Geri Dön

Birth as battleground: how the debate between modern obstetrics and traditional midwifery was racialized in the US (1900-1950)

Bir mücadele sahası olarak doğum: ABD'de modern kadın doğum ve geleneksel ebelik arasındaki tartışma nasıl ırk söylemi üzerinden yürütülmüştür (1900-1950)

  1. Tez No: 671845
  2. Yazar: DİDEM BAYRAM
  3. Danışmanlar: PROF. DR. TUNCAY ZORLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Bilim ve Teknoloji, Sosyoloji, American Culture and Literature, Science and Technology, Sociology
  6. Anahtar Kelimeler: ebe, ebelik, Amerikan ebe, geleneksel ebelik, geleneksel bilgi, geleneksel tıp, tıp tarihi, Amerikan tıp tarihi, modern bilim, modern tıp, Amerikan tarihi, beyazlık, beyaz üstünlüğü ideolojisi, zenofobi, kadın doğum, jinekoloji, doğum, midwifery, midwives, American midwives, traditional midwifery, traditional knowledge, modern medicine, modern science, medicine, American history, whiteness, white supremacy, xenophobia, medical history, obstetrics, gynaecology, birth, childbirth, delivery, situated knowledge
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 107

Özet

Bu tez, A.B.D.'de 1900-1950 yılları arasında, Amerikalı kadınların neredeyse tümü evlerinde ebeler eşliğinde doğum yaparken, elli yıllık bir süre zarfında, yine neredeyse toplumdaki tüm kadınların doktorlar eşliğinde hastanelerde doğum yapmaya başladığı dönüşüm sürecini konu alıyor. Bu araştırma, bu hızlı dönüşüm sürecinde, doktorların ebelere karşı geliştirdiği ırkçı söylemin rolüne odaklanmıştır.Yöntem olarak tarihi belge analizi kullanılan projede, döneme dair resmi raporlardan, hakemli dergi makalelerine, sözlü tarih örneklerinden, görsel malzemelere, kadın dergilerinden, romanlara kadar çok çeşitli birincil kaynaklar incelenmiştir. Tezin ilk bölümü araştırma sorusunu, teorik çerçeveyi, metodoloji ve literatür taramasını içeriyor. Burada araştırma sorusu ırk değişen doğum pratiklerini nasıl etkilemiştir olarak belirlenmiştir. Teorik çerçeve interdisipliner, yani disiplinler arası bir yaklaşımı benimsemekle beraber Bilim, Teknoloji, Toplum çalışmalarını merkeze koyan bir yaklaşımı esas almıştır. Burada da en temelde Sandra Harding'in çalışmaları dayanak olarak gösterilmiştir. Harding feminist ve post-kolonyal bir bakış açısından yazan seküler, batı, beyaz ve erkek merkezci bilim anlayışını eleştiren bir akademisyendir. Harding'in çalışmaları objektiflik gibi terimlerin dominant grup tarafından (bu durumda orta sınıf beyaz erkekler, tez özelinde 20.yy Amerikan kadın doğum doktorlarının büyük çoğunluğu) kendi amaçları doğrultusunda manipüle edildiğini savunur. Bu tezde de ebeler ve doktorlar arasındaki temel meselelerden bir tanesi ebelerin yetersiz olduğu iddiasıdır. Ancak doktorlar bunu ebelerin yaptıklarını eleştirmekten çok, kimlikleri ve kimliklerine dair stereotipler üzerinden yaparlar. Onlara göçmen oldukları, siyahi oldukları, yerli oldukları için cahil, batıl inançlı, pis ve kötü niyetli gibi sıfatlar yakıştırırlar. Bu tez metodoloji olarak ise tarihi döküman analizini benimsemiştir. Farklı türde, yazılı, görsel, sözlü tarih, resmi devlet raporları, karikatürler, romanlar, popüler kadın dergileri gibi çoklu bir bakış ile bütüncül ve kapsamlı bir kanıya varmayı hedeflemiştir. Literatür taramasının ortaya koyduğu önemli noktalardan biri Amerikan ebelik tarihine dair yapılan çoğu çalışmanın 1970'lerde ikinci dalga feminizm etkisi ile kadın çalışmaları (women studies) departmanlarından çıktığına dairdir. Bu çalışmalar genel itibari ile ebelere sempatik bir tavır takınırken, doktorları kadın düşmanlığı (misogyny) ile itham etmektedirler. Daha sonraları yapılan çalışmalar ise, doğum yapmakta olan annelerin doktorlar kadar (belki bazen onlardan daha fazla) bu dönüşümde rolü olduğunu, ve bu kadınların ebeler yerine doktorları kendi özgür iradeleri ile, çocukları doğumda ölmesin ya da zarar görmesin diye seçtikleri tezini savunur. Günümüze yaklaştıkça, ırk gibi sosyal faktörlerin bu dönüşümdeki önemini vurgulayan çalışmalar yapılmaya başlansa da, bu çalışmaların hepsi azınlık gruplarına odaklıdır. Yani Japon kökenli ebeler, Siyahi ebeler, yerli popülasyonun ebeleri gibi çalışmalar yapılsa dahi hiç bir çalışma doktorların beyazlığını merkeze alıp tüm bu azınlık gruplarının yaşadığı sorunları bu bağlamda bir bütün olarak incelememiştir. Bu tez buradaki boşluğu doldurmayı hedeflemektedir. Ayrıca bu dönüşüm sürecini Bilim, Teknoloji, Toplum çalışmaları bağlamında analiz eden başka bir çalışmaya da rastlanmamıştır. Bu anlamda da yapılan araştırma orijinal bir katkı yapmayı hedeflemektedir. Bilim, Teknoloji, Toplum çalışmaları sadece sosyal değil teknolojik gelişmeleri de (anestezi, farklı jinekolojik aletler, teknikler geliştirilmesi vs) göz önünde bulundurup doğum sürecinin dönüşümünündeki rolünü analiz edebilmesi açısından da önemli bir katkı sağlamaktadır. Tezin ikinci kısmı