Educational reforms in Ethiopia: From the imperial era to the present
Etiyopya'da eğitim reformları: Emperyal dönemden günümüze
- Tez No: 718312
- Danışmanlar: PROF. DR. İSA KORKMAZ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Eğitim ve Öğretim, Education and Training
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Necmettin Erbakan Üniversitesi
- Enstitü: Eğitim Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 137
Özet
Etiyopya, doğuda Cibuti, kuzeyde Eritre, batıda Sudan Cumhuriyeti ve Güney Sudan, güneydoğuda Somali ve güneyde Kenya ile komşu olan, doğu Afrika'da etnik olarak heterojen bir ülkedir. Etiyopya, on dokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren feodalizmden demokrasiye doğru bir dizi yönetim şekillerinin denendiği bir ülke oldu. Yirminci yüzyılında süre açısından az da olsa demokrasi deneyimi yaşamaya başladı ve şu anda devam ettiriyor. Etiyopya yönetiminde 20. Yy da tarihi kronolojiye göre yönetim dönemleri; Uluslararası demokrasi ve seçim yardımı enstitüsüne göre (IDEA, 2016), 1889-1913 arasında, imparator Menelik II, 1913-1916 Lij Iyasu; 1916-1930 İmparatoriçe Zewditu ve 1930-1974 Ras Tafari (imparator Haile Selassie) yaşanmıştır. Bu dönemler içinde Etiyopya halkı iç çatışmalar, ekonomik yoksulluk ve kıtlıklar ve yönetim zafiyetleriyle dolu bir ülkede yaşamanın en derin acılarını çekmiştir. 1974-1991'de yerine“Dergue”adı verilen ve 1987'de kabul edilen Dergue komünist anayasasını uygulayan askeri bir rejime geçildi. Hükümetin Marksist-Leninist yaklaşımını yansıtan askeri bir cuntaydı. Derg yönetimi sırasında, Etiyopyalılar bir yandan ekonomik yoksulluk ve kıtlıkla mücadele ederken diğer yandan Derg hükümetinin baskıcı Kızıl Terörü arasında sıkışıp kaldılar. Ülkede yaşanan bu kaotik durum Derg yönetimi ile muhalefet güçleri arasındaki çatışmaları hızlandırdı ve ülke iç savaş yaşadı. Ülke içinde yaşanan bu siyasi şiddet ve mücadele sonrasında muhalefet başarılı oldu ve rejimin yenilgisiyle sonuçlanan iç savaştan sonra bir geçiş hükümeti kurma yonelik 1992 yılında seçimler yapıldı. Geçiş hükümetince hazırlanan ve hala yürürlükte olan Etiyopya Anayasası 1994'te kabul edildi. Bu sonuç yirmi yıldan fazla süren iç savaşın bitirilerek yeni bir Etiyopya yönetiminin oluşmasını sağlamış oldu. Yeni anayasaya göre devletin adı“Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti”olarak kabul edildi. Yeni devletin yönetim yapısı 10 bölgesel devlet ve iki belediye idaresinden oluşmaktadır. Bunlar; Afar, Amhara, Tigray, Benishangul Gumuz, Gambella, güney ulusları ve halkları, Harari, Oromo ve Somali bölgesel devletleri ve kendi kendini yöneten Sidama bölgesel devleti ve Addis Ababa ve Dire Da'wa şehir yönetimi olmak üzere iki şehir yönetimi. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Etiyopya'nın nüfusu 2019 yılı tahmini olarak 113.062.032 bu nüfusla dünyada 12 sırada Afrika kıtasının ise 2. sırada yer almaktadır. Etiyopya'nın yüzölçümü ise bir milyon km2'yi aşmaktadır. Etiyopya ülke olarak kentleşmenin az olduğu bir ülkedir. Nüfusun %20,9'u kentlerde yaşamaktadır. Etiyopya'nın kentleşmedeki yaşadığı sorunlar eğitim sistemini ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamada ciddi zorluklar oluşturmaktadır. Bu sorunun çözümü için illerdeki valiler farklı yaklaşımlar izlemekte olsalar da hala ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Etiyopya'da kalkınmanın önündeki en büyük engel halkın eğitim seviyesinin çok düşük olmasıdır. Bu durum aynı zamanda Etiyopyalılık ve millet bilincini oluşturmayı zorlaştırmaktadır. Çünkü eğitim insan topluluklarının ortak yaşama bilincini oluşturmada ve iyi yurttaş olarak yaşadığı toplumun gelişmesine katkı sağlamada en temel faktörlerden birisidir. Diğer yandan çağdaş ve bilimsel olmayan bir eğitimin toplumların içinde karışıklıklara sebebiyet vererek toplumun gerilemesinde ana faktör olmaktadır. Dolayısıyla Etiyopya eğitim sisteminin önündeki en büyük engel bir yandan toplumdaki tüm bireylerin eğitim hizmetlerinden yararlanma durumlarının sınırlılığı diğer yandan yapılan eğitimin niteliğinin istenilen seviyede olmamasıdır. Aslında Etiyopya eğitimi köklü bir geleneğe ve tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen günümüzde toplumsal kalkınmada öncüllük yapmakta zorlanmaktadır. Literatür, eğitim reformu kavramı çok eski tarihten beri farklı düşünürler tarafından ifade edilmiştir. İlk çağlar düşünürlerinden başlayarak günümüze doğru incelendiğinden, eğitim reformu kavramı hep güncel kalmıştır. Eğitim kavramı kullanan bazı düşünürlerden Socrates, Aristoteles, Comenius, Plato, St. Thomas Aquinas, Pestalozzi, Rousseau, Lancaster, John Dewey ve Montessori dönemlerinin eğitim reformu öncüleridir. Eğitim reformu kavramının kullanıldığı döneme göre de kapsamı ve içerik tanımlamalarının değiştiği görülmektedir. 