Geri Dön

Self-consciousness In William Wordsworth's The Prelude

William Wordsworth'ün The Prelude Şiirinde Öz-Bilinç

  1. Tez No: 661284
  2. Yazar: SİRET KOYUNCU
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. YILDIZ KILIÇ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: İngiliz Dili ve Edebiyatı, English Linguistics and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 137

Özet

Bu tezin amacı William Wordsworth'ün The Prelude (1850) şiirinde öz-bilinç unsurunu Romantik Dönem şiiri bağlamında incelemektir. Bu çalışmada, Wordsworth'ün şiirini yazdığı atmosferin daha iyi anlaşılması amacıyla 17. yüzyılın sonu ile 18. yüzyıldaki İngiltere Tarım Devrimi, Sanayi Devrimi ve Fransız Devrimi gibi önemli sosyo-politik olaylar ve bu gelişmelerin edebiyat üzerindeki etkisi incelenmektedir. Wordsworth'ün, Samuel Taylor Coleridge ile birlikte İngiltere'de öncüsü olduğu Romantik akım ve özellikleri ele alınır.William Wordsworth'ün, Lirik Balladlar (1801)' a yazdığı önsöz, Romantik akımın İngiltere'deki manifestosu olarak kabul görmektedir. Şair, bu önsözünde şiiri“güçlü duyguların kendiliğinden taşması”olarak tanımlamaktadır. Bu tanım pek çok yönüyle Romantik Dönem'in şiire bakışını özetlemektedir. Bu anlayışa göre, şiir şaire doğal olarak gelmektedir, dolayısıyla da spontanedir. Bu anlayış şiirin ve dilin fiziksel varlığını reddetmekte, şaire ve şiire tinsel bir misyon yüklemektedir. Yine aynı cümlede, Wordsworth şiirin kaynağını“huzur içinde anımsanan duygular”olarak ifade etmiştir. Şiirin anımsanarak doğması ise spontanlık ve tinsellik iddiası ile çelişmektedir. Bu çalışma şairin bu paradoks ile, okuyucuyu bilinçli bir şekilde şiirsel teoriye dönük düşünmeye davet ettiğini iddia etmektedir. Şiir teorisi spontanlık üzerine kurulu olmasına rağmen öz-bilinci yüksek şiirler yazan Wordsworth'ün, öz-bilince dair öngörüsünün anlaşılmasının günümüz yazarlık anlayışına ışık tutacağı vurgulanmaktadır. Wordsworth, eserlerini nihai ürünün önemli olduğu Neo-klasik dönemin yerini eser sahibinin bilincinin ve bireysel hayal gücünün önemli olduğu Romantik Dönem'e bıraktığı dönemde üretmiş, nesir ve şiirleri ile bu döneme yön vermiş ve kendisinden sonra gelen şairleri kendisine verilen tepkilerle de etkilemiş bir şairdir. Wordsworth, aynı zamanda değişen sanat anlayışının ve gelişen seri üretim imkanlarının telif hakları üzerindeki tartışmaları gerekli kıldığı bir dönemde eserlerini üretmiş ve aktif olarak eser sahibinin ve hatta varislerinin eser üzerindeki haklarıyla ilgili makaleler kaleme almıştır. Telif hakları ile ilgili değerlendirmeleriyle de modern yazarlık anlayışına yön vermiştir. Bu çalışma yazar, eser, dil ve benliğe dair dinamikleri öz-bilinç kavramı ışığında ele alır çünkü Wordsworth kendi dönemi için bir radikal addedilmiş ve eserlerini yoğun eleştiriler altında üretmiştir. Buna karşın şair, sanayileşen ve mekanikleşen dünyada makineleşen insanın kendisinde heyecan, korku, dehşet gibi duygular uyandıran ve çoğu zaman bayağı olan bir edebiyat anlayışı benimsediğini belirtmiş, Shakespeare ve Milton gibi kıymetli yazarların eserlerinin bile göz ardı edildiğinden yakınmıştır. Ancak Wordsworth, şairin görevinin bu anlayışı değiştirmek ve okuyucunun zevkini geliştirmek olduğunu ifade etmiştir. Eserlerini ürettiği ilk yıllarda radikal olarak addedilen şair, son yıllarında ise fikirlerinde ve edebiyatında muhafazkarlaşmakla suçlanmıştır. Wordsworth'ün sıradan insanlara ve sosyal adalete olan inancının doğal olarak onu Fransız İhtilali'nin ideallerini kabul etmeye itmiş olması anlaşılır bir durumdur. Ancak şairin Fransız İhtilali'ni birinci elden yaşaması ve ihtilal kanlı bir hal aldığında ilişki yaşadığı Anette Vallon ve bu ilişkiden olan kızını travmatik bir şekilde terk etmek zorunda kalması ihtilale olan bakış açısını değiştirmiştir. Şair entelektüel ve bireysel anlamda ihtilale ve ihtilalin ideallerine yapılan ihanete dair büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. The Prelude, şairin bu bağlamda muhafazakarlaşan düşünceleri için de bir savunma olarak ortaya çıkmaktadır. Şairin