Sezaryen operasyonunda alt uterin segmente yapılan Kerr insizyonu farklı tekniklerle ve farklı sütür çeşitleri ile sütüre edilebilmektedir. Çalışmamızda; uterin kesi insizyonu barbed sütür ve konvansiyonel sütür yardımı ile onarıldı. Sezaryen skar kalınlığı transvajinal ultrasonografi ile ölçüldü. Ek olarak, ultrason elastografi yöntemi ile uterin skarın sertliği değerlendirildi. Çalışmamızın amacı; barbed sütür ve konvansiyonel sütür arasındaki postoperatif sonuçları karşılaştırmak ve farklı sütür tipleri ile kapatılmış uterin skarlar arasındaki sadece kalınlık farklarını değil aynı zamanda skarların sertliğini de değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Çalışmamızda, 1 Haziran 2019- 1 Haziran 2020 tarihleri arasında ilk defa sezaryen operasyonu yapılan toplam 65 hastanın uterin Kerr insizyonları farklı teknik ve farklı sütür tipi ile [1.grup tek kat konvansiyonel sütür (n=26), 2. grup çift kat konvansiyonel sütür (n=20), 3. grup tek kat barbed sütür (n=19)] onarıldı. Daha önce sezaryen operasyonu geçiren, 4 cm ve üzeri servikal dilatasyonu olan, ikiz ve üzeri çoğul gebeliği olan, plasental anomalisi olan ve miadında olmayan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Postoperatif 3. ayda yapılan transvajinal ultrasonografi ile sezaryen skar kalınlığı (rezidüel myometrial kalınlık) cm cinsinden ölçüldü ve normal myometrial doku kalınlığına oranı hesaplandı. Buna ek olarak ultrason elastografi ile uterin skarın 'strain oranı' hesaplanarak dokunun elastikiyeti ve sertliği hakkında bilgi edinildi. Bulgular: Postoperatif 3. ayda yapılan muayenede sezaryen skar kalınlığı barbed sütür grubunda daha fazla olmasına karşın, üç grup arasında anlamlı fark göstermemektedir (p>0,05). Ultrason elastografide elde edilen ve dokunun sertliğini gösteren 'strain oranı' üç grup arasında da anlamlı değildi (p>0,05). Tahmini kan kaybı açısından üç grup arasında anlamlı fark olmamakla beraber, insizyon kapama süresi çift kat grubunda, diğer iki gruba oranla anlamlı olarak daha fazlaydı (p0,05). Strain oranı ve skar kalınlığı arasında ters yönde bir ilişki vardı. Sonuç: Fizyolojik olarak iyileşmiş bir yaranın tekrar açılma riskini belirleyen yaranın sadece kalınlığı mıdır? Yaranın sertliğini ve elastikiyetini belirleyen yaradaki fibrozis miktarı, rüptür riskinde etkili olabilir mi? Utrason elastografi tekniği, dolaylı olarak yaradaki fibrozis miktarı ve yaranın sertliği hakkında bilgi vermektedir. Literatürde; şu an için dolaylı veya direkt yoldan uterin rüptür riskini belirleyen kesin bir yöntem bulunmamaktadır. Çalışmamız, her ne kadar uterin rüptür riskini araştırmaya yönelik olmasa da gebelik öncesi her hastada farklı kalınlıktaki skarın elastikiyeti ve sağlamlığı hakkında non-invaziv yoldan bilgi vermektedir. Çalışmamız, ileride yapılacak uterin skar ve uterin rüptür ilişkisini araştıracak çalışmalara yol gösterebilir. Ultrason elastografinin uterin skar hattının değerlendirilmesi ile ilgili daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Objective: Kerr incision made in the lower uterine segment in cesarean operation can be sutured with different techniques and different suture types. In our study, the uterine incision was repaired with barbed suture and conventional suture. Cesarean section scar thickness was measured by transvaginal ultrasonography. In addition, the stiffness of the uterine scar was evaluated using ultrasound elastography. The aim of this study; to compare postoperative results between barbed suture and conventional suture and to evaluate not only differences of thickness between uterine scars closed with different suture types but also the stiffness of scars. Methods: In our study, the uterine Kerr incisions of 65 patients who underwent the first cesarean section between 1 June 2019-1 June 2020 were performed with different technique and different suture type [1st group single layer conventional suture (n= 26), 2nd group double layer conventional suture (n= 20), 3rd group was repaired with a single layer of barbed suture (n= 19)]. Patients who had a previous cesarean operation, cervical dilatation of 4 cm or more, multiple pregnancies of twins or more, placental anomalies and preterm patients were excluded. The caesarean scar thickness (residual myometrial thickness) was measured in cm by transvaginal ultrasonography performed in the postoperative 3rd month and its ratio to normal myometrial tissue thickness was calculated. In addition, the 'strain rate' of the uterine scar was calculated by ultrasound elastography and information about the elasticity and stiffness of the tissue was obtained. Results: Although the caesarean scar thickness was higher in the barbed suture group at the postoperative 3rd month examination, it did not show a significant difference between the three groups (p>0,05). The 'strain ratio' that is acquired by ultrasound elastography and has shown the hardness of the tissue was not significant difference between the three groups (p>0,05). There was no significant difference between the three groups in terms of estimated blood loss moreover the incision closure time was significantly higher in the double layer group compared to the other two groups (p0,05). There was an inverse relationship between strain ratio and scar thickness. Conclusion: Is it only the thickness of the wound that determines the risk of reopening a physiologically healed wound? Could the amount of fibrosis in the wound, which determines the hardness and elasticity of the wound, be effective in the rupture risk? The ultrasound elastography technique indirectly provides information about the amount of fibrosis in the wound and the stiffness of the wound. In the literature; currently, there is no definitive method to determine the risk of uterine rupture indirectly or directly. Our work although it is not intended to investigate the risk of uterine rupture, it provides non-invasive information about the elasticity and strength of scar with different thickness in each patient before pregnancy. Our study may guide future studies that will investigate the relationship between uterine scar and uterine rupture. More studies are needed on ultrasound elastography to evaluate the uterine scar line.