1990'lardan sonraki reformcuların eğitim reformundaki önerilerimde toplumu oluşturan farklı kültürel durumları da dikkate aldıkları görülmektedir. Genel olarak eğitim reformu; toplumun eğitim sisteminin veya uygulamasının işlevsellik boyutu dikkate alınarak önerilen değişiklik veya iyileştirmedir. Eğitim reformu tartışılırken reformu gerektiren faktörler iç ve dış olmak üzere iki grup altında incelenmektedir. Diğer yandan eğitim reformu felsefi temel denge veya çatışmacı olmak üzere iki paradigmaya dayanmaktadır. Denge paradigması evrimsel ve yeni-evrimsel teorileri, sistem teorisini ve yapısal-işlevselci teoriyi içine alan bir yaklaşımdır. Denge paradigmasına göre toplumlar bir değişim içindedir ve eğitim sistemleri de dinamik bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla toplumdaki değişim tüm alt sistemleri etkilemekte olduğundan tüm toplumlarda eğitim reformu her zaman gerekli ve sıradan bir süreçtir. Çatışma paradigmanın felsefi ve sosyolojik temeli Marksist, Neo-Marksist, Kültürel Yeniden Canlandırma ve Anarşist Ütopik Teorilere dayanmaktadır. Buna göre sosyal sistemlerin doğuştan gelen belirsizliğe sahip olarak, toplumdaki farklılıklar değerler, kaynaklar ve güç üzerine mücadele etmektedirler. Bu bağlamda toplumsal mücadele eğitim sistemi üzerinden de olmaktadır. Bu mücadele eğitimde reform talebi olarak görülmektedir. Eğitimde reform hareketlerine bakıldığında reformun başlangıç noktası ve yönü tartışılmaktadır. Genel olarak eğitim reformlarının yönü aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya ve iki yönlüdür. Aşağıdan yukarıya reform bakış açısı, değişimin ön saflarında yer alan uygulayıcılar olarak, beklenen bir reform sonucunu elde etmek için öğretmenlerden reformun başlatılmasını savunur. Yukarıdan aşağıya görüşte ise bir eğitim sisteminin kusurlarının politika yapıcılar tarafından düzeltilmesi gerektiğini iddia etmektedir. Çünkü otoritenin halkı için neyin daha iyi olduğunu bildiği görüşüne dayanmaktadır. Fakat üçüncü bir bakış açısı olan iki yönlü de ortaya konulmaktadır. Çünkü her iki yaklaşımda konuyu tam olarak açıklamakta yeterli olmadığını görüşededir. Diğer yandan eğitim bir süreçtir. Eğitim reformu da bunu süreç olarak açıklamak ve uygulamak zorundadır. Eğitim sistemi bir toplumda diğer sosyal, ekonomik, yönetim ve politik sistemler den ayrı bir sistem parametresi değildir. Bir bütünün parçaları gibidirler. halbuki bir eğitim sistemi topluluğun kültürel ve manevı değerlirinde yerleştirilmesi ve takdır ettirilmesi gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmek heterojen toplumlarda ve gelişmekte olan ülkelerin eğitim sistemlerinde oldukça zor bir iştir. Çünkü toplum bir taraftan ağırlıklı olarak geleneksel yapı içinde diğer taraftan kentleşme ve modernleşme sürecindedir. Dolayısıyla toplumdaki farklı kültürlerin ve değerlerin birleşerek ortaklaşa değerler ve kültürler oluşturması zorlayıcı bir durumdur. Eğitim ülke birliğini sağlayıcı kültür ve ortak dil oluşturma sürecinde aktif rol almalıdır. Gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biri de toplumu birleştirecek ortak kültürel değerlerin oluşturulmasıdır. Tüm toplumlarda eğitim sisteminin temel toplumsal görevlerinden birisi yeni yetişen gençlerin toplumun sosyal, kültürel, ahlaki, manevi değerlerini kazanmalarını sağlamaktır. Diğer yandan eğitim aynı zamanda gençlerin problem çözme beriler kazanarak sorunlarını barışçıl bir şekilde çözmelerini sağlamalarına yardımcı olmaktır. Bütün bunlar dikkate alındığında Etiyopya eğitim sistemindeki reform çalışmaları ülkenin sosyal ve kültürel kalkınmasına katkı sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Eğitim reformları Etiyopya'da daha fazla zorluklar içinde yürümektedir. Çünkü Etiyopya çok farklı kültür, dil ve dini uygulamalara sahip bir ülkedir. Bu bağlamda ülkede ortak bir dil birliği ve kültürel değerler oluşturmak kolay olmamaktadır. Yeni yetişen gençlere aktarılmak istenilen kültürel değerlerin seçiminde verilen kararlar farklı tartışmalara yol açmaktadır. Aslında eğitim iyi bir şekilde kullanıldığında ülkenin birliğini sağlayıcı kültürel değerleri oluşturmada öncülük yapabilir. Etiyopya nüfus yerleşimi ve coğrafyası bakımında ağırlıklı olarak kırsal kesimde olması eğitimde fırsat eşitliğini sağlamada ciddi zorluklar oluşturmaktadır. Etiyopya tarihsel olarak eğitim kurumları kent merkezlerinde bulunmaktadır. Ülkenin kırsal kesimlerinde ve köylerinde tarıma dayalı yaşayan ailelerin olduğu yerlerde eğitim hizmetlerinin sağlanması oldukça zordur. Bu duruma ilave olarak yöneticilerin bu konudaki istekleri ve ülkenin ekonomik koşulları kırsal bölgelere eğitimin