tüm bu eleştirilere rağmen kendine ve eserine dair sahip olduğu öz-bilinç The Prelude şiirinde ona, şiiri 1798, 1799, 1805 ve 1850 olmak üzere dört versiyonu olacak şekilde sürekli olarak düzenleyerek ve bilinçli bir şiirsel başarısızlık yanılsaması oluşturarak eserinin hem üreticisi, hem okuru hem de eleştirmeni olma imkanı sağlamıştır. Öz-bilincin bir gereği olan kendi ölümünün bilincinde olma problemini de bu şekilde çözümlemeye çalışan şair, eserinin her okuyucunun bilincinde sayısız kere yeniden anlamlandırılmasıyla eserini ve belki de kendisini ölümsüz kılmayı hedeflemiştir. Bu anlamda Wordsworth, öz-bilince dair kategorik yöntemlerin ötesinde bir anlayış geliştirmiştir. Disiplinler arası bir kavram olan öz-bilinç, bu çalışmanın amaçlarına uygun olacak şekilde, natüralist bir temelde ele alınmış olup benliğin varlığını sorgulayan teoriler bu çalışmanın dışında bırakılmıştır. Öz-bilinç kavramı bu çalışmada, bireyin bir birey olduğunun bilincinde olması ve bilinçli olarak özüne dönük düşünebilme yetisi ve bu yetiye dair sahip olduğu bilinç olarak ele alınmıştır. Temel olarak öz-bilinçli bir varlık; tecrübe eden, düşünen, harekete geçen ve bunlara dair bir bilince sahip olan bir varlıktır. Bu çalışma öz-bilinç olgusunu teorik bağlamda ele alır ve özdüşünümsellik, meta-şiir ve öz-bilinçli şiir kavramlarıyla birlikte irdeler. Metinsel özdüşünümsellik, metnin yine metin içinde kendine dönük olarak yazılması anlamına gelmektedir. Meta-şiir, şiir üzerine yazılmış şiir olarak tanımlanırken öz-bilinçli şiir, kendisinin şiir olduğunun bilincinde olan ve okuyucuyu farklı tekniklerle bundan haberdar eden şiir olarak ele alınmıştır. William Wordsworth'ün The Prelude şiiri, şiirin“Bir Şairin Zihninin Gelişimi”olan alt başlığının da ifade ettiği gibi şiir ve şair üzerine bir şiirdir. Şiirin büyük bir kısmı, şairin şiiri neden yazdığı ve bu şiiri yazmak için yeterli şiirsel güce sahip olup olmadığına dair öze dönük şüphe ve inanç arasında gidip gelmektedir. Şiir okuyucuyu kendi yazılma sürecine şahit olmaya davet eden spontane ve samimi bir dille yazıldığı izlenimini verir. Oysaki şairin okuyucunun farkında oluşu, kendi şiirsel kimliğine olan ilgisi ve şiirin yarım asıra yakın bir süre dört farklı versiyonu olacak şekilde sürekli olarak düzenlenmesi, şairin samimiyet ve spontanlık iddiasına gölge düşürmektedir. Bu tekniklerden en belirgin olanı, Wordsworth'ün başyapıtı olarak kabul gören The Prelude şiirinin tüm versiyonlarında var olan ve sıklıkla uygulanan parantez içi açıklamalardır. Bu teknik metnin ve dilin sınırlarını zorlaması yönüyle paratext kavramı ile ele alınmıştır. Wordsworth'ün şiir teorisi ve pratiği arasındaki bu paradoks ve Samuel Taylor Coleridge, Lord Byron, Percy Bysshe Shelley ve John Keats gibi diğer Romantik Dönem şairlerince bu paradoksa verilen yanıtlar Romantik Dönem yazınına yön vermiş ve günümüz yazarlık anlayışını da etkilemiştir. Bu çatışmanın şairin eserinde yazarlığına, şiirsel yeterliliğine ve kabulüne dair kendinden şüphe etme ve kendinden emin olma olarak nasıl yansıdığı da incelenir. Bu amaçlarla kabul endişesi ve etkilenme endişesi teorileri bağlamında şiir ele alınmış ve şiirin yakın okuması yapılmıştır. Şairin kendini ifşa ve kendine güvensizlik şeklinde özüne dönük değerlendirmelerinin kendisi için bilinçli bir şekilde oluşturmaya çalıştığı şair kimliğinin bir parçası olduğu sonucuna varılmıştır. Bu tez, öz-bilinç ışığında incelendiğinde The Prelude şiirinin kendinden şekillendirilmiş bir şair kimliği oluşturmayı amaçlayan öz-bilinçli şiirsel bir çaba olduğu savını tartışır. Bu çalışma öz-bilinç olgusu ışığında Wordsworth'ün benlik ilgisinin, şairin iddia ettiği gibi özgün bir iç değerlendirmeden ya da çağdaşlarınca ilintilendirildiği gibi şiirsel benlikçilikten çok şairin belirgin bir şekilde modern olan yazarlık anlayışının bir gereği olduğu sonucuna varır. Wordsworth'ün öz-bilince dair bu öngörüsü öz-bilinç kavramı ile ilgili tartışmalara katkıda bulunduğu gibi, modern yazarlık anlayışının temeli olan Romantik Dönem yazarlık algısına dair anlayışı da zenginleştirir.