yirminci yüzyılda Amerikan toplumunu üç lens üzerinden tahlil etmeye ayrılmıştır: cinsiyet, ırk ve bilimsellik. İlk bölümde bu yüzyılda, dönüşen kadınlık ve erkeklik algılarına, ve kadınların tıp ve erkek doktorlarla olan sorunlu tarihine odaklanılmıştır. İkinci alt kısımda beyazlık olgusuna, ve ırkçılık ile mücadele hareketine değinilmiştir. Üçüncü kısımda ise bilimselliğin, modern bilim kavramının Amerikan toplumunda yükselen prestijine değinilmiştir. Bu üç konuya odaklanılma sebebi ise doktorların ebelere karşı kullandıkları sosyal imtiyazların (privilages) kimliklerinin bu 3 tarafına dayanıyor olmasıdır: erkek olmaları, beyaz olmaları ve geleneğin karşısında yeni, modern, seküler bilimi temsil ediyor olmaları. Üçüncü bölüm ebeliğin tarihine kısa bir bakış olarak düzenlenmiştir. Burada kadınların şifacılık konusundaki geçmişine, farklı kültürlerde yüzyıllardır ebelere yapılan referanslara değinilmiştir. Modernite ve endüstriyelleşme sonrası ebeliğin de nasıl profesyonelleştiğini ve Amerika dışındaki pek çok endüstriyel toplumun ilk etapta ebeliği eleştirse de nasıl eğitim, denetleme ve çalışma mekanizmaları kurup, son tahlilde hastanelerde resmi kapasitede ebeleri sağlık sistemlerine entegre ettiği anlatılmaktadır. Bir sonraki bölüm kadın hastalıkları ve doğum alanının bir tıp alanı olarak ortaya çıkışını, tarihsel köklerini ve özellikle Amerika'da nasıl önem kazandığını anlatmaktadır. Bu bölümde Amerikan doktorların dünyada ön plana çıkmasının arkasındaki karanlık bir gerçek olan köleler üzerinde yaptıkları son derece etik dışı deneylere değinilmiştir. Bunların en meşhur örneklerinden biri bugün tüm dünyada modern jinekoloji ve kadın doğum atası olarak bilinen J. Marion Sims adlı doktorun sağlıklı köle kadınlar üzerinde yaptığı ve kendi otobiyografisinde anlattığı deneylerdir. Bu bölüm son olarak Amerikan sağlık sisteminden, bu sistemin nasıl özel sigorta şirketleri üzerinden yürütüldüğünden bahsetmektedir. Bu durum kanunları etkileyip, politik lobisi güçlü olmayan ebeliğin son bulmasına neden olan faktörlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Ebeliği resmi sağlık sistemine entegre eden diğer endüstriyel ülkelerdeki en büyük farklılık kamusal sağlık hizmeti vermeleridir. Böylece ebeler politik lobi faaliyetleri üzerinden özel sağlık sigortası şirketleri ile mücadele etmek zorunda kalmamış ve tamamen yok olma noktasına gelmemişlerdir. Son bölümde doğumun nasıl bir hastalıkmışçasına 'medikalize' edildiğinden bahsederken, bunun gerekçelerinden biri olarak icat edilen yeni teknik, alet ve kimyasal ilaçlar gösterilmiştir. Doktorların argümanlarından biri olan, doktorlu doğumlar daha güvenlidir tezini incelemek için döneme ait ampirik, istatistiki çalışmalar derlenmiştir. Bunun sonucunda, doktorların argumanlarının aksine, bu geçiş süresi boyunca ebelerin bulunduğu doğumların istatistiki olarak kadın ve bebekler için daha güvenli ya da eşit derecede güvenli olduğu kanısına varılmıştır. Buna sebep olan şeyler arasında, dönemin tıp eğitiminin yetersizliği, doktorların tecrübe eksikliği, (tıp eğitiminin sadece teorik olmasından dolayı) ve ebelere nazaran doktorların gerekmediğinde dahi müdaheleci davranmaları sonucu ortaya çıkan tehlikeler sayılmıştır. Bunu yapmalarının sebeplerinden biri de doktorlara karşı açılan malpraktis davaları sonucu doktorların fazla temkinli olma eğilimleri ve doktor olarak sürekli hastalık görmeye odaklı bir şekilde eğitim almaları gösterilmiştir. Geleceğe dair araştırma önerileri bu dönemde hızla büyüyen bir meslek grubu olan Amerikan hemşirelerinin (çoğunluğu beyaz kadınlar olan) farklı ırklara mensup ebelere olan tavrı önerilmektedir. Cinsiyet üzerinden kurulması muhtemel bir fikir birliği varken ırk üzerinden çıkabilecek bir ayrışma ihtimali de bunu ilginç bir araştırma konusu yapmaktadır. Bunun yanı sıra sayıları çok çok az olmakla beraber bu dönemde siyahi kadın jinekoloji ve doğum doktorları vardır. Bu doktorların ebelere karşı olan tavrı da son derece ilgi çekici bir konu olmakla beraber ulaşabildiğim kaynakların hiç birinde böyle bir meseleye değinilmemiştir. Bu da araştırmacılar için ilginç bir diğer muhtemel konu olabilir. Araştırmanın sonucunda, bu hızlı dönüşümün tıptaki ilerlermelerin doğum yapan annelere ebelerden daha iyi bir hizmet sunması sebebiyle değil, farklı toplumsal, ekonomik ve yapısal faktörlerin bir araya gelmesiyle yaşandığı kanısına varılmıştır. Bu faktörlerden bazılarının, Amerika'nın özel sağlık sistemi, doktorların finansal endişeleri, dönemin bilime karşı olan bakış açısı ve en önemlisi, çoğunluğu siyahi, yerli ve göçmen kadınlardan oluşan ebelere karşı toplumsal olarak zirve yapmış olan ırkçılık ve zenofobi (yabancı düşmanlığı) olduğu görülmüştür. Bu ırkçı tavrın, çoğunluğu beyaz erkeklerden oluşan doktorlar tarafından ebeleri itibarsızlaştırmak için kullanılması sonucunda, ebelik Amerika'da yok olma noktasına gelmiştir.