yaygınlaşmasını önlemektedir. Siyaset ve eğitim birbirine oldukça bağımlıdır. Eğitim uygulamaları doğrudan veya dolaylı olarak siyasi durumlardan etkilenmektedir. Çünkü siyasi oluşumlar, eğitim kurumlarını ve üyelerini yönetmek için kurdukları örgütler, kurallar ve düzenlemeler aracılığıyla gençlik üzerinde etkili olmaya çalışmaktadırlar. Siyasi hareketler ideolojilerini yetişmekte olan gençlerin olgunlaşmamış ve masum zihinlerine aşılamak için eğitimi ana araç olarak kullanmaktadır. Eğitim'daki siyasi hareketleri şunlardır; neoliberalizm, yeni-muhafazakârlık (farklılıkları tanıyarak fikir birliğine dayalı komünal kültür yaratmayı vurgular), yeni yönetimcilik (okullarda sorumluluğu ve araştırmayı azaltan yaklaşım) ve otoriter popülist (eğitimde aşırı muhafazakârdır). Geçtiğimiz on yıllarda devlet ve özel okullar nitelik açısından tartışılmaktadır. Bu yıllarda devlet okullarının kötü, özel okulların iyi olduğu ve bir eğitim kurumu özel sektörün hedeflerini ne kadar çok yansıtırsa o kadar başarılı olduğu iddia edildi. Her ne kadar bu iddialar güçlü ve yeterli soruşturmaya ihtiyaç duysa da, gerçekten de liberal ideolojiler, Etiyopya'nın istisnai olmadığı kredi ve yardım yoluyla genel olarak gelişmekte olan devletlerin ve özel olarak Afrika devletlerinin eğitim politikalarını etkiledi. Ekonomi ve eğitim, biri diğerini beslediği için birbiriyle ilişkilidir. Yeterli eğitim tesisi inşa etmek, araştırmacıların kaliteli eğitimle ilişkilendirdiği yeterli finansal potansiyel gerektirir. Buna karşılık eğitim, bir devletin ekonomik ihtiyacını karşılamak için yetenekli profesyoneller sağlar. Bu nedenle, eğitim reformlarının değişiklik önerisinde eğitimin ekonomik sonuçlarını dikkate alması gerekir. Eğitim ve ekonomi değişkeni arasındaki ilişki olumludur. Konuyla ilgili araştırma sonuçlarına göre daha fazla okullaşmanın büyüme üzerinde gözle görülür bir etkisi olduğunu gösteriyor. Eski Etiyopya'da, din eğitimden sorumlu bir kurumdu. Fakat tek bir din anlayışı hâkim değildi. Dini eğitimi ülke çapında yaymak için Hristiyanların Ortodoks kilisesi ve Müslümanların Camisi kendilerine görev almışlardı. Bu dini kurumların ülkenin sosyal gelişmesinde etkili olmalarına rağmen kendi değerlerini ve kültürlerini halka kazandırmışlardır. Dolayısıyla ülke genelinde din temelli bir ayrışma görülmüştür. Kilise eğitiminde kullandığı yazı sayesinde Etiyopya'nın kendi özgün yazı dili olan tek Sahra altı Afrika ülkesi yardımcı oldu. Etiyopya'da geleneksel eğitim uygulamasının tam ne zaman başladığı bilinmese de, kilisenin MS dördüncü yüzyılın başında resmi bir yerli kurum haline geldiğine, yani Etiyopya'da eski bir kültür yaratması gereken tek okul olduğuna inanılmaktadır. Diğer yandan Etiyopya'da Kuran okulları tahmini olarak 11. yüzyılda, öğrenim merkezinin İfat olduğu ve daha sonra Harar'a taşındığı kabul edilmektedir. İki kurumlarindada öğretim dili çeşitlilik göstermekte yanı kilisede Geez dilde yapılırken, Kuran okullarında öğretim dili Arapçadır. Ancak hiçbirinde resmi müfredat yoktur. Dini okullar Afrika uluslarının batı sömürgeciliği sürecinde varlıklarını devam ettirmişlerdir. Hatta sömürgeci politikaların uygulanmasını kolaylaştırmışlardır. Modern eğitim, 1800'lerin sonlarında Avrupalı misyonerler ve onların sömürge hükümetleri tarafından Mısır, Etiyopya ve Liberya harıç bazı Afrika ülkelerinde uygulandı. Ancak çağdaş eğitim, 1908 yılında imparator Menelik tarafından Addis Ababa'da modern okulun açılmasıyla başlatılmıştır. O zamandan beri, eğitim Etiyopya'da genişlemeye devam etti ve 1936'dan 1941'e kadar süren İtalyan işgaline kadar ulusun bağımsızlığına katkıda bulundu. Bu beş yıllık işgal, okulları yıkarak ve toplumu harekete geçirmede büyük katkısı olan birkaç yerli okuryazarı öldürerek Etiyopya'nın eğitimini kötü bir şekilde etkiledi. 1941'de imparator Haile Selassie'nin sürgünden dönmesiyle eğitim yeniden inşa edilmeye başlandı. Etiyopya bir ulus olarak, erken imparatorluk dönemi (Menelik II, 1889- 1913), geç imparatorluk dönemi hükümeti (Haile Selassie, 1930-1974) ve sosyalist (Dergue, 1974-1991), 1991'den bugüne kadar Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti dönemi olarak ayrılmaktadır. Tüm bu dönemlerde Etiyopya eğitimini vatandaşlarının genel yaşam koşullarını değiştirme ve geliştirmenin önemli bir aracı olarak görüp eğitimde bazı reformlar ve reform girişimleri yapmaktadır. Eğitim sistemini nitelikli insan sermayesi yetiştirme aracı olarak kabul edip iyi yurttaş ve iyi vatandaş yetiştirme politikasına göre oluşturmaktadır. II. Menelik döneminde Amharca okuyup yazabilen herkes için eğitim ücretsizdi ve ilkokulda eğitim dili Fransızcaydı. 1935'e kadar olan eğitim Fransız modelinden alınmıştır. 