Benzer Tezler

  1. Gömülü yirmi yaş dişi cerrahisinde düğümsüz (barbed/knotless) sütur ile konvansiyonel ipek süturun klinik ve mikrobiyolojik olarak karşılaştırılması

    Clinical and microbiological comparison of barbed (knotless) suture and conventional silk suture in impacted thi̇rd molar surgery

    AHMET EMRE UYSAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Diş HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. METİN ŞENÇİMEN

  2. Rat orşiopeksi modelinde dikenli sütur materyallerinin testis dokusu üzerindeki etkisinin konvansiyonel sütur materyalleriyle karşılaştırılarak incelenmesi

    Investigation of the effect of barbed suture materials on testicular tissue in the rat orchiopexy model by comparing with conventional suture materials

    GÖRKEM ÖZENÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    ÜrolojiSağlık Bakanlığı

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HASAN NEDİM GÖKSEL GÖKTUĞ

  3. Tavşan mesanesi modelinde 'V-Loc™ yara kapama cihazı' ile 'Vicryl™' ve 'Monocryl™'in' in-Vivo doku reaksiyonları açısından karşılaştırılması

    In-Vivo Comparison of 'V-Loc™in' 90 Wound Closure Device' with 'Vicryl™' and 'Monocryl™' In Regard to Tissue Reaction in a Rabbit Bladder Model

    SERDAR YALÇIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    ÜrolojiGATA

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YUSUF KİBAR

  4. Barbed sutur ile ekspansiyon sfinkter farengoplasti cerrahisi yapılan obstrüktif uyku apne sendromlu hastaların postoperatif 3. ayda klinik sonuçlarının değerlendirilmesi

    Evaluation of the clinical results at the postoperative 3RD months of patients with obstructive sleep apnea syndrome WHO was operated to expansion sphincter pharingoplasty surgery with barbed sutur

    TAYLAN ÇİL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Kulak Burun ve BoğazPamukkale Üniversitesi

    Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CÜNEYT ORHAN KARA

  5. Laparoskopik Myomektomi vakalarında barbed sütur ile vicryl süturun karşılaştırılması ; Randomize çalışma

    Comparison of barbed suture and vicryl suture in Lparoscopic Myomectomy cases; A randomized study

    SEZİN ATEŞ TATAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BURAK KARADAĞ