Özet (Çeviri)

This thesis is about the transformation in the U.S. between the 1900s and1950s when women went from giving birth at home with midwives to delivering babies in the hospital setting attended by physicians. The research focuses on the role of race in the rhetoric against midwives during this period. Historical document analysis was the methodology used for this project. Primary documents of all sorts ranging from official government reports to peer-reviewed journal articles, oral histories, visual accounts, illustrations, paintings, women's magazines, works of fiction from this period were gathered and analysed. Empirical evidence from several studies that look at the safety of birth assisted by doctors vs. midwives from this period was included to demonstrate that, contrary to the doctors' claims from this time, doctor-attended births were not safer for women due to several reasons. These reasons include the inadequacy of medical training, doctors' lack of practical experience, and their tendency to intervene when unnecessary. I conclude that the swift takeover of doctors was not due to medical advances providing better care to birthing mothers but rather was a result of an amalgamation of factors. These factors included the privately funded health care system, doctor's financial concerns, allure of science. However, arguably the most crucial factor was the xenophobia and racism of this particular moment in American history which white male physicians weaponized against the midwife community. Midwives were primarily poor, indigenous, immigrant, and black women of colour, some of the most marginalized individuals in American society.

Benzer Tezler

  1. The war poets and wilfred owen's subversion of the official discourse of the war

    Savaş şairleri ve Wilfred Owen'ın savaşın resmi söylemini yıkması

    PELİN GÖKMEN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2011

    İngiliz Dili ve EdebiyatıHacettepe Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HURİYE REİS

  2. Dramatizme bir karşı duruş: Sinemada lirizm 'sokak'

    An opposition to dramatism: Lyricism in cinema 'the street'

    ÖZGE SAYILGAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Güzel SanatlarMarmara Üniversitesi

    Sinema Televizyon Ana Sanat Dalı

    PROF. BÜLENT VARDAR

  3. Doğum eylemi başlamış erken term ve term gebelerde ap-1 (aktivatör protein-1) transkripsiyon faktörü ailesi üyelerinden C-JUN, C-FOS ve FRA2 proteinlerinin serum ve miyometrium dokusundaki gen ekspresyonu düzeyleri

    Serum and myometrium tissue gene expression levels of C-JUN, C-fos and FRA2 proteins, members of ap-1 (activator protein-1) transcription factor family, among early term and term pregnants in labor

    TOGHRUL YAHYAYEV

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ BENİAN

  4. Tıp fakültesi öğrencilerinin normal doğum ve sezaryen doğum hakkındaki görüşlerinin incelenmesi

    Investigation of medical school students views on normal and cesarean birth

    ZEYNEP ÖCAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    FizyolojiAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

    Fizyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET SALİH KAYA

  5. Anne bebek dostu olan ve olmayan hastanelerde vajinal doğum yapan primipar annelerin travmatik doğum algı düzeylerinin karşılaştırılması

    Comparison of traumatic birth perception levels of primiparous mothers who given vaginal delivery in mother-baby friendly and non-mother-baby friendly hospitals

    RABİA CEREN BUYRUKOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    EbelikEge Üniversitesi

    Ebelik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NERİMAN SOĞUKPINAR