1908-1935 yılları arasında eğitimin amacı farklı dilleri öğretmekti. Buna göre müfredat Fransızca, İtalyanca, İngilizce, Arapça, Amharca olarak düzenlenmişti. Eğitimde istenilen başarı sağlanamadı çünkü eğitim dili, cinsiyet ve din temelinde ayrımcı olması, kayıtların çok düşük olması ve tamamen yabancı dil ile eğitim yapılmasındandır. Etiyopya'da yüzyıllardır bağımsız olarak varlıklarını sürdüren yerel halkın bu saltanat altında siyasi güç oluşturma çalışmaları yapılmıştır. Böyle bir birleşme ulus bilinci oluşturma süreci olarak devletin bağımsızlığını sağlayacak modern eğitime yönelmeyi sağlamıştır. Haile Selassie I, 1930-1974 yılları arasında Etiyopya'yı yönetti. Taç giyme töreninden beş yıl sonra ülke İtalya tarafından işgal edildi. Faşist İtalyanlar Mayıs 1936'da Addis Ababa'yı ele geçirdikten sonra tüm eğitim kurumlarını yok ettiler. İtalyanların genel politikası, Etiyopya halkını asimile ederek onları egemenliklerinin altında sömürmekti. 1941'de imparator I. Haile Selassie, vatanseverlerin ve Britanya'nın yardımıyla başlattıkları bağımsız mücadelesi sonucu ülke bağımsızlığını kazandı ve sürgündeki imparator Etiyopya'ya döndü. Bu dönemde Etiyopyalı öğrenciler yurtdışına eğitime gönderilerek ülkenin gelecekte ihtiyaç duyduğu nitelikli uzmanların yetişmesi sağlandı. Aynı zamanda da ülke içinde kent merkezlerinde halk eğitim merkezleri açarak halk eğitimi çalışmalarını artırmıştır. Bir yıl sonra, Eğitim ve Güzel Sanatlar Bakanı hem ilköğretimi hem de ortaöğretimi yaygınlaştırarak çağdaşlaşmayı amaçlayan bir eğitim sistemi oluşturmak üzere kurulmuştur. Haile Selassie I'in yeniden yapılanma dönemi olarak nitelendirilen ilk on yılı'da İngilizce ve Fransızca eğitim dili olmuştur. Kısa süre sonra şehir merkezlerinde eğitim gelişti. Fakat eğitim sisteminde Etiyopyalılar çok ta memnun değillerdi. Çünkü eğitim dili yabancı bir dil, programlar da dışarıdan alınan eğitim programları ve içerikleri de topluma uyumlu değildi. Eğitime ulaşılabilirlik kolay değildi okullar genelde kasabalara kadar yayılabilmişti kırsal kesimde okullaşma oranı yok gibiydi. Dolayısıyla eğitimin belli bir inanç grubuna göre ve belli coğrafi bölgelerde olması eğitimde fırsat eşitliği anlayışına aykırı idi. Eğitim sisteminin bu tür sorunları, öğrencilerin ve ebeveynlerin memnuniyetsizliğine neden oldu. Bu çatışmalar hükümete olan güveni azalttı ve imparatorluk saltanatının çöküşüne büyük katkı sağladı. Dergue rejimi, 1974-1991 yılları arasında saltanatını kaldırarak askeri bir cunta olarak Etiyopya'yı 17 yıl boyunca Marksist-Leninist ideoloji ilkesine göre yönetti. Eğitim politikasını reforme etme yolunda atılan ilk adım, tüm vatandaşlar için ücretsiz ilköğretim okullarının yurt genelinde yaygınlaştırılmasıydı. Etiyopya Eğitim sisteminin genel amacı; Marksist-Leninist ideolojiyi yeni nesil Etiyopyalıların zihinlerine yerleştirmekti. Bu amaç üç şekilde ifade edilmekteydi:“Üretim için eğitim”,“Araştırma için eğitim”ve“Politik farkındalık için eğitim”. İmparatorluk saltanatı için en önemli sorun, ortaokul mezunlarının işsizliğinin yüksek olmasıydı. Dolayısıyla eğitim görmüş ortaokul mezunların iş bulamaması toplumda rahatsızlık yaratmaktaydı. Bu soruna çözüm için genel politeknik eğitim uygulanmasına geçildi. Haile Selassie I'in yaptığı gibi, Dergue de hem ilk hem de orta düzeyde okul kayıtlarını yükseltti. Bununla birlikte, Dergue rejiminin okulların gelişigüzel büyümesi, yetersiz insan kaynağı, bütçe sıkıntısı ve okul materyalleri, mevcut muhtelif yerel diller varken Amharca'yı İngilizce ile birlikte okuryazarlık olarak koruduğu için eleştirildi. Ayrıca, Dergue rejiminin, sonraki reform girişimlerinde yukarıda belirtilen sorunları bulan Etiyopya Genel Eğitim Sistemine İlişkin Değerlendirme Araştırması (ERGESE) tarafından yapılan tavsiyeye yeterince dikkate almadığı görülmektedir. 1991 yılından günümüze Federal Demokratik Cumhuriyet, öncekine göre farklı yönetişim yapısı ile ortaya çıkmıştır. Önceki yönetimlerin ulus inşasına yönelik asimilasyoncu yaklaşımı, etnik-milliyetçi grupların şiddetli savaşlarıyla sonuçlandığından, daha sonra mevcut Etiyopya anayasasını oluşturan Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi'nin 1991'deki zaferiyle sonuçlandı. İçeride Etiyopya, bölgesel devletler oluşturmak ve Etiyopya uluslarının ayrılma hakkı da dahil olmak üzere kendi kendini yönetmesini sağlamak için etnik temele dayalı olarak esnek sınırlardan oluşan federal yapının içinde bölgeler oluşturuldu. Buna göre, 1994 eğitim ve öğretim politikası beyannamesi ile desteklenen farklı yapı ve çeşitlendirilmiş eğitim sistemi yenilenerek uygulanmaya konulmuştur. Yeni geliştirilen eğitim sisteminin amacı; Vatandaşların bilişsel, yaratıcı, etkili, verimli ve takdir edici potansiyellerini geliştirerek