Spatial uncanny in Shirley Jackson's The Sundial and We Have Always Lived in the Castle
Shirley Jackson'ın The Sundial ve We Have Always Lived in the Castle romanlarındaki uzamsal tekinsizlik
- Tez No: 687547
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİNE BAHAR KARLIDAĞ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, American Culture and Literature
- Anahtar Kelimeler: Tekinsizlik, Gotik Zaman ve Mekân, Kadın Gotiği, Kale Mecazı, Aile Enstitüsü, Ataerkil Toplum, Güvenlik, Uncanny, Gothic setting, Female Gothic, Castle Trope, Family Institution, Patriarchy, Safety
- Yıl: 2021
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 103
Özet
Bu çalışma, Shirley Jackson tarafından yazılan The Sundial (1958) ve We Have Always Lived in The Castle (1962) adlı romanlardaki uzamsal tekinsizliğini gotik kale mecazı açısından açıklar ve kadın karakterlerin bu çaresizlikle başa çıkabilmek için şiddete başvurmak zorunda kalmalarını inceler. Sigmund Freud tarafından 1919'da aynı adlı eserde açıklanan tekinsizlik kavramı, çocukluk dönemine ait komplekslerin ve ilkel düşüncülerin, birey için tanıdık bir ortamda yabancılık hissi doğurarak açığa çıkması şeklinde tanımlanır. Bu kuram Jackson'ın metinlerine uygulandığında, ev/kale teması öne çıkar. Ev/kale, gotik türün ilk örnekleriyle başlayan yaygın bir mecazdır ve kadın gotiğindeki işlevi, erkek ve kadının alanını ayırarak; kadınları erkeklere ait tehlikeli bir dış dünyadan korumaktır. Babaya ait olan ve ayrı alan ideolojilerinin ürettiği bu tekinsiz ev kadın karakterler için bir özgürlük ve koruma alanı sunmak yerine, Friedan'ın Feminine Mystique'te (1963) belirttiği gibi adı olmayan bir soruna ve The Madwoman in The Attic'de (1979) açıklandığı gibi, ataerkil bir tuzağa dönüştürür. İki romanda da olay örgüsünün tamamı babanın korumasını vaat eden, dış görünüş bakımından kaleyi andıran üst sınıfa ait aile evlerinde geçer. Uzam, Anthony Vidler'ın The Architectural Uncanny'de (1992) kuramsallaştırdığı şekliyle, ataerkil toplumun kadın karakterlere uyguladığı şiddet açısından incelenir. Mekân soyutlaşır, evler koruyucu olmaktan çıkar, aile kurumu içerisinde sıkışan kadınlar, cadı olarak resmedilirken, kaçış arayışı içinde suç işleyecek kadar ileri giderler. Fakat çabaları sonuç vermez. Blackwood kardeşleri, dışarıyı bir tehdit olarak görmeye devam ederlerken, Halloran ailesi mensupları için roman, Orianna'nın ölümü ile birlikte belirsiz bir bekleyişle biter.
Özet (Çeviri)
This study aims to explain the spatial uncanny in Jackson's two novels, The Sundial (1958) and We Have Always Lived in the Castle (1962), in reference to the gothic trope of the caste and its powerful force over the female character's insecurity that drives them towards violence. Uncanny, defined by Sigmund Freud in his seminal essay“The Uncanny”(1919), emerges in a familiar setting as unfamiliar manifestations incited by hidden childhood complexes and primitive thoughts. When Freud's uncanny is applied to Jackson's gothic texts, the castle/house trope, which emerges in the female gothic, a term coined by Ellen Moers as an infected home, becomes prominent. The castle ostensibly protects women from the dangerous world by separating the two worlds of sexes; the men outside and the woman inside. This uncanny home which belongs to the father cannot offer a window of freedom for women as Friedan pins down in Feminine Mystique (1963), and it turns into as a site of patriarchal entrapment as defined in The Madwoman in The Attic (1979). In both novels, the entirety of the plot occurs in a single house, holding onto the residues of the old aristocratic architecture, promising paternal protection which in fact acts as cultural signs of estrangement as explained by Anthony Vidler. Consequently, houses fail to manifest themselves as a protective and reassuring power while Jackson's characters constantly seek an escape from this institutionalised violence to the extent of committing crimes. However, their attempts yield no result while the Blackwood sisters continue to live in constant terror lest the outer world should remain a threat for them and the wait of the Halloran family ends irresolutely with the death of Orianna, who had secretly hoped to leave the house behind.
Benzer Tezler
- Psychogeography and Uncanny Spaces in Shirley Jackson's The Haunting of Hill House, Stephen King's The Shining, Ursula K. Le Guin's Tombs of Atuan, and Jo Walton's Lent
Shirley Jackson'ın The Haunting of Hill House, Stephen King'in The Shining, Ursula K. LeGuin'in Tombs of Atuan ve Jo Walton'ın Lent romanlarında psikocoğrafik tekinsiz mekânlar
MELİS BOZ
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Amerikan Kültürü ve EdebiyatıEge ÜniversitesiAmerikan Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT ERDEM
- Media architecture: An investigation on the usage of technology-driven devices in the spatial configuration of cities
Medya mimarisi: Şehirlerin mekansal konfigürasyonunda teknolojik cihazların kullanımı üzerine bir araştırma
FAZELEH VAHDAT NEJAD
Yüksek Lisans
İngilizce
2021
MimarlıkYeditepe ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MOIRA VALERI
- Rethinking architectural phenomenology: Dream spaces as uncanny spatial experiences
Mı̇marı̇ fenomenolojı̇yı̇ yenı̇den düşünmek: Tekinsı̇z bir mekansal deneyı̇m olarak rüya mekanları
HELİN YAĞMUR ŞAHİN
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
MimarlıkYeditepe ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BURÇİN BAŞYAZICI
- Chirico'nun eserlerinde tekinsizlik göstergeleri ve uygulamalar
Uncanny indicators and practices in chirico's works
GÜLŞEN AYDEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Güzel SanatlarTrakya ÜniversitesiResim Ana Sanat Dalı
PROF. DR. MUSTAFA HAYKIR
- Caspar David Friedrich'in eserlerine tekinsizlik ve gizem kavramlarının yansımaları
Reflections of the concepts of uncanny and mystery in the works of Caspar David Friedrich
CEM YEŞİLDOĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Güzel SanatlarAkdeniz ÜniversitesiResim Ana Sanat Dalı
DOÇ. DR. SEMİH BÜYÜKKOL