Özet (Çeviri)

The aim of this thesis is to investigate the element of self-consciousness in William Wordsworth's The Prelude (1850) with regards to the poetry of the Romantic Period. Performing a close reading of the poem, the thesis will discuss the argument that an analysis of The Prelude from the vantage point of self-consciousness reveals the poem to be a self-conscious poetic endeavour aimed to create a self-fashioned poetic identity. In the light of the phenomenon of self-consciousness, the study asserts that Wordsworth's interest in the self is an essential part of his distinctively modern understanding of authorship, rather than a genuine soul-searching as suggested by the poet himself, or a product of the poetic egotism Wordsworth was initially associated with by his contemporaries. For the purposes of this study, a survey into the Romantic Movement as well as a definition of self-consciousness along with terms such as self-reflexivity, meta-poetry and self-conscious poetry are provided. The Romantic notion of authorship with regards to the Wordsworthian definition of poetry being an“overflow of powerful feelings”with its origin being“emotion recollected in tranquillity”as expressed in“Preface to Lyrical Ballads”(1801) is discussed in the light of the Romantic ideals of immateriality and spontaneity. It is argued that while this definition is paradoxical, the responses to this paradox dominated the Romantic writing. The way this clash is reflected in the poet's work as self-doubt and self-assertion concerning the anxieties about his authorship, poetic prowess, and reception will also be observed. It is also demonstrated that the illusion of poetic failure is a self-conscious mode of writing for Wordsworth in the four texts of The Prelude. The constant re-editing of the poem resulting in four versions and its posthumous publication are claimed to serve to the pragmatic purpose of establishing a domain for the poet in which he becomes the reader and critic of his own poetry in the path towards creating his own poetic identity. The chapter also argues that the anxieties of authorship and reception fashioned as self-exposure and identity crises in The Prelude are in fact self-conscious reflections of the poet's aspirations to create a poetic identity. In conclusion, the aim of this study is to establish that the contradiction between Wordsworth's theory of poetry and his experiment in The Prelude promote a self-conscious return to the literary practice and display a growing self-consciousness within the medium of poetry, greatly contributing to poetic theory while providing a unique insight to the phenomenon of self-consciousness.

Benzer Tezler

  1. The Environmental ethic in William Wordsworth's poeting

    William Wordsworth'ün şiirinde çevreci ahlak

    A.ÖZKAN ÇAKIRLAR

  2. Vestibüler uyarımların sanal gerçeklik tabanlı bedensel benlik bilinci üzerine etkisi

    The effect of vestibular stimulations on virtual reality based bodily self consciousness

    HANDAN YAMAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Nörolojiİstanbul Medipol Üniversitesi

    Sinir Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF. LÜTFÜ HANOĞLU

  3. William James düşüncesinde bölünmüş benlik sorunu

    The problem of the divided self in William James's thought

    AHMET HAMDİ İŞCAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    FelsefeAnkara Üniversitesi

    Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CELAL TÜRER

  4. A new historicist account of Medieval / feudal relations in English drama during the Renaissance

    Rönesans Dönemi İngiliz tiyatrosunda Ortaçağ / feodal ilişkilerin yeni tarihselci yöntemle araştırılması

    EVRİM DOĞAN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2005

    İngiliz Dili ve EdebiyatıAnkara Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞEGÜL YÜKSEL

  5. Beat düşüncesini anlamak: William Burroughs ve yeni romantizm

    Understanding the beat mind: William Burroughs and new romanticism

    ÇAĞLA ÜNAL

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2016

    Amerikan Kültürü ve EdebiyatıDokuz Eylül Üniversitesi

    Amerikan Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YEŞİM BAŞARIR