ülke kaynaklarını akıllıca kullanan, çeşitli temel becerilere sahip, İnsan haklarına saygı duyan, demokratik değerleri ve kültürü benimsemiş, insanlara karşı eşitliği, adaleti ve barışı savunan vatandaşlar yetiştirmek, ülkenin kalkınması ve gelişmesine katkı sağlayan, bilimsel doğruyu aramak ve doğruyu savunmak, estetik değere sahip olmak olarak ifade edilmektedir. Federal Eğitim bakanlığı genel eğitim, teknik ve mesleki eğitim ile öğretmen yetiştirme programlarının ve kurumlarının idare ve sorumluluğunu bölgesel milli eğitim bürolarına devrederek merkeziyetçilikten uzaklaşmıştır. Bunların sonunda okullara kayıt önemli ölçüde arttı, okuryazarlık arttı, okul bütçesi ademi merkeziyetçi, kırsal halkın ve dezavantajlı gruplar olarak görülen yerlerde uygulanan yeni politikalar neticesinde eğitimde iyileştirmeler görülmektedir. Eğitimde meydana gelen bu iyi değişimler insanların yaşamlarında büyük bir değişikliğe yol açmamaktadır. Bununla birlikte Etiyopya Eğitim sisteminde hala fırsat eşitliği ve eğitimin yaygınlaşmasında ciddi zorluklar yaşanmaktadır. Etiyopya tarihinde yönetim değişiklikleri ister istemez eğitim sistemini de etkilemiştir. Her yönetim değişimi eğitim sistemini kullanarak kendi ideolojilerine uygun insan yetiştirme politikaları oluşturmaya çalışmıştır. Nitekim siyaset, eğitim sektörünün gençlere kendi bakış açısını aşılayarak destek vermesini ister, ancak okulları siyasi lobi merkezlerine dönüştüren gelişmekte olan ülkelerde bu arzunun üst sınırı yoktur. Eğitim, ülkenin uygarlığı kadar eski olmasına rağmen, genel olarak eğitim tarihi ve özellikle eğitim reformu tarihi, Etiyopya bağlamında yeterli araştırmadan uzaktır. Problem durum Etiyopya'daki eğitim reformlarının katılımcı olmaktan çok kuralcı olduğu vurgulanmaktadır. 1996'da Teferra, Etiyopya'daki eğitim reformlarının katılımcı olmaktan çok kuralcı olduğu sonucuna vardı, ancak bu yoruma eğitim bakanlığı kısa süre sonra itiraz etti ve 1994 eğitim reformunun aşağıdan yukarıya ve katılımcı olduğunu belirtti. Fakat bu konuda fikir birliği sağlanabilmiş değildir. Kassaye (2005), Etiyopya'nın eğitim gelişiminin tarihine ilişkin bilimsel araştırma yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca, Bishaw & Lasser (2012), Etiyopya eğitim reformlarının ülkenin mevcut eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik sınırlamalarının, sektörün geriye dönük olarak araştırılmasını gerektirdiğini ileri sürmüştür. Eğitim reformları, daha iyi sonuçlara ulaşmak için farklı paydaşlar arasında bir fikir birliğini gerektirir. Eğitim reformları için doğru veriler bulma ve kullanmak önemlidir, Etiyopya'daki eğitim reformlarını da araştırmak ve geçmişin deneyimlerinin objektif olarak bilimsel veriler ışığında incelemek gerekmektedir. 1942-2018 yıllarını kapsayan emperyalist, sosyalist ve federalist Etiyopya dönemlerindeki eğitim uygulamaları ve reformları bilimsel olarak ele alınmalıdır. Bu konu ele alınırken; eğitim reformu politikalarının gerekçeleri, izlenen yaklaşımlar, farklılıklar, uluslararası güçlerin rolleri ve sosyo-politik ekonomik durumların etkileri dikkatlice incelenmelidir. Bu tür alanları araştırmak, Etiyopya eğitim tarihindeki reform deneyimlerini ortaya çıkarmak için önemlidir ve bu da gelecekteki reformların benzer hataların üstesinden gelmesine ve en iyi uygulamaların güçlü yönlerinden yararlanmayı gerektirir. Araştırma sonuçları ülkede politika yapıcıları, karar vericiler ve araştırmacılara yardımcı olabilecek şekilde sunulmaktadır. Yöntem Bu çalışmada kullanılan yöntem nitel araştırma yaklaşımından doküman incelemesi olarak belirlenmiştir. Ulaşılan dokümanların tarihsel bir kronoloji olarak ele alınarak analiz edilmiştir. Etiyopya eğitim reform tarihi konuların verileri şunlardan toplanmıştır. 1972 eğitim sektörü incelemesi, Etiyopya genel orta öğretiminin değerlendirici araştırması 1984, 1984-1994 yılları için geliştirilen 10 yıllık plan, Etiyopya işçi partisi programı 1984, 1994 Etiyopya eğitim ve öğretim politikası ve birden beşe kadar ilgili Eğitim Sektörü Geliştirme Programları, 2018-30 eğitim geliştirme yol haritası doküman analizi yoluyla toplanmıştır. Ayrıca doğrudan bu belgelerle ilgili bilimsel makaleler de incelenmiştir. Veriler nitel içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular Etiyopya eğitiminin gerekçeleri, kısa dönemli taleplere cevap vermekten küresel pazarda rekabet etmeye kadar değişiyordu. Başlangıç olarak, 1942-74 reformu liderlik ve memur personeli yetiştirmek için gerçekleştirildi; öğrencilerin İngilizce dil eksikliklerini gidermek, ilköğretime erişimlerini artırmak ve mesleki niteliklere sahip personel sağlamak. Ancak, herkes için eşit derecede erişilebilir değildi, dini açıdan önyargılıydı ve toplumun bir kısmı tarafından beğenildi. Bir sonraki reform 1974-91, bilimsel araştırma için eğitim, sosyalist bilinç için eğitim ve üretim için eğitim önerdi. 1994 reformu, erişimin, kalitenin, eşitliğin, okuryazarlığın artırılması, ilköğretimin evrenselleştirilmesi, 2015 yılına kadar herkes için eğitimin sağlanması ve genel olarak ulusun yetersiz hizmet alan ve yoksun bırakılmış gruplarına ulaşılmasına vurgu yaptı. Son olarak yaşanan reform ise; eşitlik, erişim, kalite, verimlilik, müfredat, eğitim tesisi, öğretim kadrosunun kalitesi, şeffaf olmayan bütçe tahsisi, ulusal endüstriyel kalkınma ve ortakların finansmanına bağımlılık. Öğrenciler ayrıca beklenen okuryazarlık, aritmetik, beceri ve tutum düzeyinden zevk almakta zorlandılar. Uluslararası sivil ve resmi güçler Etiyopya eğitimini farklı bir zaman çizelgesinde etkiledi, 1941-1952, İngiliz etkisi; 1955-1974, Kanada ve Amerikan etkisi; 1974-1991, eski Sovyet etkisi; 1994-2020, Amerikalılar diğer uluslararası güçler devam etti. Etki derecesi tüm aktörler için farklı olsa da her bir güç odağı eğitim sistemini kendi sistemlerine göre şekillendirdi. Böyle bir çabada başarılı olmak için kullandıkları araç, görünüşe göre mali ve askeri destektir. Etiyopya gibi uluslaşma sürecini tamamlamamış ve çeşitliliğe sahib olan bir ülkede eğitim sisteminin çok kültürlü olarak ele alınması bekleniyor. 1942-1974 arasında, çeşitliliğin tüm sektörlerde yeri yoktu ve eğitim istisnai değildi, çünkü genel ulusal çabalar, daha önce bölgesel haklara sahip olan Etiyopyalıları kültürleştirmek için kullanılan eğitim insanların zorla asimilasyonu veya bilgiyi güç olarak kullanarak hakimiyet kurmayı amaçlamaktaydı. Eğitimde fırsat eşitliği ülke genelinde sağlamak oldukça zordu. Toplumsal cinsiyet, bölgeler ve kentsel-kırsal alanlar arasındaki farklılıklar problemin çözümünü zorlaştırmaktaydı. Özellikle cinsiyet eşitsizliği, etnik farklılıklar, dini farklılıklar ve kentsel-kırsal farklılıklar sorunun çözümünü zorlaştırmaktaydı. Eğitim programlarının ithal edilerek topluma göre uygun hale getirilememesi eğitimin uygulanabilirliğini azaltmıştır. Dolayısıyla eğitim sistemden katılımların çok düşük olduğu için eğitimin sosyal ve ekonomik katkısı sınırlı kalmıştır. 1974-1994 reformu, yaygın öğretim dilinin hakimiyetinin korunması dışında, 1942- 1974'e göre çeşitliliği kabul ediyor gibi görünüyordu. Bu eğitim reformu girişimi, birkaç yıl boyunca birbirine karışan eğitim ve din, en azından temelde birbirinden ayrılmış, toplumun daha önce marjinalize edilmiş bölümünün modern okullara katılmasını sağlamıştır. Ancak Dergue'nin sosyalist politik ideolojiyi topluma ve askeri gelişmeye aşılama tutkusu, eğitime verilen önemin düşük olmasına neden oldu. Sonra eğitim bütçesi azaldı, kalite bozuldu ve farklı gruplar arasındaki boşluklar devam etti. Gerçekten de, bu dönemdeki eğitim kazanımlarının okuryazarlık gelişimi olduğuna inanılıyor, ancak aynı zamanda politik bir ideolojiyi öğretmek için de kullanılıyordu. Eğitim son derece politize olmasına rağmen, ülkede yaygın bir siyasi huzursuzluk ve iç çatışma olduğu için sosyalist bir devleti sürdürmekte başarısız oldu ve sonuç olarak ekonomi üzerinde olumsuz bir etkiye sahip oldu. 1994-2018, eğitim reformu, 1991 ulusal anayasasına dayalı olarak Etiyopya'nın çok kültürlü doğasını inanılmaz bir şekilde kabul ediyordu. Daha önceki manipülasyonlar nedeniyle çoğu dil olgunlaşmamış olduğu için pratikte zorlanan tüm Etiyopyalılar için ana dilleriyle öğrenme hakkını garanti etti. Öğretim dillerinin sayısı arttı, bölgesel devletler, cinsiyet ve kentsel-kırsal arasındaki boşluklar hala var ama azaldı. Afar, Benishangul Gumuz ve Somali gibi bölgeler ulusal düzeyde siyasi kararlara seyirci kaldığı için bazı bölgeler diğer bölgesel devletlere göre eğitimde geri kalmış durumdaydı. Sonuçlar 1942-1974 arasındaki eğitim reformu, esas olarak yukarıdan aşağıya bir yaklaşımla ithal edilen içerikler ve Etiyopya doğasına aldırmadan, yetersiz bir şekilde rasyonelleştirildi. Ekonomik kazanç, eğitime erişimi olanlarla sınırlıydı, ancak sonraki reformdan daha iyiydi. Reformun siyasi ve sosyal etkisi son derece olumsuz oldu. 1974-1994 eğitim reformunun gerekçeleri netlikten yoksundu ve eğitimi yukarıdan aşağıya bir yaklaşımla bağlama oturtmak için alınan önlemler, amansız kalite bozulmasına yol açtı. Eğitim ve dini birbirinden ayırarak ve öğretimde farklı yerel dilleri kullanarak, ancak yalnızca sosyalist ideolojiyi yetişkin gruba yerleştirmeyi amaçlayan okuma yazma kampanyası için farklı ihtiyaçları kabul etmeye çalıştı. Siyasi amacı, zayıf ekonomik sonuçları ve kültürel ve dil gelişimini tatmin edemedi. 1994 eğitim reformu politikası ve uygulama programları iyi bir şekilde rasyonelleştirilmiştir, aşağıdan yukarıya görünmektedir ve insanların çeşitliliği gerektiği gibi dikkate alınmıştır, ulusal ekonomik, kültürel ve dil gelişmelerine olumlu katkıda bulunmuştur, ancak eşitsizlikler de dahil olmak üzere pratik eksiklikler ülkenin farklı kısımları arasında mevcuttur. Siyasi başarısı yetersiz görünüyor. Tüm reformlar, daha yüksek bir aşamaya geçmek veya daha iyi bir eğitim statüsüne duyulan ihtiyaç tarafından yönlendirilmek içindir. Tüm reform sürecinde yabancı kurumların rolü zamanla azalmış ve kurumlar siyasi yabancılaşmaya bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Rolleri, eğitim sistemini finanse etmek için tasarlamak, şekillendirmek ve uygulamaktan kaynaklanmaktadır ve Etiyopya eğitim reformu uygulamasında devam etmektedir. Öneriler Öncelikle, Etiyopya eğitim reformunun, kısmen belgeleme sorununa dayanan eğitim uygulamasını geliştirmek için ülkenin itibarını doğrudan etkileyen tarihten öğrenmesi gerekiyor. Bu nedenle, eğitim bakanlığında başlatılan sektörün dijitalleşmesinin hızlandırılması ve kayıtların güvenli ve erişilebilir tutulmasına yardımcı olabilecek her düzeye indirilmesi gerekmektedir. Yerel dilleri eğitici medya aşamasına getirmek, politika girişimi gerektirir. Bu bağlamda, yalnızca 1994 eğitim ve öğretim politikası, öğrenici için anadilde öğrenmenin önemini dile getirmekte, ancak az gelişmiş yerel dilleri geliştirmek için hiçbir sorumluluk yüklememektedir. Bu nedenle, her çocuğun anadilinde eğitim görmesini sağlamak için kısa vadede, orta vadede ve uzun vadede eğitici medya haline gelen yerel dilleri hedefleyen planlara ihtiyaç vardır. Komşu ülkelerin konuştuğu dillerin öğretilmesi büyük ekonomik ve sosyal faydalar sağlayacaktır. Eğitim sektörüne halkın katılımı son zamanlarda artış göstergese de istenilen seviyeye gelmemiştir. Etiyopya eğitim sistemi laik bir anlayışa göre şekillendiği için geleneksel ve dini baskının yoğun olduğu yerlerde modern eğitim kurumlarına katılımda halk istekli görünmemektedir. Etiyopya'da kırsal toplumu modern okullara çekmeye yardımcı olabilecek politikalar üretmelidir. 2018 eğitim yol haritası, 'ilköğretimin meslekileştirilmesi'ni önermektedir, ancak bunun ne tür olacağı, yani 'müfredatın kırsallaştırılması', 'eğitimle üretimin birleştirilmesi' veya 'el emeğinin getirilmesi' olup olmadığı belirsizdir. Ancak bu tür bir politika perspektifi Çin ve Hindistan gibi bazı ülkelerde denenmiş ve terk edilmiştir. Gerekli reformdan bağımsız olarak, muazzam kaynaklar gerektirecek ve hatta okul altyapısının tamamen dönüştürülmesini gerektirecektir. Okullarda öğretilmesi gereken dillerin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Yeni reform, geçmişte Amharca'nın tüm okullarda ulusun resmi dili olarak öğretilmesi gerektiğinde planlanırken, şu anda federal düzeyde çalışan diller beşe yükseldi ve devletin resmi dil ve eğitim dili konusunda netlik görülmemektedir. Eğitim sektörü, muhtemelen farklı etki ve çıkarlara maruz kalan dış yardımlara oldukça bağımlıdır. Halkın eğitime katılımının arttırılması, devlet okullarının bu tür maruz kalma durumlarının azaltılmasına yardımcı olacaktır. Kalite ve erişim, Etiyopya'da şimdiye kadar gerçekleşen tüm eğitim reformları için tartışma konularıdır ve eğitim kalitesini güvence altına alma girişimleri, sınıftaki uygulamaları değiştirmek yerine denetim ve kontrole odaklandığından hiçbir zaman uygun şekilde ele alınmamıştır. Öğretim uygulamasını değiştirmek ve teoriyi öğrencinin gerçek yaşam deneyimiyle ilişkilendirmek, genel eğitim düzeyindeki kalite sorunlarının ele alınmasına yardımcı olacaktır. Özellikle 1974-2018 yıllarından itibaren farklı öğrenme yöntemleri kullanılarak erişimin arttırılması da denenmiş ancak yine de üst sınıflarda daha da kötüleşen bir sorun olarak kalmıştır. Bu nedenle, genel olarak kırsal alanlarda ve özellikle kırsal alanlarda, özellikle de uyumlu eğitim türlerinde eğitime erişimi ve eğitimin kalitesini artırmak faydalı olabilir, yani örgün ilköğretim ile yaygın eğitim veya uygun öğretim materyalleri ve yatılı okul laboratuvarları ile uzaktan ortaöğretim. Uygunluk, Etiyopya eğitiminde her reformun bahsettiği bir başka kritik konudur. Bu bağlamda ilköğretim düzeyinde 'toplum odaklı eğitim anlayışı'nın izlenmesi öğrenenin yaşam sorunlarıyla etkin bir şekilde başa çıkmasına yardımcı olacaktır. Etiyopya eğitiminde beslenme, hijyen ve okul beslenmesi diğer önemli konulardır. Çocuğun evde hijyene ve beslenmeye daha fazla zaman ayırması, en azından kırsal kesimde farkındalık yaratarak evi kapsamalıdır. Ancak okul beslenmesi, çocuğun okuldaki günlük süresini artırabilir ve beslenme eksikliğini azaltabilir, ancak sadece bir öğün olabilir. Kırsal bölgelerde, üçüncü şahısların şu anda karşı karşıya oldukları ekonomik durum nedeniyle okul beslenmesi ve okul ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. Tüm reformlar da olduğu gibi olumlu sonuçları elde etmek için vatandaşlara yeterli rehberlik sağlanmalıdır. Böylece bireyin psikolojik, fiziksel, entelektüel ve ruhsal gelişimi, bireyin çok yönlü kişilik gelişimini beraberinde getirebilir.
Özet (Çeviri)
Ethiopian educational history is believed to be far away from sufficient scientific investigation. Scholars like Kassaye (2005) and Bishaw & Lasser (2012), asserted the need to retrospective inquiry of the education sector. Also, Teferra claimed in 1996 that Ethiopian had been prescriptive than participative, but the comment was soon rejected by ministry of education, stating that the 1994 reform of education was bottom-up. Hence, this qualitative historical study aimed to describe the history of Ethiopian educational reform from 1942-2018, by answering such questions as to why it was reformed, how it was reformed, how the reform policies influenced the socio-politicoeconomic situation of the nation, their consideration of diversity as well as the role of the foreigners in the process in three periods, 1942-1974, 1974-1994, and 1994-2018 with predetermined contents for qualitative content analysis. The governmental policy between 1942-1974 did not address ethnic diversity in all fields of public life so education was not an exception in this respect. Additionally, the curriculum in this period was imported from Great Britain, Kenya and Sudan. The social and economic contribution was almost non-existent as the system's beneficiaries were too low. Politically, it succeeded to intricate the narratives of Abyssinian in the minds of those a few affluents but failed to sustain it in the public. 1974-1994 reform acknowledges diversity more relative to the preceding one except for relying on single instructional media. Even though education was highly politicized, it failed to sustain a socialist or welfare state mindset in the broad mass, as there was widespread political unrest and internal conflict in the nation, which consequently deteriorated the economy and brought down the regime. 1994-2018 educational reforms incredibly recognized the multicultural nature of Ethiopia based on the 1991 national constitution by guaranteeing the right to learn in their mother tongue for all Ethiopians, but practically challenged as most languages were immature due to previous abuses. All reforms failed to change the areal pattern of the educational gap, and it persists in the same parts of the country. Ethiopian education reform characterised as addressing short period local needs to competing on the global stage and constantly moving the country and society to a better stage of development. The reforms during the periods between 1942-1974, and 1974-1994 all followed a top-down approach, while the reforms between 1994-2018 are bottom-up, but the latter's degree of success remains suspicious. Different outside powers have influenced Ethiopian education in three periods through consultation as well as designing, developing and implementing the education system. Their support is based on global political and strategic alliance. Keywords; education, reform, educational policy, Ethiopian education.
Benzer Tezler
- Ethiopia's defensive modernization and the interaction between domestic and international settings (1896-1974)
Etiyopya'nin savunmacı modernleşmesi ve ulusal ve uluslararası alanlar arasındaki etkileşim (1896-1974)
YIHENEW WUBU ENDALEW
Doktora
İngilizce
2021
Uluslararası İlişkilerAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BAYRAM SİNKAYA
- Toplum devlet modernleşme: Türkiye ve Etiyopya'nın karşılaştırmalı tarihi
Society, state and modernization: A comparative history of Ethiopian and Turkish modernization
SEID AHMED MOHAMMED
- Osmanlı ve Çin İmparatorluklarında eğitim reformları üzerine karşılaştırmalı bir inceleme (1808-1911)
A comparative examination on educational reforms in the Ottoman and Chinese Empires (1808-1911)
YUE WU
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Eğitim ve Öğretimİstanbul ÜniversitesiAvrasya Araştırmaları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ M. SAİT TÜRKHAN
- Yüksek teknolojili sanayi üretimi ve ihracatın geliştirilmesinde eğitim reformlarının rolü
The role of educational reforms in high technology industrial production and exportation development
EMİNE RABİA ERSOY
- Politika ve uygulama bağlamında Türk eğitim sisteminde yaşanan dönüşümler: 2004 ilköğretim müfredat reformu örneği
The transformations experimented within the Turkish education system in the context of policy and implementation: The case of 2004 curriculum reform
ZAFER ÇELİK